Bu aylarda sık yaşadım. Elim klavyeye, kaleme gitmedi.
Önümden, önümüzden geçip giden zamana anlam yüklemeye çalıştım çoğunlukla.
İç i boşalan/boşaltılan kavramlara takıldım. Adamlığın/insanlığın amentüsünü okudum defaten…
Gözlerimi kapatıp benim için anlamını yitirenleri saydım birer birer.
Çekip gitmek ve kalıp savaşmak arasında gidip geldim günlerce.
Sonuçta 'çekip gitmek' olmazdı. Yakışmazdı yani…
Kalıp savaşmaksa bize yakışandı.
Sonuna kadar savaşmak…
Ne pahasına olursa olsun. Kime karşı, neye karşı..?
Her türlü haksızlığa, adaletsizliğe, yalana, talana…
Bir süredir yazmadıysak olup bitene uzak da kalmadık.
Kalamazdık da…
Siyasetin tepesindeki yalanlarla örülmüş pembe tablolara inat… Her geçen gün biraz daha birbirinden uzaklaşan meydanları, kutuplaşan, ötekileşen, uzaklaşan kitleleri kaygıyla izliyorum.
Türkiye'nin demokratik iklimi S.O.S verse de önümüzdeki iki yıl kritik seçimlere/sonuçlara gebe…
Ve 2014 öncesi yereldeki hareket şimdiden görülmeye değer.
Yerel seçim ateşini erken yakan CHP, deyim yerindeyse aday kaynıyor.
Hemen her ilçede onlarca 'başkan adayı' söz konusu…
Büyükşehir yarışında sahneye çıkanlar, sahne gerisinden 'karagöz' oynatanlar…
Fatih Yapar'ın büyük emek sarf ederek CHP'nin 30 ilçede 150 adayına ilişkin haberini okumuş olmalısınız. 150 başkan adayına karşın şimdiden bini aşan meclis üyesi adayı…
Gezi Parkı'ndan sonra 'çantada keklik' görünen İzmir'deki yerel iktidara hücuuum…
CHP baş döndüren harekete karşın iktidar partisindeki derin sessizlik…
MHP'nin durumu da farklı sayılmaz.
Bazı dış ilçelerde etkili olmayı plansalar da başta büyükşehir olmak üzere pek çok ilçede 'aday sorunu' yaşayacak gibi görünüyor MHP.
Peki, CHP'de neler oluyor?
Önce adaylar için son başvuru tarihini 31 Temmuz olarak belirleyen CHP, adaylarını sahaya erken sürme hatasını anlayıp genelgesini yeniledi. Yeni tarih 2 Eylül… En azından parti içi rekabet bir ay sonra başlayacak. Ancak 31 Temmuz'u son tarih olarak bilenlerin dosya almasıyla ilçelerdeki aday fotoğrafı büyük ölçüde netleşti. Şimdiden 30 ilçede 150'yi aşkın aday var.
Aralık ayında memurların ve parti dışından simaların da katılımıyla bu sayı 200'ü geçecektir.
Bugünden itibaren ilçe ilçe İzmir'in nabzını tutmaya, netleşen fotoğrafa biraz daha yakından bakıp adaylar arasındaki güç dengelerini analiz etmeye çalışacağım.
Ama bunu yaparken önceliği büyükşehire vermek durumundayız.
Ve de bugün CHP'nin olası Büyükşehir kulislerine yakından bakacağız.
Geçtiğimiz hafta aniden izne çıkan ve izini kaybettiren Aziz Başkan'a ilişkin bir sürü dedikodu üretildi. Kılıçdaroğlu'yla birlikte tatil yaptığını söyleyen de oldu Kılıçdaroğlu tarafından kapıdan çevrildiğini anlatan da… Bazıları bu dedikodulara itibar edip manşetlerine/köşelerine taşıyanları da gördük.
Efendim neymiş… Aziz Kocaoğlu-Alaattin Yüksel ikilisi İzmir'in 30 ilçesi için özel bir liste hazırlamışmış.
Her ilçe için 3'er isim yazmışlar. Kılıçdaroğlu'ndan randevu istemişler ama alamamışlar… Liste ceplerinde kalmışmış. Uzaktan bakıldığında senaryo sağlam görünüyor.
Kocaoğlu'na ve Yüksel'e yakın aday adaylarını alt alta yazmışlar.
Ama yakından bakınca büyük yanlışlar var.
Yüksel'i bilmem ama tanıdığım/tanıdığımız Kocaoğlu, seçime 8 ay kala liste hazırlamaz.
Diyelim ki yazdı.
Henüz kendi adaylığına dair bir karar vermeden/verilmeden Genel Başkanla masaya oturmaz. Pazarlık masasında kartlarını erken açıp ekibini deşifre etmez.
Sadece Kocaoğlu değil siyaseti birazcık bilen hiç kimse böyle bir hata yapmaz.
Ve de Aziz Başkan'ın tarzına uygun olan aday yapılacaklar listesinden çok yapılmayacaklar listesi hazırlamaktır. Olurlarından önce olmazları gelir çünkü.
Kaldı ki henüz kendi adaylığına dair bile tek kelam etmeyen dahası 31 Temmuz öncesi (erteleme kararından önce) sırra kadem basan Kocaoğlu, genel merkeziyle bu türden bir ilişkiye girmedi de.
Kocaoğlu-Yüksel ikilisine yakın simaları alt alta yazarak, 8 ay önceden onları diğer aday adaylarının önüne atmayı dahası Kocaoğlu'nu da kalan 100'e yakın aday adayı ile mevcut başkanların hedef tahtasına koymayı amaçladığı bariz olan bu senaryoyu siyasette acemi olanlar dışında kimse yemedi zaten. Dedikoduyu bırakıp İzmir Büyükşehir kulislerine dönersek…
10 yıllık iktidarı nedeniyle Kocaoğlu halen en güçlü aday durumunda… Aziz Başkan'ın kendi isteğiyle ayrılmaması halinde aday gösterilme ihtimali çok yüksek ihtimal. 130 bürokratıyla 400 yılla yargılandığı dava Kocaoğlu'nun adaylık yolunda elini kolunu bağlayan bir faktör. Eylül ayının 10'unda görülecek davada 'beraat' en azından 'çete yönüyle beraat' çıkarsa Kocaoğlu adaylık kararını daha özgür şekilde vereceğini daha önceden açıklamıştı.
Daha özgür vermekten kasıt aday olmamak değil…
Aday olmayı yahut olmama kararını özgürce almaktan söz ediyorum. Sırtındaki yumurta küfesiyle yani 400 yıllık dava 100'ün üzerindeki bürokratın kaderiyle fazla da şansı yok Başkan Kocaoğlu'nun…
Eski vekil Canan Arıtman, yeni vekil Birgül Ayman Güler'in agresif çıkışlarına rağmen Hüseyin Aslan'ın planlı yürüyüşü Ankara'da daha fazla ses getiriyor.
PM Üyesi Aytun Çıray'ın adı geçse de deneyimli politikacı Çıray'ın bu koltuk için doğrudan bir hamlesi 'şimdilik' yok.
Kulislerin güçlü isimlerinden Milletvekili Mehmet Ali Susam'ın durumuysa farklı…
Her fırsatta 'Bireysel açıdan adaylık beklentim, en küçük bir çabam yok' dese de kulislerde adı son dönemde daha yoğun konuşulan Susam, sorum üzerine 'Bu görevi İzmir'de en iyi yapacaklardan biriyim. Hatta en iyi ben yaparım diyebilirim. Ama 'adaylık için yanıp tutuşmuyor, ölüp bitmiyorum' diyor. Görevden kaçar mısınız şeklindeki soruma ise bakın nasıl yanıt veriyor: 'Tabi ki kaçmam ama şartlarım olur. Bodoslama atlamam…'
Son cümle önemli… Hem de çok önemli…
CHP'ye geç katılsa da TBMM'deki performansıyla örgütün gözde vekillerinden biri olan Aytun Çıray'ın meseleye yaklaşımı ise biraz daha farklıydı.
İzmir'in doğrudan genel başkanın uhdesindeki kentlerden biri olduğuna vurgu yapan Çıray, 'Sayın Genel Başkanımız her fırsatta 3 büyük şehrin kendisine bağlı olduğunu söylüyor. Şimdi Sayın Genel Başkan'ın uhdesindeki bir kentte çıkıp 'ben adayım' demek siyaseten doğru olmaz. Başvuru yapmak da adaylık açıklamak da...'
Çıray'ın altını çizdiği hususlardan biri de Kocaoğlu'na yıpratma çalışmalarıydı. Aziz Başkan'ın yıpratılmasının son derece yanlış olduğuna dikkat çeken Çıray, 'Partimizin bayrağını iktidarın yoğun baskısına rağmen taşıyan bir başkanı yıpratmak siyaseten kendi ayağına kurşun sıkmaktır' diyordu.
Merkez sağdan aldığı siyaset terbiyesini sosyal demokrasiyle yoğurmayı başaran Çıray'ın 'genel başkanın' uhdesindeki İzmir'deki yürüyüşüne de anladığınız gibi Kılıçdaroğlu karar verecek.
Kulislerin diğer adaylarına gelince…
Seferihisar Belediye Başkan Tunç Soyer, Bornova Belediye Başkanı Kamil Sındır, Konak Belediye Başkanı Dr. Hakan Tartan ve Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak…
Anketlerde sorulan, kulislerde konuşulan ilçe belediye başkanlarından sadece Tartan, henüz ilçesine başvurmadı. Karşıyaka'dan dosya alan Cevat Durak, 'Kocaoğlu aday olduğu sürece yokum' derken diğer isimler de ilçelerinden başvuru yapmayı tercih etti. Elbette ki İzmir CHP'nin kalesi olması nedeniyle Kılıçdaroğlu'nun üzerinde hassasiyetle duracağı kentlerin başında geliyor.
Ve AK Parti'nin gözde adayı Bakan Yıldırım'ın geri adım atıp 'kadın aday' vurgusuyla Milletvekili İlknur Denizli'yi sahaya sürmeye hazırlandığı süreçte CHP'nin atacağı adım daha da önemli…
Kılıçdaroğlu'nun partisinin grup toplantısında söylediği, 'Onun adayı bunun adayı/adamı değil, bir oy fazla oy alacak isimlerle çıkacağız' sözünden kendi adıma şunu anladım.
'2014 adayların olduğu kadar benim de kader seçimim… Dolayısıyla İstanbul'da en çok oyu Sarıgül'le alacaksak onu partiye çağırıp aday göstereceğim. Özellikle Büyükşehirlerde kimsenin gözünün yaşına bakmayacağım'
Kılıçdaroğlu'nun son bir yılda her fırsatta göklere çıkardığı Aziz Kocaoğlu'nu aday gösterme eğilimi bence halen yüksek. Ama başta aday adaylarının tutumu olmak üzere yardımcılarının olumsuz görüşlerinden de etkilenmemesi de imkansız görünüyor. Kılıçdaroğlu tıpkı Baykal gibi diğer adayları ve yardımcılarını susturmak için önlerine en azından bir araştırma sonucu koymak zorunda.
Öyle masa başı yapılmış maniplatif bir araştırmadan söz etmiyorum. Harbi bir araştırma…
İzmir'de en fazla oyu olacak aday halen Kocaoğlu ise sorun olmaz. Peki, ya değilse?
İşte o zaman çarşı karışır.
Önümden, önümüzden geçip giden zamana anlam yüklemeye çalıştım çoğunlukla.
İç i boşalan/boşaltılan kavramlara takıldım. Adamlığın/insanlığın amentüsünü okudum defaten…
Gözlerimi kapatıp benim için anlamını yitirenleri saydım birer birer.
Çekip gitmek ve kalıp savaşmak arasında gidip geldim günlerce.
Sonuçta 'çekip gitmek' olmazdı. Yakışmazdı yani…
Kalıp savaşmaksa bize yakışandı.
Sonuna kadar savaşmak…
Ne pahasına olursa olsun. Kime karşı, neye karşı..?
Her türlü haksızlığa, adaletsizliğe, yalana, talana…
Bir süredir yazmadıysak olup bitene uzak da kalmadık.
Kalamazdık da…
Siyasetin tepesindeki yalanlarla örülmüş pembe tablolara inat… Her geçen gün biraz daha birbirinden uzaklaşan meydanları, kutuplaşan, ötekileşen, uzaklaşan kitleleri kaygıyla izliyorum.
Türkiye'nin demokratik iklimi S.O.S verse de önümüzdeki iki yıl kritik seçimlere/sonuçlara gebe…
Ve 2014 öncesi yereldeki hareket şimdiden görülmeye değer.
Yerel seçim ateşini erken yakan CHP, deyim yerindeyse aday kaynıyor.
Hemen her ilçede onlarca 'başkan adayı' söz konusu…
Büyükşehir yarışında sahneye çıkanlar, sahne gerisinden 'karagöz' oynatanlar…
Fatih Yapar'ın büyük emek sarf ederek CHP'nin 30 ilçede 150 adayına ilişkin haberini okumuş olmalısınız. 150 başkan adayına karşın şimdiden bini aşan meclis üyesi adayı…
Gezi Parkı'ndan sonra 'çantada keklik' görünen İzmir'deki yerel iktidara hücuuum…
CHP baş döndüren harekete karşın iktidar partisindeki derin sessizlik…
MHP'nin durumu da farklı sayılmaz.
Bazı dış ilçelerde etkili olmayı plansalar da başta büyükşehir olmak üzere pek çok ilçede 'aday sorunu' yaşayacak gibi görünüyor MHP.
Peki, CHP'de neler oluyor?
Önce adaylar için son başvuru tarihini 31 Temmuz olarak belirleyen CHP, adaylarını sahaya erken sürme hatasını anlayıp genelgesini yeniledi. Yeni tarih 2 Eylül… En azından parti içi rekabet bir ay sonra başlayacak. Ancak 31 Temmuz'u son tarih olarak bilenlerin dosya almasıyla ilçelerdeki aday fotoğrafı büyük ölçüde netleşti. Şimdiden 30 ilçede 150'yi aşkın aday var.
Aralık ayında memurların ve parti dışından simaların da katılımıyla bu sayı 200'ü geçecektir.
Bugünden itibaren ilçe ilçe İzmir'in nabzını tutmaya, netleşen fotoğrafa biraz daha yakından bakıp adaylar arasındaki güç dengelerini analiz etmeye çalışacağım.
Ama bunu yaparken önceliği büyükşehire vermek durumundayız.
Ve de bugün CHP'nin olası Büyükşehir kulislerine yakından bakacağız.
Geçtiğimiz hafta aniden izne çıkan ve izini kaybettiren Aziz Başkan'a ilişkin bir sürü dedikodu üretildi. Kılıçdaroğlu'yla birlikte tatil yaptığını söyleyen de oldu Kılıçdaroğlu tarafından kapıdan çevrildiğini anlatan da… Bazıları bu dedikodulara itibar edip manşetlerine/köşelerine taşıyanları da gördük.
Efendim neymiş… Aziz Kocaoğlu-Alaattin Yüksel ikilisi İzmir'in 30 ilçesi için özel bir liste hazırlamışmış.
Her ilçe için 3'er isim yazmışlar. Kılıçdaroğlu'ndan randevu istemişler ama alamamışlar… Liste ceplerinde kalmışmış. Uzaktan bakıldığında senaryo sağlam görünüyor.
Kocaoğlu'na ve Yüksel'e yakın aday adaylarını alt alta yazmışlar.
Ama yakından bakınca büyük yanlışlar var.
Yüksel'i bilmem ama tanıdığım/tanıdığımız Kocaoğlu, seçime 8 ay kala liste hazırlamaz.
Diyelim ki yazdı.
Henüz kendi adaylığına dair bir karar vermeden/verilmeden Genel Başkanla masaya oturmaz. Pazarlık masasında kartlarını erken açıp ekibini deşifre etmez.
Sadece Kocaoğlu değil siyaseti birazcık bilen hiç kimse böyle bir hata yapmaz.
Ve de Aziz Başkan'ın tarzına uygun olan aday yapılacaklar listesinden çok yapılmayacaklar listesi hazırlamaktır. Olurlarından önce olmazları gelir çünkü.
Kaldı ki henüz kendi adaylığına dair bile tek kelam etmeyen dahası 31 Temmuz öncesi (erteleme kararından önce) sırra kadem basan Kocaoğlu, genel merkeziyle bu türden bir ilişkiye girmedi de.
Kocaoğlu-Yüksel ikilisine yakın simaları alt alta yazarak, 8 ay önceden onları diğer aday adaylarının önüne atmayı dahası Kocaoğlu'nu da kalan 100'e yakın aday adayı ile mevcut başkanların hedef tahtasına koymayı amaçladığı bariz olan bu senaryoyu siyasette acemi olanlar dışında kimse yemedi zaten. Dedikoduyu bırakıp İzmir Büyükşehir kulislerine dönersek…
10 yıllık iktidarı nedeniyle Kocaoğlu halen en güçlü aday durumunda… Aziz Başkan'ın kendi isteğiyle ayrılmaması halinde aday gösterilme ihtimali çok yüksek ihtimal. 130 bürokratıyla 400 yılla yargılandığı dava Kocaoğlu'nun adaylık yolunda elini kolunu bağlayan bir faktör. Eylül ayının 10'unda görülecek davada 'beraat' en azından 'çete yönüyle beraat' çıkarsa Kocaoğlu adaylık kararını daha özgür şekilde vereceğini daha önceden açıklamıştı.
Daha özgür vermekten kasıt aday olmamak değil…
Aday olmayı yahut olmama kararını özgürce almaktan söz ediyorum. Sırtındaki yumurta küfesiyle yani 400 yıllık dava 100'ün üzerindeki bürokratın kaderiyle fazla da şansı yok Başkan Kocaoğlu'nun…
Eski vekil Canan Arıtman, yeni vekil Birgül Ayman Güler'in agresif çıkışlarına rağmen Hüseyin Aslan'ın planlı yürüyüşü Ankara'da daha fazla ses getiriyor.
PM Üyesi Aytun Çıray'ın adı geçse de deneyimli politikacı Çıray'ın bu koltuk için doğrudan bir hamlesi 'şimdilik' yok.
Kulislerin güçlü isimlerinden Milletvekili Mehmet Ali Susam'ın durumuysa farklı…
Her fırsatta 'Bireysel açıdan adaylık beklentim, en küçük bir çabam yok' dese de kulislerde adı son dönemde daha yoğun konuşulan Susam, sorum üzerine 'Bu görevi İzmir'de en iyi yapacaklardan biriyim. Hatta en iyi ben yaparım diyebilirim. Ama 'adaylık için yanıp tutuşmuyor, ölüp bitmiyorum' diyor. Görevden kaçar mısınız şeklindeki soruma ise bakın nasıl yanıt veriyor: 'Tabi ki kaçmam ama şartlarım olur. Bodoslama atlamam…'
Son cümle önemli… Hem de çok önemli…
CHP'ye geç katılsa da TBMM'deki performansıyla örgütün gözde vekillerinden biri olan Aytun Çıray'ın meseleye yaklaşımı ise biraz daha farklıydı.
İzmir'in doğrudan genel başkanın uhdesindeki kentlerden biri olduğuna vurgu yapan Çıray, 'Sayın Genel Başkanımız her fırsatta 3 büyük şehrin kendisine bağlı olduğunu söylüyor. Şimdi Sayın Genel Başkan'ın uhdesindeki bir kentte çıkıp 'ben adayım' demek siyaseten doğru olmaz. Başvuru yapmak da adaylık açıklamak da...'
Çıray'ın altını çizdiği hususlardan biri de Kocaoğlu'na yıpratma çalışmalarıydı. Aziz Başkan'ın yıpratılmasının son derece yanlış olduğuna dikkat çeken Çıray, 'Partimizin bayrağını iktidarın yoğun baskısına rağmen taşıyan bir başkanı yıpratmak siyaseten kendi ayağına kurşun sıkmaktır' diyordu.
Merkez sağdan aldığı siyaset terbiyesini sosyal demokrasiyle yoğurmayı başaran Çıray'ın 'genel başkanın' uhdesindeki İzmir'deki yürüyüşüne de anladığınız gibi Kılıçdaroğlu karar verecek.
Kulislerin diğer adaylarına gelince…
Seferihisar Belediye Başkan Tunç Soyer, Bornova Belediye Başkanı Kamil Sındır, Konak Belediye Başkanı Dr. Hakan Tartan ve Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak…
Anketlerde sorulan, kulislerde konuşulan ilçe belediye başkanlarından sadece Tartan, henüz ilçesine başvurmadı. Karşıyaka'dan dosya alan Cevat Durak, 'Kocaoğlu aday olduğu sürece yokum' derken diğer isimler de ilçelerinden başvuru yapmayı tercih etti. Elbette ki İzmir CHP'nin kalesi olması nedeniyle Kılıçdaroğlu'nun üzerinde hassasiyetle duracağı kentlerin başında geliyor.
Ve AK Parti'nin gözde adayı Bakan Yıldırım'ın geri adım atıp 'kadın aday' vurgusuyla Milletvekili İlknur Denizli'yi sahaya sürmeye hazırlandığı süreçte CHP'nin atacağı adım daha da önemli…
Kılıçdaroğlu'nun partisinin grup toplantısında söylediği, 'Onun adayı bunun adayı/adamı değil, bir oy fazla oy alacak isimlerle çıkacağız' sözünden kendi adıma şunu anladım.
'2014 adayların olduğu kadar benim de kader seçimim… Dolayısıyla İstanbul'da en çok oyu Sarıgül'le alacaksak onu partiye çağırıp aday göstereceğim. Özellikle Büyükşehirlerde kimsenin gözünün yaşına bakmayacağım'
Kılıçdaroğlu'nun son bir yılda her fırsatta göklere çıkardığı Aziz Kocaoğlu'nu aday gösterme eğilimi bence halen yüksek. Ama başta aday adaylarının tutumu olmak üzere yardımcılarının olumsuz görüşlerinden de etkilenmemesi de imkansız görünüyor. Kılıçdaroğlu tıpkı Baykal gibi diğer adayları ve yardımcılarını susturmak için önlerine en azından bir araştırma sonucu koymak zorunda.
Öyle masa başı yapılmış maniplatif bir araştırmadan söz etmiyorum. Harbi bir araştırma…
İzmir'de en fazla oyu olacak aday halen Kocaoğlu ise sorun olmaz. Peki, ya değilse?
İşte o zaman çarşı karışır.