Slow Food 30 yıldır, gezegenimizin ve insanın bir bütün olarak geleceğini korumada önemli bir araç olan ve tarımın ve gıda çeşitliliğinin korunması konusunda araştırma ve çalışmalarını sürdürüyor. İklim değişikliğini de göz önüne aldığımızda, bitki ve hayvan türlerindeki bu ileri derecedeki kayıp, yıllar içerisinde büyük bir belanın yaklaşmakta olduğunun göstergesi olabilir. İşte Corona Virüsü… İşte kene krizleri….

Slow Food Hareketi 'Yeryüzündeki en yaratıcı güç, çeşitlilik ve insanların birbirinden farklı olmasıdır' demektedir... Sadece bu çeşitlilik sayesinde gelecek nesillere bu olağanüstü bilgi mirasının geçişi ve sürdürülmesi mümkün olabilir.

Çeşitliliğin önemi Türkiye'de en son kurulan Slow Food Birliği olan, 'Küçük Üreticiyi Destekleyen Narlıdere' nin ilk etkinliği olan, 'Hemşehri lezzetleri buluşmasında' bir kez daha ortaya çıktı… Doğubeyazıt kökenli Narlıdereli de oradaydı Napoli kökenli de… Damat böreği de vardı, nar reçeli de…

Bakar mısınız şu lezzetlere: Erzurum'un kadayıf dolması ve katmeri, Malatya'nın içli köftesi, Ordu Gürgentepelilerin getirdiği mısır yemeği, Sivas İslimlilerin damat böreği, Erzincan ketesi, Afyon'un haşhaşlı böreği, Tokat'ın bat yemeği, yeşil mercimek sarması, Doğubeyazıt'dan 'Abdigör' köftesi, Hopa'nın çayı, Ağrı'dan gelmiş 'Herise' , Bingöl'den 'babuko' Tunceli-Dersim'den 'Sırın' böreği, Çorum'un 'madımak' ve kıftık adlı sulu köftesi, Diyarbakır'dan kuru dolma, İtalyan Slow Food üyesi Massimo'nun yaptığı bruchettalar, pizzalar, yörüklerin yufkaları, özgün yörük börekler… Seferihisar'dan gelen dedesinin 'şambalini' onun arabasında yapan...

Ve Narlıdere'nin nar-bal şerbetleri… Börülceli kuru patlıcan, tırkış, pelte… Narlıdere Üretici Kadın Kooperatifinin üretimi lokumu, reçeli, pestili… İlle de Hasan Amca turşuları…

Tam bir Anadolu mozaiği yansımıştı Ahmet Piriştina'nın adını taşıyan meydana..

Hepimiz için yemek yeme keyif verdiği için, gıda 'iyi' olmalı; tabiat kaynaklarını ve çevreyi kirletmeyeceğimiz şekilde 'temiz' olmalı; toprakta, denizde, otlaklarda ve ormanlarda çalışan yaşamımızı devam ettirmemizi sağlayan yiyecek içecekleri erişmemizi kolaylaştıran kişilere saygı duyduğumuz sürece: 'adil' olmalı…

Cumartesi günü hemşehri lezzetlerinde Narlıdere'de iyi, temiz, adil bir gıda dünyasının tanığı olduk…

Belediye Başkanı Ali Engin doğru bir vizyon çizdi yeni dönemde, 'Narlıdere bir Gastronomi Şehri olmalıdır' dedi. Ben de kendisine bir Slow Food Birliği kurulması halinde bu işte doğru yol haritasının yakalanabileceğini söyledim. İlk etkinlik çok iyi geçti. Şimdi 12 ay boyunca her ay en az bir etkinlik gerçekleşecek ve Tuna Türkseven liderliğinde Slow Food Birliğimiz bu etkinliklerin hep içinde olacak.

Geleneklerimize ve daha sürdürülebilir gıda sistemlerine dönüp bakmamız kesinlikle gereksiz bir nostalji değildir. Yerel gıda ürünlerinin tekrar alışkanlık haline getirilmesi, yeryüzünün beslenmesi açısından çok önemlidir. Burada gerçek bir demokratik eylemden yani; hepimizin ortak iyiliği için bir katılımdan bahsetmekteyiz.

Yazıyı teşekkürle bitireyim, Slow Food birliğimizin yürütme kuruluna ve emek veren belediye ve kooperatif çalışanları, Gülendam Başer, Sedef Duga ve Can Özlü'ye ve de belediyenin emekçilerine teşekkür borcumuz var…