Rus büyükelçisi Karlov'a yapılan suikasttan sonra basınımızda tartışılıyor; katil polis Fetö'cü müydü, El-Nusra'cı mıydı, şucu mudu, bucu muydu?

Hiç kimse şunu farketmiyor ya da hiç kimse şunu söylemeyi akıl edemiyor: Bir polis memurunun taraflı olması tuhaf değil mi? Kamu görevi yapanların tarafsız davranması gerekmez mi? Eğer davranamıyorlarsa bunların eğitiminde yanlışlık ve eksiklik yok mudur?

Kamu güvenliğini sağlamakla görevli personele, göreve başlamadan önce verilmesi gereken en önemli eğitim, öğretilmesi gereken en önemli prensip tarafsızlık ilkesi olmalıdır. Göreve başlatılmadan önce bütün güvenlik elemanları sıkı bir imtahana tabi tutulmalıdır. İdeolojik eğilimleri olan ve yansız davranamayacağı tesbit edilen adaylara daha baştan set çekilmeli ve bunların kamu güvenliğinden sorumlu kişiler olmasına asla izin verilmemelidir.

Karlov'a silah çeken el gibi polis teşkilatındaki ya da diğer güvenlik elemanlarından ideolojik eğilimlerinin etkisi altında hareket edebilecek kişilere devletin silah ve mühimmatı teslim edilemez. Bu durum çok tehlikelidir. Atatürk'ün çok engin bir öngörüyle işaret etmiş olduğu gibi ordu nasıl siyasete karıştırılmamalı ise aynı şey güvenlik birimleri için de geçerlidir.

Polisin yani canımızı ve malımızı emanet ettiğimiz kişilerin eğitimi önemli olduğuna göre, polis adaylarının sadece iki yıllık yüksek okul ya da dört yıllık akademik eğitimden geçirilip mezun edilmesi de yeterli değildir. Polis akademesi öğrencilerinin, günümüzdeki teknolojik gelişmelere uygun bir şekilde eğitilirken aynı zamanda uluslararası terörizm, mülteciler, sosyoloji, psikoloji ve davranış bilimleri gibi konularda da çok sıkı bir eğitim ve öğretime tabi tutulması ve bir dizi psikolojik ve davranışsal testlerden geçirilmesi elzemdir. Bu testleri başarıyla veremeyenler daha baştan engellenmeli ve okuldan ihraç edilmelidir.

Batı'daki ve dünyanın diğer ülkelerindeki polis teşkilatlarına polis alımıyle iligili şartlar konusunda, akademik araştırmalar yapmakla işe başlanabilir. Bu konuda atılacak ilk adımlardan biri de kamuoyunda, polis ve güvenlik elemanları hakkında oluşacak güven duygusu zaafiyetinin önüne geçilmesidir. Bunu sağlamak için polis teşkilatı ve kamoyu arasındaki iletişim kanalları açık ve güven verici bir şekilde temin edilmelidir. Eğer polislerimiz arasında, liderlik vasıflarına sahip olanlar teşvik edilerek iyi imkanlarla donatılırlarsa, toplumla polis teşkilatı arasında kaliteli ve tatmin edici iletişim kanallarının yolu da daha kolay açılabilir.

15 Temmuz darbe girişiminden sonra toplumun bazı kesimlerinde askere karşı bir güvensizlik ve kuşku oluşmuştu. Karlov suikastından sonra şimdi aynı güvensizlik ve kuşkunun polise karşı da oluşmasının önüne geçilmelidir. Yoksa askere güvenme, polise güvenme... Kime güveneceğiz peki?