Ege’de SonSöz sayfalarında bu haftaki konuğumuz, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mustafa Tan.

Ülkemizde ithalata dayalı tarım politikaları ile gıdaya erişimin zorlaştıkça zorlaştığı zamanların içinden geçerken…

Tarımsal girdilerin bel kemiğini oluşturan zeytincilik sektörünün bağrına saplanan hançerle; zeytin sevdalılarınının 'zeytinime dokunma' feryatlarının göklere yükseldiği bu günlerde, zeytin ağacının ıstırabını ve zeytinciliğin encamını bir bilene sormak istedim…
***

Sn. Mustafa Tan… Zeytin ve zeytinyağı sektörüne önemli hizmetler veren UZZK Yönetim Kurulu Başkanlığınızın sektöre hayırlı olmasını dileyerek sohbetimize başlamak istiyorum… Sizi, okuyucularımız biraz daha yakından tanıyabilir mi?

Öncelikle dilekleriniz için teşekkür ederim… Kurucu Başkanı olduğum sonrasında iki dönem yönetim kurulu başkanlığını üstlendiğim, sektörümüzün çatı kuruluşu Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi'nin 13'ncü genel kurulunda sektör temsilcilerinin tamamının teveccühleri ve yönetim kurulumuzun iradesi ile böylesine zor ancak kutsal bir göreve yeniden üç yıllığına başkan seçilmem gerçekten onur verici… Kendimden söz etmek gerekirse, Ziraat Yüksek Mühendisi Dr. Mustafa Tan; Edremit'in Dereli Köyü'nde yaşamını yüzyıllardır zeytincilik yaparak sürdüren bir ailenin, sekizinci kuşak hem alaylı hem de mektepli bir temsilcisi… Aynı zamanda, genlerinden gelen ve zeytin ağacına duyduğu sevgi ve minnet duygusu ile onu yaşamının en önemli unsuru, torunlarımıza bırakacak olduğumuz kutsal emanet ve kültürel bir miras olarak görüp, bu uğurda yarım asırdır her cephede mücadele eden bir zeytin savaşçısı… Aynı zamanda aile zeytinliklerinden elde ettiği zeytin, zeytinyağı, sabun vs gibi geleneksel ve çok özel ürünleri Dr.Tan markasıyla gerek internetten (www.drtanzeytinyagi.com) gerekse doğrudan halkımızla ulaştırıyor…

'ZİRAAT ÜSTÜ AÇIK FABRİKADIR…'

2022 / 2023 sezonunda yağlık zeytin ve sofralık zeytin rekoltesinde havaların mart ayının sonuna kadar soğuk gitmesi ve yağışların bol olması nedeniyle son yılların en yüksek üretim miktarlarından biriyle karşılaşmak olası mı?

Bildiğiniz gibi tüm dünyada çevreyi, gıda ve tarım ürünlerini olumsuz etkileyen bir küresel iklim değişikliği söz konusu. Diğer taraftan her ne kadar zirai bakım önlemleri ile iyileştirilmeye çalışılsa da zeytin ağacının genetiğinden gelen bir yıl 'var' bir yıl 'yok' yılı döngüsü var… İçinde bulunduğumuz 2021 / 2022 sezon ülkemiz genelinde var yılıydı… Dolayısıyla ürün dolu olan ağaçların bu yıl yine çok dolu olmasını bekleyemeyiz… Olmayanlarda ise küresel iklim değişikliğinden ülkemizin en az etkilenen ülkelerden olması ve bu yıl ağaçların ihtiyacı olan yeterli yağmur yağışları ve soğuklanma süresiinin karşılanması nedeniyle bazı yörelerde çok dolu bazı yörelerde de az ürün yılından daha fazla bir ürün elde edilebileceğini öngörmekteyiz… Ancak 'ziraat üstü açık fabrika' derler! Umutluyuz! Bekleyip göreceğiz!..

Yıllardır sektörümüzde bir iç yarası haline gelen ve bir yönetmelik değişikliği ile zeytinlik alanların madencilik faaliyetlerine açılmasının önlenmesi hususunda UZZK olarak görüşleriniz ve çalışmalarınız neler?

Evet, kutsal zeytin ağacına 25 yılı aşkın süredir genellikle uluslararası madenci lobilerinin ve onların taşeronlarının çeşitli yollardan saldırısı söz konusu. Bu sektörümüzün her yıl gördüğü umutlarını ve yaşam sevincini derinden etkileyen bir kabus olarak hafızalarımızda yer alıyor… Bu süre zarfında söz konusu lobilerce kanun veya yönetmelik değişiklikleri şeklinde tam yedi kez TBMM'ne geldi ve her defasında Gazi Meclisimiz'in büyük oy çoğunluğu ile reddedildi… Bu kez de Zeytincilik Kanunumuz'un, özellikle omurgası niteliğinde olan 20'nci maddesi bir maden yönetmeliği aracılığıyla delinmek istendi… Biz Konsey olarak sektörün adeta aklıyla oyun anlamına gelen bu değişikliğe ilk andan itibaren karşı çıktık... Yönetmeliğin normlar hiyerarşisine göre kanundan üstün olmadığını ve bir an önce bu hatadan geri dönülmesini talep eden görüşümüzü paylaştık… Sadece bizler sektör temsilcileri değil kutsal ve ölümsüz zeytin ağacının ne anlama geldiğini yeryüzündeki tüm madenlerden daha değerli olduğunu milyonlarca insan buna karşı çıktı… Hala umutla bu yanlıştan geri dönülmesini beklerken tabii ki oluşacak zararların önlenmesi ve bir an önce bu kabusun sona erdirilmesi amacıyla Yürütmenin Durdurulması ve Yönetmeliğin İptali Davalarını açarak hukuki süreci başlatmış olduk…

DİKİLDİÐİ YERDEN TAŞINAN ZEYTİN AÐACININ VERİMİ NE OLUR?

Bu yönetmelikle birlikte sökülen ağaçların taşınarak yeniden dikildiği yerde eski verimine kavuşabilmesi mümkün müdür?

Öncelikle bu zihniyet; zeytin ağacını taşınabilir bir eşya olarak görmeyi bir an önce bırakmalıdır. Zeytin ağacı yer yüzüne gelmiş ilk ve tüm dinlerde kutsal görülen Allah tarafından üzerine and içilen bir ağaçtır. Kökleri, gövdesi,dalları, filizleri ve yapraklarıyla milyonlarca canlıya barınak, doğaya nefes olan, bereketli ve sağlıklı ürünleri ile insanlığa büyük ekonomik getirileri olan bir ağaç bir can ve de canlıdır. Zeytin ağacı bulunduğu topraklarda verimlidir. Bu asırlık yaşlı ağaçlar tıpkı yaşlı insanlarımız gibi yerlerinden oynatılmaya razı olmazlar. Yeniden benzer verime dönüşmesi için çok uzun yıllar gerekir ki, aynı verim ve kalite asla olmaz… Büyük çoğunluğu bu taşıma ve dikim sürecinde kuruma tehlikesi ile karşı karşıyadır… Kamu yararından söz edilerek kamunun ta kendisi olan zeytin üreticisinin mülküne, ağacına göz dikmek affedilemez bir tarihi hata olacaktır… 1912 yılından itibaren Kızılderililer'e yapılan soykırım ve tehcir yasası vb. uygulamalar benzeri akılla adeta zeytin ağaçlarına ve bu ağaçların sahiplerine yapılmak istenmektedir…
Tarih önünde ölümsüz ağaca yapılacak ve tüm insanlıkça yüz karası olarak görülebilecek ve bu yanlıştan bir an önce maden yönetmeliği geri çekilmek suretiyle dönülmelidir…

'ZEYTİN'DEN 10 MİLYON VATANDAŞ DOLAYLI GEÇİMİNİ SAÐLIYOR!'

Yeri gelmişken soralım… Zeytin ve zeytinyağının ülke ekonomisindeki yeri nedir? Ne kadar insan bu kutsal meyveden ekmek yiyor; yıllık cirosu ortalama ne kadar?

Zeytin ağacı, bundan 12 bin yıl önce yeryüzünde görülen ilk ağaç olarak insanlığa, çevreye, doğaya ve bu ortamlardaki milyonlarca canlıya yaşam nefesi olmuş, dünyanın en sağlıklı gıdalarını sunmuş ve dünya var oldukça da sunacak olan bir ölmez ağaçtır… Allah'ın üstüne yemin ederek kutsadığı bu ölümsüz ağacın insan eliyle katledilmesi ne büyük bir gaflet ne affedilmez bir suçtur. Ülkemizde meyve veren ve henüz yeni dikilen yaklaşık 190 milyon zeytin ağacı mevcuttur… Bu ağaçlardan elde edilen lezzet ve beslenme kaynağı zeytin ve zeytinyağı, şifalı yaprakları, 3000 kcal linyit kömürüne eşdeğer yakıt olan zeytin budama artıkları, antioksidan ve gübre kaynakları olan karasu ve prinasıyla, üretimi, sanayii, iç ve dış ticareti kısacası zeytincilik sektörü ile yaklaşık 500 bin aile 2,5 milyon kişi doğrudan, 10 milyon kişi dolaylı geçimini sağlamaktadır… Ortalama 200 bin ton zeytinyağı ve yaklaşık 500 bin ton sofralık zeytin üretimi ile yılda yaklaşık 2,5 - 3 milyar Dolar katma değer yaratmaktadır. Bu katma değer bir madenin getirisi gibi 10 -15 yılla sınırlı değildir… Bu ağaçların Anadolu'da 12 bin yıldır üretmeye devam ettiği düşünüldüğünde hiç bir madenle kıyaslanmayacak kadar büyüklükte bir ekonomik getirisi ve parayla ölçülemeyecek oranda katkıları olacağı aşikardır…

İspanya'nın zeytin ağacı sayısı bizden yaklaşık %50 fazla (320 milyon adet) Fakat zeytinyağı üretim miktarı 5-6 kat fazla… Ağaçlarımızın bu verimsizliğini düzeltebilmek adına ne gibi çalışmalar yapılması gerekiyor sizce?

Evet sizin de belirttiğiniz gibi ülkemizde yaklaşık 190 milyon zeytin ağacıyla bizden yaklaşık 1,68 misli fazla yani 320 milyon ağaca sahip İspanya ile üretimimizin aynı oranda seyretmediğine şahit oluyoruz. İspanya'da zeytin üretimi 7 milyon ton civarında iken ülkemizde yılda yaklaşık 1,5 milyon ton zeytin üretimi gerçekleşiyor ve İspanya üretimine göre yaklaşık beş misli düşük üretim gerçekleştiriyoruz… Aradaki bu farkı azaltmak için ağaç başı verimliliği arttırmak gerekmektedir. Bunun için zeytin ağacını koruyan kollayan onu dünyanın en önemli yaşayan kültürel miraslarından biri olarak gören, üretiminden pazarlanmasına, fiyat oluşumuna, üretici birlikleri, kooperatifle ve stoklama kurumlarının tesis edildiği bir devlet politikası yürütülmelidir… 1966 yılından buyana sürekli güncellenen 136/66 sayılı Avrupa Birliği Zeytinyağı Ortak Piyasa Düzeni koşullarının eksik kalan yönlerinin de ülkemiz mevzuatlarına uygulanmak üzere ilave edilmesi gerekmektedir…

Zeytinyağı eski değerine tekrar kavuşabilir mi? Örneğin, 1 kg zeytinyağı 1 işçi yevmiyesi olarak bilinirken, günümüzde tüketicinin kafasındaki (Zeytinyağı pahalı…) algısını kırmak için UZZK olarak kamu spotu çalışması yapmayı düşünür müsünüz?

Evet, daha önceki sorunuzda yanıtladığım gibi devlet politikaları ve hükümet önlemleri ile zeytin ve zeytinyağı üretiminde ve ticaretinde özlediğimiz seviyelere kolaylıkla gelebiliriz… Bu politika ve önlemlerin başında da zeytin ve zeytinyağına uzun yıllardır oluşturulan 'pahalı' imajının kırılması gelmektedir. Bunları zaman zaman basın ve sosyal medya aracılığıyla Konsey olarak paylaşıyoruz… Bugün lezzet, beslenme değeri ve sağlık açısından mukayese bile edilemeyecek bitkisel yağlarla zeytinyağı arasında dünya ölçeğinde 1/3 parite vardır. Bugün ayçiçek yağının litresi 40-50 TL. civarında iken ve zeytinyağının da pariteye göre 1 litresinin 120 -150 TL. olması gerekirken piyasada 60-90 TL. etiket taşıyan zeytinyağı bile pahalı görülmektedir… Bu algı uzun yıllardır ülkemizde genellikle çok uluslu diğer bitkisel yağ ve margarin lobilerinin uyguladığı operasyonların sonucudur… Evet Konsey olarak imkanlarımız dahilinde zeytin ve zeytinyağını tanıtan değerlerini anlatan fuar, seminer, sempozyum, basın ve sosyal medya paylaşımlarında bulunuyoruz… Dediğimiz gibi bu bir devlet politikası ve hükümet önlemi olarak ele alınmalı özellikle devlet radyo ve televizyonlarında sosyal medya araçlarında kamu spotları vb gibi argümanlarla desteklenmelidir…

BİZDE ZEYTİN'E DESTEK AVRUPA'NIN GERİSİNDE…

Zeytinyağı destekleme miktarları üreticiyi tatmin ediyor mu? Avrupa Birliği ile oranladığımızda destekleme konusunda ne noktadayız?

Avrupa Birliği zeytin ve zeytinyağı mevzuatları dilimize çevrildi. Bazı konularda uygulama genelgeleri özellikle zeytinyağı sınıflandırma AB'ye uyumlaştırıldı. Destek miktarları ise inanılmaz oranda geri kaldı… Örneğin önceden üretim yardımı olarak ödenen şimdilerde bir nevi doğrudan gelir desteği olarak AB'nin 1 litre zeytinyağı destek primi yaklaşık 1,32 avro yani yaklaşık 20 TL; ülkemizde ise zeytinyağı üreticisi 1 litre zeytinyağı için 0,8 TL. yardım almaktadır… Sadece bu yardım miktarı bizden 25 kat fazladır. Bu durumda artan üretim girdi maliyetleri de göz önünde tutulduğunda sektörün kalkınabilmesi, sürdürülebilirliğini sağlaması gerçeklerden çok uzak görülmektedir…

İNTERNET ÜSTÜNDEN TAÐŞİŞLİ ÜRÜN SATANLAR NE OLACAK?

Özellikle internet üzerinden litre fiyatı 35 /40 TL. civarında satılan tağşişli ürünlerin zeytinyağı adı altında satışının engellenmesi ve tüketicinin bilinçlendirilmesi için ne gibi çalışmalar yapılması gerekir?

Taklit ve tağşişle mücadelede Tarım ve Orman Bakanlığı, Konseyimizin de katkıları ile zaman zaman raflardan numuneler alarak bunları ilgili laboratuvarlarda analiz ettirdikten sonra her yıl zeytinyağlarında taklit ve tağşiş yapan kişi veya firmaları bir nevi kara listede teşhir ediyor… Bunlara cezai müeyyideler uygulanıyor... Ancak gelinen noktada bu çabaların sektörün hemen en önemli olan bu sorununu çözmeye tam olarak yetmiyor… Şu an 1 kg sızma zeytinyağının üretici fiyatı 52-55 TL belki de bu yazı yayınlanırken 60 TL olacak… Bu yağı 5 litrelik bir tenekeye koyduğunuzda sadece zeytinyağı ve teneke parası 300 TL. ediyor. Etiket, koli, kargo vs koyduğunuzda 325 TL henüz üzerine konan kar yok… Yani normal bir sızma zeytinyağı için maliyet minimum 5 litre teneke için 350 TL… Oysa 180 - 200 TL'ye 5 litre tenekede genellikle işletme kayıt numarası olmayan çakma zeytinyağları satılıyor… Sözüm ona bu yağların zeytinyağıyla ilgisi yok veya genellikle daha ucuz tohum yağlarıyla karışım ve bu şekilde pazarlayanların belki de %50-60 karı var... Sosyal medyada özellikle internette ve yol kenarlarında satışı oldukça artan sözde zeytinyağlarına tüketicimizin bir de bu bakış açısıyla bakması ve (Ucuz etin yahnisi tatsız olur…) atasözünü hatırlaması hem sağlıkları hem de ekonomileri yönünden yerinde olacaktır… Konseyimizce Tarım ve Orman Bakanlığı'na taklit ve tağşişle mücadelede aktif rol almak üzere bir düzenlemeye gidilmesini burada da Konseyin yetkilendirilmesi isteminde bulunduğumuzu da belirtmek isterim…

YÜKSEK GİRDİ MALİYETLERİ ZEYTİNYAÐI FİYATINI NASIL ETKİLER?

Artan girdi maliyetleri (gübre elektrik mazot işçilik) ve dövizde yaşanan hareketlilikle birlikte ambalaj fiyatlarının da artması neticesinde zeytinyağı fiyatlarının önümüzdeki aylarda bir miktar daha yükselmesi beklenebilir mi?

Zeytinyağı fiyatlarında AB'de olduğu gibi bir fiyat politikası maalesef bulunmamaktadır. Dünya'da arz ve taleplerdeki değişkenlik zeytinyağı fiyatlarını etkilemektedir. Örneğin bu yıl gerek İspanya gerekse İtalya, Yunanistan ve Tunus istenilen seviyelerde üretim gerçekleştirememiş ve bu nedenle AB Zeytinyağı fiyatları da yüksek seviyelerde seyretmiş ve seyretmektedir… Ülkemiz zeytin ve zeytinyağı iç piyasa ve ihraç fiyatları da tabii ki bu fiyatlardan etkilenerek şekillenmektedir... Ayrıca tüm dünyada global gıda krizi özellikle büyük oranda ithalat yoluyla karşıladığımız ayçiçek ve benzeri tohum yağlarının gerek temininde gerekse fiyatlarının yüksekliğinden kaynaklanan fiyat atışları kaçınılmazdır. Zira, ayçiçek yağı ile zeytinyağı fiyatları arasında parite 1/3 tür… Ayçiçek yağı fiyatı yükseldiği oranda zeytinyağının da yükselmesi doğal seyirdir… Tabii ki i üretim sürecinde, ambalaj ve malzemesi, kargo veya ulaşım giderleri vb gibi girdilerdeki büyük artışta zeytinyağı fiyatlarındaki yükselişin devam edeceğinin göstergesi olmaktadır…

SADECE BİR YILDA 500 BİN ZEYTİN AÐACI YANGINDAN ZARAR GÖRDÜ!

Son orman yangınları ile zarar gören 500 bin zeytin ağacı tekrar ürün verebilir mi? Rehabilitasyon çalışmaları ne aşamada?

Ülkemizde bilinçli veya bilinçsiz olarak zeytin ağaçları yanıyor, yakılıyor. Kimi bir sigaradan kimi rant ya da başka nedenler uğruna organize olarak gerçekleşiyor. Her defasında canımız, ciğerlerimiz yanıyor. Sadece zeytin ağaçları zarar görmüyor binlerce canlı da yok olup gidiyor… Bu yıl da yaklaşık 500 bin zeytin ağacı yangından hafif, orta veya şiddetli zarar gördü. Zeytin ağacının hücre yenilenmesi ve üreme konusunda tüm ağaçlardan farkı ve ölümsüzlüğü düşünüldüğünde bu ağaçların yeniden yaşamlarını bir şekilde devam ettirebileceğini söyleyebiliriz. Nitekim Tarım ve Orman Bakanlığınca bu yörelerde zarar görmüş zeytin ağaçlarına ve sahiplerine öncelikli ve ilave rehabilitasyon desteği ve fidan desteği yapılmış ve yapılmaktadır… Bu ağaçların eski haline gelmesi en az 5-15 yılı bulacaktır. Bu esnada ağaç sahiplerinin verim kaybının da hükümet önlemleri çerçevesinde gerek hibe gerekse faizsiz krediler, borç erteleme ya da silme şeklinde karşılanması önemli ve gerekli görülmektedir. Yangın, don zararı vb gibi buna benzer yardımlar, Avrupa Birliği tarafından veya üye devletin hükümet önlemleri kapsamında geçmişte yapılmış ve yapılmaktadır… Her şeyden önemlisi bu alanlarda yangın çıkmaması ve kısa sürede kontrol altına alınması için gerekli önlemler, alet ekipmanlar ve eğitimli insan gücü ile tıpkı depreme hazırlıklı olmak gibi eylem planları oluşturularak uygulanabilir halde gündemde tutulmalıdır…

***

Bu güzel sohbetin bitiminde, her cephede mücadele eden bir zeytin savaşçısına teşekkürlerle veda etme zamanı geldiğinde…

'Yani öyle ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile mesela zeytin dikeceksin…' diyen Nazım'ın dizeleri süzülüp geliyordu zihnimin derinlerinden…

Bu güzel dizelerin içinde buluşuveren ve anlam bütünlüğü yaratan iki kelime…

Zeytin ve yaşamak…

Nasıl da tamamlıyorlardı birbirlerini… Ve nasıl da tanımlıyorlardı yaşamanın ciddiyetini.

Hiç şüphesiz…

Hayat ağacı olarak bildiğimiz ,kültürümüze kök salmış bu bilge ağaca saygı duyduğumuz nispette var olacağız bu alemde.

Öyle ise… Yaşamayı ciddiye alanlara sonsuz saygı ile…