Hayatımızda...

Hiçbir şey tesadüf değil!

Kalbimizden geçmese bile...

Ruhumuzun estirdiği rüzgar...

Aklımızda yuva kurmaya karar veriyorsa...

Bilin ki...

Bizi mutlaka...

Özel bir adrese yönlendiriyor...

İşte o rota...

Son nefesimizi verinceye kadar...

Sizin... Bizim... Hepimizin...

“Kader Yolu”...

Olarak anılacaktır; unutmayalım...

***

Yıldız tarihi; “10 Kasım 1953”...

Yer; Türkiye’nin başkenti Ankara...

Bu hikayenin kahramanı...

Henüz üç yaşında...

Babasının omzunda keyifle bir yerlere gidiyor...

Kardeşi üç gün önce doğmuş...

Sonradan öğreniyor ki...

Orası...

Etnografya Müzesi...

Merhum ulu Önder Atatürk’ün...

15 yıl boyunca...

Anıtkabir’in bitmesini beklediği mekan...

Ahmet...

Bugün gibi hatırlıyor o günü...

Ailecek...

Etnografya Müzesi’nden Anıtkabir’e...

Atatürk’ün naaşı arkasında nasıl da yürümüşlerdi?

Minicikken bile...

Anılarının arasında bir “mücevher” gibi saklamıştı...

Gözlerinin ömür boyu hapsettiği o özel anları...

Ulu Önder’in...

Yurdun her şehrinden getirilmiş vatan toprağı ile...

Ebedi istirahatgâhına yerleştirilmesini unutması mümkün müydü?

***

Bu yaşanmış öykünün kahramanı...

Bugünlerin...

Parmakla sayılacak “Atatürk Araştırmacıları”nın...

Önde gelenlerinden biri...

İzmirli Ahmet Gürel’den başkası değildi...

***

Üç yaşındaki Ahmet Gürel’in...

Taaa...

70 yıl önceki gözlemleri...

Ve Atatürk aşkının nasıl başladığı...

Adeta...

Unutulmaz “devasa” anılar zincirini oluşturuyordu...

Söz Ahmet Gürel’de:

“O günkü, kalabalığı çok net hatırlıyorum... Babam, sürekli nereye gittiğimizi anlatıyordu... Anıtkabir’in fotoğrafını gözlerimle çekmiştim... Atatürk’ün kim olduğunu ve yaptığımız dört kilometrelik yürüyüşü sürekli anlatan asker babam, O’nu beynime bir nakış gibi işlemişti...”

***

Ahmet Gürel’in hedefi...

Atatürk’ün adın taşıyan İzmir Atatürk Lisesi’nde okumaktı...

Gönlünden geçenlerin neredeyse tamamı gerçek oldu...

Ardından...

Ege Üniversitesi’nde...

İnşaat Mühendisliği bölümünü tamamladı...

Ne var ki...

Atatürk’ü bilmek... Anlamak... Anlatmak...

O’nun öncelikli görevi haline dönüştü...

DSİ’den emekli olurken...

Artık...

Merhum Hanri Benazus’tan sonra...

Türkiye’nin...

En büyük “Atatürk Fotoğrafları Arşivi”nin sahibiydi...

15 yıl boyunca...

Ulu Önder’in...

Latife Hanım’la hayatını birleştirdiği...

İzmir’deki Uşakizade Köşkü’nün müdürlüğünü üstlendi...

***

Taaa 25 sene önce...

Anıtkabir’de 150 fotoğraflık “Atatürk’e Saygı” sergisi açtı...

Kimseciklerde olmayan...

35 adet orijinal Atatürk fotoğrafını Anıtkabir’e hediye etti...

Bugüne kadar...

Atatürk ile özdeşleşen 500’den fazla sergi açtı...

***

Sadece geçtiğimiz günlerde...

Anıtkabir’e 20 bin Atatürk ve İnönü fotoğrafı hediye etti...

Sadece “Gazi Mustafa Kemal Atatürk” temalı...

35 belgesele ve 30’a yakın kitaba imza attı...

“Atatürk Araştırmacısı” unvanıyla...

Türkiye’nin dört bir yanında...

Yaklaşık 1 milyon Atatürk sevdalısına görsel sunum yaptı...

Uşakizade Köşkü’nü ziyaret eden gençlere...

Hep şunu aşıladı:

“Sarı saç, mavi göz yerine, Atatürk’ü anlamaya çalışın ve birer Atatürk olun...”

***

30 yıldır... Kısa adı “ADD” olan...

“Atatürkçü Düşünce “Derneği”nin üyesi ve aynı zamanda...

Derneğin Genel Yönetim Kurulu Üyesi ve...

ADD Genel Başkan Başdanışmanı...

Diyor ki...

“Bu unvanlar, benim hazinem!”

***

Ahmet Gürel’in şu sözleri çok çarpıcı:

“Üç yaşında Anıtkabir’de tanıştığım ve de uğurladığım Atatürk, beni hiç yalnız bırakmadı...”

Atatürk’e “vurgun olduğunu” her yerde dile getirdi...

Binlerce gence...

“Atatürk’ü anlatmanın”…

Dayanılmaz güzelliğini ve onurunu yaşattı...

İnşaat Mühendisliği’nden emekli olduğu günlerde...

Türkiye’nin...

En ücra köşelerinde...

“Çıt” çıkmayan salonlarda gururla ve keyifle “Atatürk”ü anlattı...

Öyle tempoluydu ki...

Gün geldi...

Bazen...

Günde dört ayrı adreste...

Cumhuriyet’in kurucusu, ulu önderi anlattı...

Son 25 yılda...

30’a yakın Atatürk temalı kitabı yayımlandı...

İş Başkası Kültür Yayınları’ndan çıkan “Latife Mustafa Kemal”, Cumhuriyet Kitapları’ndan çıkan “Yabancı Belgelerle Türk – Ermeni İlişkileri”...

Kısa süre içinde...

Beşer baskı yaptı...

“Atatürk ve Unutulmaz Anıları” kitabı yolda...

Kitaplarının telif haklarını...

Öğrenci bursu için yayınevlerine bırakıyor...

Nedenini...

Ahmet Gürel anlatsın:

“Bu benim, Atatürk ve devrimlerine bağlılığım ve de onun Cumhuriyet’i emanet ettiği gençlere hayranlığımdandır... Yaşımız kaç olursa olsun; kalbimiz ve ruhumuz Atatürk’le birlikte…”

***

Kalbim Senin Ruhum Senin... Atatürk Foto 2 Yazinin İçi̇ne Sonlara Doğru...

Bitiriyoruz...

Neyle?

Atatürk Araştırmacısı İzmirli Ahmet Gürel’den...

Büyük olasılıkla...

İlk kez okuyacağınız...

Ulu Önder Atatürk’ten unutulmaz, emsalsiz bir anıyla...

***  

Atatürk, İstanbul’da tekne turu yaparken...

Bir sünnet düğünü gözüne çarpar...

Kıyıya yanaşır...

Sünnet düğünün büyüğüne...

Bir çek uzatır ve şöyle der:

“Buraya uğrayacağımızı bilmediğimiz için hazırlıksız geldik...

Yarın bankaya uğrar, benim adıma çocuklara birer armağan alırsınız...”

Sünnet olan çocuğun babası...

Çeki saygıyla alır ve şöyle der:

“Atatürk’üm, alınacak hiçbir armağan sizin imzanızı taşıyan bu çek değerinde olamaz... İzin verin, biz bunu çocuklarımızın sonsuz bir övüncü olarak saklayalım...”

Gazi Mustafa Kemal Atatürk...

Bu ince düşünüş ve tokgözlülükten son derece duygulanır ama...

Şahane bir formülü seslendirmekten de geri kalmaz...

Sünnet olan çocuğun babasına şöyle der:

“Peki, siz bu çeki saklayın... Ama yarın bankaya uğrayın ve çocukları benim adıma sevindirin!”

Diyerek...

İkinci bir çek uzatır...

Söyler misiniz?

O’nu seven bu millet ve dahi özellikle de çocuklar...

Atatürk’ün izinden hiç ayrılırlar mı?

Nokta...

Hamiş: Ahmet Gürel, inşaat mühendisi olarak, bugün yerinde yeller esen denizin karşısındaki İzmir Büyükşehir Belediye binasında şantiye şefi olarak görev yaptı... Diyor ki; “26 yıl önce görkemli binanın mevcut kolon demirlerin eridiğini gözlerimle gördüm... Çeyrek asır her görev yapan belediye başkanına anlattım ama nafile... Ne var ki, Bayraklı’yı sarsan ve 107 kişinin ölümüne neden olan deprem, İzmir Büyükşehir Belediye hizmet binasında da hasar oluşturmuştu... Yıkımına imza attım; hafifledim...”

Sonsöz: “Şüphe yok; muhtelif bakımlardan çok önemli olan bu İzmir, aynı zamanda gönül alıcı olan bu İzmir, elbette düşmana bırakılmazdı ve nitekim bırakılmadı... / Gazi Mustafa Kemal Atatürk – 2 Şubat 1923...”