Muazzez İlmiye Çığ yaşamını yitirmiş. Kendisi, alanında en iyi Sümerolog olan bir bilim insanı idi. Kendisini iyi bir Sümerolog olarak hatırlayacağız.
Ancak Muazzez Hanım’ı iyi anmayanlar da var. Muazzez Hanım'ın uzun yıllar ABD’de akademisyenlik yapan kardeşi Prof. Dr. Turan İtil ile birlikte kurdukları HZİ Vakfı’nın günahlarının affedilemez boyutta olduğunu söyleyenler var.
Nöropsikiyatri alanında HZİ Vakfı'nın kurucularındandı Muazzez İlmiye Çığ. 1980 darbesinin olduğu dönemde vakıf ile bakanlık arasında bir bağ kuruldu ve Muazzez Hanım ile kardeşi Turan Bey cezaevinde yaptırdıkları psikolojik deneyler üzerinden çeşitli sonuçlar elde etmeye çalıştılar. Nazi Almanyası’ndaki sosyal deneylere benzetilen deneylerde anket çalışmaları yapıldı hatta bazı tutuklulara zorla şırınga verilerek kobay gibi kullanılmaya çalışıldığı dillendirildi.
Dönemin Nokta Dergisi’nde ise bu deneyleri tutukların rızası dahilinde yapıldığını belirterek icraatlarını savundu Muazzez İlmiye Çığ… Sonrasında ise vakıf binası Dev-Sol militanları tarafından tahrip edildi. Olayın ardından vakıf kapatıldı ve Turan İtil yurt dışına kaçtı.
Yıllar sonra Prof. Dr. Turan İtil’i tanıyan ülkücü mahkum Recep Küçükizsiz ise İtil hakkında suç duyurusunda bulunsa da Turan İtil ve Muazzez İlmiye Çığ yaptıkları faaliyetlerden dolayı herhangi bir soruşturmaya uğramadan hayata gözlerini yumdular.
*
Bu anketi yapmaya zorlanan eski bir tutuklu ile görüşme imkanı buldum ve sorulan bir soru gerçekten de korkunç:
“Hayvanlarla cinsel deneyiminiz oldu mu?”
İlhan Bozkurt… Şubat 1981 yılında tutuklandı. Devrimci Yol davasından yargılandı ve 5 yıl 15 gün hapishanede kaldı.
İlhan Bozkurt, aynı yılın sonbahar günlerinde kendilerinin bir salona toplandığını ve bu salonda kendilerine anket yaptırılmaya çalışıldığını anlattı.
Sözü kendisine bırakalım:
“Buca Bölge Cezaevi’nde tutuklu iken koğuşları boşalttılar ve bizi bir spor salonu gibi bir yere götürdüler. Oraya gözlüklü, domuz derisi gibi bir çantası olan kişi geldi. Bu kişiyi Adalet Bakanlığı görevlisi olarak bize tanıttılar. Anketleri getiren kişi oydu.
Biz devrimci tutukluyuz ve işimiz, gücümüz her şeyi irdelemek, şüphelenmek. Ankette aşağılayıcı bazı ifadeler olduğunu gördüm. Ankette “hayvanlarla cinsel temas kurdunuz mu?” sorusu vardı. Karşındaki mutlak suçlu gören, aşağılayıcı ifadeler içeren sorulardı. Aile içi ilişkiler, ensest ile ilgili sorular vardı. Bunları psikologlar özel seanslar halinde sorabilir ancak. Sen milletin önüne anket koymuşsun, böyle soruları ulu orta soramazsın. Soruların hepsini hatırlayamıyorum ama en çok tepkimizi çeken şey olduğu için bu sorular aklıma kazınmış.
Biz bu anketleri cevaplamadık. O esnada birkaç arkadaşımız yüksek sesle “biz bu soruları yanıtlamayız, yanıtlamayı reddediyoruz, ne kadar seviyesiz sorular bunlar” dediler. Sonrasında salondan çıkarıldık. O esnada gerginlik de oldu haliyle… Orada kapıları kapatıp bize saldırabilirlerdi. Ama yapmadılar. Uzatmak istemediler, yaptıklarının muteber bir iş olmadığının muhtemelen kendileri de farkındaydı.
Daha sonra kapımız bu anketlerle ilgili çalınmadı. Başka cezaevlerinde de benzeri anketlerin yaygınca yapıldığını sonradan öğrendim.
Ölen bir insana saygı duyarız ama insan bir bütündür, her şeyiyle bir bütündür”