Biraz da can dostları konuşsak mı?
Kışın soğuğundaki perişan hallerini..
Yazın eğlence kaynağı olup da kışın yaşadıkları “yalnızlığı” ve “terk edilmişliği”..
Bazı olaylarda bire bin katmayı..
Ne dersiniz?

Bir de güncel gelişmeyi..
“Ötenazi” başlığı ile bazı yerlerde “toplu ölüm sancıları” yaşandığı ve yaşanacağı için yoğun tartışmalara neden “Hayvanları Koruma Yasası” ile ilgili yönetmelik de yayımlandı.
Bir kaç gün önce..
Malum; yasanın uygulanması açısından yönetmelik çok gerekli ve önemlidir.

Gündem o kadar yoğun ki; savaşlar, rejim değişiklikleri, asgari ücret tartışmaları, Almanya’da “psikiatrist terörist” saldırısı derken, hayvanseverler açısından büyük önem taşıyan bu konu güme gitsin istemedim..

Biz “küçük şeyler”le uğraşalım; Işıl Özgentürk’ün müthiş bir direniş ruhu anlatan güzel eserinde dediği gibi “küçük sevinçler bulalım”!
Evet; yönetmelik tamam da..
Beni tatmin etmedi.
İnceledim; ciddi eksiklikler var.
Hadi “hoşgörü” olur diyelim; ama “hayvan sahiplenme” zorlaşıyor.
Asıl sıkıntı; kısırlaştırma ve hayvan barınakları konusunda “yeni bir hedef yok”.

Hakan Tartan'ın 23 Aralık Pazartesi Yazısının Içine Foto...

Ne olacak? Bilimi uygulamadan nasıl olumlu bir sonuç bekleniyor!
Ya hayvan ticareti!

Eksilmeden devam! Bizim “high society”miz ve onun “görgüsüz paydaşları” azımsanmayacak bir kitle !

Hayvan ticaretine düzenleme gelmedikçe.. Barınaklar, bakım evleri çoğalmadıkça.. Kısırlaştırma ciddi bir şekilde ele alınmadıkça.. Belediyeler laf cambazlığını bırakıp taşın altına elini koymadıkça..
İşler zor yürür.. Yönetmelik de “yönetemez”..

Bu konuda sevgi ve duyarlılık şart..
Yoksa.. “Suçlu ayağa kalk”!

Kim, nerede, nasıl?

Suçlu; Tarçın mı, Cano mu, Çarli mi, Luna mı, Lasi mi, Kral mı, Maya mı, Nazlı mı, Lokum mu, Arap mı, Karamel mi?
Suçlu; Minnoş mu, Cici mi, Prenses mi, Angel mı, Bulut mu, Duman mı, Maviş mi?

Suçlu kim?
Hiç aynaya bakan var mı?