Hanzade Ünuz sordu, Ruanda’nın Ankara Büyükelçisi Williams Nkurunziza yanıtladı.

Ruanda..

Resmi adıyla Ruanda Cumhuriyeti...

Türkiye'den 11 bin kilometre uzakta, Afrika'nın doğusunda bir ülke.

11 milyon nüfuslu.

Sömürge olmaktan yakasını 1962 yılında kurtarmış, yani henüz 55 yıllık bir cumhuriyet.

Biz Ruanda'yı daha çok 1994 yılında dehşetle izlediğimiz iç savaş görüntülerinden hatırlıyoruz.

Hepimizin hafızasına kazınan ve 100 gün içinde 800 bin insanın katledildiği Tutsi – Hutu savaşından.

İşte o Ruanda, son 22 yılda o büyük acılardan çok önemli dersler çıkarmış.

Her şeye yeniden başlamış.

Ruanda Ankara Büyükelçisi Williams Nkurunziza da deneyimli bir diplomat olarak bu yenilikleri anlatmak, bugünün modern Ruanda'sını tanıtmak için büyük efor sarfediyor.

Ankara'da henüz dokuz ay önce başladığı göreviyle birlikte adeta adım atmadığı yer kalmamış Türkiye'de.

Sadece İzmir'e beş kez gelmiş.

Doğu Afrika'nın merkezinde 85 milyon nüfusluk bir pazara hitap eden Ruanda'yı, bilmediğimiz Ruanda'yı anlatıyor Büyükelçi Nkurunziza.

Milat farkı gibi fark var anlattığı yeni Ruanda ile eski Ruanda arasında.

Ruanda'daki bazı somut veriler gerçekten de şapka uçuruyor.

Örneğin beni en çok parlamentonun yüzde 64'ü, kabinenin ise yüzde 40'ının kadınlardan oluşması şaşırttı.

Ruanda'da hakim ve savcıların da yüzde 50'si kadınmış.

Çevre kirliliğine karşı Ruanda'da naylon poşet kullanımı tümüyle yasak örneğin.

Nüfusunun yüzde 75'i 0 – 24 yaş arası olan Ruanda, kapılarını yabancı yatırımcılara açmış.

'Ruanda'ya gelin' diyorlar.

Hemen her şeye ihtiyaçları var.

Örneğin Ruanda'da henüz hiç ayakkabı fabrikası yok, ya da bir tekstil fabrikası.

Büyükelçi Nkurunziza Türk yatırımcılara güvenlik, hız ve kolaylık garantisi veriyor.

Bir Büyükelçi düşünün ki, 'Gelin ürettiğiniz malları ülkemizde satın' diyor.

Açık bir pazarı işaret ediyor.

Bütün insanlığın, hepimizin çok dikkatle okuması gereken çok önemli başka açıklamalar da var bu sohbette...

Büyükelçi Nkurunziza'nın ülkesinde yakın geçmişte yaşanan iç savaşta, soykırıma giden acımasız yolun taşlarını döşeyen gizli elleri anlattığı satırlar...

Hepimizin ibretle okuyup, şapkasını önüne koymasını gerektiren satırlar kanımca...



-İzmir'e hoşgeldiniz, Türk işadamlarına neler söylemek istiyorsunuz?

NKURUNZIZA: Ticaret ve ekonomi alanında ülkelerarası en büyük problemimiz Afrika hakkında lokal olarak yeterli bilgi sahibi olunmaması. Aslında Afrika ve tabii ki Ruanda'da çok fazla yatırım fırsatları var. Türk işadamları bu yatırım fırsatlarını bilmiyor.

-Yatırım fırsatından neleri kastediyorsunuz?

NKURUNZIZA: Türkiye dışında dünyanın geri kalanı Afrika ve Ruanda ile çok hızlı ve güçlü ticaret yapıyor. Ama Türkiye'de insanlar Afrika hakkında hala tereddüt içindeler. Bu tereddütün aşılması lazım. Örneğin Ruanda yılda 3 milyar dolar ithalat yapıyor ve Türkiye buradan sadece 30 milyon dolar pay sahibi. Bu Ruanda ithalatının sadece yüzde biri ve bu oran Türkiye için çok düşük. Türkler, Türk ticaret adamları Ruanda'ya gitmeli, orada çok ciddi fırsatlar var. Bu fırsatlar geliştirilmeli, Türkiye ve Ruanda arasındaki ticaret hacminin gelişmesine katkı sunmalı. Turizm, inşaat, otelcilik, tarım ve tarıma dayalı endüstride, enerjide çok ciddi yatırım fırsatları var.

ÜÇ SAATTE ŞİRKET KURUN

-Bu konuda Türkiye'de hangi girişimlerde bulunuyorsunuz?

NKURUNZIZA: Ankara'daki görevime dokuz ay önce başladım ve bu süre zarfında İzmir, Konya, Bursa, İstanbul, Gebze, Amasya, Trabzon, Gaziantep ve Manisa'da ticaret odalarıyla temasta bulundum. Bu çalışmaların ürünü olarak bugüne dek Türkiye'den Ruanda'ya üç ayrı heyet gitti, incelemeler yaptı.

-Ruanda ekonomisinde şu anda yükselen değerler neler?

NKURUNZIZA: Ruanda 10 milyar dolarlık küçük bir ekonomi. Ancak Ruanda coğrafi olarak Doğu Afrika'daki ülkelerin ortasında yer alıyor ve 85 milyon nüfusluk bir ticaretin merkezinde. Ruanda iş ve en kolay yatırım yapmak için Afrika'nın ikinci ülkesidir. Üç saatte şirket kurabilirsiniz. Bunun dışında yatırım yapacak işadamı için oturum izni almak çok kolay, yatırım yapılacak yer bulmak ve elekrik su getirmek çok kolay.

-İşçi ücretleri ne kadar Ruanda'da?

NKURUNZIZA: Her yıl 20 bin üniversite mezunu veriyoruz. Ayda yaklaşık 300 dolar alıyorlar. Ruanda'da yatırım ve üretim yapmanın maliyetleri çok ucuz ve çok büyük bir pazara ulaşma imkanınız var. Benim temel amacım da Türkiye'de güçlü ve kararlı firmaları Ruanda'ya götürmek, yatırım yapmalarını sağlamak. Ruanda'da ayakkabı fabrikası yok, tekstil fabrikası yok, bunları hep dışarıdan alıyoruz. İnşaatla ilgili cam, pencere gibi malzame sağlayacak fabrikalarımız da yok. Bunları dışarıdan ithal ediyoruz. Türkiye'nin ürettiği mallara ihtiyacımız var.

-Ruanda kahve ve çayı ile ünlü, Türkiye'de satılıyor mu?

NKURUNZIZA: Ankara'da bir firma kahvemizi kullanıyor ama İstanbul ve İzmir'in de kahvemizi tanımasını isterim çünkü çok lezzetlidir.

LİDERLİK KRİTİK ÖNEM TAŞIYOR

-Ruanda'lı gençler nasıl yaşıyor, hayallari neler?

NKURUNZIZA: Ruandalı gençler barış içinde, başarılı çağdaş bir ülkede yaşamak istiyorlar. Bunun için de fırsatlar istiyorlar. Çok genç bir nüfusumuz var. 11 milyonluk nüfusumuzun yüzde 75'i 0 – 24 yaş arasında. Hükümetimiz bu nedenle eğitime çok önem veriyor ve yatırım yapıyor.

-Ruanda çok acı sonuçları olan bir iç savaş yaşadı. Bu iç savaştan ne öğrendi?

NKURUNZIZA: Kötü politika ve kötü liderlik ve kötü sonuçlar. Eğer siz bir sorumluluk almaz ve doğru yönetmezseniz çok kötü sonuçlar alırsınız. Ama en büyük ders liderlik. Liderlik kritik öneme sahip. Bir toplumu millet haline getirmek liderin elindedir. Soykırımdan önceki liderlik toplumu ayırmaya yönelik bir liderlikti. Soykırımdan sonra toplumdan bir millet yaratma liderliği üzerine kuruluydu ve biz bunu öğrendik.

AFRİKA'DA MODEL ÜLKE OLDUK

-Olaylardan sonra insanlar birbirini affetti mi?

NKURUNZIZA: 1994'te herkes Ruanda'nın bittiğini ve bir daha ayağa kalkamayacağını düşünüyordu. Ama 22 yıl sonra bugün Ruanda Afrika'da bir model ülke oldu. Barışçı ve güvenli bir ülke.

-Bunu nasıl başardınız?

NKURUNZIZA: Çok iyi liderlik ve doğru politika. 1994'ten sonra içimize döndük ve bir toplum yaratmayı hedefleyen politika izledik. Bir millet yarattık. 1994'ten sonra her Ruandalı'nın anayasa önünde kendisini eşit hissetmesini sağladık. Eşitlik duygusu yarattık. Kadınların toplumdaki yerini güçlendirdik. Şu anda Ruanda parlementosunun yüzde 64'ü kadınlardan oluşuyor. Dünyada bir numarayız. Hakim savcıların yüzde 50'si kadın. Kabinenin yüzde 40'ı kadın Bakanlardan oluşuyor.

BİRLİKTE BAŞARDIK

-Kadınlar işi ele aldı yani...

NKURUNZIZA: Eğer kadınlara cesaret ve imkan verirseniz, kadınların daha güçlü olduğunu görüyorsunuz.

-Kadınlar daha çok mu öğrendi geride kalan acıdan..

NKURUNZIZA: Hayır, bütün Ruanda kadınlar ve erkekler birlikte başarıyor. Kadın erkeğin arkasında değil ya da erkek kadının arkasında değil. Bizim politik sistemimiz kadına ve erkeğe eşit fırsatlar sunuyor.

-1994'ten önce de böyle miydi?

NKURUNZIZA: Hayır, kadın hayatın dışındaydı. İş yapamazdı, bankadan borç alamazdı, parlamentoda çok az kadın vardı. 1994'ten sonra her alanda eşitlik sağlandı. Ticaret yapabiliyor, siyaset yapabiliyor, bankadan borç alabiliyor. Daha önce bir erkek, bir kız iki çocuğun varsa, kız okula gitmiyordu. Devlet şu anda bütün çocukların eşit seviyede okula gitmesini sağlıyor ve bundan ücret almıyor. Şu anda okullarda kız öğrenci sayısı daha fazla...

LAİK BİR ÜLKEYİZ

-Bir sihirli değnek mi değdi, nasıl oldu bu? Aynı insanların yaşadığı iki çok farklı ülke anlatıyorsunuz?

NKURUNZIZA: Liderlik. 1994'ten sonra iyi liderlik bir vizyon ortaya koydu. Ruanda'nın ve insanlarının potansiyelini ortaya çıkardı ve bu vizyon bugünkü başarıyı getirdi.

-Liderliğini tasvir ettiğiniz Devlet Başkanı Paul Kagame ne zamandır görevde?

NKURUNZIZA: 2000 yılından bu yana.

-Ruanda'da vatandaşlar hangi dine mensuplar?

NKURUNZIZA: Hıristiyan nüfus ama yüzde 10 müslüman yaşıyor. Ama biz laik bir ülkeyiz, bu sizin bireysel tercihinizdir. Nüfus cüzdanında hangi dine mensup olduğunuz yazmaz.

DEVRİM YAPTIK

-Soykırımda 1 milyon insan öldü Ruanda'da, tarihe geçti. Bu korkunç travma nasıl atlatıldı?

NKURUNZIZA: Asıl tarih ve önemli olan 1994'ten sonra bugüne gelen gelişmedir. 1994'te yaşanan acı çok büyük bir şoktu. Biz 1994'ten sonra bir ulusal birlik ve gelişim yaratma, kendini ait hissetme gibi bir devrim yaptık. Bu bir fenomendir. Bir soykırımdan sonra toplum yönetmek ve tekrar ayağa kaldırmak kolay bir iş değildir.

-1994'te yaşanan bu acı olaylarda bir dış el müdahalesi var mıydı?

NKURUNZIZA: Toplumda buna müsait bir potansiyel vardı ve dışarıdan biri bunu karıştırmış olabilir. Fakat iyileşme süreci içeriden kaynaklandı. Bizim için önemli olan da bu. Çünkü problem olunca, onu karıştıran da oluyor. Eğer insanlar problemi kendinde bulursa, çözüm de ararlar. Ve çözüm de üretirler. Eğer insanlar kendisiyle ve karşısındakiyle dürüst bir şekilde iletişim kurmazsa çözüm üretemezler. Ama bu Ruanda'nın tecrübeleridir, bunlar bizim çıkardığımız dersler. İnsanlar birbirlerine ne kadar açık ve dürüst olursa olsun, nihayetinde bunu kanalize edecek doğru liderlik gerekiyor. Biz Başkan Kagame'yi bir kahraman olarak görüyoruz. Kimse Ruanda'nın tekrar yükseleceğine inanmıyordu ama doğru liderlik bunu başardı. Ruanda'da son 23 yılda yaşanan bir mucizedir. Ruanda şu anda dünyada barışın model gösterildiği bir ülke haline geldi. Global barışa inanıyoruz ve çok saygı duyuyoruz. Ve beşinci en iyi gelişen ülkeyiz.

KİMLİK POLİTİKASI SONA ERDİ

-Şu anda hala Tutsi ve Hutu diye bir ayrım var mı toplumda?

NKURUNZIZA: Zaten aradaki farklılık ekonomikti, Tutsi - Hutu farkı değildi. 1994'ten önce, sömürge döneminde insanlar kendilerini oldukları şeyle tanımlardı. Ama artık insanlar kendilerini yaptıkları ve başardıkları şeyle tanımlıyorlar. Ruanda diğer Afrika ülkelerinden farklı olarak tek bir dil konuşabiliyor, tek kültürleri var. Aslında Tutsi ve Hutu olarak ayrılmıyorlar, bu fark ortadan kalkıyor artık. Şu anda kimse biz Tutsi'yiz ya da Hutu'yuz demiyor, biz Ruandalıyız diyor herkes. 1994 önceki politika siz Tutsi misiniz, ya da Hutu musunuz üzerinden yapılıyordu. Hutu Partisi vardı örneğin. Ama şimdi kabileler üzerinden politika yürütülmüyor, mecliste 11 partimiz var ama bunlar aidiyetleri – kimlikleri üzerinden değil düşünceleri üzerinden organize oluyorlar. 1994'ten önce kimliklerde Tutsi mi, Hutu mu olduğunuz yazardı şimdi sadece doğduğunuz yer ve adınız yazıyor. Din bile yazmıyor çünkü biz laik bir ülkeyiz.

-Ruanda bütün bu büyük acılardan sonra ne öğrendi?

NKURUNZIZA: Yaşanan büyük acılardan sonra insanlar çok şey öğrendiler ve gelinen bu noktada insanlar birbirlerini affettiler. Doğru liderlik ve politikayla herkes yeniden başlamayı içine sindirdi. Biliyor musunuz, emperyalistler çok kötü insanlar. Ülkenize geliyorlar ve sizi bölmek için bir yol buluyorlar. Süreç içinde sizi adım adım ayrıştırıyorlar. Kategorize ediyorlar, sembolize ediyorlar. Son aşamada planlarını uygulamaya geçerek sizin birbirinizi yok saymanız ve yok etmeniz için karşı karşıya getiriyorlar. Soykırımda emperyalistlerin parmağının görevi insanların farklı olduğunu düşünmelerini sağlamaktı, siz Hutu'sunuz, siz Tutsi'siniz diye... Aslına bakarsanız dünyada ve Afrika'da problemler hep aynı...