Türkiye'de devlet mekanizmasını elinde tutanlar kendi eksiğinin, yetersizliğinin faturasını toplumu, dini hastalıklı biçimde yorumlayan tarikatlara ve cemaatlere mecbur bırakarak ülkeye ödetme yolunu seçiyor.

Yıllardır sağ siyaset bu tarikatları kullandı, onlardan beslendi. Siyasetçiler ahlaki olmayan siyaset tarzı sebebiyle cumhuriyet felsefesinden uzaklaştı ve toplumun bir bölümü tarikatların kucağına düştü.

Bunun acı deneyimi ise 15 Temmuz gecesi ödediğimiz ağır fatura oldu. 15 Temmuz'un üzerinden 8,5 yıl geçti ancak tarikatlar ülke gündeminden hala düşmüyorlar.

Aslında iktidar için bir travma olması gereken tarikat örgütlenmeleri 15 Temmuz sonrasında da açık, aleni bir biçimde desteklenmeye devam ediliyor. Çünkü AK Parti iktidarı din üzerinden bir toplumsal yapı kurmak istiyor. Bu yapı, kendi ittifakını tarikatlar ve cemaatler üzerinden bu anlamda şekillendiriyor. Şeyhleri, şıhları destekleyen, cesaretlendiren ve sabahtan akşama kadar vatandaşlara yozlaşmış bir din anlatılmasını da sağlayan bu iktidardır.

*

Ve ittifak halinin somutlaşmış hali olan kaçak bir bina…

Karabağlar'da bulunan ve tahtacı köyü olarak da bilinen Uzundere'de yapımı tamamlanan tarikat binasının yıkımı meselesinde devlet kurumları nezdinde bir suskunluk hali var.

Yıkıma giden belediye ekipleri saldırıya uğruyor, emniyet talebe rağmen olay yerine gelmiyor. Yıkım için Karabağlar Emniyet Müdürlüğü'ne belediye talepte bulunuyor ancak yine sus puslar.

Her olaya sözü olan iktidar milletvekilleri de sus puslar…

Sanki birisi düğmeye basmış gibi…

Binanın tam da seçim döneminde yapıldığını da görünce akla ilçedeki yerel yönetimin değişmesi durumunda burasının ruhsatlandırılacağı ve bu konuda verilmiş sözlerin olduğu izlenimi oluşuyor.

Şimdi gelelim olaya…

Mahallenin ileri gelenleri yakın zamanda İzmir Valisi Süleyman Elban'a gidiyor. Mahalleli şikayetini dile getiriyor ve burasının yıkılmasını istiyor. Elban'ın toplantıda vatandaşlara verdiği yanıt ise şu: 'Ben bu binayı yıkamam. Eğer burayı yıkarsam Karabağlar'daki bütün kaçak yapıları yıkmam lazım'

İddia, Tahtacı Kültür Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Yolcu Bilginç'e ait...

Bu söz bir korku hali aslında…

Vali beyin sözüne bakıldığında Karabağlar'da her şey yapmak serbest… İpini koparan o zaman Karabağlar'a gider istediği gibi kaçak bina diker, evinin üzerine de kaçak kat çıkar.

Vali beye denilecek tek şey var; kanuna aykırı bir durum varsa korkmayın, yapın. Arkanızda İzmir var. Tam tersine kanunu uygulamazsanız sizi bu kent çok da olumlu hatırlamaz.

*

Yaşanılan olay tarikatların 15 Temmuz sonrası yeniden sahne aldığı ve devlet mekanizmasına doğrudan etki etmeye başladığının somutlaşmış bir adımıdır. Bu bir tehlikedir ve ülkeyi sürekli geriye götüren bu hatadan dönülmelidir.

Seçim döneminde CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in 'bunlar seçilirlerse Alsancak İskelesi'ni tarikatlara, TÜGVA'ya verirler' sözünün bir gerçekliğe bürünme ortamı oluşmuş durumda…

İktidarın ise bir tercih yapması gerekiyor: Yozlaşmış bir din anlayışını toplumu yaymaya çalışan 'korsan tarikat' mı, İzmir mi?