EGEDESONSÖZ – İzmir Emlak Komisyoncuları Esnaf Odası Başkanı Mesut Güleroğlu, SONSÖZ TV’de emlak sektörüyle ilgili çok önemli değerlendirmelerde bulundu. Gazeteci yazar Muhittin Akbel’in programında, konut kredisi faiz oranlarının bir zamanlar yüzde 0,69, 4 yıl önce yüzde 1 civarında olduğunu hatırlatan Başkan Güleroğlu, “Bugün faiz oranı yüzde 2,84… Bu oranın yüzde 1’lere düşeceğini bekleyenler var. 35 yıldır bu emlak sektöründe çalışan biri olarak, onlara, boşuna beklemeyin, diyorum” sözleriyle seslendi.
KONUT ÜRETİMİ DURDU, ÇÜNKÜ ALAN YOK
Kredi oranlarının yüksekliğine rağmen verilen kredinin de çok kısıtlı olduğuna dikkat çeken Başkan Güleroğlu, şunları söyledi:
“Emlak piyasasında biz yüzde 0,69 kredi oranlarını gördük; yalvarıyorduk, bu düşük kredilerle konut alın, diye... Kimi dalga geçtiğimizi düşündü. Kimi de uyarımızı dikkate aldı, bu krediden faydalandı, ev sahibi oldu. Konut kredisi oranının yüzde 0,69’un da altına düşeceğini umut edenler vardı. Şu anda gerçekten ev almak hiç kolay değil. Parası olan için çok kolay. Önemli olan, parası olmayan, dar gelirlilerin ev sahibi olmasıdır. Bu nasıl olur? Tabii ki düşük konut kredisiyle olur! Evlerin değerleri, son 1,5 yıldır artmadı, stabil gidiyor. Ancak düşmedi, yukarıya da çıkmadı. Stabil giden bugünkü süreçte yatırım için en avantajlı dönem diyebilirim. Parası olan, biraz da pazarlık yaparak bu tür evleri bulup alıyor. Hiç evi olmayanlar için devletimiz bir kredi çıkartıyor. Sanki o krediyi almamaları için, o krediyi vermemek için elinden geleni yapıyor adeta. Öyle kriterler koymuş ki, almak, o krediden faydalanmak mümkün değil. Daha önce bir evin olmayacak, aile bireylerinden birinin evi olmayacak, miras kalmayacak, falan filan. Bu şartlarda insanlar ev alamıyorlar. Konut kredisi, yüzde 2,84… Kredi almak için başvuruyorsunuz, 10 milyon liralık ev için size 2 milyon lira kredi veriyor banka. O da bir işe yaramıyor. Piyasalardaki algı bu yöndedir. Bu durum, yeni inşaat yapımlarını engelliyor. Nüfus artıyor, göç var ama konut yok. Müteahhit, bu ortamda konut üretir mi? Üretse, kime satacak? Konut kredisi faizlerinin yüzde 1’lere geri geleceğine hiç ihtimal vermiyorum. Boşuna beklemeyin, diyorum.”
HİSSELİ KİRACILIK SİSTEMİ BİZDE DE UYGULANABİLİR
Merkez Bankası’nın önerdiği “hisseli kiracılık” sistemini de değerlendiren Başkan Güleroğlu, “Bu sistem dünyada uygulanıyorsa, Türkiye’de de uygulanabilir. Bu sistem şöyle işliyor. Bir ev satın alacaksınız, paranız yetmiyor, yüzde 25’ini alıyorsunuz. Kira olarak da yüzde 75 oranında ödüyorsunuz. Sonra yüzde 50’sini, tamamını satın alıyorsunuz. Türkiye’de bir örneği var zaten. Şöyle ki, şu anda konut kredileri yüksek diye insanlar konut almaktan vazgeçiyor. Peki konut kredisi oranları düştüğünde, evlerin fiyatlarının nereye fırlayacağını düşünebiliyor musunuz? Fiyatlar yükseldiğinde, konut kredisi oranı düşse ne olacak, yine ev alınamayacak! Devlet bankaları, üç kişi bir araya geldiğinde o üç kişiye de kredi verebiliyor, dört kişi bir evi satın alabiliyor” dedi.
ASGARİ ÜCRETE YÜZDE 30, KİRAYA YÜZDE 58 ZAM!
Konut açığı kapanmazsa, yüksek kira oranlarının kaçınılmaz olduğuna vurgu yapan Başkan Güleroğlu, “Asgari ücrete yüzde 30, emekliye yüzde 11,75, kiraya yüzde 58 zam yapılması uygun görüldü” dedi ve ekledi:
“Ben 35 senedir bu işi yapıyorum. Ekonomide bir dalgalanma olduğunda ilk etapta dairelerin fiyatları ve kiralama oranları karşımıza çıkar. 84 milyon nüfusumuzun 22 milyonu ev sahibi. Sistemi doğru oturtmak gerekiyor. Konut açığını kapatmak zorundayız. Koskoca Türkiye’de, herkese, yani 84 milyon insana tek katlı, müstakil ev versek, Türkiye’nin dışına taşar mıyız? Uzmanlar saptamışlar, bu sorunun cevabını aramışlar, bulmuşlar. Herkesin ev sahibi olabilmesi için Konya ili kadar toprak yetiyor. Fakat biz ne yapmışız? İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Bursa, Kocaeli gibi yerlerde yoğunlaşmışız. Hep kat üstüne kat kondurmuşuz. Konut açığımız var ve bu açığın kapatılması gerekiyor. Konut açığı kapanmazsa, bu sorunu her zaman yaşarız. Son zamanlarda şunu görüyoruz. İmkanı olanlar, kentten köye göç edebiliyor. İkincisi, aileler birleşmeye başladı, eskiden atalarımızın yaşam biçimine dönüş oldu. Ekonomik şartlar ağırlaşınca, bunları yapmaya mecbur kaldı insanlar. İzmir’de konut açığı olduğu için biz emlak komisyoncularının kiracı bulamamak gibi bir sorunu yok. Kira rakamları yüksek tutulduğunda, o evleri kiraya verilemiyor, çünkü kimse o fiyata kiralamak istemiyor.”
YÜZDE 25’LİK KİRA ARTIŞI, DOĞRU BİR UYGULAMA DEĞİLDİ
Türkiye ekonomisinin, inşaat üzerine kurulu olduğunu belirten Başkan Güleroğlu, “İnşaat, 500 iş kolunu bünyesinde barındırıyor. İnşaat durunca, 500 işkolunda da hayat durdu” dedi ve yüzde 25’lik konut kira artışı uygulamasına son verilmesini şu sözlerle değerlendirdi:
“Ülkede satın almama üzerine oluşan bir enflasyon düşmesi var. Yani piyasada hareket yok. Ben bir yatırımcı olarak, para kazanacağım bir mülke yatırım yaparım. Kira artış oranı, yüzde 25 gibi bir rakamla sabit tutuluyorsa, ben niye konuta yatırım yapayım? Siz ülkenin ekonomisini, sanayiye, tarıma yönlendirirseniz, o zaman kira zammı meselesinde bir sıkıntı olmaz. Otomatikman kiralar düşer, düşmese bile artmaz, stabil hale gelir. Ancak ülke ekonomisi gayrimenkul üzerine oturduğu için bu sıkıntıyı maalesef her zaman yaşayacağız. 1999 yılında hükümet bir karar aldı; Bu yıl yüzde 25 kira zammı olacak, 2000 yılında bu oran yüzde 10 olarak uygulanacak, denildi! Karar alındı. O zamanlarda yüzde 90’dı kira artışları. Enflasyonu dengelemek için öyle bir karar alındı. O dönemde bir dava açıldı bu kararla ilgili. 2000 yılında Anayasa Mahkemesi’nden karar çıktı; yüzde 25’lik artışın, kişilerin özlük haklarına ihlalde bulunduğu gerekçesiyle, yüzde 25’lik kira artışı kararı iptal edildi. Siz gayrimenkule yatırımcı bulamazsanız, insanlar evini kiraya vermemek için çare aramaya başlar. Bugün itibariyle ciddi miktarda para dışarıya kaçıyor.”
ULAŞIM KOLAYSA, ORALAR DEĞER KAZANIR
Kentin çeperlerinde bile kiraların yüksek olduğunu belirten Başkan Güleroğlu, “Oralarda da kira rakamları çok yüksek. Merkezde 20 bin liraysa kira, o mahallelerde 15 bin lira. Menemen daha düne kadar nasıl bir şehirdi? Köy derdik, değil mi? Şimdi nasıl? Ne değişti? Aliağa’ya kadar giden bir İZBAN hattı var. O hat, Menemen’in bugünün cazibe merkezi olmasını sağladı. Torbalı, İZBAN geldikten sonra, ulaşım kolaylaştıktan sonra İzmir’in merkezinde çalışanlar bile Torbalı’da oturmaya, oradan konut almaya başladı. Ulaşımın kolay olduğu her yerde bir hareket vardır. 25 yıl önce Paris’te gördüğüm tablo şöyleydi: İnsanlar, arabalarını metrolara, tren istasyonlarına yakın bir yere bırakıyordu, işlerine bir saatlik yolculukla trenle gidiyorlardı. Şimdi aynı durumu biz yaşıyoruz. Trenin gittiği her yer de hareket vardır” diye konuştu.
KİRADAN YÜZDE 20 STOPAJI ANINDA KESERSENİZ, EV SAHİBİ KİRAYI O KADAR YÜKSELTİR!
Bankaya yatırılan kira bedelinden yüzde 20 stopajın peşin kesileceğini, bunun kiralara da yansıyacağını dile getiren Güleroğlu, “Ev sahipleri, yüzde 20’lik stopaj kesintisini mutlaka kira fiyatlarına yansıtacaktır. 20 bin liraysa evin kira bedeli, 24 bin lira diyecek. Elime 20 bin lira net geçsin, diyecek. Hiç böyle baskılar olmasaydı, piyasa rahat bırakılsaydı, inanın kiralarda hiç bu kadar artış olmayacaktı. Rakıdan örnek vereceğim. Rakıdan alınan vergi çok yüksek. Dolayısıyla devlet, o yüksek orandaki vergileri de alamıyor. Çünkü herkes kimyager oldu, rakısını kendi yapıyor. Toplumda bir şeyin fiyatını baskılarsanız, onun fiyatı ne çok yükseliyor, ya da o ürünün merdivenaltı versiyonu üretiliyor. Bunu önlemek gerekir aslında. Vergileri düşürmeliyiz. Vergi düşerse, kira da düşer” dedi.
SURİYELİLER, HİÇBİR YERE GİTMEDİ
Ülkelerindeki iç savaşın bitmesiyle ülkelerine dönmeye başlayan Suriyeliler ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Başkan Güleroğlu, şu görüşlere yer verdi:
“Suriyeliler, ülkelerindeki iç savaşın bitmesiyle yurtlarına dönmeye başladığını konuşuyoruz ama kimsenin bir yere gittiği yok. Gittilerse de gezmeye gittiler. Gidenlerin geri gelmeyecekleri düşüncesine katılmıyorum. Sonuçta yurttaş oldular burada. 250 bin dolara vatandaşlık sattık. Suriyelinin bu rakama aldığı ev, bugün 500 bin dolar. Hem kar etti, hem de yurttaşımız oldu. Siz olsanız gider misiniz? Almanya da zamanında ülkemizden işçi aldı. Gidenler geldiler mi? Gelmezler! Çalışan kesim, inşaat, ayakkabı sektörü, marangozluk gibi işlerde…”
ÇALIŞTAYIN İLK AYAĞINI TAMAMLADIK
Türkiye’de emlak ve emlak yönetimi üzerinde eğitim veren 14 yüksekokul bulunduğunu hatırlatan Başkan Güleroğlu, geçen hafta Kocaeli’de düzenlenen çalıştay hakkında şu bilgileri aktardı:
“Kocaeli’nin düzenlediği çalıştaydı. Üç gün dolu dolu çalıştık. Sosyal medyada yaşanan sorunlar neler, çözümleri ne olmalı? Meslektaşlarımızın yönetmelikler nedeniyle yaşadıkları sıkıntılar nelerdir, nelerin değişmesi gerekir? En baştaki konumuz, dijitalleşme ve eğitimdi. Tüm bunların altyapısını yaptık çalıştayda... 19 Mayıs’ta ikinci çalıştayı Giresun’da yapacağız. Kasım gibi de İzmir’de üçüncüsünü yapıp sonuç bildirgesini yayımlayacağız. Bir kitapçık hazırlayıp Cumhurbaşkanımıza ve yetkili birimlere sunacağız.”