İntegral olarak 'Başkanlık' sistemine ilişkin tartışmalar başladığından bu yana İzmir merkezli bir araştırma şirketi olmanın sorumluluğuyla kentin bu konuda nerede durduğunu saptamaya çalışıyoruz.
Moda deyimle nabzını tutuyoruz. Şubat 2015'ten bu yana…
Rakamlar gösteriyor ki İzmir'in başkanlık sistemine ilişkin duruşu her daim netti. Dahası net olan her araştırmada karşımıza çıkan yüzde 60'lık bir karşı grubun varlığıydı. Başkanlık sistemine ilişkin elimizdeki ilk veri Şubat 2015'te yani 7 Haziran'a gidilen süreçteydi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 400 vekil isteyip il il dolaştığı süreçte… AK Parti'nin yüzde 26,2 alabildiği seçimde… Evet'in oranı yüzde 27,2 gerçekleşiyordu. Ve de AK Parti seçmeninin yüzde 23'ü sisteme karşıydı. Bu süreçte HDP tabanı Evet'e daha yakındı.
Elimizdeki ikinci veri Eylül 2015'te yani 1 Kasım'a gidilen süreçten…
Bu kez soruyu 5 şıkka indirgeyip ortalama bir seçmenin nerede durduğunu saptamak istemiştik. Başkanlık sisteminin Türkiye için en doğru model olduğuna inananların oranı yüzde 17,8, sistemi tartışılabilir bulanların oranı yüzde 8,3'tü.
En doğru modeldir diyenlerin ağırlık merkezi tabi ki AK Parti seçmeniydi. Ama AK Parti seçmeni 4'e bölünmüştü. Karşı olanlar, kararsız olanlar, kafası karışık olanlar ve ateşli taraftarlar..
Üçüncü veri ise Mayıs 2016'dan yani 1 yıl öncesine aitti.
Bu sonuçları o tarihte kamuoyu ile paylaşmıştık. Hayır cephesi neredeyse bugün olduğu kadar netti.
16 Nisan'la aralarındaki tek fark HDP ile MHP tabanının yer değiştirmesiydi. MHP'den Evet'e gidecek olan destek o tarihte yüzde 6 iken HDP'den 16,7 görünüyordu.
AK Parti tabanının ise yüzde '10'u hayır veririm' derken yüzde 14'ü kararsızım diyordu.
Dördüncü araştırma 15 Temmuz sonrasının fotoğrafını yansıtıyordu.
Bu çalışmayı da kamuoyu ile paylaşmıştık. Üç ay öncesine göre başkanlık sistemine olan destek neredeyse yüzde 30 artmış 20,5'ten 30,0'a yükselmişti. Ama Hayır diyenlerin oranı hala yüzde 63,5'teydi. 1 Kasım'ın AK Parti seçmeninde yüzde 22'lik karşı duruşa karşın MHP, HDP ve bir miktar CHP'linin desteğiyle oran yüzde 30'ü yükseliyordu.
Ve Aralık 2016… İntegral'in kamuoyuna paylaştığı son araştırma.
Hayır'ın ilk kez yüzde 60 barajının altına düştüğünü gördük. Evet ise 6 ay öncesine göre 1 puan artmıştı. Kararsızlar yüzde 11'i gösteriyordu.
AK Parti'deki Hayır'cılar yüzde 9,4'ü gösterirken MHP tabanı tam anlamıyla ikiye bölünmüştü. Hatta Evet diyenlerin oranı yüzde 41'i gösteriyordu. Neden? O tarihte Anayasa paketi netleşmemiş henüz meclise dahi inmemişti. Bahçeli referandum yolunu yeni açmış MHP'li muhalifler ise henüz sahada boy göstermiyordu.
CHP ve HDP seçmeni ise Hayır'ın ana direkleri gibi duruyordu.
Sonra paketin içeriği açıklandı. MHP'li muhalifler sahaya indi. Durum değişti.
Kamuoyuna değilse de müşterilerimize açıkladığımız, geniş gruplara kapalı devre sunduğumuz iki araştırmamız daha var.
Biri Şubat sonunu diğeri Nisan'ın ilk haftasını gösteriyor.
Şubat sonunda kararsızların bir bölümü dağıtılınca Evet yüzde 27,9 Hayır yüzde 65,5 idi. Kararsızlar yüzde 7!
Nisan'ın ilk haftasında gerçekleştirdiğimiz ve AK Parti'nin Gündoğdu mitinginden bir gün önce tamamlayarak müşterilerimize sunduğumuz son araştırmada ise deyim yerindeyse 12'den vurmuştuk.
Şubat sonundaki çalışmamızın sonuç bölümünde dedik ki; 'İyi bir kampanya ile Hayır'ların çıkabileceği üst limit yüzde 71-72 seviyesidir… Evet'ler ise en fazla yüzde 33-34 seviyesini görebilir. Normal bir çalışmayla Hayır oranı 67-68 seviyesine çıkacaktır'
Ayrıca son iki çalışmamızda müşterilerimize Evet'lerin içinde bir miktar da olsa gizli hayırcıların olduğunu not etmiştik.
Tüm bu grafiklerin/araştırmaların bize gösterdiği sonuca gelince;
7 Haziran'daki acı tecrübenin ardından tamamen rafa kaldırılacağı düşünülen 'başkanlık sistemi' nasıl oldu da yeniden önümüze geldi hatta geçti?
Yanıt Ağustos 2016 araştırmasında saklıdır. Sadece 3 ay gibi kısa sürede sisteme olan destek İzmir'de yüzde 30 artış göstermişse Türkiye sonuçlarını varın siz düşünün… Erdoğan darbe sonrası oluşan devlete ve devleti yönetenlere sahip çıkma refleksinden kaynaklı halk desteğini görmüş ve bunu uzun süredir 'Siyasetteki arzum' dediği başkanlık sistemi için fırsata dönüştürmüştür.
-Ama efendim bu konuda ilk adımı Devlet Bahçeli atmamış mıydı?
Hayır! İlk adımı Gemerek Asliye Hukuk Mahkemesi attı. Mayıs 2016'da…
-Olur mu öyle şey. Gemerek Mahkemesi'nin kararı MHP kurultayının yapılamayacağına ilişkin değil miydi?
-Aynı şey aslında! Bence Devlet Bey'e o ilk adımı attıran 'kurultay yapılamaz' kararının ardında dimdik duran Sivas'ın Gemerek İlçesi'ndeki Asliye Hukuk Mahkemesi Hakimliğidir.
Deniz Gezmiş'in yakalandığı yer olarak bilinen Sivas'ın Gemerek İlçesi'nin işte bu nedenle 16 Nisan'la da yakından bir ilişkisi vardır. Tabi ki bana göre...