Hafta sonu Bergama –Kozak- Altınova arasında gezdim. Özellikle zeytinyağı üreticisi dostlarımızdan 'yağ gerçekleri' üzerine yazdıklarımız ve söylediklerimizden ötürü hep teşekkür mesajları aldık. Hemen herkes, 'Tarladan başlayıp, sofraya kadar olan üretim zincirinin tüm halkalarından oluşan hatalar, hilekarlar ve sahtekarlar' dan şikayetçi..…
Onlara da sohbet sırasında dediğim gibi, tabii ki gıda sektöründeki kayıt dışılık ve kayıt dışılığın yarattığı haksız rekabet… Bu ülkede yurttaşın bilgi edinme hakkı 'anayasa güvencesi' altındadır. Tüketicinin de sağlıklı bilgiye ulaşma hakkı önemli insan haklarından biridir. 'Türkiye'de insan hakkı mı var, tüketici hakkı nasıl olabilir' demeden çalışmak gerek.
Bilginin ancak güvenilir kaynaktan edinilmesi bilgi kirliliğini ortadan kaldırabilir.
Geçen yıllarda Tüsiad, 'Kamu ve özel sektörün birlikte inisiyatif aldığı bilimsel verilere dayalı tüketicilerin güvenebileceği referans olarak kabul edilen 'Ulusal Gıda Bilgi ve İletişim Komitesi' kurulmalı' diye görüş bildirmiş, biz de desteklemiştik…
Unutmayın; sadece zeytinyağında değil, bir çok üründe sahtekarlık var. Ve biz sadece zeytinyağı sahtekarlarını eleştirmiyoruz. Bu konuda bazı okurlarımızdan da eleştiri aldık. Hepsindeki sahtecileri ve sahtecilik biçimlerini yazmaya çalışacağız. Şimdi toplu bir rapor verelim…
Bakanlığın 2015'te kamuoyuna teşhir ettiği ürün gruplarına bakalım mı? Duyurularına bakıldığında; 109 parti süt ürünü, 83 parti et ürünü, 39 parti gıda takviyesi, 33 parti zeytinyağı ve 19 parti bal. 'Gıda takviyeleri' ile başlamak gerek.
Kamuoyu duyurusu yapılan ürün gruplarında, ette kanatlı-tek tırnaklı eti, sakatat tespiti; süt ürünlerinde bitkisel yağ, jelatin, nişasta tespiti; balda ticari glikoz ilavesi; takviye edici gıda, çikolata ve kahve gibi ürünlerde ilaç etken maddesi tespitine rastlandı.
2015 yılı için gıda ihbar ve şikayet kapsamında gelen başvuru sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 19 artmış durumda. Demek ki 'Alo 174' şikayet hattını aramaya devam edeceğiz. Bugün yağ meselesinden devam edelim, sonra sıra gıda takviyelerine, ballara, çikolataya falan da gelecek..
***
Gıda dünyasında en tehlikeli işlerden biri yağ ticareti. Tükettiğimiz yağın miktarı ve cinsi hatta yemeklerdeki pişirme yöntemi nedeni ile oluşuyor bu tehlike… Yağlar konusunda bilgileri zaman yorumlarına yazılarımızın altında tanık olduğunuz sanayici ve bilim insanı Enver Olgunsoy'dan aldım.
Yağlar konusunda bildiğiniz her şeyi unutun ve şunu okuyun: Aslında yağlar, karbonhidratlar ve proteinler gibi insanın temel besinidir. Vücudumuzda başka besinlerce de oluşturulabilen ve yedek enerji deposu görevi yapan bu maddeler, karbonhidratların iki katı kadar enerji verir. Çoğunlukla deri altında birikerek vücudun sıcak kalmasını sağlar, hem de iç organların çevresinde koruyucu bir yastık işlevi görür. Ancak dikkat, bu yastık belimizde bir halka gibi oluşmaya başlarsa, tehlike başlamış demektir.
Ayrıca alınan karbonhidrat ve proteinin de fazlası vücutta yağa dönüşür. Yağdan zengin besinlerin dolaşım sistemi ve kalbiniz için risk teşkil ettiğini öğrendik te, ne cins yağ, ne kadar ve nasıl tüketeceğimiz konusunda hala bilinmeyenler var. Genel olarak doymuş yağ asidi içeren yağlar yerine, doymamış yağ asidi içerenlerin (zeytinyağı başta) ve ısıl işlem görmeden tüketilmesi önerilir. Bildiğiniz gibi genellikle doymuşlar katı, doymamışlar sıvı oluyor. Ama o doymuşlara (tereyağı gibi) bu defa da bizler doyamıyoruz. Yanlış tür (trans yağlar) tüketirsek, aşırı karbonhidrat ve şeker tüketirsek bunlar genellikle bel çevresi ve kalçalarda konuşlanıyorlar. Vücut, enerjiye gereksinimi olduğu zaman (spor, vs. gibi) bu depoları kullanıyor. Ayrıca A,D,E,K gibi yağda eriyen vitaminleri de saklıyorlar.
Günlük enerji gereksinimimizin (siz kalori okuyun) üçte biri yağlardan gelmeli, bu kalorinin yüzde 7'si doymuş yağlardan olabilir, gerisi doymamış sıvı yağlardan... Aslında doymuş (katı) yağlar hiç yenmese de olur. Zira vücut gereksinim duyarsa kendisi sentez eder…
***
Bence siz yine de sadece zeytinyağı ve çok da abartmadan tereyağı tüketin…
Mümkünse balıklardan da omega türü yağları almaya bakın… Balık dediysek pahalı balık değil, sardalye, isparoz, kıraça hangi deniz balığını bulursanız yiyin…
Yağın iyisinden korkmayın!