Eski güzel günler de..
Eski güzel yerler de hep dillerde..

Babamın dilinden duymadığım kadar çok kullanıyorum; örneğin ben; geçmiş değerleri..

Geçmişten dem vurduğumda 'Ne yani yollar, köprüler yapılmasın mı?' diye 'ayar vermeye' çalışanlar da oluyor tabii!
Oysa söz ettiğim 'başka değerler'!

Eski Türkiye, eski güzellikler nostaljisinde temel kavram karmaşası şu:

Kimse her şey aynı kalsın demiyor!

Elbette gelişme olacak; çağdaş dünyanın tüm teknolojik, ekonomik gelişmeleri insan hayatına yansıyacak..
Ama 'insanlık' da öyle!

'Eski Türkiye' derken, 'yollar toprak kalsın', 'yazılar kara tahtaya yazılsın' diyen yok ki zaten!

Eski Türkiye derken, özlenen 'o eski günlerin güzel insanları'!
Yardımsever, saygılı, bilgili, hayırsever, değerlere bağlı ve yüreği sevgi dolu..

Sadece son günlerde 'çocuk Narin cinayeti'ni, iki yaşındaki bebeğe tecavüzü, taşla yavru köpeği öldürenleri hatırlatayım; geçeyim!

Materyalist toplumu, öfke ve şiddet eğilimlerini, aile kurumundaki yıpranmayı, gelenek - görenek ve değerlerimizden hızla uzaklaşmayı da..

Evet; 'çocukluğumuz, gençliğimiz; anavatanımız' da; ne var bunda?
Kötü mü? Sakıncalı mı?
Orada 'alınanlarla' uzun yol yürümek!
O değer ve inanışların koruyuculuğunu anlamak ve anlatmak..
Bu yüzden de o dönemlere daha çok önem..

Ve değer..

Bizim kuşakla yeni kuşak arasındaki bir küçük fark dikkatinizi çekti mi?
Biz özellikle ilkokuldan başlayarak ortaokul, lise, hatta üniversite hocalarımızla ne kadar derin bağlar kurmuştuk..

Yaşamdan ölüme yürüyen süreçte ne 'unutulmaz sevgi / dostluk!' yaşadık..
Hiç azalmayan, hatta unutulmayan..
Şimdi o kadar azaldı ki; bu bağ..

Unutuluyor; aslında 'unutulmaz' olan öğretmenlerimiz de!
Suçlu kim?

Neden?
Elbette sistem.. Elbette 'raydan çıkan' eğitim!

Özlenen 'eski günler' değil, aslında 'eski günlerin güzel, iyi, sevgi dolu insanları'..

O sevgi - saygı dolu dünya.
Çiçekler, böcekler, can dostlar..
Her şey bunu anladığımız gün farklı olacak…

Herkes için…