Hanzade Ünuz, Belediye Başkanı Sibel Uyar ile Urla’yı, 28-29-30 Nisan’da düzenlenecek Enginar Festivali’ni ve referandumu konuştu.
Her gün sokakta...
Makamında oturamıyor.
Urla Belediyesi'nin CHP'li Başkanı...
Sibel Uyar.
Koltukta üçüncü yılı geride kaldı.
İlk zamanlardaki heyecanı yerini tecrübeli bir dinamizme bırakmış.
İddialı bir Başkan rüzgarı estiriyor.
Tüm Urla hummalı bir hazırlık içinde.
28-29-30 Nisan tarihlerinde üçüncüsü düzenlenecek Urla Enginar Festivali için gün sayıyorlar.
1 milyon ziyaretçi beklenen festivalde bu yıl enginar dikimi 600 dönüm artarak yüzde 42'lik büyüme göstermiş.
Urla...
Başkan Sibel Uyar'ın deyimiyle 'Ayağım yere bassın, gökyüzünü göreyim' diyenlerin kenti...
111 kilometre sahili, 800 kilometrekare alanıyla cennetten bir köşe.
Sibel Uyar üreticinin kalkınması, esnafın güçlenmesi ve kadınların iş hayatına katılması için koşturuyor.
16 Nisan'da yapılacak referandum için 'Urla hayırı sever' yorumu yapan Başkan Uyar muzipçe gülerek rakiplerine sesleniyor:
'Ben bu işi çok sevdim, bırakmaya hiç niyetim yok...'
-Meydanda nasıl bir düzenleme yapıyorsunuz?
UYAR: Eskiden burası bir köy kahvesiydi, biz de şimdi bu mini meydanda o görüntüyü tekrar yaşatmak istiyoruz. Çalışan arkadaşlara tepenizdeyim dedim, gerçekten de yukarıda tepelerindeyim. Her gün ilk bu işi denetliyorum, makama ondan sonra geçiyorum.
-Vatandaşın kullanımına açık bir alan mı olacak?
UYAR: Tümüyle vatandaşa açık bir meydan. Urla'yı anlatan bir yapıda olsun istedik. Urla taşı kullanıyoruz. Ağaçları tek tek seçtik. Hatta şu çınarı kendim aldım, diktim. Artık Urla meydanında bir dikili ağacım var (gülüyor). Salkım söğüt, sıra selviler dikildi. Evliya Çelebi'nin Seyehatnamesi'nde anlatıyor, asmalardan üzümler sarkardı diye. Biz de asmalar dikiyoruz, üzümlerin sarkacağı bir asma yolu yapıyoruz. Diğer tarafta kokulu yolda mum yaseminleri, sellukalar saracak. Zeytin ve sakız ağacı da olmak üzere toplam 76 ağaç dikiyoruz. Eski bir kuyu vardı, üzeri kapatılmış. Açtık o kuyuyu ve şimdi tulumbalı, çıkrıklı aktif bir kuyu olacak meydanda. Aslında biz Urla'nın üzeri örtülmüş değerleri açığa çıkarıyoruz.
URLA ENGİNAR FESTİVALİ'Nİ BEKLİYOR
-Ne zaman bitecek?
UYAR: Enginar Festivali'ne yetişecek. Kadınlar günlerine evi hazırlar ya, biz de Urla'yı Enginar Festivali'ne hazırlıyoruz. Gerekirse 24 saat çalışılacak ve yetişecek. Tarih yeniden canlasın istiyoruz, o nedenle çok özeniyoruz. Trafoyu taş ev gibi kamufle ediyoruz. Taş ustaları çalışıyor. Bu bir kimlik aslında. Burada eskiden pazar vardı. Ben dedemle gelir, limonata içerdim.
-Ne Enginar Festivali imiş Başkan...
UYAR: Enginarın ekonomiye ve tarıma katkısı çok büyük. Bu üçüncü senemiz, ilk seneye göre bu yıl yüzde 42 daha fazla dikim var. Sadece geçen seneyle bu sene arasında 600 dönüm artış var. Amaç tarımın desteklenmesiydi zaten. Şimdi bütün Urla 28-29-30 Nisan'da düzenlenecek Enginar Festivali'ni bekliyor. Tezgah başvurusu bini buldu. Bu kadar ciddi bir talep var.
-Karşılayabilecek misiniz talebi?
UYAR: Onun için uğraşıyoruz. Urla merkezi, yani kentsel sit alanını bunun için hazırlıyoruz. Bunun bir de Koruncuk ayağı var, onu da Mayıs ayında açıyoruz. Bir gün Koruncuk Vakfı yararına yemek yenecek, Urla Koruncuk Çocuk Köyü yapıyoruz biliyorsunuz. Çok kıymetli bir çalışma.
HEDEF 1 MİLYON KİŞİ
-Enginar Festivali'ne kaç kişi bekliyorsunuz?
UYAR: Hedef 1 milyon dedik. Tabii ki tek tek sayamayız ama bin tezgah olan, yarım adadaki tüm otellerin dolduğu bir festival. Bu sene çocuklar da var festivalde. Tarımı gelecek nesillere taşımak, iyi tarım uygulamalarıyla ürünleri öğretebilmek için çocuklar enginarın hikayesini anlatacaklar.
-Konuk olarak kimler var festivalde?
UYAR: 20'ye yakın yabancı ahçı şefimiz var. Ertuğrul Özkök, Derya Baykal, Demet Akbağ, Ender Saraç geliyor. Sağlıklı yaşamı anlatacağız. Benim anneannem ondan bahsediyorum diye çok kızıyor ama 91 yaşında ve doğal yaşamın içinde tarlada. Ve çok sağlıklı. Demek ki doğrusu bu, uzun yaşamın sırrı bu. Amerika'yı yeniden keşfetmenin alemi yok.
BAŞKAN UYUMAZ, YORULMAZ, ACIKMAZ
-Siz böyle hep sokakta mısınız?
UYAR: Ben makamda oturamıyorum, derdim o. Ben böyle mutluyum. Makama geliyoruz bulamıyoruz diyorlar. Sen gelsen makamda ben bir kişiyle konuşmuş olacağım ama sokakta 300 kişiyle görüşüyorum. Ben bu işi çok seviyorum, gerçekten. Böyle içimden seviyorum. Uyudun uyumadın, açsın değilsin farketmiyorsun.
-Bu kadar benimseyeceğinizi tahmin eder miydiniz Belediye Başkanlığını?
UYAR: Ben yaptığım her işi çok severek yaptım ama bu kadarını ben de beklemiyordum. Başkan uyumaz, Başkan yorulmaz, Başkan acıkmaz durumuna geliyorsun. Evin Urla, gelen herkes senin misafirin. Evine gelenlere mahçup olmak istemezsin ya, hissiyatım bu. Aman en iyi şekilde görünelim, mahçup olmayalım duygusuyla.
DOÐAYA DÖNÜŞ
-Urla'nın gelişmesi kadar korunmasına da önem veriyor musunuz?
UYAR: Esas mesele o. Her seferinde söylüyorum, Ben Urla'nın yerlisiyim. Ailem hala köy hayatı sürdürüyor. Tarlası var, bahçesi var, tarhanasını yapar. Bizde böyle bir hayat var. Dünyadaki konjonktürde de doğaya dönüş var. İnsanlar doğduğu yeri seçemiyor, doyduğu yeri seçemiyor ama belli bir zamandan sonra belli bir birikime sahip olduktan sonra yaşadığı yeri seçebiliyor. Urla'da böyle ekstra bir yer. Haritadan seçerek 'Ben Urla'da yaşamak istiyorum' diye gelen çok insan var Urla'da. Niye geliyorlar? Temiz havasına, kasaba kültürüne, samimiyete geliyor. Burada insanlar ilişki halinde, herkes birbiriyle selamlaşır. Yanında paran yoksa sonra verirsin canın sağolsun derler.
NİYE AKILLI EV?
-Kimler geliyor Urla'ya?
UYAR: Şimdi Urla'da üç farkılı yapı var. Biri yerli dediğimiz Urla'nın eskisi. Biri sonradan gelip yaşamak isteyenler, bir de Yüksek Teknoloji var, üniversitede 5 bin kişi var. Teknokent yapılıyor 2 bin dönüm üzerine. Silikon Vadisi gibi bir yapı, kararı çıktı Türkiye'de ilk defa kurulacak. Göç aldığımız kesimin ekonomik ve sosyolojik boyutu çok iyi. Sanat sokağımızda farklı cafeler, restoranlar, mekanlar açıldı. Şimdi burada yıkık bir ev 750 bin liraya satılıyor mesela. Rakamlar buraya vardı. Bizim amacımız yerlinin mevcut duruma uyum sağlayıp para kazanması. Bulaşıkçı olmasın, mekan sahibi olsun. Yereli yok etmemek lazım.
-Organik bir kasaba kalmak önemli diyorsunuz...
UYAR: Kendi kasabın var, gezen tavuğun var, enginar tarlasından on tane enginar kesiyorsun. Ama en önemlisi ayağın toprağa basıyor. Biz burada akıllı ev peşinde değiliz, niye akıllı olsun ev? Git ışığını kendin kapat. Doktorlar spor yap diyor. Benim anneannem her gün çapa ile spor yapıyor.
BENİM NANEM...
-Akıllı ev değil, akıllı hayat mı?
UYAR: Evet yani akıllı ev dediğinde ne oluyor? Bir şeyi diktiğinde, bir nane yetiştirip salatana koyduğunda 'Benim nanem' diyorsun. Bu keyiftir, hayatta başka ne var ki? Budur.
-Hedef Urla'da doğal yaşam ama imar baskısı yaşamıyor musunuz?
UYAR: Şimdi tarlanız varsa, ürettiğinizle hayatınızı idame ettiremezseniz ben bu tarlayı satayım, buraya bir villa yapılsın oluyor. Villa yapılacak, bahçesi çim olacak. O çim bahçe sana hiçbir şekilde yararlı olmadığı gibi doğaya da zarar. Suyu tüketiyor. Ama bir dönüm yere bir şey dikip, geçinebiliyorsa o arsayı satmaz. Bu festivallerle bizim eğlence gibi bir amacımız yok. Bize ünlü bir sanatçı gelmez örneğin, çünkü bu festivalin assolisti enginar. Amaç esnafın para kazanması, tarladaki insanın para kazanması, evinde üretmesi, Urla'nın tanınması.
111 KİLOMETRE SAHİL, 800 METREKARE ALAN
-Peki belediye nasıl koruyacak Urla'yı? Yarının Urla'sı nasıl olacak?
UYAR: Herkes ne yapar? Maksimum kullanmak ister. İki kat verirsin, üç kat ister. Bizim amacımız ise dünün Urla'sını geleceğe taşımak. Urla bir liman kenti, tarım kenti. 111 kilometre sahili var, iki denizi var. En eski zeytinyağı işliği burada. Orman var, sit var, arkeolojik alan var. Yarımadanın tüm ilçelerine komşuyuz. Neredeyse hepsinin toplamı kadar yüzölçümümüz var. Toplam 15 köyüz ama 800 kilometrekareye yaklaşan bir alanımız var. Düşünün ki Konak 28 kilometrekare büyüklüğünde. Urla Yarımada'nın merkezi.
-Günümüzde yeşili korumak da hiç kolay değil....
UYAR: Yaşanabilir kentler toplantısına katılmıştım. Herkes metro, hafif raylı sistem anlatıyor. Ben dedim ki, biz oturduğumuz her yerden gökyüzünü görebiliriz. Ben büyükşehirlerde başımı uzatsam belki görüyorum gökyüzünü. Elinde böyle bir değer varken bunu bozmak ister misin? İstemezsin. Bu başka bir şey. Şehremini ya... Şehrin emanet edildiği kişi. Benim amacım bu başka da derdim, tasam yok.
-Kimlerle boğuşuyorsunuz?
UYAR: Kanunen edinilen haklar var, bir de senin koruyabileceğin alanlar var. Biz de tarım alanlarının korunması noktasında, üreticinin korunması noktasında ciddi işler yapıyoruz. Büyükşehir Belediyesi'nin Tarımsal Daire Başkanlığı arkamızda o kadar büyük bir abi ki... Yarımada stratejik planı var, çok önemli. Biz bunları tek başımıza yapamazdık.
BAL ORMANI YAPACAÐIZ
-Urla'nın mevcut ormanlarını nasıl korunacak?
UYAR: Ormanlar bizim yetkimizde değil ancak bizim sonbaharda başlatacağımız bir projemiz var. Bal ormanı yapacağız Urla'da. Balcılığı öğreteceğiz, bal ormanı yapacağız. Evde oturanların ürettiklerini satacakları alanlar yapıyoruz. Köy pazarlarında buna yönelik alt yapı hazırladık. Teyze evinde ne yapıyorsa haftasonu onu satırak gelir elde diyor. Ben Urla İzmir'in arka bahçesi diyorum hep. İnsanlar Urla'ya nefes almaya geliyor. Haftasonları hiç yaşamadığımız trafik problemleri yaşamaya başladık artık. Urla'da ister deniz kenarında, ister ormanda, ister limandasınız.
10 BİN KİŞİ GÖÇ ETTİ
-Nüfusunuz kaç?
62 bin ama yazın 250 bine çıkıyor. Son üç yılda ise 10 bin kişi göç aldı Urla.
-Entellektüel bir göç mü var Urla'ya?
UYAR: Urla'ya göç edenlerin korumacı bir anlayışı var ve üretkenler. Urla'nın kıymetini bilenler geliyor. Urla'yı korumaya ve üretmeye geliyorlar. Sizin her şeyi bilmenize imkan yok, bana göre belediye başkanı iyi bir koordinatör olmalıdır. Doğru insanı, doğru yerde konumlandıracaksınız. Urla'da gönüllü çalışan çok insan da var. Gelip ben Urla için ne yapabilirim diye soran çok insan var. 'Ben de katkıda bulunmak istiyorum' diy e geliyor. Ben enginar festivalini tek başıma yapmaya kalksaydım hiçbir şey yapamazdım. Ekonomi Üniversitesi'nin desteğini alıyoruz. En önemlisi halkın aidiyetiyle yapıyoruz, 'Festivalimiz var' diyorlar. 'Bizim festivalimiz...' Belediye bir festival yapıyor diye düşünmüyorlar, onlar da bu festivalin önemli aktörleri çünkü.
-Herkes ev sahibi...
UYAR: Barbaros köyünde Oyuk Festivali yaptık. İnanılmaz başarılı oldu, neden? Çünkü köylü sahip çıktı. Evini açtı, konukları ağırladı. Çat Kapı Evleri yapıldı mesela. Ben bugün kuru fasülye pilav yaptım diye yazıyor kapısına, kendi sofrasında ağırlıyor konukları. Misafirler gelip bir köy evinde yemek yiyor, ev sahibi de para kazanıyor. Şimdi bütün köy oyuk (korkuluk) yapıyor. Festivale hazırlanıyorlar.
-Enginar Festivali için ne gibi hazırlıklar yapılıyor?
UYAR: Geçen hafta bir toplantı yaptık esnafla. Siz ne istiyorsunuz, biz ne yapacağız onu anlattık. Planlama yaptık. Aidiyet böyle gelişiyor. Bu sene daha iyi neler yapabiliriz diye planlıyoruz. İnsanlara bir şeyler verdiğinizde inanılmaz benimsiyor ve sahip çıkıyor. Benim annem bile evde enginar için çalışıyor.
-Ne yapmış?
UYAR: Taçlar hazırlamış festival için. Herkes evinde bir şeyler yapıyor. Geliyor, üç gün boyunca gelene geçene bakıyor. Hayatında bir değişiklik oluyor, dışarı çıkıyor. Mesela bizim kadın kooperatifi o kadar iyi gidiyor ki. İnanılmaz. Zeytinler köyündeyiz, bir kadın arkadaşımız geldi 'Beni meydancı yapar mısın' dedi. Ben de neden kapalı olan köy kahvesinin ihalesine girmiyorsun dedim. Babasıyla, eşiyle konuştuk. Önce lider kadın eğitimi aldı, Kosgep eğitimi aldı. Şu anda Zeytinler kahvesinin sahibi olarak işletiyor. Barbaros'ta da bir kadın işletiyor kahveyi.
-Kadını evden dışarı çıkarıp ekonomiye kazandırıyorsunuz, yüzler gülüyor.
UYAR: Her köyde lider kadın eğitimi yaptık. Hepsi anlattı hayatlarında ne değişti diye. Bir kadın kalktı dedi ki, 'Benim telefon defterimde sadece ailemin telefon numaraları vardı. Şimdi telefon rehberim dolu, benim de arkadaşlarım var' dedi. Kalakaldım, şimdi ne yapıyorsun dedim. 'Ekmek yapıp satıyorum' dedi. 'Bir şey olursa Kadın Aile Hizmetleri Müdürlüğü'ne gelirim' diyor. Urla Belediyesi'nde sadece kadına özel bir müdürlük kurduk çünkü. İşte ben bu başkanlık sürecinde hiç 'Keşke' demedim ve o gün bir kez daha 'İyi ki' dedim.
KADINLAR PARA KAZANIYOR
-Kadınlar için ulaşılabilir bir belediye...
UYAR: Bizim her köyümüzde bir kursumuz var. Ama maksat kursa gitmek olsun değil, para kazanabilecekleri bir şey. Örneğin Barbaros köyünde oyuk kursuna gidiyorlar, haftalardır oyuk yapıyorlar.
-O köylü kadın için para kazanmak ne demek?
UYAR: Eğer o hafta pazar alışverişini kendi parasıyla yapıyorsa böyle kafası yerden kalkıyor. Bana bir arkadaşım, 'Sana çok teşekkür ederim ben bu pazar satışlarıyla çocuğumu dersaneye gönderiyorum' dedi. Burada büyük paralardan değil, kendini güvende hissedeceği kenara para koyabileceği bir hayattan bahsediyoruz.
-Erkeklere gelelim... Eşleri ne diyor bu işe?
UYAR: Erkekler ilk başta çok hoş bakmadılar. Eşlerini göndermediler, gitme dediler. Niye benim karım dışarı çıkıp bir şey yapıyor ki oldu. Niye çıkmasın? Kursa gidiyor. Sonra iskeledeki çay ocağını işleten üç kadının kazandığı parayı görünce izin verdiler. 8 Mart'ta Türk Kadınlar Birliği'nin tüm şubeleriyle Urla'da toplantı yaptık. Orada bizim kadınlarımız, 'Biz burada böyle yapıyoruz, sizin orada yok mu? Biz böyleyiz' diye gururla anlattılar.
-Kadın Başkan olmanın farkı nedir?
UYAR: Bir kere kadın Başkan olunca evin kapısını direkt açabiliyorsun. Kadın evde, gittiğin zaman içeridesin. Zaten kapılarda karşılanıyorsun. Kadın Başkan olarak seninle her şeyi konuşuyorlar. Elini tutuyorsun, kendini güvende hissediyor. Ben çoğunun birçok şeyini biliyorum. Bence siyasette daha çok kadın olması lazım.
GÖZÜN GÖZE DEÐMESİ
-Dokunmadığınız kadın kalmış mıdır?
UYAR: Gitmediğim yer var mıdır, sanmıyorum. Dün İçmeler'deydik mesela, bir kadın 'Ben seni çok duymuştum ama dokunmamıştım' dedi. Dokunmak çok önemi, istediğiniz her soruyu sorabilirsiniz diyorum. En fazla yapamam derim. Sen istediğin kadar maskeni tak, karşı taraf senin samimi olup olmadığını çok iyi anlıyor. Ben her zaman söylüyorum, benim birine bir şeyi anlatabilmem için gözü gözüme değmesi lazım. Gözünün gözüne değdi an var ya, onu çok seviyorum.
AZ ÇOKTUR...
-Bağ Yolu, Zeytin Yolu gibi destinasyonlar yapıldı...
UYAR: Gelenler korumak için geliyor, üretmeye geliyorlar. Koruma amaçlılar hepsi de. Ben Bağ Yolu için Toscana'ya gittim, uygulamaları görmek istedim. Türkiye'nin Toscana'sı deniyor ya Urla için, ben Toscana'yı bilmiyordum. Biliyorsunuz bağlar zaten vardı Urla'da eski yıllarda. Şimdi kökünden yeniden yeşeriyor Urla.
-Neden Urla desem?
UYAR: Neden Urla? İklimi güzel, insanları medeni, aynı yerde sen oruç tutarsın öbürü rakısı içer. Baskı yok, hayatı hoşgörüyle yaşar. Cumhuriyet değerlerine sahip çıkan insanların yaşadığı bir yer Urla. O yüzden burada yaşamak istiyorlar. İş akıllı, ev değil yani... Elimi çırpayım elektrik yansın değil, tulumbayı çek de kol kasların çalışsın... Anlatabildim mi? (gülüyor) Dünyada da minimalizme geçiş var, az çoktur ilkesi. 'Less is more...' İşte Urla da azın çok olduğu bir yer.
BIRAKMAYA HİÇ NİYETİM YOK
-Referandum çalışmaları nasıl gidiyor Urla'da, nasıl görüyorsunuz?
UYAR: Urla hayırı sever (gülüyor). Urla hayırseverdir. Biz yüzde 75-80 bekliyoruz. İzmir'de ilk dörde gireriz. Bakın neden Urla'ya, İzmir'e gelmek isteyenler bu kadar çok arttı? İzmir'e köy diyenler var ama bizim derdimiz illa yol olsun değil. Hayatımızı istediğimiz gibi yaşayabileceğimiz, rahat edebileceğimiz bir yerde olmak istiyoruz. Yüzü gülen insanlarla birlikte olmak istiyoruz.
-Siz Başkanlığı çok sevmişsiniz...
UYAR: Çok sevdim, hiç de bırakmaya niyetim yok (kahkahalar)... Urla gelenekselcidir kimseyi üç dönemden aşağı bırakmaz. O yüzden keyifli. Ben bu işi çok sevdim, severek yapıyorum.