İzmir Tabip Odası seçimlerine “Hekim Güçbirliği” Grubu’nun lideri olarak girecek olan Dr.Çimen Gülben Olguner, Muhittin Akbel’e açıklamalarda bulundu

İzmir Tabip Odası, 16 Nisan'da genel kurulunu yapacak, 17 Nisan'da ise sandıkları kurup yeni yönetim kurulunu seçecek. Hekim Güçbirliği Grubu da yarışacak o seçimde. Grubun lideri, Dr. Çimen Gülben Olguner… Hekim Güçbirliği Grubu'nun yönetim kurulu üyelerinin tamamı kadın hekimlerden oluşuyor. Aklınıza cinsiyet ayrımcılığı falan gelmesin. Erkekler, sadece yönetimde yok. Onur Kurulu'nda, Denetleme Kurulu'nda, Türk Tabipler Birliği Genel Kurul delegeleri arasında çok sayıda erkek hekim yerini almış.

Egedesonsöz Yayın Koordinatörü Muhittin Akbel, 'Neden yönetim kurulu listesinin tamamı kadın?' sorusunu Dr. Çimen Gülben Olguner'e sordu. Daha başka sorular da sordu elbette. Keyifle okuyacağınız söyleşimizi okumaya başlayabilirsiniz.

TOPARLAYICI, UZLAŞTIRICI, SEVECEN GÜCÜMÜZÜ, ODA'DA HAYATA GEÇİRMEK İSTEDİK
- Hekim Güçbirliği Grubu olarak tamamı kadınlardan oluşan bir yönetim kurulu kurmak fikri nasıl oluştu? Yönetimi kurarken, hangi kriterlerden yola çıktınız? Onur Kurulu, Denetleme Kurulu ve TTB Genel Kurulu delege adayları arasında çok sayıda erkek meslektaşınız var ama yönetimde sadece kadın hekimlerin olmasını farklı açılardan bakarak yorumlayanlar var. Hani kadın erkek eşitliği nerede kaldı, gibi… Bu konuya bir açıklık getirelim mi?

- Öncelikle ülkemizde son 15 yılda artarak süregelen, giderek vahşet boyutuna ulaşan şiddet olaylarının ilk hedefinde olan kadınlar, savunmasız birey ve canlıların arasına hekimler de katıldı. Şiddet mağdurlarını tedavi eden hekimler, şiddete uğrar oldu. Acil servis, poliklinikler, yoğun bakımlar ve ASM'lerde sağlık hizmetini bozacak düzeye vardı. Artık o boyutta ki sözlü veya fiziksel saldırıya uğramadığımız bir günümüz yok. Hatta öldürülüyoruz. Ötesi var mı? 17 Nisan Pazar günü, İzmir Tabip Odası Genel Kurulları seçimi yapılacak. O gün, hasta yakını tarafından bıçaklanarak öldürülen göğüs cerrahı arkadaşımız Uzman Dr. Ersin Aslan'ın katledilişinin 10. Yıldönümü. Ersin kardeşimiz anısına yaptırdığımız anıt yazıtımız, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi eski dekanlık bahçesindedir. Neden 7 kadın hekim, yönetim kurulunu oluşturuyor? Hekim Güçbirliği ekibi olarak hekime ve kadına yönelik şiddete dikkat çekmek, farkındalık yaratmak istedik. Kadın Hekimlerden bir yönetim oluşturduk. Toparlayıcı, uzlaştırıcı, sevecen gücümüzü hekimliğimiz ile birleştirmek, deneyimlerimizi meslektaşlarımız ile birlikte İzmir Tabip Odası'nda hayata geçirmek istedik. Kamu, özel, akademisyen, emekli, serbest çalışan hekimlik gruplarının temsiliyetine özen gösterdik. Hem dinamik hem deneyimli meslektaşlarımızla bir ekip oluşturduk. Kadın hekimler olarak ağır yükü omuzlamaya, elimizi taşın altına koymaya gönüllü olduk. Görev vardı, geldik, talip olduk. Tamamı kadın hekimlerden oluşmuş ilk Yönetim Kurulu aday listesi bildiğim kadarı ile İzmir Hekim Güçbirliği ekibinde. Antalya'da da aynı anlayışla kurulmuş ekibe başarılar diliyorum. Cinsiyet eşitliği nerede kaldı, yorumu çok hoş olmuş, cinsiyet ayırımı tabii ki söz konusu değil. Öyle olsa 30 adayımız da kadın olurdu. Özveri ile çalışacak her arkadaşımız, bizimle birlikte. Hekimlikte cinsiyet ayrımı yoktur, burada farkındalık ve fark yaratmak istedik. Hekim Güçbirliği listemiz yarı yarıya, kadın ve erkek meslektaşlarımızdan oluşmuştur.

ÖNCELİKLE ÜÇ SORUNUN ÜZERİNDE ÇOK ÇALIŞACAÐIZ
Çimen hocam, genel kurul size yönetme görevi verdiğinde, öncelikle üzerinde duracağınız, mücadelesini vereceğiniz ilk üç konuyu sıralamanız gerekirse… Neler söylemek istersiniz?

- Hekimlerin mesleki aidiyet hissini güçlendirmek için çalışmak önceliğimiz. Bu başlık pek çok konuyu barındırıyor. Birincisi, şiddet gören meslektaşın anında yanında olmak, hem mesleki hem hukuksal desteği sağlamak, yalnız olmadıklarını göstermek durumundayız. Hukuk büromuzu güçlendirmek, 7/24 saat açık acil başvuru hattı ile her an ulaşılabilir olmak. Şiddete karşı caydırıcılık için gereken yasal düzenlemelerin hemen hayata geçirilmesini sağlamak hedefimiz. Bunun mücadelesini her alanda vereceğiz. Şiddetin en önemli kaynağı, sağlıkta performans sistemi ile artan iş yüküdür. Sekretersiz, 5 dakikada hasta bakmaya zorlanmak, olmayan malzemenin, satın alınamayan ilacın hesabının hasta tarafından hekime sorulmasıdır. Cezasız kalan saldırı, salıverilen saldırganın hekimde yarattığı adaletsizlik hissi, mesleki değersizlik algımızın en önemli sebeplerindendir. İkincisi; hekimin hak ettiği ücretin sağlanmasıdır. Emekli, çalışan tüm hekimler için büyük bir mücadele ortaya koyacağız.. Bunun için istediğimiz performans vs.den bağımsız net, bir kalemde ve emekliliğe yansıyacak hak edilen düzeyde maaştır. Özel hekimlik, işyeri hekimliği ücret düzenlemesi acilen yapılmalı. Hakkaniyetle yapılmalı. Emekli hekimlerimiz geçinemiyor. Emekliliğinde çalışan hekimin emekli maaşı kesiliyor. Üstelik malpraktis yasası nedeni ile zorunlu mesleki risk sigortası yaptıran her iş kolundaki meslektaş, açılan davalar karşısında tazminat ödemeye mahkum edilebiliyor. Sigorta kapsamı tazminatı aşarsa bunun devlet tarafından karşılanmasını istiyoruz. Yasanın teklifini duyduk ama uygulanışını görmek, adil, hak edilmiş maaş düzenlemesini hemen istiyoruz. Üçüncüsü de, hekimlerin Tabip Odasından kopuşlarını önlemek için ne gerekiyorsa yapacağız. Türk Tabipler Birliği (TTB) tek mesleki örgütümüz ve maalesef TTB, hekimlerin büyük çoğunluğunun tepkisini çeken, günlük siyasetin, ideolojik etnik ve siyasi tartışmaların karmaşası içinde. Sorunlarımızın muhatabı ve çözüm üreticisi olması gereken TTB Merkez Konseyi ise Tabiplerin örgütten bu nedenle kopuşlarını önemsemez, görmezden gelir bir tavır sergilemektedir. Üye sayımız hızla azalıyor. Genç meslektaşlar mecbur değillerse üye olmuyor, üye ise istifa ediyor.TTB Hekimler ve Tabip odalarının birliğini sağlayamıyor.Hekimlerin bir araya gelebilmeleri, güç oluşturmaları, çözüm yollarını sunmaları, ancak güçlü bir TTB ile mümkün olur. Çok ciddi bir diğer sorun, yabancı kökenli doktorlar istihdam edilmeye başlandı. Ülkemin sistemini, dilini yeterince bilmiyorlar. Gazetelerde okuyoruz. TUS sınavında bu sene 16 binden fazla kontenjan açıldı. Kırgızistan, Suriye, Afganistan, Somali, Irak pasaportlu adaylar sınava girdi. Bu adaylar uzmanlık eğitimine başlayacak ama nasıl? Aynı sınava kendi çocuklarımız da girdi. Bir yandan hekim açığımız var ama meslektaşlarımız ülkeyi terk ediyor, diğer yandan çözüm olarak yerine yabancı uyruklu doktor getirtmek zorunda kalıyoruz. Yakın gelecekte çok büyük sorunlar bizi bekliyor.

HAKİMLERİN SAHİP OLDUÐU STATÜYE SAHİP OLMAK İSTİYORUZ
- Sağlıkta şiddet konusunda alınan önlemler, yapılan düzenlemeler içinize siniyor mu sevgili hocam?

Sayın Sağlık Bakanı'nın bundan 4 gün kadar önce açıkladığı kanun değişikliği teklifleri var. Zanlının kılık kıyafet gibi şekli tutum ve davranışları iyi hal indirimi nedeni sayılmaması, sağlık çalışanına saldırıda tutuklu yargılanmayı ve kamu hizmetini engellemede daha ağır cezaların verilmesinin sağlanması gibi maddeler, komisyondan geçmiş, yasalaşmamış ve ayrıntısı netleştirilmemiş. Açıklamalar bu kadardı, açıkçası köklü bir değişiklik bekleyemiyorum. Ama biz ne istediğimizi biliyorum. Hakimlerin sahip olduğu statü benzeri, hekimlerin kamunun tam koruması altına alınmasını istiyoruz. Kanun değişikliğinin yeterli kapsamda ve hemen hayata geçmesini istiyoruz. Saldırıya uğramış arkadaşım hastanede yatarken, faili salıverilmesin istiyoruz. Biz kamuyuz, kamu güvencesi istiyoruz. Kamu devlettir, devlete zarar verenler, ona göre cezalandırılsın diyoruz. Caydırıcılık budur.

PERFORMANS SİSTEMİ, BASAMAKLI KORUYUCU SAÐLIK SİSTEMİNE EVRİLDİ
- Türkiye'deki sağlık sisteminde çok şey eleştiriliyor. Sizin düzeltilmesini istediğiniz sistemdeki yanlışlar nelerdir? 5 dakikada bir hasta bakmayı kabul etmiyorsunuz mesela… Sekretersiz bir hekim olmasın diyorsunuz.

- Şu ana dek oldukça aksaklık saydım, ama en öncelikli olan performans sisteminin basamaklı koruyucu sağlık sistemine evrilmesidir. Ne demek bu, canı isteyen istediği zaman üniversite veya eğitim araştırma hastanesinde aynı branştan üç öğretim üyesine birden gitmesin; acil servisler gerçek olgular için hizmet versin; hastane başvuru sayısı gereksiz artmasın. Hastalar en verimli şekilde yeterli sağlık hizmeti alsın. Ülkemizde hasta sayısı da, hastaneye başvuru sayısı da fazla. Bu talep 5 dakikada, üstelik sekretersiz hasta bakmaya dönüşüyor, çok zor. Bu iş yükü, strese yol açar, hasta ile hekimi karşı karşıya bırakır. Üniversite hastanelerinin durumu daha da kötü, çünkü döner sermayeleri ile geçinmeleri gerekiyor. Üniversite hastanesine geliri öğretim üyeleri getirir. Hizmet yükü, ders yükü derken araştırma işleri aksar. Araştırmaya vakit ayırırsanız, hizmet üretimi veya diğeri azalır. Öğretim üyelerinin sorunları da ayrı bir başlıktır. İvedilikle çözüm bekler. Sağlık bakanlığı kaynaklarının verimli kullanılması, şehir hastanelerinin bütçeyi tüketmesi… Yeni mezun kardeşim iki, ben 3,5 asgari ücrete denk maaş alıyoruz. Sorun çok Muhittin Bey!

ŞEHİR HASTANELERİ İÇİN İRONİ YAPTI
Peki sistemde, herhangi bir uygulamayı beğendiğinizi söyleyebilir misiniz?

- Evet; kapalı alanda sigara yasağı iyi bir uygulama idi. E nabız düşünce ve uygulama olarak yararlı. 18 yaş altı çocuklarımızın sağlık güvencesine kavuşturulması, keza sosyal güvenlik kurumlarının tek çatı altında toplanması, bunlar yararlı, güzel uygulamalar oldu. Bir de müthiş Şehir Hastaneleri yapıldı; devasa, bir uçtan diğerine koşarken 10 bin adım/ gün ile sağlıklı kalıyorsunuz! Ama hastaya yetişemiyorsunuz! Pandemi için yoktan hastane var edildi, lakin Avrupa ve dünyanın sayılı güvenli havaalanlarından olan Atatürk Hava Limanı' nın pistine kuruldu! İronik bir durum söz konusu ama gerçekler bunlar. Merkezi otoritenin artıları olduğu gibi maalesef çok eksileri de var. Bizlerle sağlıklı etkileşim içine girildiği takdirde gerek hekimlerimizin, gerek yurttaşlarımızın, gerekse sistemin aksayan noktalarında ilerleme kaydedeceğimize inanıyoruz.

AİLE HEKİMLERİ, TÜKENMİŞLİKLE KARŞI KARŞIYA BIRAKILDI
- Aile hekimleri de çok büyük mağduriyetler yaşıyor. Aile hekimliği ceza yönetmeliğinin hemen kaldırılması gerektiğini savunuyorsunuz. Aile hekimlerinin sorunlarını ve çözüm yollarını sizden dinleyelim Çimen hocam.

- 30 Haziran'da yayınlanıp 1 Temmuz 2021'de yürürlüğe sokulan ceza yönetmeliği özlük hakkı kaybı ve iş güvencesini tehdit eden maddeler içeriyor. Bir aile hekiminin ' Gidin Aşı olun ' şeklinde basına veya sosyal medyaya demeç vermesi 50 ceza puanı, ikinci kez beyanatı ise 2 x 50= 100 ceza puanı ile cezalandırılacak ve sözleşmesinin feshedilmesi söz konusu olacaktır. Çünkü 150 puanla komisyona sevk, 200 puanla sözleşmenin doğrudan feshi mümkün. Ceza puanlarından biri de hekimin kendisine saldıran kişiye basit yaralama olmaksızın karşılık vermesinin 50 ceza puanı yazması, hekimin kendini savunma hakkı bile bu şekilde engellenmektedir. Bunların dışında ASM'lerin fiziki koşulları yetersiz, cari giderleri çok fazla. Ancak cari devlet katkısı sadece yüzde 30 artmıştır. Hekim cebinden harcama yapmaktadır. ASM'lerin kiraları yüksek. Yetersiz teknik donanım ve alt yapı ile hizmet vermeye çalışırken HYP (Hastalık Yönetim Platformu) adı altında ASM koşullarında yapılamayacak tetkiklerden, hekimin hastayı sevk etmek üzere yönlendirmesi ve bu sorumluluğun hekime yüklenmesi, 40'ın üzerinde rapor kalemi, aşı, izlem, tedavi sarmalında kısılıp kalan Aile hekimini tükenmişlikle karşı karşıya bırakmaktadır. Aynı sorun günde 100 civarı hasta bakan polikliniklerde de geçerli. Yönetmeliğin iptali, koşulların düzeltilmesi için gereken adımlar ilgili paydaşlarla atılacaktır.

HEKİM GÜÇBİRLİÐİ, NİÇİN GÖREVE TALİP OLDU?
- Efendim, sizin söylemek istediğiniz, eklemek istediğiniz başka bir şey varsa, dinleyelim.

- Tüm aktardıklarımın dışında, tıp öğrencisinin, asistanımızın, uzmanımızın, yabancı dil öğrenerek yurt dışında yaşama isteklerini, kendi yurdunda değersiz, ezik hissetmesini engelleyebilecek tüm hususları kapsayacağız. Tıp fakültelerinin acil sorunlarını da masaya yatırıp çözümü, İzmir deki meslektaşlarımız ile birlikte arayacağız. İzmir Hekim Güçbirliği; tek yol göstericimiz Mustafa Kemal Atatürk şiarı ile Tıbbiyeli Hikmet'in memleket sevdasını benimsemiş, hekimlik onuru, hak ve çıkarlarını korumak, kollamak için göreve talip olmuştur.