'İzmir Körfezi ve Limanı Rehabilitasyon Projesi'
Merkezi hükümet ile yerel yönetim işbirliğine ikinci güzel örnek olarak İzmirlilere sunulmuştu. İlki, TCDD ile İzmir Büyükşehir Belediyesi arasında gerçekleşen protokol ile hayata geçirilen İZBAN projesiydi. Yine bu projede de TCDD ile Büyükşehir başroldeydi. Bir yandan Körfez temizlenecek, sirkülasyon sağlanacak diğer yandan ağır tonajlı gemilerin limana girebilmesi için bir kanal açılacaktı. Çünkü Ege Denizi'ne kıyısı olan ticaret limanlarında liderliği Avrupa'nın sekizinci ve Akdeniz'in üçüncü en yoğun limanı Yunanistan Pire Limanı almıştı. Ancak orada parçalanan ve bölünen yükler daha küçük gemilerle Ege Bölgesi'ne yani İzmir limanına getirilebiliyordu.
Bu işin bir de bonusu vardı tabi ki!
O da; hem sirkülasyon hem de yaklaşma kanallarından çıkan çamur atık İzmir Limanı'nın genişletilmesinde dolgu malzemesi olarak kullanılacaktı. Dolgu dışında kalan çamur, balçık gibi toprakların da oluşturulacak iki yeni adaya dökülmesi planlanmıştı. O adalar ise Urla ve Çiğli Sasalı açıklarında iki farklı noktaya kurulacak böylece hem sirkülasyon sağlanacak hem de navigasyon (yaklaşma) kanalıyla İzmir'in ekonomisi uçacaktı.
Gel zaman git zaman projede birçok aksama oldu. İzmir'in Ankara'da bekleyen talepleri arasında yer alan bu ortak projede son olarak adaların doğal dalgalara etkisi konulu rapor bile tartışıldı. Sonunda protokolün gereği evrak üzerinde yapıldı ama şimdiye kadar hiçbir işlem olmadı. Bu arada İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin temizlik için aldığı tarama gemileri dere yataklarını temizlerken bir yandan Homa Dalyanı gibi projelerde İZSU tarafından çalıştırıldı.
Dönemin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu sürpriz bir çıkışa imza atarak yaptırdıkları bilimsel araştırma sonucunu açıkladı. Ve şöyle dedi: 'Merkezi hükümet tarafından İzmir'e yapılacak olan Körfez Tüp Geçişi Projesi sirkülasyonu engelliyor. Büyükşehir bütçesinden 2 milyar TL parayı ben temizlik projesi için harcamam…'
Bir yandan mahkemeler, açılan davalar ve itirazlarla gündemdeki yerini koruyan son Başbakan İzmir Milletvekili Binali Yıldırım'ın 'çılgın projem' dediği Körfez Tüp Geçişi ise rafa kaldırıldı. Aradan zaman geçti, siyasi dengeler değişti, yeni bir seçim dönemi geldi, aktörler belli oldu.
Bugün İzmir Büyükşehir Belediyesi'ni yöneten Tunç Soyer göreve geldiği ilk zamanlarda'İzmir Körfezi ve Limanı Rehabilitasyon Projesi' için TCDD'ye çağrıda bulunarak her türlü desteği vermeye hazır olduklarını söylemişti. Fakat değişen bir durum ve yeni bir fikir de vardı.
Soyer şöyle dedi:
'Yaptığımız araştırmalar gösteriyor ki körfezi kirletmezsek kendisi doğal yollardan temizleniyor'
Bu açıklama, Bayraklı'da vapur iskelesinin açıklarından başlayan ve Çiğli Sasalı-Kuş Cenneti açıklarına kadar devam eden sirkülasyon kanalının yapılmaması demekti. Fakat Soyer, kendi görev döneminin sonuna kadar Körfez'i yüzülebilir hale getirme sözü de vermişti. Hem de bizzat Konak-Karşıyaka arasında kulaç atarak…
Elbette siyaseten de tartışmalara neden olan önemli bir sorun vardı. O da İzmir'in koku problemi. Havalar ısındığında nereden geldiği belli olmayan, bir anda kentin kuzeyini saran bu koku bir türlü çözülemedi. TÜBİTAK dahil yapılan tüm araştırmalardan net bir sonuç çıkmadı. Üstüne Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan her toplantıda 'İzmir'e suyu biz getirdik, Körfez kokuyor' diye eleştirirken…
Peki ne oldu?
İZSU Genel Müdürlüğü'nün idari yönetimi ve bilimsel aklı bu projenin yapılması gerektiğini düşünerek Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na ÇED başvurusu yaptı. O dosyayı yakından inceledim. İzmir Büyükşehir Belediyesi körfez rehabilitasyon projesini kendine göre bir şekle sokarak ilk olarak kokuya engel olma, sirkülasyonu sağlama ve dere yataklarını temizleme misyonunu edinmiş. Bakanlığa ise yaptığı başvuruda oluşacak iki adanın imar planlarının işlenmesi talebinde bulunmuş. Kısacası İzmir limanının gemilere kucak açacak ticari gelişmesi şimdilik ikinci plana bırakılmış.
Her fırsatta 'bilimin önderliğinde' bir yönetim şeklinden bahseden Başkan Soyer'in 'Körfez kendisini temizler' fikrinden ayrılması İzmir adına önemli bir gelişmedir. Başta İzmir Büyükşehir Belediyesi olmak üzere İZSU ve diğer kurumların elinde bu konuda yeterli bilimsel çalışma mevcuttur. Önemli olan idari tasarruf olduğuna göre gelinen nokta herkesi memnun etmiştir.
Son bir not; Balçova İnciraltı Planları'nın gündemde olduğu şu günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AK Parti kongresi için geldiği İzmir'de 'Körfez Tüp Geçişi'nin fizibilite çalışmaları sürüyor' sözlerini de kenara koyalım. Son onaylanan SİT alanı haritasında tüp geçişin bağlantı noktalarının planlama alanı dışına alındığını da unutmayalım…