Müzik Önerisi: Piskopat – Mazhar Alanson
Etrafımızda ne kadar çoğaldı derken bilimsel açıklama 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü'nde geldi.
Ruh Sağlığı kişinin kendi potansiyelini gerçekleştirdiği, STRES faktörleriyle baş edebildiği ve toplumda üretken ve verimli olduğu İÇ DENGE sağladığı hali…
Ruhsal Sağlık öznel iyi oluş, algılanan öz yeterlik, özerklik, rekabet edebilirlik, kişinin entellektüel ve duygusal potansiyelini gerçekleştirebilmesiyle alakalı.
Dünya Sağlık Örgütü'ne göre dünya üzerinde 500 milyon üzerinde ruh sağlığı problemi yaşayan insan var ve bu insanların sadece yüzde yirmisi tıbbi yardım alabiliyor. En sık görülen ruhsal hastalıklar arasında depresyon, kaygı bozuklukları, panik atak, davranış bozuklukları, alkol ve madde kullanımları ve şizofreni yer alıyor.
Türkiye'de ise 15 milyon kişinin ruhsal problemleri var.
Diğer bir deyişle 6 KİŞİDEN BİRİ RUH HASTASI.
Ülkemizde durum vahim.
Ekonomi-adalet-cehaletle de sınandığımızdan sanırım bu hastalıktan müzdarip kendini bilmezlerin sayısı çok daha fazla. Ruhunun karanlığının veya hastalığının farkında olmayanlar aramızda… Sokakta, vapurda, trafikte, yan masada, aynı salonda…
Bu kişiler ya sürekli üzgün ya aşırı mutsuz ya da aşırı neşeli. Duyguları oldukça karmaşık, net değiller, dengede değiller. Bu yüzden sağları solları belli değil.
Bu kişiler empati duygusundan yoksun. Pişmanlık denen ruhun derinliklerinde yaşanan o ufak sızıyı bile hissetmiyor.
Saldırgan davranışlarda bulunan, karışık duygulara sahip, dengesiz, inişli çıkışlı ruh haliyle sanrılar yaşayan, gerçekleri saptıran, kendi yarattıkları sanal ortamda yaşayan kişilerdeki psikiyatrik bozuklukların kendi kişisel çabalarıyla çözüm bulması, iyileşmesi maalesef mümkün değil.
Mutlaka psikolojik destek almaları gerek.
Bu kişiler 'ya kaçıyor ya saldırıyor.'
Antisosyal kişilik bozuklukları ile toplumda huzursuzluk yaratıyor ve şiddete meyil artıyor.
Ruhsal bozukluğu olan kişilerle iletişim giderek daha da zorlaşıyor, taraflar eşit şartlarda değil. Düşünce sistemleri farklı çalışıyor. Her olayda kendileri baş rol, her şey kendileriyle ilgili, tüm dünya onlarla ilgileniyor, dünya onların etrafında dönüyor sanıyorlar.
Kimse dur demedikçe, mani olmadıkça meydanı boş buluyor ve at koşturuyorlar.
Bu arada tam tersi durumlar da var.
Olan bitene susmaktan, sakin durmaya çalışmaktan, haksızlıklarla için için kendi kendine mücadele vermekten, ekonomik darboğazdan, adaletin tecelli etmemesinden, hukukun yandaşlığından ruh hastası olanlar da var.
Öncelikle kendi ruh sağlığımızı nasıl koruyacağız?
Sonrasında kendimizi bu kişilerden nasıl koruyacağız?
Belki de ikinci soru birincinin cevabı. Ruh hastalarından korunmak!
Yapay zekanın çözümleri, kişisel gelişim kitapları, sosyal medyada reels üzerinden gerçekleşen psikoterapiler…
Her şeyin kurgu, her şeyin sahte, her şeyin arkasında farklı gerçeklik bulunduğunu düşünen insanların arasında kendini korumak istiyorsan benim tek bir tavsiyem var!
Kendin ol! Gerçek ol!
Dürüst ol! Önce kendine…
Emin olacağın tek HAKİKAT bu çünkü.
İnsanlığın sahicilikten giderek uzaklaşması, ruhunu karanlığa gömmesi, ruhuyla bedenini farklı hayatlar yaşamaya zorlaması yüzünden ruh sağlığı bozuluyor.
Sağlam kafa sağlam vücutta bulunuyor o kesin. Yediğimiz tükettiğimiz her gıda, yaptığımız her egzersiz, dinlediğimiz her ses, düşündüğümüz her şey ruhumuzu ya besliyor ya zehirliyor.
İyiyse içimize aldıklarımız ruhumuz da iyi.
Kötüyse maruz kaldıklarımız, bir koruma kalkanı lazım bize…
O da psikolojik dayanıklılık…
Ne kadar dayanıklı olduğun içindeki iyiliğe ve gerçekliğe bağlı.
Sımsıkı tutunduğun öz değerlerine, can kulağıyla dinlediğin vicdanına bağlı.
Bugüne kadar yaptıklarının ve yapacaklarının ne kadar anlamlı olduğuna bağlı.
Sonuç odaklı değil, süreç odaklı olduğuna bağlı. Varılan yerin değil, yolculuğun ve o yolda yaşadıklarına bağlı.
Yaşam havuzunu ne kadar farklı ne kadar çeşitli musluklarla doldurduğuna bağlı…
'Nerde yüreği tertemiz uyanık insan?
Nerde güzel düşünceler ardında koşan?
Herkes kendi kafasının kulu kölesi:
Hangi Tanrının kulu, nerde o kahraman?' Ömer Hayyam