11 Eylül 2001'den birkaç gün sonrasına denk gelen ABD uçuşumuz için, henüz bir yaşında olan oğlum, aslen İran asıllı ve pilot olan oğlumun babası ile Atatürk Hava Limanı'nda, uçağa binmeden önce, bize yaşatılan arama ve sorgulama işkencesini ve sonrasında ABD'de, Ortadoğu asıllı olduğumuz için bize yöneltilen tepkiyi asla unutamam.
Yıllardır işyerimde ve etrafımda, bana yöneltilen 'her Müslüman mısınız?' sorusunu; 'Müslümanız ama biz sizin bildiğiniz Müslümanlardan değiliz, ya da her Müslüman aslında terörist değildir' şeklindeki yanıtlarla geçiştirmeyi bir şekilde başarmışken… Fransa'daki terör saldırısı ile 'hooop döndük mü başa!'.

Fransa'daki terör saldırısından sonra bugün ilk kez işime döneceğim ve oldukça huzursuzum. İş yerindeki arkadaşlarım bana yine yan yan bakacak. İçlerinden bazıları, direkt olarak Paris'teki saldırı ile ilgili ne düşündüğümü soracak ve ben yine kendimi, uzun uzun açıklamalar yapıp, savunmak zorunda hissederken bulacağım… Yok artık! Kişisel olarak zaten deistim. Oğlum ve babasının dini görüşlerini ise açıklamak zorunda değilim. Ancak Ortadoğu kökenli olmamız tipik bir Amerikalının kafasında 'Müslüman' damgası yememiz ve bazıları tarafından nefret oklarına hedef olmamız için zaten yeterliydi. Şimdi Paris saldırısı ile üstüne 'tüy dikildi.' Ne mutlu Ortadoğuluyum diyene!

Şaka bir yana, bizim gibi yabancı kökenliler için işler bundan sonra daha da zorlaşacak. ABD gibi güya ayrımcılığa karşı insan haklarının en çok korunduğu ülkelerde bile, demokratik kurumlar ve hukuk istediği kadar tersini savunsa da, insanların kafasında bir kez önyargı oluşmasın! Özellikle korku ve bilgisizliğe dayanan önyargı!

Hangisi hangisinden beslenir? Çok derin düşünmeye gerek var mı? Elbette bütün önyargıların temeli bilgisizliktir. Ancak 'korku' bilgisizliğin çok daha ötesinde kuvvetli bir etmendir. Korkunun etkisi öylesine güçlüdür ki, korku sadece önyargıları beslemez, aynı zamanda önyargıları 'nefret' duygusuyla körükler. Tıpkı 11 Eylül saldırılarından sonra olduğu gibi, bundan sonra da Hristiyan dünyası ve Yahudiler, Müslümanlardan 'daha çok nefret etmeyi' öğrenecekler… Nedeni çok basit… Çünkü 'cihat ya da İslam'ı savunmak' adına cinayet işleyen, terörist saldırılar düzenleyen insanlardan, çok anlaşılır bir şekilde, şiddetli korkuyorlar! Bu korku duygusu, akla ve mantığa uygun her türlü hoşgörü ve empati duygularını da haliyle bastırıyor. Bu nedenle, bu saatten sonra, Hristiyan ve Yahudi dünyasından, Ortadoğu kökenli ya da Müslümanlara karşı önyargısız ve demokratik bir yaklaşım sergilemelerini beklemek 'lüks' sayılır.

Örnek vermek gerekirse; bundan böyle, Müslümanların ABD'de ya da Avrupa'da iş bulması daha da zorlaşacak. Cebinizde ABD ya da herhangi bir Avrupa ülkesinin pasaportu olsa bile, yurtdışı seyahatlerinizde, her gümrük giriş ve çıkışınız bir işkenceye dönüşecek. Nereden mi biliyorum? 11 Eylül 2001'den beri tüm bu saydıklarımı bizzat zaten yaşıyorum. Artık katmerlenerek yaşayacağım. Daha doğrusu tüm Ortadoğu kökenliler ve Müslümanlar yaşayacak…
Yabancı bir ülkede yaşamanın tüm sıkıntılarına, yeniden ve yeniden Müslüman terör saldırısı eklendi… İslam adına terör saldırısı düzenleyen, kadın ve çocuklara tecavüz eden, insanların ciğerini söküp yiyenler var olduğu sürece, Ortadoğu kökenli ve Müslümanların; diğer din mensuplarına, kendilerini kabul ettirmesi ve 'korku ile nefret' dolu bir önyargıyla bakılmaktan kurtulması da mümkün görünmüyor…
Nereye kaçsak acaba? Kaçacak yer kaldı mı ki?