Efendim, bir varmış, bir yokmuş eski günlerde... Fethullah Gülen'i destekleyen yazarlar yaşarmış bir ülkede... Bak bir varmış bir yokmuş eski günlerde... Ne de rahat Gülen'ciler yaşarmış bir ülkede...
Masal böyle mutlu başlamış ancak hepimizin bildiği üzere, masalın sonu pek mutlu bitmemiş... Eskiden Gülen Cemaati'ni destekleyen yazarların akibetinin ne olduğunu biliyoruz. İşte onlardan bir kısmının yargılaması yapıldı dün. Bir kısmının da önümüzdeki günlerde yapılacak. Ancak basında yapılan kimi yorum ve dün hakim karşısına çıkanların savunmalarından anlıyoruz ki bu eski Cemaat destekçisi yazarların hepsi masum ve bir zamanlar Cemaati destekledikleri için pişmanlarmış! Meğer Gülen Cemaati'nin iç yüzünü, tıpkı şimdi iktidardaki liderler gibi görememişler miş de miş miş....
Kısacası sevgili dostlar, bir zamanlar Atatürk devrim ve ilkelerinden yana olan asker, yazar ve gazetecileri Ergenekon'culukla, Balyoz'la vs kumpas senoryolarla insafsızca yargılayanlar ve infaz edenler ve bu suretle masum insanların hapiste ölümüne de zemin hazırlayanlar ve sebep olanların, önümüzdeki günlerde sessizce salıverilmesi için kısa paslı alıştırmalar yapılıyor...
Diyeceksiniz ki insanların fikir özgürlüğünü savunmak demokrat ve aydın her yurttaşın bir vazifesidir. Amenna! Öyleyse Cumhuriyet Gazetesi'nde çalışan ve Fetö terör örgütüne destek olmakla suçlanan ve tutuklu olanların başı kel mi? Kaldı ki onların, Gülen Cemaati ile işbirliği yapmak ya da bu Cemaati övmek ve savunmak gibi henüz kanıtlanabilmiş bir geçmişleri de yok.
Peki, özgürlüklerden yana olmak adına, Gülen'ci yazar ve gazetecilere karşı, birileri gibi kindar ve dindar olmayalım. Onların da fikir özgürlüğünü savunalım ve yargılanacaklarsa bile tutuksuz yargılanmalarını savunalım. Ama iki yüzlü de olmayalım. Aynı ilkeyi, Cumhuriyet, Sözcü, Evrensel vb yayın organlarında çalışan gazeteci ya da yazarların tutsaklığı için de savunalım. Adil olalım. Değil mi? Yoksa o Egrenekoncu, bu Fetö'cü gibi tırışkıdan masalları dinlemeye devam mı edelim? Bu masallarla avunup, yüzlerce ya da binlerce masum insanın hayatlarının heba olmasını seyretmeye devam mı edelim? Devletin hem bireylerin fikir özgürlüğünü hem de devlet kurumlarının güvenliğini sağlamak en önemli fonksiyonu olmalıdır. İkisinin de etkin bir biçimde garanti altına alınmasını sağlamak hukuk kurallarının etkin bir şekilde uygulanması ile mümkündür. Eğer bu başarılamıyorsa, bunun sorumlusu bizzat devlet aygıtını idare edenlerdir. Bu kadar basit!
İnsanları, kurulan sömürü düzenine kurban ederek bir devlet varlığını sürdüremez. Adalet gerçeğe dayanmalıdır. O gerçek te herkesin eşit bir biçimde yararlandığı evrensel insan haklarını baz almalıdır. Gerisi tırışkadan masallardır!