Coğrafya derslerinde bize öğretilenin aksine 'yerel' kalır. Öğleden sonra akşam vakti denizden esen 'İmbat' sabah olunca karadan denize tam tersine eser.
Uzun süredir hangi rüzgar eserse essin bir koku sorunuyla boğuşuyoruz. İzmirlilerin geçen yıl sadece Karşıyaka ve Çiğli'de yaşayanlar üzerinden hissettiği koku metropol ilçelerin neredeyse tamamına yayılmış durumda. Konak-Buca-Bornova ve Karabağlar dahil tüm sokakları, apartmanları saran bu belanın ne yazık ki çözümü bulunamıyor. Kimilerine göre lağım, kimilerine göre kanalizasyon kimilerine göre de sülfürik asit kokusuna benzeyen karışımlı kokular hem şehrin yaşam kalitesini hem de gelen yerli ve yabancı misafirleri etkiliyor.
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin kurumsal olarak kendisini 'ana sorumlu' gördükten sonra Başkan Tunç Soyer'in düğmeye basmasıyla yeni bir süreç başlatıldı. Önce yetkili kuruluş İZSU Genel Müdürlüğü'nün yönetim kademesinde operasyon yapılarak 'irade' değişikliğine gidildi. Çünkü Başkan Soyer de gördü ki koku sorunu sadece İzmirlinin yaşam kalitesini düşürmüyor aynı zamanda kendisine verilen 'krediyi' tüketiyor.
Başkan Soyer bundan iki ay önce havaların da ısınmaya başladığı bir dönemde Ankara'ya giderek CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na ziyarette bulunmuş, parti meclisi toplantısı için davet etmişti. Bu şu demekti; kendisini seçen, oylayan, aday gösteren tüm parti yönetim kademeleri kente gelecek ve yatırımları, yapılanları, yapılmayanları, verilen sözleri yerinde görecekti. Bu bir riskti ve Soyer bu riski alarak 3 yıllık performansını kurmaylarıyla birlikte anlattı.
Sunumun ardından kendisine mikrofon uzatan gazetecilere Kılıçdaroğlu, 'Gayet güzel, belediye başkanımızı ve bütün ekip arkadaşlarını yürekten kutluyorum. İzmir'e hizmet ediyorlar. Çok güzel hizmetler var' dedi.
Çünkü birkaç gün önce AK Parti grup toplantısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Şimdi Bay Kemal oranın milletvekili değil mi? Oranın milletvekili. Bir sormak lazım sen kaç kere İzmir'e gittin acaba? Ve İzmir şu anda onun partisinin belediyesi… Bugüne kadar acaba belediye olarak siz İzmir'e ne yaptınız? Körfez kokusundan geçilmiyor. Bir yağmur olduğu zaman alıp gidiyor' ifadelerini kullanmıştı.
Tam da en hassas dönemde, en yetkili isimlerin gündeme aldığı İzmir Körfezi ve koku sorunu için söz sırası Başkan Soyer'e gelmişti. Sunumun basına kapalı bölümünde başkan önce, 'Geçmiş dönemlerde yapılan hatalarla yüzleştik' dedi. Çünkü İzmir'in bir dönem kurtarıcısı olarak lanse edilen 'Büyük Kanal Projesi' yetersiz kalıyordu… Yağmur suyu kanalları ile kanalizasyon aynı yerde toplanıyor, taşmalar yaşandığında her yer lağım kokabiliyordu. Üstüne bir de Çiğli'deki arıtma tesisinin kapasitesi hem artan nüfusu hem de gelen yükü artık çekemez haldeydi.
Başkan Soyer'in ağzından 'Müdahale etmeseydik İzmir daha çok kokacaktı' sözleri döküldü... Soyer aslında bu sorunun giderek tüm kente yayılması tehlikesinden bahsediyor, İzmir'in yıllar önceki haline dönebileceği tehlikesine işaret ediyordu. Konunun altını çizerek, 'Kararlıyız, sorunu çözeceğiz, çalışmaları hızlıca bitireceğiz' diyerek noktayı koydu.
Peki bu mümkün müydü?
Ekonomik olarak krizde olan ülkede en zor durumda olan kurumlar olan belediyelerin bu tür köklü yatırımlara kaynağı var mıydı?
İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne bir dönem kasasından meclis kararıyla bütçe aktaran kurum İZSU'nun yeni yönetim kademesi ve deneyimli kadrosu Soyer'e çoktan hazır olduklarını ifade etmişti. Kapalı toplantıda Kılıçdaroğlu'na yapılan sunumda video ile durumu özetleyen Genel Müdür Ali Hıdır Köseoğlu'nun da dediği gibi sorunun kaynağı tek değildi. Birçok faktörün birleşmesiyle oluşan koku ve kirlilik yılların birikimi, derdiydi.
O halde bundan sonrası için ne yapılacaktı?
Birincisi, yağmursuyu-kanalizasyon birleşik sistemi ayırma işlemleri devam edecek. İkinci olarak; Başkan Soyer'in bazı danışmanların etkisinde kalarak söylediğini düşündüğüm 'Körfez kendi kendini temizler'tezi rafa kaldırılarak sirkülasyon kanalının çalışmalarına hız verilecek. Dip tarama gemileri aktif çalıştırılarak dere ağızlarında kokuya neden olan çamurlar alınacak. Yine Çiğli'deki arıtma tesisinden denize yapılan deşarj daha açık denize götürülerek Körfez'e geri gelmesi engellenecek. Orada oluşan dip balçık çamurları taranarak yerinden alınacak. Ardından çamur havuzları kapatılarak döküm sahası kireçle örtülecek. Arıtma tesisinin dördüncü faza çıkartılarak kapasitesinin arttırılması işlemi takvime bağlanacak
Ve son olarak İzmir'in çamuru ve ters rüzgarlarla kokuya neden olan atıkların dökümüne son verilecek. Çıkan çamurlar Manisa'da bulunan fabrikalara ve yakma tesislerine gönderilecek. Ayrıca, Küçük Menderes Havzası'nda kurulan biyodizel yakıt tesislerine çamurlar teslim edilerek oralarda bertaraf edilecek.
Sonra koku sorunu ortadan kalkıp Körfez temizlendiğinde Başkan Soyer'in 'Konak'tan Karşıyaka'ya yüzme' vaadi gerçekleşecek mi?
O'nu da zaman gösterecek!