ANKARA - Yüksek Seçim Kurulu, KCK tutuklusu Diyarbakır bağımsız milletvekili Hatip Dicle'nin milletvekilliğini düşürdü. Kurul gerekçe olarak Anayasa'nın 76. maddesini gösterdi. Madde, örgüt suçundan 1 yıl ve daha fazla hapis cezası alanların milletvekili olamayacağını öngörüyor.
Hatip Dicle'nin 'terör örgütü propagandası yapmak' suçundan aldığı 1 yıl 8 aylık hapis cezası, 9 Haziran tarihinde kesinleşmişti.YSK, Diyarbakır'dan 78 bin oy alarak seçilen KCK tutuklusu Hatip Dicle'nin milletvekilliğini düşürdü. Açıklama kurulun başkanvekili Turan Karakaya'dan geldi.
Kurul bu kararına gerekçe olarak, Hatip Dicle'nin 'terör örgütü propagandası yapmak' suçundan aldığı 1 yıl 8 aylık hapis cezasını gösterdi. Anayasa'nın 76. meddesine vurgu yapılan gerekçede, maddenin, örgüt suçundan 1 yıl veya daha fazla hapis cezası alanların milletvekili olamayacaklarını hükme bağladığı belirtildi. (Dicle'nin bu cezasıyla ilgili Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi geçen hafta bir karar vermiş ve Dicle'nin KCK Davası kapsamında tutuklu kaldığı 453 günlük sürenin, 1 yıl 8 aylık cezasından mahsup edilmesine kararlaştırmıştı.)
SAVUNMASI BEKLENMEDİ
YSK'nın daha önceki açıklaması, Dicle hakkındaki kararın savunması alındıktan sonra verileceği yönündeydi. Tutuklu olan Dicle de, dün Diyarbakır İl Seçim Kurulu'na savunma için gitmiş ve ek süre istemişti.
İTİRAZ YAPILACAK AMA...
YSK'nın, dün sabah saatlerinde başlayan ve saat 23.00'te sona eren toplantıda verdiği karara, Dicle'nin avukatlarının bugün itiraz edecekleri belirtildi.
YSK'nın da bugün asil üyelerin yanı sıra yedek üyelerin katılımıyla toplanacağı ve itirazı değerlendireceği kaydedildi. Öte yandan, bugüne kadar yedek üyelerin katıldığı toplantıda kararların değişmediğine dikkat çekildi.
ŞİMDİ NE OLACAK?
YSK'nın bu kararı sonrası akıllara iki soru geliyor: Diyarbakır'dan Meclis'e hangi aday gidecek ve YSK Dicle'nin milletvekilliği başvurusunu niye kabul etti?
İlk soruya ilişkin YSK, Diyarbakır İl Seçim Kurulu'nu işaret etti. Açıklamada ya bağımsızlardan ya da bir parti adayının Meclis'e gireceği belirtildi. Ancak burada da, başka bağımsız milletvekili adayı olmaması dikkat çekiyor. Bu durumda bir parti adayının ki, o da AK Parti olacak, Meclis'e gideceği yönünde yorumlar yapılıyor.
'YSK Dicle'nin milletvekilliği başvurusunu niye kabul etti?'ye yanıtı ise, Dicle hakkındaki 1 yıl 8 aylık hapis cezasının kesinleştiği tarih veriyor. Yargıtay, Dicle'nin 'terör örgütü propagandası yapmak' suçundan aldığı hapis cezasını seçimlerden 3 gün yani 9 Haziran'da onaylamıştı. O tarihte de milletvekili kesin aday listeleri YSK tarafından ilan edilmiş durumdaydı.
"MECLİS'E GİTMEYİZ"
Bu arada BDP'den KCK davasından tutuklu bulunan 6 milletvekilinin hepsinin serbest bırakılması yönünde bir açıklama gelmişti. Açıklamada, aksi bir durumda Meclis'e girilmeyeceği belirtilmişti.
BİR YORUM: DOĞRU VE YANLIŞ
Ceza hukukçusu Yılmaz Yazıcıoğlu:
"Bir yandan doğru bir yandan yanlış bir karar. Diyarbakır'dan bağımsızlar 6, AK Parti 5 milletvekili çıkarmıştı. Dicle'nin vekilliğinin düşmesiyle Meclis'e gitmesi gündeme gelecek isim, AK Parti'nin 6. sıra adayı olan Yüksek inşaat mühendisi Oya Eronat.
OYA ERONAT
Anayasa’nın 76. maddesi kimlerin milletvekili olamayacağını düzenliyor. Milletvekili Seçimi Kanunu da kimlerin aday olup olamayacağını belirliyor. Hatip Dicle’nin mahkum olduğu suçtan dolayı milletvekili olamaması söz konusu.
Ancak YSK seçilmesine izin verdi ve seçildi. Bu olduğuna göre Anayasa’nın 83. maddesi gündeme gelir ve buna göre milletvekili sıfatının düşürülmesi gerekir. Ancak 83. maddede hangi suçlardan dolayı milletvekilliğinin düşürüleceği düzenlenmemiş. Yani Anayasa’da bir boşluk bulunmakta. Milletvekili Seçimi Kanuna atıf olabilir ancak Anayasa atıf yapmadığı için ve 83. maddeye geçildiğinden dolayı hukuki bir boşluk bulunmakta. YSK’nın, seçildikten sonra mazbatasını vermekten başka çaresi olduğunu düşünmüyorum. Fiili olarak karar doğru olabilir ancak hukuki olarak doğru bulmuyorum."
AHMET TÜRK: HALKIMIZ ELİ KOLU BAĞLI KALMAYACAK
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Diyarbakır' da basın toplantısı düzenledi. Ahmet Türk açıklamalarda bulundu. İşte Türk'ün açıklamalarından satır başları:
"Türkiye’yi kaosa sürüklemeye dönük bir karardır. Son dönemde demokratik siyasetin önünü açmak için yoğun bir çaba ve büyük fedakarlıklar gösterildi. Bu karar gerçekten devletin Kürt sorununa yaklaşımını ve çözüm anlayışına yaklaşımının ne olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Tabi ki demokratik zeminin kaydırılması, kaybettirilmesi durumunda, birileri de şunu görmesi gerekiyor.
Biz uzun süreden beri demokratik bir anayasa, demokratik ulus, demokratik cumhuriyet ve demokratik özerklik projelerinin yaşama geçirilmesi konusunda çok önemli çabalar sarf ettik. Ancak bu çabaları ortadan kaldıran bu anlayış, halka da halkın iradesine de hesap verecektir. Halkımız bu hukuksuz kararı elbette demokratik tepkisini gösterecek. Halkımız böyle kararlar karşısında da eli kolu bağlı kalmayacaktır.
'KARARLILIĞIMIZI GÖSTERECEĞİZ'
Tabiî ki bu hukuksuzluğa karşı, Türkiye’yi çatışmalı bir sürece götüren bu anlayışa karşı, Türkiye demokrasisi güçleri, aydınları da suskun kalmayacaktır, kalmamalıdır. Çünkü bu proje ve uygulamalar, Türkiye’yi kaosa sürükleyen bir uygulamadır. Bu kaos ortamından hepimiz büyük acıları yaşayabiliriz. Bu nedenle basından, demokratik kamuoyundan, demokratik güçlerden bu karara karşı, demokrasi için halkların kardeşliği için ortak bir tepkinin geliştirilmesini istiyoruz, bekliyoruz.
KARAR RESMİ GAZETE'DE
Grubumuzla tüm konuları tartışacağız. Söylediklerimizin arkasında duracağız. Tartışacağız ve sonuç olarak daha önce söylediklerimizin arkasında olduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Sorunların çözümünü sağlamaya yönelik, demokratik zemininin önünü açmaya yönelik bir çalışma alanı olarak gördük. Diyalog ve müzakerelerin başlaması için parlamentoda bulunmayı esas aldık. Diyalog ve müzakere anlayışını ortadan kaldıran bir yaklaşım olursa, biz geçmişte söylediğimiz kararlarımızı yürütme konusunda, kararlılığımızı birlikte göstereceğiz."
BAĞIMSIZ MİLLETVEKİLLERİNDEN SERT AÇIKLAMALAR
BDP Eş Genel Başkanı Filiz Koçali, Levent Tüzel, Bengi Yıldız, Hasip Kaplan ve Altan Tan YSK'nin kararına sert tepki göstererek, ‘‘Bu Kürtlere karşı bir savaş ilanıdır. Biz haklı tepkimizi ortaya koyacağız. Artık çözüm bulmak YSK ve Başbakan Erdoğan'ın işidir. Adaletin bittiği yerde barış da olmaz" diye konuştular.
FİLİZ KOÇALİ: Bizim kararımız çok nettir. Biz ya 36 milletvekilimiz ile o Meclis'e gideceğiz ya da gitmeyeceğiz. YSK'nın kararını ne Diyarbakır halkı ne bölge halkı ne de vicdanı olan kabul edebilir. Biz haklı tepkimizi ortaya koyacağız. Artık çözüm bulmak YSK ve Başbakan Erdoğan'ın işidir. Hukuk dışı bir karar. Dicle'nin adaylığı kesinleşti. Yargıtay'ın daha önce aldığı karar Yüksek Seçim Kurulu'na sunulmuştu ve YSK Dicle'nin milletvekili adaylığı YSK tarafından iptal edilmemişti. Bu 12 gün içerisinde hukuki olarak değişen bir durum yok. Dicle Diyarbakır'da en yüksek oyla seçilmiş bir vekildir. Halkın iradesi yok sayıldığı için bu karar kabul edilebilir değildir. Bu karar adil ve hukuki olmadığı gibi provakatif bir karardır. Söz konusu karara ilişkin gerekli başvurular yapılacaktır ama bizim net bir kararımız var. Biz Meclis'e ya 36 milletvekilimiz ile gideceğiz ya da gitmeyeceğiz. Demokratik siyasetten yana olduğumuzu defalarca açıkladık. Her kesimin buna uygun davranması gerekiyor. Bu olmazsa, biz o Meclis'e gitmeyeceğiz. Bunu ne Diyarbakır halkı, ne bölge halkı ne de vicdanı olan bir kişi kabul eder. Bizim yapacak bir şeyimiz yok, bu çözümü bulmak onların işidir. Çözüm bulmak artık YSK ve Başbakan'ın görevidir. Biz karar karşısında haklı tepkimizi göstereceğiz."
LEVENT TÜZEL: YSK kararı siyasi bir müdahale. Halkın seçtiği kişiye dönük YSK müdahalede bulunmamalı ve meclisin iradesine bırakmalı, demiştik. Ama anlaşılan o ki AKP çok açık şekilde, kendi denetiminde bir müdahaleyle açıkça ülkeyi karıştıracak politik tutum sergilemekte. Avukatlar itiraz edecek. Karardan derhal vazgeçilmeli. Umarız bu yanlıştan geri dönülür. Daha önce YSK'nin benzer müdahalesi olmuştu ve hem sokaklarda hem de demokratik güçler tarafından eleştiri ve protestolara uğramıştı. Benzer süreç yeniden yaşanacak. Halk kendi temsilcisine mutlaka sahip çıkacaktır. Yazarlar, aydınlar, demokratikleşme çabası içinde olan güçler de bu kararın geri çekilmesi için açık tutum takınmalılar.
BENGİ YILDIZ: Bu karar telafisi imkansız zararlara neden olacak. YSK bu toplumun temeline dinamit yerleştiren bir kurul haline geldi. YSK’nın bölge halkının hassasiyetleriyle oynuyor. Bu karar niye bugüne kadar alınmadı. Bugün bölge kaynayacak. Bu karara karşı bölge insanının yoğun tepki vereceğini YSK da herkes de biliyor. Milletvekili seçilen bir insanın, yemin edeceği sırada milletvekilliğinin düşürülmesinin bölge halkında ne etki yapacağını YSK biliyor. Bu karar telafisi imkansız zararlara neden olacak. Bunu bölgeyi bilen bir insan olarak söylüyorum. Telafisi imkansız sonuçları olacak, umarım ki öyle olmaz.
YSK’nın bu kararına karşı sessiz kalmamız söz konusu değil, halkımız gibi biz de tepkilerimizi dile getireceğiz. Bu kurul bu toplumun temeline dinamit yerleştiren bir kurul haline geldi. Bu kurul bu yetkiyi nereden alıyor, kimden alıyor, nasıl alıyor merak konusu ama bu kurul Türkiye’nin kaderiyle oynayan bir kurul haline geldi. Bu topluma yapılabilecek en büyük kötülüğü bu kurul yapıyor. Kürtlere karşı tabiri caizse savaş ilanıdır ve buna tepkimiz aynı ölçüde olacaktır. Sonuçlarına kararı alanlar ve ülkeyi yönetenler katlanacaklardır.
HASİP KAPLAN: Hatip Dicle’nin durumunun seçimden önce belirlendi. Ancak, YSK’nın buna rağmen karar vermedi. Halkın oyuyla seçildikten ve mazbatasını aldıktan sonra YSK’dan karar çıkıyor. Bu ‘skandal’ bir karar. Hukuki, siyasi, etik ve demokratik değildir. Kararın sonuçları ağır olacak. Hatip Dicle'nin seçim öncesi kararı verilmişti. Neden seçime girmesine izin verildi, neden seçildi? Seçmenin iradesi neden yok sayıldı. YSK tuzak bir karar verdi. Hukuk kötüye kullanıldı, tuzak kuruldu, seçmenin iradesi yok sayıldı. Mazbata sonrası böylesi bir kararın meşruiyeti kamu vicdanını yaralayacak. Adaletin bittiği yerde barış da, demokrasi de, hukuk da olmaz.
ALTAN TAN: YSK'nın bu kararı milleti sokağa dökme kararıdır. Acilen bu karar düzeltilmelidir. Meclis, bu konuyla ilgili geçmişte Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a uyguladığı yöntemi Hatip Dicle için de uygulamalıydı. Bu karara mutlaka sert tepkimiz olacaktır. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e çağrıda bulunuyorum. O, köprüleri atmayın diyordu ama YSK köprüleri attı. Bunun hesabını Cumhurbaşkanı sorsun. Aksi taktirde Meclis'e gitmemeyi bile düşünüyoruz
ÇİÇEK: KARAR YSK’NIN
Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek kararla ilgili olarak “Karar YSK’nın kararıdır, ben bir şey söyleyemem” dedi.
ATALAY: SİYASİ DEĞİL HUKUKİ
Eski İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin düşürülme kararının siyasi tasarruf olmadığını, kararın yasalara dayanılarak alındığını YSK'nın yapacağı bir şey olmadığını açıkladı.
BAĞIŞ: HUKUKEN GEREĞİ NEYSE O YAPILIR
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Hatip Dicle'nin milletvekilliğinin YSK kararıyla düşürülmesine ilişkin, “Bunun hukuki bir temeli olduğunu arkadaşlar söylüyor. Anladığım kadarıyla itirazlar var, onları değerlendirsinler. Son kararları neyse hukuken gereği neyse o yapılır” dedi.
YSK: OY BİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanvekili Turan Karakaya Karakaya, YSK'nın dün saat 16.00'da başlayan ve yaklaşık 7 saat süren toplantısının ardından, gazetecilere konuya ilişkin alınan kararı açıkladı. Toplantıda Dicle ile ilgili kararı verdiklerini belirten Karakaya, Anayasa'nın 76. maddesinde bir yıl veya daha fazla hapis cezasına hüküm giymiş olanların milletvekili seçilemeyeceği düzenlemesine yer verildiğini anımsattı.
2839 sayılı Milletvekili Kanunu'nun 11. maddesinde de benzer hükmün yer aldığını anlatan Karakaya, şunları kaydetti:
“Adı geçen, Terörle Mücadele Kanunu'nun 7. maddesine göre, almış olduğu 1 yıl 8 aylık hapis cezası nedeniyle milletvekili seçilme olanağını kaybetmiştir. Diyarbakır il seçim çevresinden bağımsız aday olarak milletvekili seçilen Mehmet Hatip Dicle'ye verilen milletvekili tutanağının, seçilme yeterliliğine ilişkin tam kanunsuzluk hali nedeniyle 298 sayılı Kanun'un 130/4 ve 2839 sayılı Kanunu'nun 39/4. maddeleri uyarınca iptaline, Diyarbakır İl Seçim Kurulu'nca 2839 sayılı Kanun'un 34 ve 35. maddelerindeki esaslara göre sıradaki adayın tespit edilerek milletvekili tutanağı düzenlenmesine oy birliğiyle karar verilmiştir.”
Karakaya, bir gazetecinin “Bu karar Dicle'nin milletvekilliği düşürüldüğü anlamına mı geliyor” sorusuna, “Evet, Dicle'nin milletvekilliğinin oy birliğiyle düşürüldüğü anlamına geliyor” yanıtını verdi. (NTV, ajanslar)