Geçen hafta sonunu 10. Kez düzenlenen Uluslararası Urla Enginar Festivalinde geçirdim. Michelin Yıldızlı Şeflerle düzenlediğimiz panelde de, Batı İzmir Topluluk Destekli Tarım (BİTOT) grubunun söyleşisinde de dünyanın, ülkemizin, bölgemizin tarımsal geleceği üzerine konuşan herkes kaygılarını dile getirdi.
Şeflerle olan söyleşide aniden bastıran dolunun zeytin çiçeklerine çok zarar verdiğini öğrendik ertesi günü. Bereket demiştik ama bazı zeytin üreticileri için felaket olmuş.
Söyleşilerde dile getirdiğim gibi çiftçinin tek derdi üretmek ama onu engelleyen o kadar çok şey var ki…
Zeytindeki en büyük dert ise Akdeniz'de hızla yayılmakta olan Xylella fastidiosa…
Bilim insanları Xylella fastidiosa'yı ilk kez 2013 yılında İtalya'nın Puglia kentinde keşfettiğinden bu yana, bir zamanlar İtalya'nın zeytinyağının neredeyse yarısını üreten ve çoğu asırlık olan bölgedeki 60 milyon zeytin ağacının üçte birini öldürdü. Çiftlikler üretimi durdurdu, zeytin fabrikaları iflas etti ve turistler bölgeden uzak durdu. Bilinen bir tedavisi bulunmayan bakteri, şimdiden yaklaşık 1 milyar Euro'ya mal olan hasara neden oldu.
Bari'deki Sürdürülebilir Bitki Koruma Enstitüsü'nde Xylella konusunda bitki virologu ve baş araştırmacısı olan Donato Boscia, 'Bölgenin büyük bir kısmı tamamen yok edildi' diyor.
On yıl sonra, çözüme yaklaşmak bir yana, Avrupa bitkilerine yönelik Xylella ve diğer hastalıklardan kaynaklanan tehdit daha da artıyor: Şubat 2024'te Puglia bilim adamları, ABD üzüm bağlarını yok eden ve daha önce İtalya'da hiç tespit edilmeyen başka bir Xylella alt türü buldular.
Pek çok çiftçi, bilim insanı ve düzenleyici için bu hastalık çok daha geniş bir sorunun simgesi: AB'nin son on yıldaki düzenleyici çabalara rağmen yıkıcı yeni bitki hastalıklarının ortaya çıkmasını engellemekte yaşadığı zorluk. AB'de her yıl düzinelerce yeni hastalık salgınının tespit edildiğini gösteriyor. İklim ısındıkça bilim insanları sorunun daha da kötüleşeceği konusunda uyarıyor.
Veriler, AB genelinde yeni ortaya çıkan bitki hastalığı salgınlarının, 2016 yılında yayılmalarını durdurmak için getirilen düzenlemelere rağmen, 2015 ile 2020 arasında yılda ortalama 70 oranında azalmadan devam ettiğini gösteriyor. Bilim adamları, bitki epidemiyologları ve tarım uzmanları, salgınları durdurmak için bu önlemlerin hala yetersiz olduğunu söylüyor.
Sorun tarım ithalat sistemi mi? AB'nin açık bir ithalat sistemi var: Zararlı olduğu bilinmeyen her şey girebilir. Yeni Zelanda ve Şili gibi bazı ülkeler kapalı bir sistemi tercih etti: Masum olduğu kanıtlanana kadar her şey suçlu kabul ediliyor.
Kanıtlar, Xylella bakterisinin Latin Amerika'dan geldiğini ve büyük olasılıkla Hollanda'dan geçen süs kahvesi bitkilerinden geldiğini gösteriyor. 2005 ile 2014 yılları arasında üçüncü ülkelerden Avrupa'ya yaklaşık 30 milyar köklü ve köksüz bitki, çelik, çiçek soğanı ve doku, çoğunlukla Hollanda limanları aracılığıyla geldi.
İtalyan Ulusal Araştırma Konseyi'nde orman patoloğu olan Alberto Santini'ye göre, böylesine açık bir sistem, üçüncü ülkelerden endişe verici sayıda bitki zararlısı ve hastalığının girmesine izin veriyor. AB, neyin ve nasıl girdiğini daha iyi yönetmek ve salgınlarla hızlı bir şekilde başa çıkabilmek için 2016 yılında yeni düzenlemeler getirdi. Yine de pek çok giriş limanı var ve biyolojik denetleme yapılamıyor.
Özsu emen bir zararlı olan Trioza erytreae, Portekiz turunçgillerini tehlikeye atıyor; havuç ve kerevizi enfekte eden bir bakteri Avrupa kıtasında endişelere yol açıyor.
Hymenoscyphus fraxineus Polonya'da dişbudak ağaçlarını öldürüyor. Pek çok bilim insanı, Avrupa'yı yabancı bitki zararlılarının gelişmesi için daha sıcak ve daha misafirperver bir yer haline getiren iklim krizinin yayılmaya yardımcı olacağından korkuyor.
***
Sadece bunlar mı AB dışı ülkelerde de büyük sıkıntılar var…
Çiftçi grupları, son aylarda rekor kıran yağmurun İngiltere'de üretilen gıda miktarını büyük ölçüde azalttığını söylüyorlar mesela. İngiltere rekoltedeki büyük düşüş nedeniyle önümüzdeki yıl ve potansiyel olarak bundan sonra da buğday konusunda ithalata bağımlı olacak. Tarım ve Bahçıvanlık Geliştirme Kurulu'na (AHDB) göre ekmek ve tahıl kullanılarak yapılan diğer gıdalar gibi ürünlerin fiyatları halihazırda artıyor ve muhtemelen daha da artacak.
İngiltere zaten yaşaması zor bir ülkeydi daha da zorlaşıyor
Ama en büyük sıkıntıyı çekenler yine çiftçiler…
Türkiye'deki çiftçilerin sorunlarını da bir sonraki yazıda kaleme alacağım.