İsviçre'nin Films kasabasında, elleri Alp dağlarına doğru adeta haykırırcasına kalkık, çıplak bir çocuk heykelinin dramıyla başlayan öykü, bir zaman sonra, bütün çocukların öyküsü olma yoluna koyulur. Bir babanın acısıyla başlayan bu öykü, büyür büyür ve nihayetinde, Türkiye'nin çocuk dergiciliğinde en az dört kuşak, dillere destan bir efsane olur.

'Kalliste' rumuzlu bir 'Ekşi Sözlük' yazarı şöyle anlatıyor bu efsaneyi:

'Benim çocukluğumda vardı, babamın çocukluğunda da. Daha gerisini bilemiyorum. En güzel çocuk dergisiydi; şeytan çekici pen, Tarzan, yıldırım kaptan, ateş top falan vardı içinde. En güzel bölümü 'Dolu Dolu Anadolu' diye efsane anlatan bir bölümdü…'.

'Susayacı' rumuzlu başka bir 'Ekşi Sözlük' yazarı ise şunları aktarıyor:

'Zamanının ve hatta sanırım tüm zamanların en kaliteli çocuk dergisiydi. Üye olup aldığın kredi kartı tadındaki kırmızı kartıyla bilumum yerden indirim de alabiliyordun. Ne güzel günler geçirdim Doğan Kardeşle…'.

Evet, ne güzel; paylaşımcı, yeni heveslere gark olduğumuz, sevinçlerimizde kucaklaştığımız, tasalarımızda dayanıştığımız; kah birbirimizle sanatta ve yaratıcılıkta yarıştığımız kah bir başarının arkasında topyekun gururla durduğumuz; bilgisayarların ve cep telefonlarının henüz dünyamıza girmediği, televizyonun ise hükmünün çok sınırlı olduğu günlerde bulmaca, bilmece, resimli çizgi romanlar, karikatürler gibi sayfalarıyla çocuk dünyamızın vazgeçilmez eğlencesi olarak tutkuyla müptelası olduğumuz; bilgi, sağlık, genel kültür, görgü/etik/ahlak kuralları, dünyada olup bitenler, bilimsel gelişmeler/buluşlar, hayvanlar/doğa ve milli değerler/Atatürk sevgisi, anne baba/kardeşler/arkadaş sevgisi/saygısı, yardımlaşma, el işi gibi faydalı bilgilerin sunulduğu köşe ve sayfalarıyla yeni ufuklara yelken açtığımız; çocuk mektupları köşesiyle birbirimizle iletişim kurup dostluk geliştirdiğimiz; çocuk kampları ve çeşitli müzik, dans, şiir okuma ve tiyatro oyunu gibi merasimleri ve yarışmalarıyla bir araya gelip yüz yüze tanışma ve arkadaşlık kurma fırsatı bulduğumuz 'Doğan Kardeş'le' biçimlenen ve bin bir renge bürünen çocukluğumuzda, hayatımıza sadece neşe ve heyecan katan değil, aynı zamanda, varlığımıza ve kolektif yaşantımıza bir anlam yükleyen unutulmaz bir dönem geçirdik…

Çoğumuzun, arkasında yatan acı hikayesini bilmediğimiz ama benim neslimin çocukluğuna damga vuran 'Doğan Kardeş Dergisi'nden' bahsettiğimi, yaşı altmışlara, hatta ellilere ve kırklara dayanmış olanlar anlamıştır sanırım.

Nasıl unutabiliriz ki; ilk yayın hayatına başladığı 23 Nisan 1945 yılından 1978 yılına dek aralıksız 33 yıl yayın hayatına devam eden Doğan Kardeş Dergisi, 1988 ile 1993 yılı arasında da yayınına devam ederek, Cumhuriyet döneminin en uzun süreli çocuk dergisi olarak, en az dört nesil çocukların, Türkiye'de çok ünlü olmuş yazar, şair, ressam, müzisyen vb. sanatçı ve edebiyatçının eğitiminde, yetişmesinde ve hayata hazırlanmasında hatırı sayılır derecede öncü bir rol oynamıştır.

Dergi adını, Yapı Kredi Bankası'nın kurucusu Kazım Taşkent'in merhum oğlu Doğan'dan alır. Kazım Taşkent, oğlunu lisan öğrensin ve iyi bir öğrenim alsın diye İsviçre Films kasabasında bir yatılı okula gönderir. 10 Mayıs 1939 günü, henüz on yaşında olan Doğan Taştürk, okul müdürünün Paskalya tatili nedeni ile Alp dağlarının eteklerinde düzenlediği geziye katılır. Dönüş yolunda, Alp dağlarından kopup gelen bir çığ dalgasının altında kalan öğrencilerden beş öğrenciye ulaşılamaz. Bunlardan biri de ne yazık ki Doğan Taştürk'tür. Bu acı haberi alan Kazım Taştürk İsviçre'ye gittiğinde, ne kadar arasa da oğlunun cansız bedenini bulamaz. Bir babanın, oğlunun cesedine dahi kavuşamamasının acısını, Alp dağlarına haykırarak isyan ettiğini anlatmak istercesine, Schwerzman adında bir heykeltıraş, yukarıda bahsettiğim, elleri Alp dağlarına doğru kaldırılmış çıplak çocuk heykelini, o günün anısına armağan eder. Aslında, heykel, Birinci Dünya Savaşı sırasında Çin'de misyonerlik yapan İsviçreli bir karı koca tarafından, aynı yerde düşen bir çığ akıbetine uğrayarak ölen çocukları adına, yıllar öncesinden adı geçen heykeltıraşa sipariş edilip yaptırılmış, ancak, aile tarafından hiçbir zaman teslim alınmamıştır. Doğan Taştürk ve arkadaşlarının aynı yerde yer alan çığ felaketi nedeni ile hayatlarını kaybetmesi üzerineSchwerzman tarafından,bu çocukların anısına atfedilen bu heykel, halen Films kasabasına yolu düşen sanatseverler ve turistler tarafından ilgiyle ziyaret edilmektedir…

Oğlunu kaybetmenin derin ızdırabıyla yaşayan Kazım Taşkent, bu kaybı kalıcı bir anlam ve mirasa dönüştürmek ister. Böylece bu trajedi, Türkiye'nin ilk modern çocuk dergilerinden biri olan Doğan Kardeş'in, Yapı Kredi Bankası sanat etkinlikleri kapsamında doğuşuna ilham olur. Dergiye verilen 'Doğan Kardeş' ismi, bir yandan Taşkent'in oğluna olan sevgisini ve özlemini yansıtırken, diğer yandan Türkiye'deki çocukları kardeşçe kucaklamayı ve onlara rehber olmayı amaçlar. İsmin 'kardeş' kısmı, çocuklar arasında dayanışma, dostluk ve birlik mesajını içerir. Dergi, sadece Taşkent'in oğluna adanmış bir anı niteliği taşımakla kalmaz, aynı zamanda tüm çocuklara hitap eden kapsayıcı bir platform olarak tasarlanır.

Türkiye'de çocuklar için hazırlanmış ilk modern dergilerden biri olarak, 'Doğan Kardeş', o dönemki çocuk dergiciliğine yeni bir soluk getirir. Dergi, eğitici ama aynı zamanda eğlenceli ve estetik açıdan zengin içerikleriyle öne çıkar. Dergide öyküler, şiirler, çizgi romanlar, müzik, resim, fotoğraf ve bilgi köşeleri gibi çeşitli bölümler, çocukları sadece bilgiyle donatmakla kalmaz, aynı zamanda onların yaratıcı, edebi ve sanatsal becerilerini geliştirmeyi hedefler.

Doğan Kardeş'i, içerik açısından nasıldı, neydi diye anlatmak yerine, derginin içerik zenginliği hakkında daha ufuk açıcı bir bakış açısı kazandırmak adına, bu dergi hakkında yazılan onlarca makalelerden birinden (ÇOK PARTİLİ DÖNEMDE (1960-1980) YAYIMLANMIŞ DOĞAN KARDEŞ DERGİSİNDE ÇOCUK İMAJI, Levent TEKİN- Dilek ÜNVEREN) seçtiğim çeşitli pasajları paylaşmak istiyorum:

'Atatürk'ün Başka Bir Yönü' (Doğan Kardeş Dergisi, 29 Ekim 1973, s.11) adlı yazıda Atatürk'ün bilmediğimiz bir yönünün de şairlik olduğu anlatılmakta ve O'nun Oğuz oğulları isimli şiirine yer verilmektedir:

'Asya'nın ortasında/Oğuz oğulları/Avrupa'nın Alplerinde/Oğuz oğulları/Doğudan çıkan biz, batıdan yine biz/Nerede olsa, ne olsa kendimizi biliriz. / Hep insanlar kendilerini bilseler, / Bilinir o zamanki hep biziz. /Türk sadece bir milletin adı değildir. /Ey birbirine diş bileyen yığınlar, /En yığın yığın insan gafletleri/Yırtılmış gözlerdeki gafletten perde, /Dünya o zaman görecek hakikat nerede?'.

'Resimli Bilgiler' sayfasında 'Atların Özgür Yaşayışları' adlı yazıda atların tarihsel gelişiminden ve insan ile olan ilişkilerinden söz edilerek günümüzde Asya'da halen yabani atlara rastlamanın mümkün olduğu anlatılmaktadır (Doğan Kardeş Dergisi, 1973, 24 Eylül, s.4). Bu yazıda çocuklara hem hayvan sevgisi hem de atın Türk kültüründeki önemi aktarılmaktadır.

'Görgü-Bilgi-Saygı' (Doğan Kardeş Dergisi, 17 Eylül 1973, s.10) köşesinde çocuklara yemek yeme kuralları hakkında maddeler halinde bilgiler verilerek, bu kurallara uymalara gerektiği salık verilmektedir.

'Çocukların Gazetesi' sayfasında 'Bunun Ne Olduğunu Anlayabilir Misiniz?' (Doğan Kardeş Dergisi, 17 Eylül 1973, s.11) isimli yazıda Apollo-15 astronotları tarafından aydan dünyaya getirilmiş bir taş parçasının, mikroskopla bin defa büyütülmüş bir fotoğrafına yer verilerek, bu taşın şu anda Bufalo Üniversitesi'nde yer aldığının bilgisi çocuklara aktarılmaktadır.

'Geleceğin Yelkencileri' adlı sayfada 'İstanbul Yelken Kulübünde Bir Gün' (Doğan Kardeş Dergisi, 17 Eylül 1973, s.17-18) adlı bir yazıya görsellerle birlikte yer verilerek çocuklara yelken sporu tanıtılmaya çalışılmıştır.

'Hayatın İçinden' sayfasında 'Yediğimiz Ekmek' (Doğan Kardeş Dergisi, 5 Kasım 1973, s.26-27) adlı bir yazıya yer verilerek ekmeğin buğdayla başlayan serüvenine ve ekmek fabrikasında ekmeğin nasıl yapıldığına dair bilgiler çocuklara görsellerle desteklenerek aktarılmıştır.

'Kızlar Sizin İçin' adlı sayfada 'Sicim İşleri' (Doğan Kardeş Dergisi, 17 Eylül 1973, s.22) adlı bir yazıya yer verilerek sicimden kemer ve çanta yapma tarifi verilmiştir. Burada çocuklara elişi becerisi kazandırma amacının güdüldüğü görülmektedir.

'Pul Toplayalım' isimli sayfada 'İlleri Tanıtan İlk Pul 1898'de Çıktı' (Doğan Kardeş Dergisi, 5 Eylül 1977, s.22-23) başlığı ile 1958-1960 yılları arasında PTT İdaresi tarafından çıkarılan Memleket Serisi pulları tanıtılarak, çocuklara bir hobi olarak pul koleksiyonu yapma konusunda yönlendirmeler yapılmaktadır.

Ekim'in son haftası yayımlanan sayıda 'Atatürk ve Cumhuriyet' (Doğan Kardeş Dergisi, 24 Ekim 1977, s.5) adlı yazıda, Atatürk'ün çok eski bir cumhuriyetçi ve bu rejimin çok eski bir taraftarı olduğu belirtilerek, Erzurum Kongresi'nden Cumhuriyet'in ilanına kadar geçen süreç, millî duygularla çocuklara aktarılmıştır. Burada da çocuklara Atatürk sevgisi, Cumhuriyet bilinci ve millî duyguların aşılanmaya çalışıldığını görmekteyiz (Doğan Kardeş Dergisi, 24 Ekim 1977, s.1516).

'İstanbul'un En Güzel Seyredildiği Yer' (Doğan Kardeş Dergisi, 26 Eylül 1977, s.22-23) isimli yazıda, 180 basamaklı merdivenle çıkılan ve bir yangın izleme kulesi olarak kullanılan Beyazıt Kulesi anlatılmakta, bu anlatımda Osmanlı dönemi Tulumbacı teşkilatı gibi tarihi unsurlar hakkında da çocuklara bilgiler verilmektedir.'.

Doğan Kardeş'in bir başka özelliği olan, çocuklar arasında düzenlenen yarışma ya da müsamerelere gelince; bu yarışmalar/müsamereler, çocukların özgüvenlerini artırmış ve Türkiye'de pek çok önemli sanatçının yetişmesine katkıda bulunmuştur. Çocukken Doğan Kardeş'e yazdıkları mektupları yayımlanan ya da Doğan Kardeş'in düzenlediği müsamerelere katılarak ünlü olan isimler arasında İdil Biret, Suna Kan, Oya Baydar, Pınar Kür, Halit Refiğ gibi sanatçılar ve yazarlar bulunmaktadır. Bunlar arasında; derginin ilk yıllardaki kapağını resimleyen Cemal Nadir'in öğrencisi Selma Emiroğlu ile ilk çizgilerini bu dergide yayımlayan Yalçın Emiroğlu, Altan Erbulak, Ferruh Doğan, Güngör Kabakçıoğlu, İbrahim Ersarac? gibi çizerleri ve ilk şiirleri ile yazılarını yazan Talat Sait Halman, Müjdat Gezen, Sevin Okyay gibi ünlü isimleri sıralayabiliriz.

Çocukluğumda yani 1970'lerde, çocuk dergileri arasında güçlü bir konumda olan Doğan Kardeş'in yanı sıra, bu dönemde, Türkiye'de çocuklara yönelik yayın yapan diğer popüler dergiler arasında Milliyet Çocuk, Tercüman Çocuk Dergisi, Mavi Kırlangıç Öğrenci ve Çocuk Dergisi gibi çocuk dergileri de bulunuyordu.

Bugünün Türkiye'sinden dünün Türkiye'sine bakıldığında, 'Doğan Kardeş' çocuk dergisi özelinde çocuk dergiciliğine göz atmak gerekirse; 1970'lerin Türkiye'sinde çocuk dergileri, o dönemin çocukları için adeta bir bilgi kaynağı, bir eğlence durağı ve keşif dünyasıydı. Teknoloji ve dijital dünya henüz gelişmemişken, dergiler çocukların hayal gücünü harekete geçiren en önemli medya araçlarıydı. Renkli çizimlerle süslenen sayfalar, basit ama eğlenceli bulmacalar, anlamlı hikayeler ve ders niteliğindeki makaleler, çocukları hem eğitir hem de eğlendirirdi.Bu dönemin dergileri, çocukların toplumsal değerleri öğrenmelerinde, sorumluluk sahibi bireyler olarak yetişmelerinde ve farklı bakış açıları kazanmalarında önemli bir rol oynadı. Dergiler, çoğu zaman bir araya gelip okunan, arkadaşlar arasında değiş tokuş edilen,her sayısı bir hatıra haline gelip, saklanan ve biriktirilen, adeta bir parçamızdı. Kısacası,bizim dergilerle kurduğumuz çok önemli bir bağ vardı ve bu bağ, kişiliğimizi, hayal gücümüzü ve yaratıcılığımızı besleyen/geliştirenbir yapıya sahipti.

Günümüzde ise çocuk dergiciliği, büyük bir değişim geçirmiş durumda. Artık çocuklar dergilerden ziyade, dijital dünyadan bilgi ve eğlenceye ulaşmakta. Çocuk dergileri halen basılsa da tabletler, akıllı telefonlar ve bilgisayarlar sayesinde çocuklar her türlü içeriğe kolayca ulaşabiliyor. Bu durum, dergilerin etkisini azaltırken, içeriğin biçimini ve sunumunu da değiştirdi.Günümüz dergilerinde, içerik büyük oranda popüler kültüre odaklanmış durumda. Çoğu dergi, eğlenceli oyunlar, dijitalle uyumlu/etkileşimli içerikler ve sosyal medyadan gelen trendlerle harmanlanıyor. Bu hızla tüketilen içerikler, maalesef çocukların, derinlemesine okuma alışkanlığı kazanmasını zorlaştırıyor. 1970'lerde bir dergi sayısını defalarca okuyup her detayını keşfeden çocuklar, günümüzde dergiyi hızlıca tüketip bir sonraki içerik arayışına geçiyor.Örneğin, 1970'lerde, genellikle haftalık olarak yayınlanan dergilerdeki bir öykünün, devamını beklemek biz çocuklar için bir heyecan kaynağıyken, şimdi bütün hikayeye anında ulaşmak mümkün. Bu hızlı erişim, çocukların hayal gücünü geliştirmeyeve sabretmeyi öğrenmelerine de engel olabiliyor.1970'lerde çocuk dergileri, çocukların aileleriyle vakit geçirdikleri, birlikte okudukları ve tartıştıkları bir sosyal etkinlik vasıtasıydı. Dergiler ailelerde de ilgi uyandırır ve okuma alışkanlığını teşvik ederdi. Ancak günümüzde, dergilerin yerini daha çok bireysel kullanılan dijital araçlar aldığı için, bu ortak okuma ve paylaşım alışkanlıkları azalıyor. Çocuklar artık daha bireysel ve izole bir şekilde içerik tüketiyor.

Dünün Türkiye'sinde, benden önceki, benim ve benden sonraki birkaç kuşağın gelişiminde, toplumsal hayata uyumunda, bilinçlenmesinde, sanat, bilim ve edebiyat alanındaki faaliyetlere yönelmesinde 'Doğan Kardeş' ve diğer çocuk dergilerinin çok büyük emeği vardır. Bu emeğin karşılığını, ancak bize aşılanan; doğruluk, cinsiyet eşitliği, dürüstlük, çalışkanlık, hayvanları ve doğayı sevmek, büyükleri saymak, küçükleri korumak, vatanını sevmek, topluma iyi ve faydalı bir insan olmak, akılcı düşünmek, şiddet eylemlerinden uzak durmak gibi ahlaki ve kültürel değerleri, çocuklarımıza da öğreterek ödeyebiliriz diye düşünüyorum.

Bu bağlamda, bugünün çocuk dergiciliğine ve benim neslim gibi nice nesle rehber olan 'Doğan Kardeş' nezdinde, çocuklara ilkeli ve dayanışma içerisinde bir yaşamı hedef gösteren tüm çocuk dergileri 'iyi ki doğmuş' ve daha nicelerine diyorum…