Kayseri'de uzun yıllar yaptığı belediye başkanlığındaki çalışmalarını CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na açtığı tazminat davasını alt mahkemede kazandıktan sonra dağıttığı 'sucuklarla' taçlandıran Mehmet Özhaseki yedi belediye başkanı ile birlikte İzmir'e geldi. AK Parti'nin belediye başkanlığı koltuğunda otururken istifa ettirerek 'yerel yönetimleri' teslim ettiği Özhaseki'nin ziyaretinin, bir süre önce 'kardeş belediye' uygulaması için gelen, İzmir'de AK Parti ve mevcut seçim kazanan belediye başkanlarının sonrasında Büyükşehir karşısında 'gardını düşüren' açıklamalar yapan Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu'ndan çok daha anlamlı olduğunu söylemekte fayda var. Birincisi, yedi yeni kardeş belediye İzmir'dekilerden güçlü, mali yapısı sağlam ve nüfusları fazla. O yüzden sistem gereği 'veren el' olacakları için İzmirliler de 'ağırlayan ev' modunda misafirperverliklerini yaptılar. Her başkan 'nurtopu' gibi dünyaya gelen yeni kardeşini yanına alarak ilçesini tanıttı, durumunu anlattı ya da yardım istedi.

İzmir'de İl Başkanı Bülent Delican'ın koordinasyonunda gerçekleştirilen bu uygulama aslında yeni bir sistemi daha ortaya koydu. O da terör olayları, özerklik ilanı, hendekler, şehitler ve ölen sivil birçok vatandaşlar nedeniyle yeniden gündeme gelen 'yerel yönetim yasasındaki' değişiklik… Kamuoyunda 'Melih Gökçek Yasası' olarak bilinen 5216 Sayılı Büyükşehir yasası 2014 yılı itibariyle 6360 sayılı 'Bütünşehir Yasası' haline getirilerek yani genişletilerek abi konumundaki il belediyelerine büyük yetkiler getirdi. Hele ki Büyükşehir vasfını taşıyan yerlerde özellikle İstanbul-Ankara ve İzmir gibi şehirlerde ilçe belediyeleri 'şube müdürlüğüne' dönüştü. Sadece iktidar partisinin değil muhalefetin de bu konuda şikayeti var.

Peki değişiklik olacak mı, olacaksa neler değişecek? Değişiklik ne getirecek ya da götürecek? Birincisi AK Parti ve CHP bu meselenin sorun olduğunu iyi biliyor ve değişiklik için ortak zemin arıyor. Özhaseki ile CHP'nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun bir araya gelmişler fakat uzlaşamamışlar. Ortak bir karar çıkarsa yasal düzenleme meclisten rahat geçer mantığındalar. Özellikle ziyaret boyunca AK Partili İzmir'deki yedi belediye başkanı İzmir Büyükşehir Belediyesi'nden yeterli desteği göremediklerini, üvey evlat muamelesi gördüklerini dile getirdiler. Tabi ki en büyük konu mali problemler. Özhaseki bu konuda net bir Kayserili önerisinde bulunarak, 'İller Bankası'ndan düşük faizli kredi çekin bu parayı özel bankalarda yüksek faizle işletin' dedi. Kendisinin de yaptığını ifade etti. Ardından birçok gelir ve mali yapı düzenlemesi için şifreleri anlattı. Gerisi başkanlara kalmış.

Gelelim bu konunun vatandaşı ilgilendiren boyutuna... Hükümet ve iktidar partisinin yetkili isimleri yasa değişikliğinin yeniden gündeme gelmesiyle iyice sıkışmış durumdalar. Birincisi Büyükşehirlerin kendi arasında kavgası, ikincisi ilçelerin büyükşehirlerle kavgası var. Özhaseki'ye göre bu içinden çıkılabilecek bir konu, herkesi memnun edebilecek sistem değil. Vatandaşa gelecek olursak mali konular sorun olduğu için yeniden gelir düzenlemesi yapılmak zorunda. Belirlenen 15 adet yeni planlamada vatandaşa yükler geliyor. Bu da zam ve faturalarda ek ödeme demek. Çünkü en büyük iller bankası payını kişi başı aylık 721 TL ile Kocaeli (İzmit), ikinci payı ise 680 TL ile İzmir alıyor. Daha düşük alanlar da (235 TL-Gaziantep) var. Ortalama aylık kişi başı pay olan 404 TL'nin dengelenmesi gündemde. Bu da devletin bütçesine yıllık 4 milyar TL ek yük demek. Özhaseki Maliye Bakanlığı'nı ikna etmek yerine zamların daha mantıkla olabileceğini düşünüyor. Çünkü bakanlık 2016 yılı itibariyle seçim vaatleri nedeniyle bütçe açığını 22 milyar TL öngörmüş durumda.

Yasanın tek elden düzenlenmesinin en büyük engeli de terör olayları. AK Parti ve Hükümet yetkilileri düzenlemelerden teröre destek veren belediyelerin yararlanmasını istemiyor. Bunun uygulaması da 'Misak-ı Milli' sınırları içinde imkansız olduğu için yasa top gibi oradan oraya gidip geliyor. Sonuçta bir çalışma yapılacak ve ortaya konulacak. Kısa vadede zor gibi görünse de 2016 yılı içinde bu yasanın çıkmayacağı netleşmiş durumda. Özellikle ilçe belediyeler, birbiriyle yarışan büyükşehirler umduğunu hemen bulamayacak. Yeni düzenleme olana kadar da herkes şimdilik başının çaresine bakacak.

NOT: AK Parti'de Selçuk Belediye Başkanı Zeynel Bakıcı ile İlçe Başkanı Sema Yeşilçimen arasındaki çekişme İzmir sınırlarını çoktan aştı. Yeşilçimen belediye başkanını partili olmamakla, belediye başkanı da ilçe başkanını belediyeye müdahale etmekle suçluyor. Kim parti üst yönetiminden birisini bulursa derdini anlatıyor. Hal böyle olunca sorunu çözmek de partiye düştü. İl Başkanı Delican ve Yerel Yönetimlerden Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Hüsnü Boztepe'nin müdahalesi ile sorun şimdilik kapanmış gibi görünüyor. Belediye başkanı iki bürokratı görevden alarak ilk hamleyi yaptı. Bundan sonrası ilçe başkanına kalmış durumda. Özhaseki'nin uyarısı gayet netti. Ve herkesin içinde söylediği , 'İki kişiden birisi iyiyse orada kavga çıkmaz. Çıkarsa da nefistendir. Nefsinize sahip çıkın' sözleri dikkat çekti. Bu sözler anlayana çok şey ifade ediyor.