Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Narin'in katliamı, feodalizm ve suskunluk yasası
12 Eylül 2024 Perşembe

Narin’in katliamı,bütün Türkiye’nin canını acıttı,acıtmaya devam edecek.Umarım buna benzer trajik olayları yaşamaya devam etmeyiz.

Bu olaydan ders çıkarmak zorunluluğu var. Acaba  bu trajik olayın kök nedenleri arasında bölgenin feodal düzeninden kaynaklanan kültürün   payı nedir?

Feodalizmin  Kökeni Ne?

Günümüzde Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Doğu Anadolu Bölgesi’nde yaşanmakta olan sorunlarımızın feodalizm ile bağlantılı olduğunu görmezlikten gelebilir miyiz?

Bir tespit ile söze başlayalım.

Feodalizm ve kültürü,  toprak dağılımının dengesizliğinden kaynaklanıyor Örneğin, Diyarbakır’da toprakların  yüzde 41’inden fazlası ailelerin yüzde 3’ünün denetiminde. Şanlıurfa’da da 10 milyon dekara yakın arazinin  yüzde 30’una yakını ailelerin  yüzde 1,5’ine ait.

Çözüm Toprak Reformundan geçmiyor mu?

Bölgedeki ekonomik yapı, işsizlik,yoksulluk ve  feodal kültürü yaratıyor demiştim. Bu yapı,topraksızlık, toprak yetersizliği ve bölgedeki sanayi ve hizmet sektörünün eksikliğinden besleniyor. Güneydoğu Bölgesi’nde ağalar, beyler neredeyse bölgenin bütün topraklarına egemen. Kimi ağalar zaman zaman toprak reformu söylemlerinden ürkerek ya da çekinerek iki yönelişte bulunuyorlar.

Birincisi; kimi ağalar topraklarını aileleri arasında pay ediyorlar, ya da kapitalist dev tarımsal işletmeler durumuna dönüştürüyorlar.

İkincisi de şu; ağalar, beyler kooperatif kurmuşlar ya da kurdurulmuş. Başlarına ağalar geçmiş ya da geçirilmiş. Böylelikle dünyanın hiçbir bölgesinde gözlemlenmeyen bir kooperatifleşme modeli ortaya çıkmış. Ben buna yıllarca önce yazdığım bir yazıda Aga-Koop adını vermiştim. Yoksul köylüler, Aga-Koop adı verilen kooperatifin kâğıt üstünde eşit(!) ortakları. Ancak eskiden olduğu gibi boğaz tokluğuna yaşamaya devam ediyorlar.

Toprak Reformunun yapılması, tarımsal üretimi olumlu yönde etkileyeceği gibi mevsimlik işçi dramını önleyecek ve bir ölçüde ayrılıkçı terör hareketinin insan kaynağını da kesecektir.

Toprak Düzeninde Feodal Yapı  Mevsimlik İşçi Dramını Da Ortaya Çıkarmıyor Mu?

Bu memlekette kentlerde yaşayan tuzu kuruların ya bilmediği ya da bilmezlikten geldiği mevsimlik işçiler gibi bir sorunumuz var.

Her yıl, Adana’da örtü altı sebze ve narenciye; Afyon’da kiraz toplama; Düzce’de fındık toplama; İzmir’de kiraz toplama ve kurutmalık domates kesme; Konya-Aksaray’da pancar çapası; Ordu’da fındık toplama; Samsun’da sebze hasadı; Urfa’da pamuk toplama ve Yozgat-Nevşehir’de pancar çapası gibi işlerde istihdam edilmek üzere Urfa, Mardin, Diyarbakır gibi ağırlıklı olarak Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden mevsimlik işçiler getirilir.

Mevsimlik tarım işçisi aileleri Mart, Nisan ve Mayıs aylarında evden ayrılırlar, daha çok Eylül, Ekim ve Kasım aylarında evlerine dönerler.

Göçün en önemli nedeni “ekonomik zorluklar”, bir başka deyişle topraksızlık ya da az topraklılık.

Kente göçenlerin arasında daha önce herhangi bir araziye sahip olanların oranı son derece az. Ailelerin sadece  yüzde 7’sinin köylerinde tarım arazileri var ve bu arazilerin ortalama büyüklüğü 10 dönümden küçük.

Ve Feodal Kültür Toprak Düzeninin Sonucu Değil Mi?

Feodal yapı, bilindiği üzere toplumsal hiyerarşinin toprak sahipliği ve kişisel bağlılık  temelinde  ortaya çıkan bir sistem . Bu hiyerarşide, Türkiye gündeminde toprak sahibi ağalar, aşiret reisleri, tarikat şeyhleri ve onlardan  beslenen etnik,dinsel siyasetçiler  ve siyasal yaklaşımlar  var.

Feodal yapı, kulluğu devam ettiriyor,eşit yurttaşlığı engelliyor ve köy  ya da mezrada yaşayanların içe kapanık birimlerini  de ortaya çıkarıyor.  Bir başka deyişle “kapalı” yaşamlar, bir çeşit  bir mafya örgütlenmesini de doğurmuş durumda.

Narin’in katledildiği köyde bu durum ortaya çıkmadı mı? Köyde yaşayanların ve de eski bir milletvekilinin suskunluğunu söyleyenler yanılıyor mu? Bunun mafya düzeninde “Omerta” denilen  Suskunluk Yasası”ndan  farkı var mı?

Bu trajik olay, bireysel bir olay mı?

Geliniz yıllar önce çekilmiş Bedrana filmini anımsayalım.

Bedrana,Bekir Yıldız’ın “Sahipsizler” adlı öyküsünden uyarlanan 1974 yapımı bir film.  Film, Kaçarak evlendikleri karısının namusu bir çoban tarafından “kirletilince” geleneklerin kendisini zorladığı eylem karşısında tereddütte kalan bir adamın öyküsü.

Aslında filmin esinlediği ana konu; feodal düzenin yasaları ile resmi yasaların uyuşmazlığı ve  geleneklerin feodal toplum üzerindeki korkutucu baskısının sonuçları. Ve bu düzende , kadın bir birey olmaktan çok, sahip olunan kutsal bir mal olarak görülmekte. Ve bu nedenle “kirlenip” kutsallığını kaybedince yok edilmesi gereken bir “şey” olarak değerlendiriliyor.

Bekir Yıldız,feodal düzenin çağdışılığını 50 yılı geçen zaman öncesi  öyküsüyle dile getirmişti.Ancak egemen düzen, toprak düzenini değiştirmekten uzak kaldı. Feodal ağaları,aşiret reisleri,tarikat şeyhleri bugünde varlıklarını sürdürmüyorlar mı?

Bu konuda bir örnek de vereyim mi?12 Eylül Askeri Darbesi’ni yapan cunta Anayasa oylamasından önce güvenoyu almak için Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun feodal ağalarını Ankara ‘da konuk ederek televizyona çıkarmadılar mı?

Sonuç olarak şu söylenebilir mi?

Bölgedeki feodal yapı; işsizlik ve yoksulluğun bir sonucu olarak feodal kültürü de  yaratıyor. İşsizlik ve yoksulluk; topraksızlık, toprak yetersizliği ve bölgedeki sanayi ve hizmet sektörünün eksikliğinden besleniyor.

Unutmamak gerekiyor.Ayrılıkçı terör hareketi de bu olumsuzlukları kullanmıyor mu??

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Yıldırım hızıyla idam sehpasına!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Çeşme Projesi’ni kim sabote etti?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Dinimiz Âmin
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Germir bağları
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Müzik ve mandolin
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
 Narin (İnce) Habercilik ve Medya Etiği
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Gazzeli Çocuklara Mektuplar (5) Yönetmen değil, önce insanım!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Okullar açıldı
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Narin'in katliamı, feodalizm ve suskunluk yasası
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
'Nefes nefese bir yaz geçti'
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva