CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ın İzmir ziyaretinin ilk günü kaleme aldığım 'Önder Sav'a Jean Paul Muamelesi' başlıklı yazı çok tuttu.’¶
Yazıya girerken Buca'daki çalkantıya dikkat çekmemiz de yerinde olmuş doğrusu.
Çünkü Buca'da kılıçlar yine çekildi.
Şu ana kadar kamuoyunda Dr. Levent Köstem, Rıza Zayıfoğlu ikilisinin önderliğindeki grupla Ercan Tatı arasında 'Koltuk-makam vaadi' ile başlayıp, tırmanan tartışmanın bir tarafında artık Mehmet Ali Susam da var.
Ve Susam bu kavgaya bizzat Başkan Tatı tarafından çekildi.

Buca İlçe Örgütü'nün dayanışma (!) yemeğinde Başkan Tatı'nın kürsüden söylediği, 'Bazı parti yöneticileri basına bilgi-belge sızdırıyor, meclis üyeleri ise beni devirmek istiyor” şeklindeki sözleri o an tam karşısında oturan MYK Üyesi Mehmet Ali Susam'ın asfalyalarını attırdı.

Salonu 10 muhalif meclis üyesiyle birlikte terk eden Susam, “Seçim sürecinde hep seni destekledik, arkanda durduk. Bu sözler sana yakışmadı. Buca hizmet bekliyor” şeklindeki yanıttan sonra salonu terk etti.
Ve bu gelişme Tatı için hiç de hayra işaret değil.
Tatı, meclis üyeleriyle yaptığı tartışmayı Susam'a da sıçratarak bence çok büyük bir taktik hata yaptı.

CHP'de öncesinde yaşanan 'Başkan-meclis üyesi' tartışmalarının neredeyse tamamında 'başkan' haklı görülmüştür. Haksız da olsa da haklıdır. Çünkü, başkan güçtür. CHP üst yönetimi de güçle savaşmak yerine güçle dayanışmak, gücü paylaşmak ister.
Buca'da da durum öyle gidiyordu.

İzmir'in tanıdığı en dürüst insanlardan biri olan Dr. Köstem, haklı çıkışları yüzünden partiden atılmanın eşiğine gelmişti. Ancak Tatı, büyük bir siyasi hata yaparak Susam'ı kavganın tarafı yaptı. Hem de karşı tarafı…

Muhalif meclis üyeleriyle Susam'ı resmen (!) birleştirdi. Hem de bunu tüm kamuoyunun, parti örgütünün şahitliğinde yaparak, geri dönülmez bir yola girdi.

***

Şimdi, Susam'ın Tatı'yı Yüksek Disiplin Kurulu'nda yargılatmak için çalışma başlattığı konuşuluyor. MYK Üyesi sıfatıyla Susam, bunu yapmakta zorlanmayacaktır. Zaten maddi delilleri de ortada.

CHP Lideri Deniz Baykal, yerel seçimlerde Bucalı Susam'ın adayını göstermemiş olabilir. Ancak arkasında İzmir'in 30 ilçesinde örgütlü güç bulunan Susam'a Buca sürecinde kayıtsız kalmayacaktır.

Her ne kadar Mehmet Ali Susam, 'ikinci bölge' vekili de olsa onun varlığını, bugünlerini borçlu olduğu ilçe Buca'dır.
Hem siyaseten hem de ticareten…

Kimya bölümünden mezun olan Bursalı Susam'ın Bucalı Susam'a dönüşmesi, bakkal-turşucu olarak girdiği ticari hayatta holding patronluğuna uzanmasında, esnaf yöneticisi olarak başladığı sivil toplumda 130 odanın başkanı ve onursal başkanı olmasında, meclis üyesi olarak başladığı siyasi hayatında Milletvekili, MYK Üyesi olmasında Buca'nın da Bucalı'nın da rolü büyüktür.

Uzun lafın kısası Urla Bülent Baratalı için neyse, Buca Mehmet Ali Susam için odur.
Peki sağır sultanın bildiği bu gerçeği Tatı bilmiyor mu?Susam gibi güçlü bir ismi karşısına almaya nasıl cesaret edebiliyor?

Yoksa Tatı'nın arkasında Susam'dan daha güçlü biri ya da birileri mi var?
Varsa bu isim kim?Örneğin 'eski ama eskimeyen' İl Başkanı Kemal olabilir mi?Yoksa kardeşinin ihale aldığı konuşulan diğer MYK Üyesi Ağrılı Savcı Sayan mı? Yoksa adaylık sürecinde kendisine çok destek olan Baykal'ın devrik prensi Mehmet Sevigen mi?

***

Yoksa, Tatı'nın doğrudan Baykal'la irtibata geçip, muhalif meclis üyelerinin seçim öncesinde kendisinden isteklerine yönelik 'talep dosyası' hazırlamaz, söz konusu dosyayı Mehmet Sevigen kanalıyla Baykal'a ulaştırmazdı…
Anlaşılan Buca'da ciddi bir hesaplaşma var.

Bu hesaplaşmanın bir tarafında asıl seçim bölgesine dönmesi muhtemel Mehmet Ali Susam var. Susam'ın ikinci bölgeye gelmesini istemeyen yapılar var.
Bir tarafında 29 Mart'ın adaylık sürecinde kendisine destek olmayan ve Necati İmam'ı sahneye süren Susam'dan intikam almak isteyen, onu Buca'dan uzaklaştırmayı düşünen Tatı var.

Bir tarafında CHP'nin Eylül sürecindeki İzmir hesaplaşması var. Vekil adayları var. Kemal Karataş var.

Susam'la aralarının çok da iyi olmadığını bildiğim Bucalı diğer vekil Ahmet Ersin de olabilir.
Belki vekil adayı Rıfat Nalbantoğlu hatta seçim bölgesi Ağrı'da seçilemeyeceğini bildiği için kapağı İzmir'e atmaya çalışan MYK Üyesi Savcı Sayan ve Kemal Kılıçdaroğlu baskısıyla İstanbul'da sıkıntı yaşayan Mehmet Sevigen de olabilir.

Belki de Buca'da örgüt düzeyinde ipleri elinden bırakmak istemeyen ve bu yüzden suların bulanık kalmasında yarar gören kurt politikacı Önder Sav ve ekibi var.
Anlayacağınız var da var.
İyi ki de var.
Yoksa bu Temmuz sıcağında biz ne yazacaktık?

***

CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ın iki günlük fırtına gibi İzmir ziyaretine gelince…
Ben bugüne kadar böyle bir ziyareti ne duydum ne de gördüm. Bir partinin genel sekreteri İzmir'e geliyor. Yer yerinden oynuyor. Bayraklar asılıyor, her yanda vıcık vıcık yağ kokan karşılama afişleri, siyah plakalı araçlardan müteşekkil uzun konvoylar…
Baykal'ın bu geziyi iyi incelemesini tavsiye ediyorum. Kendi iyiliği için…
Ama ilerlemiş yaşına rağmen enerjisinden ve zekasından bir şey kaybetmeyen Sav'ı ise kutluyorum.

Tahir Şahin'e 'Sarıgül'e gitmeyeceğini' söylettirdiği için mesela…
Belki de Sav'ın iki günlük İzmir turundaki tek hatası, bakan sıfatlı belediye başkanına gereken ilgiyi göstermemesi… Özellikle de Karabağlar Belediyesi'nin kokteylinde…Koskoca bakan, arka sıralarda oturur mu?

Bence oturmaz. Zaten uzun süre de oturmamış…