Bugün Pazar...

Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla...

Atatürk'ü bu köşede anma ve hatırlama günü...

Bir kez daha...

Az bilinen yaşanmış bir öyküyü paylaşalım...

Bunu yaparken de...

Türk Edebiyatı'nın ölümsüz imzalarından…

30 yıl önce…

Atatürk ile Latife Hanım'ın…

Sadece '1000' gün süren evliliğini anlatan…

'Mustafa Kemal'le 1000 Gün' adlı kitabın yazarı…

Gazeteci Nezihe Araz'ı…

Saygıyla anıyoruz…

***

Sabahın köründe müthiş sinirliydi...

Yine de kendini tuttu...

Yatak odasındaki telefondan buyruğunu seslendirdi:

'Bana Kılıç Ali ile Salih'i bulun... Onları bekliyorum... Hemen köşke gelsinler...'

İki kadim dost, odaya girdiklerinde anında durumu anladılar...

Karşılarında...

Sanki bir yanardağ vardı...

Arkadaşlarını görünce adeta kükredi:

'Beyler, bu iş bitti!' dedi ve gerisini şöyle getirdi:

'Latife Hanım beni, kendine hiç yakışmayan bir edeyla muhafız polislerin, sofracıların, posta erlerinin önünde, şahsiyetimle bağdaşmayacak laubali ve tacizkar bir hücumla son derece rahatsız etti... Bu iş burada bitmiştir...'

Kılıç Ali ve Salih...

Şaşkınlıkla birbirlerine bakarken...

Gazi Mustafa Kemal Atatürk sözlerinin devamını getirdi:

'Şimdi ben kendimi toparlayabilmek için, Resuhi'yi yanıma alıp biraz dışarıya çıkacağım... Belki, Asi Yozgat'a doğru giderim... Kimseyi görmek, görüşmek istemiyorum... Siz İsmet Paşa'yla görüşüp, gereğini yapacaksınız...'

***

Ne var ki, Yozgat'a gitmedi...

Rahatsız edilmemek için aklına bu çare gelmişti...

Sessizce Marmara Köşkü'ne gitti...

Ve...

Kesin emir verdi...

Hiç kimse...

Kim ararsa arasın...

'Paşamız burada...' demeyecekti...

***

Atatürk, o gece hiç uyumadı...

Şafak söktüğünde...

Kararı kesinleşmişti...

Artık içi rahattı...

***

Madalyonun öbür yüzünü çevirelim...

Hiç kuşkusuz...

Gece boyunca aslında gözünü kırpmayan Latife Hanım'dı...

Mustafa Kemal'i her yerde arıyor...

Bir türlü cevap alamıyordu...

Kılıç Ali ve Salih de adeta 'duvar' gibiydi ve...

Onlar da...

Gazi Paşa'nın nerede olduğunu öğrenememişlerdi...

N'tekim...

Mustafa Kemal, bizzat kendi aradı iki kadim dostunu...

Kılıç Ali ve Salih...

Onları hiç dinlemedi; sadece...

Şu kesin emri verdi:

'Hanımefendinin kendine yakışır biçimde İzmir'e gönderilmesini sağlayın...'

Ardından...

Gerçekten Asi Yozgat'a doğru yola çıktı...

***

Peki, Latife 'baba evi'ne nasıl gidecekti?

Gerçekten gitmek istiyor muydu?

Babasına, annesine ve kardeşlerine ne diyecekti?

Bu görevi Siirt vekili Mahmut Bey'e vermişti, Gazi Paşa...

Mahmut Bey...

Tek cümlede özetledi durumu Latife Hanım'a:

'Gazi Hazretleri, İzmir'e gidip, bir süre ayrı kalmanızın daha uygun olacağı yolunda talimat buyurdular!'

O kararlı ses tonu karşısında…

Latife Hanım, sadece 'Anladım efendim!' diyerek odasına yürüdü...

Dünya başına yıkılmıştı...

Yine de kendi kendine söz verdi...

Bu konuyu kimseyle konuşmayacaktı...

Ve...

Asla ağlamayacaktı...

***

Son bir atak yaptı Latife...

İzmir treni hareket etmeden önce...

Kılıç Ali Bey'e...

'Birkaç dakika konuşabilir miyiz?' dedi ve...

Gözleri dolu dolu bi'çırpıda içini boşalttı:

'Bizi yeniden bir araya getirebilirseniz size ölünceye kadar minnettar kalacağım!'

Oysa...

Kılıç Ali'nin o konuda hiç umudu yoktu...

Tabii, Latife Hanım'ın da...

***

Takvimler, 11 Ağustos 1925'i gösterirken...

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün...

İlk ve tek evliliğinin eşi Latife Hanım'la...

5 Ağustos 1925'te resmen boşandılar...

***

Bitiriyoruz...

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile...

İzmirli eşi Latife'nın...

'1000 gün süren evliliği...'

İşte böyle sona erdi...

Gazi Paşa...

Bu izdivacın böyle sona erme ihtimalinin olabileceğini...

Aziz hayat arkadaşına...

Daha önce usul usul anlatmıştı...

Ve...

Dediği gibi olmuştu...

Nokta...

Hamiş: Gazeteci / yazar İpek Çalışlar, Latife Hanım'ın (*)terekesinden çıkan belgeleri ayrı ayrı incelemiş, yazıları okumuş bilirkişi Ord. Prof. Reşat Kaynar'ın, 10 Nisan 1979 tarihli kesin mütaalasından bir alıntı ile başlamış kitabına... Aynen şöyle: 'Latife Hanım'ın belgeleri incelenmeksizin devrim tarihinin, daha doğrusu Cumhuriyet tarihinin yazılması mümkün olmaz...'

(*) Tereke: 'Ölen kişiden kalan her şey...'

Sonsöz: 'Ben zaten evlenmek için evlenmek istemiyorum... Vatanımıza yeni bir aile hayatı yaratmak için önce kendim örnek olmalıyım... / Gazi Mustafa Kemal Atatürk...'