Yazarımız Koray Hoylu'nun AK Parti Konak İlçe Başkanı Latif Özkan'la İzmir üzerine yaptığı söyleşi...
Koray Hoylu - İzmir'de yaşayan hemen herkesin ortak bir sıkıntısıdır ulusal medyada ismini duyuramamak. Konu her açıldığında iş adamlarımız, siyasetçilerimiz, sivil toplum kuruluşu yetkililerimiz hatta sıradan vatandaşımız bile uzun uzun sitem eder; 'İzmir'de olan olaylar ulusal medyada rağbet görmüyor, haberlerimiz ulusal basın kuruluşlarının sadece Ege sayfalarında yer alıyor' Böylesine kanıksadığımız bu ön yargıyı geçtiğimiz haftalarda İzmir'den bir siyasetçi adeta alt üst etti. AK Parti Konak İlçe Başkanı Latif Özkan, Konak'tan pırıl pırıl gençlerle (tamamını bire bir tanıdığım için bu sıfatı kullanıyorum) bir ekip kurdu ve proje hazırladı. 'Korkma Hemşerim Sorgula' Bu proje kapsamında bir çok çalışma yaptılar, bu çalışmaları da herkese duyurmak için bir site hazırlamışlardı ki olan oldu siteleri saldırıya uğradı. Tüm ulusal televizyon kanalları o gün ardı ardına canlı yayından verdi bu haberi. Hatta Fatih Koleji'nde engelliler ile ilgili bir programa katıldığı için bazı kanalların röportaj teklifini geri çeviren Latif Özkan'ı canlı yayına bağlamak için koleje canlı yayın arabası bile gönderildi. Bunun üzerine 'Madem olay ulusala sıçradı' fırsat bu fırsattır mantığıyla CHP de 'Korkirem' diye şarkılı türkülü basın açıklamaları yaptı. Latif Özkan, bütün açıklamalarında önemli olanın sitenin çökertilmesinin değil, gençlerin emekleri ve yaptığı projeler olduğunu söylese de pek kimse 'Ne yaptınız' diye sormadı. Haberler 'AK Parti'nin sitesi çökertildi' odlusu üzerine kuruldu. Geçtiğimiz gün pasaportta seyir teraslarında İlçe Başkan Yardımcısı Emre Kaya ile çay içerken tesadüfen karşılaştığım Latif Özkan'a kimsenin sormadığını ben sormak istedim. Zabıta-çaycı kavgaları, karbonatlı çayın yarattığı baş ağrıları nedeniyle röportajımıza sık sık ara versek de Latif Özkan son derece samimi yanıtlar verdi.
Koray HOYLU: 'Korkma Hemşerim Sorgula' Projenizle ilgili sitenizin çökmesi konusunda yüzlerce soru aldınız ama hiç kimse 'Sitenizin içerisinde ne vardı?' diye sormadı. İlk olarak bu siteden neyi sorgulayacaktınız?
LATİF ÖZKAN: Öncelikle şunu söylemeliyim ki bu projeyi İzmir'in çeşitli ilçelerinde yaşayan gençlerimiz üretti. Gün içerisinde otopark, trafik, yağmur yüzünden oluşan seller gibi bir çok konuda yaşadıkları sıkıntıları sorgulamak için kurulmuş bir düşünce topluluğu şeklindeydik. Ben de bu grubun hamiliğini üstlendim. Çeşitli konularda soru sorarak yerel yönetimlere yapıcı eleştirilerde bulunmak asıl amaç. Bu konuda çeşitli araştırmalar yaptık. Bunları gün be gün kamuoyuyla paylaşmak üzereyken bilindiği üzere sitemiz saldırıya uğradı. Ulusal medyanın gözü bu sitenin üzerine çevrildi. Durum böyle olunca tüm gözler bu çalışmaya çevrildiği için daha da profesyonel, her yönden dopdolu bir siteyi en baştan tasarlama kararı aldık. Yılbaşından sonra bomba gibi projelerle geliyoruz. Şarkıyla-türküyle değil, bilimsel verilerle, akademisyenlerin görüşleri doğrultusunda çalışıyoruz.
Koray HOYLU: Peki bu gençlerimizin şuan sorguladıkları konu hakkında biraz bilgi verir misiniz?
ÖZKAN: Son dönemlerde su konusunda bir araştırma yaptık. İzsu'nun son su zamları ve 17,5 tondan sonra zamlı tarife uygulandığı hepimizce biliniyor. Su konusunda akademisyenler ve tıp uzmanlarıyla görüşerek Türkiye'de sağlıklı bir hayat sürebilmek için bir kişinin günde ortalama kaç litre suya ihtiyacı olduğu konusunda araştırma yaptık. Bu araştırmanın sonuçlarına göre İzsu'nun son yaptığı zamların ve 17,5 ton kademeli artış uygulamasının 'Medeniyet ayıbı' olduğu ortaya çıktı. Uzmanlara göre; Türkiye'de bir kişinin içme ve kullanma (temizlik, bakım) olarak günde ortalama 200 litre, Avrupa'da ise 263 litre su tüketmesi gerekiyor. İzmir'de standart bir ailenin 5 kişiden oluştuğunu düşünürsek ve kişi başı da 200 litre su kullanması gerektiğine vurgu yaparsak bir ailenin günde 1 ton su tüketmesi gerekiyor. Bu hesaba göre medeni şehirlerin standart su ölçüsü aile başı 1 ayda 30 ton su tüketimini ön görüyor. Ancak İzmir Büyükşehir Belediyesi yaptığı son zamlar ve kademeli artış sisteminde bu medeniyet ölçülerini görmezden geliyor. Yani İzmirliye 17,5 tondan fazla su kullanma, kullanırsan zamlı ödersin şeklinde dayatmada bulunuluyor. Dünyada artık en önemli medeniyet ölçülerinden birisi de su'dur. Uluslararası bir çok panelde bu konuya vurgu yapılıyor. Suyu hep birlikte tasarruflu kullanmalıyız, değerini bilmeliyiz. Ancak bu konuda bize yapılan haksızlıklara da kim hangi partiye oy vermiş diye bakmadan hep birlikte hesap sormalıyız. İstanbul'da Ankara'da suya bir kuruş zam gelse yer yerinden oynuyor, ancak İzmir'de çıt yok. İzmir, tarihi ve kültürüyle medeniyetlerin beşiğidir ama yerel yönetimlerin vurdum duymalığıyla bu pırıltıyı lekeliyor.
Koray HOYLU: 'Kim hangi partiye oy vermiş diye bakmadan' derken neyi kast ediyorsunuz?
ÖZKAN: 'Korkma Hemşerim Sorgula' sloganı bir siyasi söylem değildir. Tamamen genç beyinlerin ortaya koyduğu hakkını arama psikolojisinin bir yansımasıdır. Yani sen CHP'ye, MHP'ye, AK Parti'ye ya da hangi partiye oy vermiş olursan ol bu bizi ilgilendirmiyor. Biz İzmirlinin ortak malı olan unsurların yerinde ve verimli kullanılıp kullanılmadığını irdeliyoruz. Korkma Hemşerim Sorgula derken kimsenin hangi partiye oy verdiğini sormadık ya da bizim icraatlarımızdan da bahsetmedik. Bu projedeki asıl amaç şudur; şimdiye kadar kim hangi partiye oy verdiyse yine verebilir ancak gördüğünüz haksızlıkları da hep birlikte sorgulamaktan çekinmeyin mesajını vermektir. Seçimlerde CHP'ye oy vermiş olabilirsiniz, ancak bu İzmirlilere su konusunda yapılan haksızlığı sorgulamayacağınız anlamına gelmez. İzmir'de yaşayan herkes, oy verdiği parti midir değil midir diye bakmadan öncelikle kendine yapılan haksızlığı sorgulamakla yükümlüdür. Konak'ta son iki yılda esnafın önünü açacak, vatandaşın hayatını kolaylaştıracak çalışma yapılmadı. Hep birlikte bunu sorgulamalıyız. Gecekondulaşma neden artıyor, kentsel dönüşüm projesi neden yapılmıyor? Her gün 17:00 ile 19:30 saatleri arasında trafik İzmirlileri neden bezdiriyor? Bunları sorgulayalım artık.
Koray HOYLU: Bahsettiğiniz kadar da siyah beyaz olduğunu düşünmüyorum. Konak'ta özellikle Alsancak bölgesinde renkli bir yaşam var.
ÖZKAN: Öyleyse size kinayeli bir şekilde durumu tersinden anlatayım. Böylece daha iyi betimlemiş oluruz. İlçemizde eğlence konusunda daha da çeşitli etkinlikler sunulmalı. Konak Belediyesi kaplumbağaların üzerine mum dikip dolaştırmalı, fillere tahterevan kurulmalı, zürafa yarışları düzenlenmeli hatta gökyüzüne kadar merdiven kurulmalıdır. Çünkü Konak`ta gecekondulaşma hiç yok, kent yenileme projesine gerek yok. Sokaklarda çöp yığınları olmadığı için temizliğe de ihtiyaç yok. Hatta hayvan leşlerinin toplanmasına da gerek yok. AB projeleri konusuna eğilmeye gerek yok, Konak`a yeni proje kazandırmaya gerek yok. Konak`ta hiçbir hizmete gerek yok hep eğlence düzenlensin hatta yeni eğlence etkinlikleri bulunması için AR-GE ekibi kurulsun.
Koray HOYLU: İzmir'de toplanan vergiler ve aktarılan ödeneklerle ilgili öteden beri AK Parti Hükümeti'ne yöneltilen bir eleştiri var. Zaten kentsel dönüşüm ve benzeri konuların yapılamamasının nedenleri olarak da bu gösteriliyor. Buna ne diyeceksiniz?
ÖZKAN: Şehirler için ekonomiye aktarılan vergi ve genel bütçeden alınan payların hesaplanması gerçekten çok önemli bir konudur. İzmirlilerimizin bu konuda duyarlı olması bizi son derece mutlu eden bir davranıştır. Ancak bu hesapları kimi çevreler bilerek ya da bilmeyerek yanlış yapabiliyor. İzmir'i, küçük şehirlerle kıyaslayarak vergi ve aktarılan bütçeyi hesaplarsanız bu hataya düşersiniz. Çünkü Türkiye'de illerin gelişmişlik sıralaması ve imkanları bellidir. İzmir'le ilgili böyle bir hesap yapıp bunu da kıyaslamayla ortaya koyarsak Büyükşehirlerle kıyaslamalıyız. Yani İstanbul ve Ankara'yla kıyasladığımızda İzmir'e aktarılan ödeneğin kat be kat yüksek olduğunu görürüz.
Koray HOYLU: AK Parti'de yerel konularda en sert muhalefet yapan İlçe Başkanısınız. Size en çok sorulan soru 'Göreve gelirseniz neler yapacaksınız' olmuştur, bir de tersten sormak istiyorum gelecek Yerel Seçimlerde parti olarak siz göreve gelirseniz neyi yapmayacaksınız?
ÖZKAN: Bir norm kadro uygulaması var. Buna göre belediye, harcadığı paraların ancak yüzde 30'unu personel masrafı olarak ayırabiliyor. Bütçe gerçekleşme rakamlarına baktığımızda, bu yüzde 30 aşılmıyor. Zira aşıldığı takdirde kanun gereği belediye başkanı, bu paraları kendi cebinden ödemek durumundadır. Aşmıyor ama ne yapıyor, hizmet alımına yöneliyor. Hizmet alımını ise belediyeye ait Merbel ve İzbel şirketlerinden yapıyor. Şu andan itibaren ben konuşmuyorum, rakamlar konuşuyor. Bakın, 2010 yılında 22,5 milyon lira personel gideri, bunun 3,9 milyonu SSK ve 31,8 milyon lirası hizmet alımı olarak gerçekleşmiş. Şimdi düşünün, 2010 yılında harcanan paranın tamamı 89 milyon lira. Gelirin de 3 milyon lira eksik olduğunu düşündüğümüzde harcanan paranın yüzde 65'i personel gideri olarak veriliyor. Peki 2011 yılında bu ne olacak? Bütçe rakamlarına baktığımızda geçen yıl 22,5 milyon olan, bu sene 28,4 milyona çıkıyor, SSK ile birlikte hizmet alımı, tam 15 milyon lira arttırılıp 46,6'ya çıkarılıyor. Bu durumda toplam 79,3 milyon lira sadece personel ve hizmet alımlarıyla kullanılmış oluyor. 2011 yılında belediyenin gelirlerini reel olarak yüzde 10 arttırdığını düşünürsek, önümüzdeki sene bütçenin yüzde 85'i bu amaca yönelik kullanılmış olacak. Göreve gelirsek böylesine yanlış bir uygulama yapmayacağız. Bir de tanıtım ve temsil giderleri var ki…
Koray HOYLU: 'Temsil gideri' denildiğinde zaten insanın aklına hiç iyi şeyler gelmiyor. Bu konudaki sıkıntı nedir size göre?
ÖZKAN: Yapılan yardımlar arasında büyük bir adaletsizlik var. Reklama, konsere, eğlenceye, saza, caza harcanan paralar zirve yaparken sosyal belediyecilik dibe vurmuştur. 2009 yılında öngörülen yardım 3.5 milyon lira iken, 2.5 milyon liraya düşürülmüştür. 2010 yılında öngörülen yardım 3.585 milyon lira iken, sadece 849 bin TL'ye ödeme yapılmıştır. 2011 yılında öngörülen yardım miktarı bile komik bir rakama çekilerek, 604 bin lira olarak belirlenmiştir. Sözde tanıtım, ağırlama için bütçesini giderek yükselten Konak Belediyesi, neden sınırları içindeki fakir fukarayı görmezden gelmektedir?
Koray HOYLU: Teşkilat içinde '5 H' diye adlandırılan çalışma prensibiniz olduğu söyleniyor, açıklar mısınız?
ÖZKAN: 5 H'nin açılımı; Hayal, Hazırlık, Hareket, Heyecan ve Hitap'dır. Yani önce hayal edeceğiz. Biz Körfezde deniz ulaşımının sağlandığı, metronun bittiği, kent yenilemelerinin yapıldığı, parkların, spor alanlarının ve daha pek çok güzelliklerin olduğu bir Konak hayal ediyoruz. Ama Konak Belediyesinde bunları hayal eden bir kadro yok. Bu sene 579 bin liralık ağırlama bütçesi şimdiden 3.490 bin lirayı aşmış. Bu kadar parayla kimler ağırlanıyor. Konak çiçekle, böcekle, ağırlamayla idare edilecek bir ilçe değil. Korku tüccarlığı yaparak yaptıklarının sorgulanmasını önlemeye çalışıyorlar.
Koray HOYLU: AK Parti İl Başkanlığı'nda referandumun ardından yaşanan sıkıntı sizi etkiledi mi?
ÖZKAN: Konak'ta çok kaliteli bir ekibimiz var, o nedenle çalışmalarımızı ne referandumdan önce ne de referandumdan sonra hiç yavaşlatmadık. Aksine daha da yoğun programlar hazırlamaya başladık. Öncelikle yönetim kurulu üyelerimizin her bir ciddi anlamda birer cevher. Bu nedenle görev bölümü, koordinasyon konusunda hiçbir sıkıntımız olmadı şimdiye kadar. Çalışmaları anlatırsak yazman için sayfalar yetmez. Ancak engellilerimiz, sanat, sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği konularında ciddi çalışmalarımız var. Her hafta yönetim kurulumuza bir misafir alıyoruz. Şimdiye kadar; şairler, ses sanatçıları, tıp uzmanları, yerel yönetim uzmanları, akademisyenler, sosyologlar ve engellilerimiz katıldı. Son olarak da Dünyaca ünlü bir ses olan Barış Elçisi Ersin Faikzade konuğumuzdu. Mahalle toplantılarımız, sandık müşahitleri toplantılarımız devam ediyor. Ayrıca vatandaşlarımızın bir araya gelebileceği, çay içip sohbet edebileceği sohbet evleri açıyoruz.