Bekleniyordu… Güney Koreli yazar ve şairHan Kang, 2024 Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazandı. Ödüle layık görülmesinin nedeni, 'tarihsel travmaları ele alan ve insan yaşamının kırılganlığını açığa çıkaran yoğun şiirsel üslubu' olarak açıklandı. 1970 yılında Gwangju'da doğan Han Kang, özellikle insanın iç dünyası, şiddet, travma ve doğa ile olan ilişkileri üzerine yazdığı eserleriyle tanınıyor.Romanlarında, bireylerin toplumsal normlarla, geçmişle ve insan doğasıyla olan çatışmalarını derinlemesine inceliyor.
Han Kang'ın Nobel Ödülü, Güney Kore edebiyatı için de büyük bir dönüm noktası olarak kabul ediliyor. Bu ödül sayesinde, Güney Kore'nin kültürel mirası ve edebiyatı uluslararası arenada daha fazla tanınma şansı buldu?…
Şimdi Koreli yazarın pek sevdiğim üç kitabıyla bu ödülü selamlamak istiyorum
Dalga: Uzaktan, suyun yüzeyi yukarı doğru kabarıyor. Kış denizi yaklaşırken büyüyor, kıyıya doğru hızla ilerliyor. Dalga en yüksek noktasına ulaşıyor ve beyaz bir serpintiyle paramparça oluyor. Parçalanmış su, kumlu kıyıya geri kayıyor.
Karaların ve suların birleştiği bu sınırda durup, dalgaların bitmek bilmez tekrarlayışını izlerken (bu sonsuzluk aslında bir yanılsama: Dünya bir gün yok olacak, her şey bir gün yok olacak), hayatlarımızın sadece kısa anlardan ibaret olduğunu, bunun net ve tartışılmaz bir biçimde hissedildiğini fark ediyorsunuz.
Her dalga parçalandığı anda göz kamaştırıcı bir beyazlığa bürünüyor. Daha uzakta, sakin su kütlesi sayısız balığın pulları gibi parıldıyor. Sonsuz bir çokluk var orada. Hareket eden, karışan, savrulan çokluk. Hiçbir şey sonsuz değil.
***
Nefes: Soğuk bir sabah, ağzından ilk kez beyaz bir buhar kaçtı, bunun kanıtıydı: yaşadığımızın, bedenlerimizin ılık olduğunun kanıtı. Akciğerlerimize giren soğuk hava, vücut ısısıyla ısındı ve beyaz bir nefes olarak dışarı çıktı. Bu, havada beyaz bir biçimde beliren hayat nefesimizin mucizesiydi.
***
Bu iki paragraf Han Kang'ın Beyaz Kitap (The White Book) kitabından. Yazarın ölüm, yas ve yeniden doğuş gibi temaları işlediği kişisel ve duygusal bir eseri. Roman, Güney Kore'de doğmadan ölen bir kız kardeşin anısı etrafında şekillenir. Yazar, hiç tanımadığı bu kardeşin varlığı üzerinden yaşam, ölüm ve kaybın anlamlarını araştırır. Bu eser, aynı zamanda Han Kang'ın kendi hayatı, ailesi ve geçmişiyle hesaplaşmasını da içerir.
Kitap, bir anlamda kurgusal bir anı kitabı olarak değerlendirilebilir ve olay örgüsü değil, düşünce ve hislerin ön planda olduğu kısa, lirik bölümlerden oluşur.
'Beyaz' teması, kitabın merkezinde yer alır ve beyaz renkle ilişkilendirilen nesneler – süt, kar, kuğu, kefen gibi – üzerinden anlatı derinleşir. Beyaz, burada saflık, ölüm ve yeni başlangıçlar gibi sembolik anlamlar taşır.
Yazar, bu kitapta minimalizm ve şiirsel bir dil kullanarak, kaybın hafızada ve duygularda nasıl yer ettiğini sorgular. Han Kang'ın daha önceki eserlerine kıyasla, Beyaz Kitap daha kişisel ve meditatif bir tondadır.
Kitap, aynı zamanda Kore Savaşı sonrası kuşakların belleklerinde yer eden travmalar ve acılar üzerine de düşünme fırsatı sunar. Bu yönüyle de hem bireysel hem de kolektif bir yas ve iyileşme sürecini anlatır. Beyaz Kitap, Man Booker Uluslararası Ödülü'nde finale kalan eserler arasında yer almıştır ve edebiyat eleştirmenlerince büyük beğeni kazanmıştır?
***
En çok tanınan ve bilinen eserinde sıra. TheVegetarian (Vejetaryen), Han Kang'ın uluslararası alanda en çok bilinen eserlerinin başında geliyor.
Roman, bir kadının et yemeyi bırakarak vejetaryen olma kararı etrafında gelişen olayları konu alır. Ancak bu basit gibi görünen karar, bireyin toplumsal normlara ve aile içi baskılara başkaldırısını sembolize eder. Ana karakter Yeong-hye, bu kararıyla çevresindeki insanlarda derin bir rahatsızlık yaratırken, aynı zamanda kendi bedeni ve kimliğiyle de bir mücadeleye girer.
Kitap üç bölümden oluşur ve her bölüm farklı bir anlatıcının gözünden Yeong-hye'yi ve onun radikal dönüşümünü anlatır. Romanın temel temaları arasında beden politikaları, kişisel özgürlük, şiddet ve toplumsal baskı yer alır. Han Kang, özellikle şiddetin ve baskının birey üzerindeki etkilerini derin bir şiirsel dille işler. Roman, psikolojik derinliği ve şiirsel anlatımı ile dikkat çeker.
Eser, 2016 yılında Man Booker Uluslararası Ödülü'nü kazandı ve bu ödül, Han Kang'ın küresel çapta tanınmasına büyük katkı sağladı.
***
Han Kang'ın Çocuk Geliyor (Orijinal adı: Human Acts) adlı kitabı, 1980 yılında Güney Kore'de gerçekleşen GwangjuAyaklanması'nı konu alır. Gwangju, Han Kang'ın doğduğu şehir olup bu isyan, Güney Kore'nin modern tarihinde çok önemli bir yer tutar. Kitap, isyan sırasında ve sonrasında yaşanan şiddeti ve bu şiddetin bireyler üzerinde yarattığı derin travmaları anlatır.
Roman, farklı karakterlerin bakış açılarından bölümler halinde ilerler. Ana odakta, ayaklanma sırasında öldürülen bir gencin trajedisi ve ölümünün toplumda yarattığı etkiler vardır. Bu karakterlerin her biri, isyanın getirdiği yıkımı farklı bir perspektiften deneyimler. Romanın temaları arasında insanın içsel acısı, hafıza, kimlik, kolektif travma ve devlet baskısı öne çıkar.
Han Kang, bu eserde gerçek olayları şiirsel ve derin bir dille işleyerek, insan hakları ihlallerini ve politik şiddeti sorgular. Roman, insanın dayanıklılığı ve bir halkın özgürlük mücadelesini duygusal bir derinlikle sunar.
Çocuk Geliyor, hem Güney Kore edebiyatı hem de dünya edebiyatı açısından önemli bir eser olarak kabul edilir ve Han Kang'ın uluslararası alanda daha geniş bir okuyucu kitlesine ulaşmasını sağlamıştır.
***
Yine bir kadının Nobel Edebiyat Ödülü alması ne güzel!