Büyükbabam vefat ettiğinde 1. Zırhlı Tugayı/Maltepe'de teğmen olarak uzatılmış yedek subay askerlik görevimi sürdürüyordum. Askerî törenle Şişli Camiden cenazesi kaldırılırken bana anlattıklarının dışında onun geçmişine ait çok bilgim yoktu. Babam Ö. Faruk Aydemir'in bana ilettiği bilgileri ise ancak bu sene eski Türkçeden dönüştürüp anlaşılır hale getirtebildim. Ağırlığı resimlerden oluşan ve bir ömür askerlikle geçen hayatının gerçek detaylarına ise Sayın Lokman Erdemir'in araştırma ve uzun çalışmaları sonucunda ulaştım.
Mustafa Kemal'in silah arkadaşı Hüseyin Hüsnü Aydemir'in bu meşakkatli ömrü, mücadelesi, bu vatan uğrundaki hizmeti gelecek nesillere muhakkak aktarılmalıydı. Bugünlerimizi onlara borçluyuz ve kıymetini bilmeli, sahip çıkmalıyız. Büyükbabamın hayatı gerçek bir sinema senaryosu gibi inanılmaz aşamalardan geçmiş. Gurur ve iftiharla bu mirası paylaşmayı da elbette geleceğin kuşaklarına bir vazife olarak telakki ettim.'
Son zamanda köşemizde birkaç kez konuk ettiğimiz Filantrop Dostumuz Oğuz Aydemir'in Büyükbabası'nin hikayesini NTV'de izlediğimde meraklanmıştım. Sağ olsun Oğuz Bey hemen kitaptan gönderdi ve bu mükemmel yayının sahibi oldum.
'Vatan Müdafaasında Bir Ömür' Tümgeneral Hüseyin Hüsnü Aydemir'in (1888 – 1979) hatıralarını anlatıyor. Kitabın kapağında askerleri denetleyen Mustafa Kemal Paşa'nın arkasında ve kitabın üst köşesinde Hüseyin Hüsnü Bey ile tanışıyoruz. Oğuz Bey, kitabın oluşturulmasında Lokman Erdemir'e, onunla tanıştıran ve ek bilgiler ileten Mehmet Fertan'a ve yayıma hazırlanmasında Mehmet Bezdan'a teşekkür etmiş biz de edelim.
Yazar Lokman Erdemir Hüseyin Hüsnü Paşa'nın yaşam öyküsünü şöyle anlatmış: Birinci Dünya Harbi (1914-1918) ve Millî Mücadele (1919-1922), içinde yaşadığımız coğrafi sınırların şekillendiği yıllardır. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu bu uzun ve zorlu yıllar, milletin varoluş mücadelesinin verildiği, vatanın selameti için nice canların toprağa düştüğü dönemdir. Vatan müdafaası uğrunda toprağa düşen her bir şehit ve gazinin ayrı ayrı hikayeleri vardır ve bu hikayelerin bütünü Cumhuriyet'in kuruluşunun birer belgesidir.
Vatan müdafaasında ömür verenlerden biri de Hüseyin Hüsnü Paşa'dır. Onun hayatını konu alan bu biyografik çalışma, yaşadığımız coğrafyanın hangi zorluklarla vatan olduğunun olmaya da devam edeceğinin vesikalarından biridir.
Yüzüncü kuruluş yılına (1923-2023) yaklaşmakta olduğumuz Cumhuriyet'imizin isimsiz kahramanlarının tespit edilip hayat hikayelerinin gelecek nesillere aktarılması, belki de onların verdiği mücadele kadar önemli olsa gerektir. Bu isimsiz kahramanlardan biri de Trablusgarp (İtalyan), Balkan, Birinci Dünya Harpleri ve Millî Mücadele'ye katılan, iki defa esir düşen, birçok madalya ve takdirname verilen Tümgeneral Hüseyin Hüsnü (Paşa) Aydemir'dir. İtalyan Harbi başladıktan bir ay sonra Sakız Adası'na atanan Hüseyin Hüsnü Paşa, adanın İtalyanlar tarafından bombardımanına şahit olur. Balkan Harbi'nde Sakız Adası'nı, çıkarma yapan Yunanlılara karşı 41 gün savunup esir olur.
Esaret dönüşü Doğu Anadolu'nun sarp dağlarında Ruslara karşı mücadele eder, Erzurum Tortum dağlarında yaralanır, şehrin Ruslar tarafından işgalini görür. Bu hazin manzaralardan birkaç ay sonra Mamahatun'un (Tercan, Erzincan) batısında Höbek Dağı'nda ikinci defa esir düşer. Rusya içlerinde önce Kostroma (Kosturma) ve sonrasında Sibirya'da Krosnoyarsk'ta çileli 4 yıl sürecek esaret hayatından firar eder. Anadolu'ya ulaşmak için başladığı yolculuk, uzun ve çileli firar sonrası Millî Mücadele'ye katılacağı Trabzon'da biter.
***
Ülkemizin bu kahraman insanlara vefa borcu var.
Oğuz Bey çok kıymetli bir iş yapmış ve büyükbabasını genç nesillerin de tanımasını sağlayacak bu kitabı yayınlamış. Örnek olsun.