Karanlığın ötesinde
ötesinde bir yerde,
umut olmalı
avucunda eriyen ay parçası
mehtabın kızıllığına
kaygan, usulca akmalı.
Bronz elleri
tan vaktine yetişince madenci
bilegine saplı küreği,
gökyüzüne merhaba demeli
merhaba,
çok şükür,
bugün de güneş doğdu.
Beşiği kapı koluna gerili
çingene salıncağında bebeğin
gözlerindeki sevinci görmeli
koynuna sokup sevmeli
yolunu sabırla bekleyen sevgiliyi.
Alnının terinden,
yeninin kirinden
silinmeden
hasretle oturmalı sofraya
ekmeğin ucundan,
bir bardak suya uzanmadan
minnetle koparıp yemeli
oh çok şükür
bugün de karnımız doydu demeli
tevekküllü
bugün de yer yerinde durdu, sallanmadı.
Uzunca, upuzunca
türküler yakılınca
dağ başında yalnız kalınca
madencinin yüreği,
ne gamlı, ne kederli
hep hülyasında el kadar bebeği,
yatağında sere serpe sevgili,
bir de sofrasında tandır ekmeği
karanlığın ötesinde mutlak umut olmalı
o umutla gökyüzüne bakmalı
ve merhaba demeli
merhaba,
çok şükür,
bugün de güneş doğdu.
7 yıl önce yazdığım bu şiiri yaşamını maden kazalarında yitiren Soma'daki ve tüm madencilere adıyorum. Gökyüzüne ve doğan güneşe her gün umutlu merhabalar diyesiniz diye…
Yakınlarını kaybeden tüm madenci ailelerine başsağlığı diliyorum. Allah sabır versin. Bir daha hiç olmasın, yaşanmasın bu dramlar dilerim…