Yavşak’’lığın, atasözlerimiz arasına kaydını yaptırışı, bilemeyeceğim kadar eski.
Ama siyaset sahnesindeki yerini aldığı zamanı, henüz unutmadık.’¶
6-7 yıl önce Cavit Çağlar’’ın, Mesut Yılmaz’’a ’‘kumarbaz’’ ’‘yavşak’’ diye seslenmesinin ardından dönemin parasıyla 200 milyon lira para cezasına çarptırılmasını, sanırım sizler de hatırlarsınız.
Yine yakın bir tarihte, Milli Eğitim ve Milli Savunma bakanlıkları da yapmış DYP’’li Turan Tayan’’ın, parti içi muhaliflerine ’‘yavşak’’ dediği iddiasıyla 3 bin YTL para cezasına mahkum edilişinden sonra, siyaset sahnesinden ’‘yavşak’’lı bir konuşma kalmamış hatırımda.
Bugünlerde ise ’‘yavşak’’, sanat dünyasında fena halde moda.
Kelimenin pasını, önce müzisyen Fazıl Say silmişti arabeskçilere karşı biliyorsunuz; şimdi de aktör Haluk Bilginer savdı sırasını. Onun muhatabı ise tiyatrocular oldu.
46 Dergisi’’ne verdiği röportajda "Ben 'Babam öldü ama hala sahneye çıkarım' yavşaklığına asla inanmam. Ben babam ölürse sahneye filan çıkmam, k.çımı yesin herkes. Bu kadar içini yakan bir şey varken, 'Çok üzgünüz ama show must go on' demek, bırakın bu işleri yani... Artık sinema ve televizyon gibi araçlar sayesinde kimin nasıl oynadığını herkes görebiliyor. Eskilerden 'çok iyi oyuncu' olarak hatırlanan birçok isim, aslında kötü oynayan ama efsane yaratmayı becerebilmiş yavşağın tekiydi. Oyuncuların çoğu yavşaktır genellikle... Eski tiyatrocular, 'Tahta valizle Anadolu’’yu turlarken, parasızlıktan otelde rehin kaldık' der ya, marifet diye mi anlatıyorsun bunu?Salaksın, 'Beş parasız tiyatro yapıyorum' diye kahramanlık mı taslıyorsun?Yapmasaydın kardeşim, faydan dokunsun istiyorsan Güneydoğu’’da öğretmenlik yap" sözleriyle sanat dünyasındaki fitili ateşleyen Bilginer, niye durduk yerde bu eleştirileri, hayli ağır bir üslupla sıraladı bilemeyiz elbette ama içinden ’‘yavşak’’ geçen bir cümle duyduğumuzda; artık aklımıza (Cavit Çağlar/Mesut Yılmaz’’dan sonra) Fazıl Say ve Haluk Bilginer’’in isimlerinin geleceği kesin!
*
Siyasette argo ve küfrün geçmişinin epeyce eskilere dayandığını bilenler için politikacıların birbirleri hakkında ettiği seviyeli! yakıştırmalar pek yadırganmasa da sanatla uğraştıkları için daha incelikli/daha nazik olduğunu düşündüğümüz isimlerden yükselen bu tür sözler, doğrusu beni de ilk anda irkiltmiyor değil’…
Büyük Argo Sözlüğü derleyen Hulki Aktunç’’un ’“küfür ve kaba dil kalın kafalılığın, argo ise ince zekanın ürünüdür’” sözlerine yürekten katılsam da ’‘yavşak’’ sözünü, ne Say’’a, ne Bilginer’’e yakıştırdığımı söyleyemeyeceğim. Say’’ın arabeskle, Bilginer’’in de oyuncularla ilgili sözlerine katılmama rağmen; o doğru cümlelerin içine ekledikleri ’‘yavşak’’ın sanki zoraki bir ’‘monte’’ gibi sırıtmasından belki de. Belki değil, kesinlikle öyle.
Öyle olmasaydı, Can Yücel’’e bayılır mıydım, Hayyam’’ı başucumdan ayırır mıydım, Neyzen Tevfik’’i, durur durur okur muydum, okkalı küfürlerin adamı Bukowski’’yi her daim anar mıydım?
Sorun, Can Yücel’’e, Hayyam’’a, Neyzen Tevfik’’e, Bukowski’’ye yakışan küfrün/argonun; Fazıl Say’’da olduğu gibi, Haluk Bilginer’’de de ’‘eğreti’’ durması; sokak diliyle pek de örtüşmeyen yaşamları arasında samimi bir bağ kuramamamız belki de.
’‘Yavşak’’ sözünü sosyal paylaşım sitesi Twitter’’da kullandığı/oradan yayıldığı için Fazıl Say’’ı ayrı tutarsak; Haluk Bilginer’’in bir medya röportajında kimi meslektaşları için ’‘bit yavrusu’’ demesine; ’‘bilerek/isteyerek/taammüden’’ sarf edilmiş bir hakaret olarak bakmak, sanırım isabetsiz olmaz.
Burada sorulacak soru; pek çok sanatçının doğru bulduğu görüşlerini, Bilginer’’in niye ’‘yavşak’’ sosuna batırarak sunmasıdır ki’… Sanırım altında, günümüz halkla ilişkileri ve medya yatıyor. Çünkü, öyle bir dünyadayız ki; içinde küfür/hakaret/argo yatmazsa, ne söylenen sözlerin bir kıymeti harbiyesi oluyor’… Ne de bir tecavüz sahnesi ya da çocuğunu kurtarmak için patronla para karşılığı yatmak gibi ağız sulandıracak(!) sahneler araya sokuşturulmazsa, seyredilecek bir dizi’…
Devir bu devir yani’…
Siyasetçinin Kasımpaşalısını, dizinin tecavüzlüsünü, konuşmanın yavşaklısını beğeniyor/izliyor/konuşuyoruz. Dikkat çekmenin en garantili yolu/yöntemi bu.
Bilginer de bu nabzı tutmuş galiba. Öyle olmasa, yavşak demese, söyledikleri bu kadar çok polemik konusu olabilir miydi sizce de?
Günün mana ve önemine uygun ’‘kırmızı biberlik’’ bir şiirden alıntıyla taçlandıralım bari yazıyı da... Cihan Oğuz’’un, ’“Koy g.tüne dünyanın’” isimli şiirinden, bir dörtlükle:
’“ne erkek ne kadın ne ibne ne kahraman
koltuğunda beş karpuz, kıçında ter sağanağı
baktın olmadı, boğazına kadar dayandı bıçak
koy g.tüne dünyanın
bir iki derken alışır gider’”