Hani bazen bir kıvılcım yeter koca bir kenti/ormanı yakmaya.
Küçük bir kartopudur aslında büyük bir çığı başlatan.
**
Siyasette de benzer süreçlerden geçiyoruz.
Sihirli bir el, Türk siyasetine müdahale etti. Bir kaset yetti yarım asırlık tecrübeyi yerle bir etmeye’…
Bir kartopuydu düne kadar Kılıçdaroğlu, bugün devasa bir çığa dönüştü.
81 il başkanından 77’’sinin açık desteğini aldı.
96 vekilin 70’’ini arkasına taktı.
İzmir yine oyunun dışında kaldı.
’‘Baykal dönmeli’’ diyerek, birilerini ’‘şoke’’ etti.
Ama beni etmedi.
Çünkü İl Başkanı Ekrem Bulgun’’dan beklediğim tavır, tam olarak buydu.
Ben de olsam Bulgun’’un yerinde aynısını yapar, ’‘Baykal dönmeli’’ diye tepinirdim. Kılıçdaroğlu diyen ilçe başkanlarını medyadan gizler, kamuoyunu son ana kadar yanıltmayı/kandırmayı tercih ederdim.
*
Cebinde 450 il delegesinin imzası olan Rıfat Nalbantoğlu’’nun alaşağı edilmesinden sonra78 yaşında yatağımdan Baykal tarafından kaldırılıp, 8. kez il başkanı yapılmış olsaydım tabi ki.
Aynısını yapardım.
Aksi, vefasızlık, nankörlük olurdu çünkü.
Yine Sayın Bulgun’’dan beklediğim bir şey daha var. Beni yanıltmayacağını umuyorum. Artık CHP Genel Başkanı olacağı ayan beyan ortada olan Kılıçdaroğlu’’nun seçilmesinden dakikalar sonra istifasını sunması.
Ona yakışan budur. Muhtemelen de istifası cebindedir.
*
Küçük bir kartopu nasıl çığa dönüştü iki günde?Tabi ki Genel Sekreter Sav’’ın desteğiyle’…Çünkü bir kıvılcım şarttır yangını başlatmak için.
Kılıçdaroğlu’’nun zamanlaması çok iyi seçilmiş basın açıklamasından dakikalar sonra ’‘açık/net’’ desteğini açıklayan Sav, günler öncesinden de doğru bir organizasyonla süreci kontrol altına almıştı.
Halkın/medyanın adayı olarak öne çıkan Kılıçdaroğlu, Baykal’’dan aldığı, ’‘örgütün adayı olursan, sorun yok’’ mesajından sonra Sav’’ın yardımlarıyla örgütün adayına dönüşüyordu.
Yıllarca Baykal’’ın sırtından siyaset yapanlarca yadırgansa da bu tavır, Sav da son derece haklıydı.
*
Öncelikle, kaset skandalının önü alınamıyor, üstü örtülemiyor, CHP gemisi Baykal’’ı su alıyor, Baykal’’ı artık taşıyamıyordu.
Partiyi kuran, tırnaklarıyla bugünlere getiren Baykal, iktidar limanına bu kadar yaklaşmış CHP gemisinin korkulu rüyasına dönüşüyordu.
Sav iki karar verebilirdi.
Ya yarım asırlık arkadaşı, 30 yıllık siyaset yoldaşı Baykal’’a sahip çıkacak?
Ya da arkadaşına sırtını dönecek, partinin önünü açacak, gemiyi batmaktan kurtaracaktı.
Ve doğru olanı yaptı?
Ya aksini yapsa ve 'İnadına Baykal noktasında kalıp' Kılıçdaroğlu’’nun önünü açmasaydı?
Arkadaşıyla birlikte, partiyi de kendisini de batıracak, Sarıgül’’ün AKP’’nin ekmeğine yağ sürecekti.
Ya şimdi?
Belki de iktidara gelecek olan CHP, Baykal’’a yapılanın hesabını sorma fırsatı yakalayacak, alçak komplonun kimler tarafından tezgahlandığı ortaya çıkacak.
Yani Sav, bu kararıyla hem arkadaşını hem de partiyi kurtarıyordu.
Ve de çoğunluğa göre Türkiye’’yi de’…
Ve Önder Sav’’ın haklı olduğu bir nokta daha var. Baykal’’ın katıksız hakimiyeti ve örgütün disipline edilmesinde 10 yıllık genel sekreterliğinin rolü çok büyük Sav’’ın’…
CHP’’yi her kafadan ses çıkan parti olmaktan kurtarıp, Baykal’’ı rakipsiz genel başkan yapan şey, Sav’’ın ’‘antidemokratik’’ eleştirilerini göğüsleme pahasına yaptığı örgütsel çalışmalardır.
Baykal, muhaliflerini Sav’’ın kılıcıyla dize getirmiş, sonunda iyi polis Baykal, kötü polis Önder Sav olmuştu.
Ama son iki yılda 50 yıllık arkadaşı Baykal’’la arasına ’‘kara kediler’’ girmiş, Baykal çaktırmadan 30 yıllık siyaset yoldaşını yok etme politikası gütmeye başlamıştı.
İzmir’’de mesela’…
Hakan Tartan, Kamil Sındır, Mehmet Ali Susam, Selçuk Ayhan, Cevat Durak, Ertam Özen, Ercan Tatı, Nevzat Kavalar, Ertürk Çapın, Hüseyin Yüzer, Kemal Karataş ve daha pek çok isim.
Tamamı Baykal’’ın Sav’’ı yok etmek üzere görevlendirdiği isimlerden değil miydi?
Baykal’’dan telefonlu talimat almadılar mı?
Sav’’la hareket eden Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu özel bir toplantıda Susam’’a soruyor: ’“Ben Buca’’ya karışıyor muyum?Neden Bornova’’da siyaset dizayn etmeye kalkıyorsun benden habersiz?
Aldığı yanıt: Sayın Genel Başkan böyle istiyor.
Hakan Tartan, bürokratlarına, işçisine baskı yapıyor. Uzun yıllar birlikte yol yürüdüğü isimleri satma pahasına ilçe kongresine günler kala saf değiştiriyor.
Soruyorum neden diye?
’‘Baykal talimat verdi’’ yanıtını alıyorum.
Düne kadar Sav’’ın en has adamı olan Ertam Özen, Hüseyin Yüzer kongrede Sav’’ı yok etmeye programlandırıyor.
Kim tarafından?
Baykal.
İyi de bilader’…
Sen 50 yıllık arkadaşını satar, yok etmeye çalışırsan, düştüğünde elini uzatmasını nasıl beklersin?
Ve de Ankara’’daki kara kedilerdir bunun sorumlusu’…
Hangi kara kediler mi?
MYK’’da ciyak ciyak bağırıp, ’‘Baykal’’a dön, Sav’’a git’’ çağrısı yapanlar tabi ki.
İşte o kara kediler, Önder Sav’’ın bugünkü duruşunun nedenlerinden biridir.
Dedik ya en başta; ’‘Bazen bir kıvılcım yeter koca bir kenti/ormanı yakmaya’’ diye.
Sav’’ın düşmüş, siyaseten silinmiş Baykal’’a sahip çıkması için bir neden var mı ortada?
O da çaktı Kılıçdaroğlu’’na kıvılcımı.
İki günde 90 yıllık CHP, yangın yerine döndü.
Göreceksiniz Türkiye’’yi saracak bu yangın. Birilerini yok ederken, ülkede beyaz, tertemiz bir sayfa açacak.
Kendi adıma umutluyum.
Ne yazıyordu seçim zamanı afişlerde?
İşte şimdi CHP zamanı!