İnsanoğlu gariptir. Garip oluşu yaradılışındandır.

Çünkü varlıklar içerisinde bir gün yok olacağını bilerek yaşamını devam ettirmek zorunda olan tek varlıktır.

'Zorunluluk' bilinçli olarak seçtiğim bir kelime.

İnsan, her soluk alışında bir nefes daha ölüme yaklaştığını hissettiği halde, hayatta kalma mücadelesi veriyorsa bu mecbur olduğundandır.

İnsanı bu mücadeleye zorunlu kılan sebepler vardır kuşkusuz. Bu sebeplere genel olarak motivasyon da diyebiliriz.

Motivasyonlar kişinin yaş, sağlık, eğitim, psikolojik ve sosyolojik özelliklerine göre değişir.

Şimdiye kadar insanı hayata bağlayan, en çok hangi motivasyonun güçlü olduğu araştırılmamışsa da bazı tahminlerde bulunulabilir.

Kanımca, insanoğlunun en büyük yaşam dürtüsü; öleceğine aslında hiç inanmaması ya da inanmak istememesidir.

Bunu kanıtlayan pek çok örnek verebilirim.

En yakın örnek kendi benliğim!

Gerçekten öleceğime inansaydım;

Düzenli olarak, son derece stresli ve üstelik sevmediğim bir işte çalışır mıydım?

Sadece bir insana bağlı kalarak, aynı çatı altında, bütün bir ömrü paylaşmayı göze alır mıydım?

Bir evlat yetiştirmek uğruna onca fedakarlık ve sıkıntıya katlanır mıydım?

Sevmediğim insanlara ve koşullara, sırf bir düzeni devam ettirebilmek adına eyvallah der miydim?

Önüme sık sık yeni hedefler koyar ve planlar yapar mıydım?
Tüm bunlara vereceğim yanıt 'kocaman bir hayır' olurdu…

Peki, öleceğime inansam ne mi yapardım?

Bugünden tezi yok sırtıma heybemi alıp, hippi olur ve dünya turuna çıkardım.

Her gittiğim yerde, okumak için mutlaka bir kitap alırdım yanıma.

Mutlaka şiir yazar ve mümkünse gittiğim yerlerdeki ağaç ve kayalara kazımaya çalışırdım.

Bol bol doğa ve insan resimleri çeker, sonra da onları sergilerdim.

Fırsat buldukça şarap içer ve tanıdıklarıma kısa mektuplar gönderirdim.

Daha yapacağım pek çok şey olurdu elbette, bunların tamamını bilemem…

Ama asla yapmayacağım üç şeyi çok iyi biliyorum;
Siyasetle asla ilgilenmezdim.

Kendimi savunmak dışında kimse ile kavga etmez ve tartışmaya girmezdim.

Ve evlenmezdim!..