İtalya'da bundan yaklaşık 500 yıl önce yaşamış olan Rönesans felsefesinin öncülerinden filozof, rahip, gökbilimci Giordano Bruno'nun bir ifadesi var. Halen daha siyasette, ticarette, ekonomide hatta günlük yaşamda kullanılıyor. O da 'Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenince, diğerleri de yanlış gider' sözü…
Yerel seçim sonrasında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı gibi Türkiye'nin prestijli koltuklarından birisine oturan Cemil Tugay mazbata töreninin ardından keyif sürmeyi hayal ediyordu ama bir türlü olmadı. Karşıyaka Belediye Başkanlığı'nda kazandığı beş yıllık deneyimi 'büyütmek' amacıyla gelen Tugay'ı, ilk olarak belediyenin karmaşık ve zor olan bürokratik yapısı karşıladı. Kadro revizyonlarıyla yola çıkan başkan bir yandan ülkenin de içinde bulunduğu koşullar gereği 'ekonomik' sorunlarla boğuşmaya başladı. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin ana kurumsal yapısı başta olmak üzere şirketlerin büyük bölümü mali açıdan girdaba girmişti. Seçim öncesi alınan yüksek maaşlı işçiler ve sendika zammı 'gelir-gider' dengesizliğinin ana unsuru olarak kendini gösterirken kasadaki mevcut durum açığı kapatmaya yetmeyecekti. Yani kısaca; eskisi gibi üç kuruşa beş köfte hayaldi…
Hepimiz biliyoruz ki siyaset ekip işidir. Bu uğurda yapılan mücadele ve yolculuklar sonrasında kazanılan mevziler de ekiplerle korunur ya da güçlenir. Başkan Tugay da kadrosunu oluştururken ekip kurmaya gayret etti! Her ne kadar ilçe belediye başkan adaylarının belirlenmesinde söz verilmese de çalışacağı siyasi ayağın meclis uzantıları olan komisyon ve grup yönetimlerine müdahale etmeyi başardı. Şimdilik ortaya çıkan fotoğrafa göre, kendisinden önce koltukta oturan Tunç Soyer'in yakın ekibi için 'tasfiye' süreci başlatsa da kenti 15 yıl yöneten Aziz Kocaoğlu'nun limanına sığınmayı tercih etti. Kocaoğlu etkisi diyebileceğimiz bir anlayış çerçevesinde bürokratik kadrosunda Karabağlar ve Karşıyaka merkezli oluşuma yöneldi. Parti içinde ve dışında görevlerde bulunmuş önemli isimlerden de görüşler alan Tugay'ın mümkün olduğu kadar 'kapalı devre' çalışması da dikkat çekti.
Gelelim meselenin özüne!
Başkan Tugay kendisini 'herkese ve her şeye rağmen' aday yapan CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile karşı karşıya geldi. Seçim meydanlarında 'sütte leke var Cemil Tugay'da leke yok' diye kefil olarak adeta kendini ortaya koyan Özel bir süredir 'acaba yanlış mı yaptık' diye düşünüyor. Büyükşehir Belediyesi'nin 'bürokratik' en üst görevi olan genel sekreterlik makamına eski Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul eski Milletvekili Aykut Erdoğdu'yu atamak istemeyen Tugay ise aksine direniyor. Bir yanda 'belediye başkanı kadrosunu belirlemeli, asla boyun eğmemeli' diyenler diğer yanda ise 'genel başkan kararı tartışmaya mı açılır, parti her siyasiden ve makamdan büyüktür' diyenler saf tutuyor.
Parti kaynaklarına göre; meseleye biraz daha ayrıntılı baktığınızda 'kentin başkanı olmayı' kafaya koymuş bir figür var. Doğrudan partisinin genel başkanı ve kendisine isim verenlere başkaldırarak bunu göstermek isteyen bu siyasi figür başarılı olabilir mi bilinmez ama 'güven bunalımı' denen olgu karşımızda duruyor.
Hafta sonu gerçekleştirilen belediye başkanları toplantısında fotoğraf karesine alınmayan, dışlanan, ötekileştirilen bir belediye başkanı manzarasıyla karşılaştık. İzmirlilerin seçtiği belediye başkanı partinin genel merkezinde bizzat partinin genel başkanı tarafından istenmeyen bir muameleye tabi tutuldu. Kendisine önerilen ismi 'parti yöneticiliği yapmış birisiyle çalışamayız, hiyerarşik olarak sorun yaşarız' diyerek ret eden belediye başkanının önüne konu bu kez farklı boyutuyla geldi.
Partinin 'karar vericileri' Başkan Tugay'ın yüzüne 'biz seni zaten aday yaparken anlaşmalı yaptık' dedi. Yani Aykut Erdoğdu'nun kendisine genel sekreter olarak önerildiği hatırlatıldı. Belediye başkanına kısaca 'senin adaylığınla ilgili karar bizim genel sekreterlik kararımızla aynı anda alındı' denildi. Kısacası başkanın yan çizdiği, çamura yattığı, bahane ürettiği vurgulandı. Verdiği sözü tutmamakla eleştirilen Tugay'a açık açık 'ikinci bir yolu yok' denilirken Genel Başkan Özel'in bu yapılanları asla unutmayacağı hatırlatıldı!
CHP Genel Başkanı Özel'in 'görüşelim' teklifini ret ettiği Başkan Tugay kendisi için 'köprü' pozisyonu taşıyabilecek İzmirli MYK üyelerinden de destek istemiyor. Genel Başkan Yardımcıları Parti Sözcüsü Deniz Yücel ile Murat Bakan'a da kapıları kapatan Tugay'ın şimdilik önerilerini dinlediği milletvekili düzeyinde de kimsesi bulunmuyor. Bu arada parti örgütünün temsilcisi İl Başkanı Şenol Aslanoğlu'nun sadece parti toplantılarında yan yana geldiği Tugay'ın belediye meclis grubunun liderinden öneri bile almadığı biliniyor.
Hal böyle iken peki şimdi ne olacak?
Görünen o ki; başta genel sekreterlik krizi atlatılamazsa Ankara-İzmir arasındaki gerilim yükselecek. Sorun bir vesileyle çözülse bile artık 'süt'e' leke bulaşmış olacak! İlk düğmesi yanlış iliklenen 'gömlek' kimseye yaramadığı gibi herhangi bir bedene de oturmayacak.