Yerel yönetimler için yıllardır halkı sandığa sokup çıkarıyoruz. Ama kent halkı sandıktan başkası çıkmış gibi, bir türlü kendini bulamıyor. Sandık sonrası, sözleri ve uygulamaları bizim sözlerimiz ve gücümüz olacak yerel yöneticileri aramak oluyor.
İçinde yaşadığımız kentimizde yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri arasında yeterince diyalog kurulamamıştır. Yerel yönetimler, sivil toplum örgütlerini kendi düşünceleriyle yönlendirmeye çalışmaktadırlar. Bunun sonucunda mimar ve mühendisler odaları, yerel yönetimlerce 'Ben yaptım doğrudur.' planlamalarına itiraz etmişler ve kent halkı mahkeme iptallerinden büyük zarar görmüştür. Ardından yerel yöneticiler mimar – mühendis odaları ve diğer sivil toplum örgütlerini suçlamışlardır. Böylece bu ikili arasında barış ortamı bozulmuştur.
Ulaşım, altyapı ve çevre planlaması yapılmadan, arap sermayesinin ağzının sulandığı uzay sırığı gibi gökdelenler planlanmış ve bu planlamanın belirli çevrelerin çıkar planları yerine, kent halkının kurtuluş planları olarak halka pompalanmıştır.
Diğer yanda, kent kültür seracılığı, işyerlerinin önünde yerini bulmuş ve naylon seracılığa dönüşmüştür. Bunun sonucunda görüntü ve estetik anarşi, ön-yan bahçe ve kaldırımlarda yerini bulmuştur.
Emekliler kahvelere – lokallere, gençler cafe – barlara, kadınlar da evlerine yönlendirilmiştir. Çocuklar da 23 Nisanda hatırlanır olmuştur. Bunun sonucunda kent halkının üretime ve geleceğe dönük toplumsal ve ekonomik katkısı dışlanmıştır. Kent için binbir fedakarlıkla bir araya gelen sivil toplum örgüt çiçekleri kurutulmaya ve susuz bırakılmaya terk edilmiştir.
Esnafa ödül ve destek yöntemi yerine, cezacı yöntem kullanılmış, esnafın işyeri açılışında bile bürokrasinin anasının nikahı sorulmuştur.
Bazı belediye başkanları bu kent manzaralarına bakmakta, düşüncelerini de kamuoyuyla paylaşamamaktadır. O zaman birilerinin kararları ve çıkarları etkin olmakta 'ANAHTAR TESLİMİ KENT' kendiliğinden işlev kazanmaktadır. Kent halkı da; bilgi, sanat, ahlak, gelenek ve göreneklerle her türlü beceri ve alışkanlıklarını içeren karmaşık bu bütünü kent kültürü sanmaktadırlar. Oysa insanın yarattığı herşey kültürün parçasıdır. Yerel yönetimler bu noktada öncü olur, bu parçaları toplar ve kent kültürü de böyle oluşur. Kent kültür birliği geleneksel olarak ulusal kültür birliğine yansır.
Bu son cümlem, küresel krallığın ve kod adı 'elitlerin', etnik ve ırkçılığı pompalamalarına reddiyedir.