Her yaşta…
Hayata 'yeni pencereler' açmak güzeldir…
Bu yazının kahramanı…
'Öğrenmenin yaşı olmaz…' atasözünün…
Pırıl pırıl, capcanlı örneğidir…
'Bilginin sonu olmadığı gibi, öğrenmenin de yaşı yoktur…' diyenler…
Bin yaşasın!
Başlıyoruz…
***
Çok sevimli, çok candan bir İzmir hanımefendisi…
Saçı… Makyajı…
Duruşu… Oturuşu…
Ve dahi hoş sohbeti…
10 numara, beş yıldız…
Tam da…
Kalplerdeki yaşını göstermeyen bir büyükanne…
Bir kızı, bir de oğlu var…
Üstelik…
Dünya sevimlisi üç torunun…
Paylaşamadığı bir büyük anne…
Tamı tamına 72 yaşında!
Hayatı yutmuş…
Yeni 'güzelliklere' yelken açıyor…
Azimli… Bilinçli… Örnek…
***
Hikayesi o kadar ilginç ki; roman olur…
Gülser Sabuncuoğlu, üç yıl önce…
Yaylı tambur ve ney sanatçısı eşi Ahmet Rasim Bey'i kaybetmiş…
Acılı yüreğin ilacı yok ama…
Gülser Hanım…
Ayakta durmaya ve…
En azından…
Hayata küsmemeye karar vermiş…
En isabetli kararı da…
Uzuuuun bir aradan sonra…
Öğrenim hayatına yeniden 'merhaba' demeye karar vermiş…
Hedef, özellikle 'bu yaştan sonra' üniversite…
***
Heyecanı peşinden getiren üniversite sınavı…
Ardından yetenek sınavı ve…
Merhaba…
İzmir Demokrasi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nin…
'Geleneksel Türk Sanatları Bölümü'…
Evlatlarından minik bir dokundurma gelivermiş:
'Ne yapacaksın bu yaştan sonra üniversitede?'
Tatlı tatlı söylense de…
Aldıran kim?
70'ini geride bırakan İzmirli Gülser Hanım…
Oturuvermiş…
20'li yaşlardaki sınıf arkadaşlarının yanına…
O İzmir hanımefendisi…
Ve de…
Romanlarda olduğu 'Azmin Timsali'dir…
***
Peki, diploma ne zaman?
Önümüzdeki dört yılın sonunda…
Yeter ki, Tanrı sağlık versin…
***
Tabii ki, Gülser Sabuncuoğlu'nun…
Şahane bir eğitim geçmişi var…
Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü'nün…
'Sevk ve İdare Yüksekokulu'ndan mezun…
Yedi yıla yakın bir devlet memurluğu…
Uzun zamandır…
'Unutulmaz anılar koleksiyonu'nda…
28 yaşında…
Evi, ailesi ve çocukları derken…
Memuriyet bitiyor…
'Evimizin Meleği' unvanı hayata geçiyor…
Ne zamanki eşini kaybediyor…
Hayatındaki boşluğun farkına varıyor Gülser Hanım…
Üniversite eğitimine hevesleniyor…
Hiç hazırlık yapmıyor…
Neden?
Çünkü, lisedeki bilgilerini güveniyor…
Nitekim…
Sınava giriyor ve kazanıyor…
Şimdi…
Yıllar sonra öğrenim hayatına geri dönmenin…
Keyfini yaşıyor…
Artık, gencecik '20 sınıf arkadaşı' var…
Tezhip, minyatür, tekstil, halı ve kilim restorasyonunu öğreniyor…
Ödü kopuyor 'Derse geç kalacağım!' diye…
Sabaha karşı 05.00'te evinden çıkıyor…
Üç araç değiştirerek üniversiteye ulaşıyor…
Yine de…
'Bana mısın?' demiyor!
***
Okul arkadaşlarının en yaşlısı 20 civarında…
Olsun varsın…
Gülser Hanım öyle mutlu, sınıf arkadaşları öyle açık sözlü ki…
'Yeri geliyor, bize annelik yapıyor…' demiyorlar mı?
Dünyalar büyükanne Gülser'in oluyor adeta…
Üniversitedeki saatleri hiç bitsin istemiyor…
Azim budur!
Sevgi budur…
Keşke…
Bu güzel ülkenin…
Onlarca… Yüzlerce…
Üniversiteli…
Gülser Öğrencisi olsa…
Hayat…
Ömürler, böylesi azimle uzuyor işte…
İzmirli Gülser Sabuncuoğlu'nu ayağa kalkıp alkışlayalım…
Belli bir yaşın üstünde olup da…
Sil baştan yüksek eğitim almaya cesareti olmayan…
O kadar çok İzmirli var ki…
Büyükanne Sabuncuoğlu…
Onlara cesaret aşılıyor…
En azından bu nedenle hakkıdır, alkışlar…
Nokta…
Hamiş: 'Hürriyet EGE muhabiri Nevra UÇKAÇ'ın nefis haberinden esinlenerek…'
Sonsöz: 'Anneannem 76 yaşında… Onunla neredeyse aynı yaşlarda bir sınıf arkadaşım var… / Gülser Hanım'ın, 20 yaşındaki sıra arkadaşı Ali Temürel…'