Yazarımız Halit Tunç'un İzmir Valisi Cahit Kıraç'la yaptığı söyleşi...
BAŞLARKEN...
Yazarımız Halit Tunç'la bir radyo kanalı için program yapan İzmir Valisi Cahit Kıraç, Princess Otel'in Eylül'deki ihalesinden, son günlerin İzmir gündemi olan İstanbul Otoyol inşaatına kadar pek çok sorusunu içtenlikle yanıtladı.
Yazarımız Halit Tunç'la bir radyo kanalı için program yapan İzmir Valisi Cahit Kıraç, Princess Otel'in Eylül'deki ihalesinden, son günlerin İzmir gündemi olan İstanbul Otoyol inşaatına kadar pek çok sorusunu içtenlikle yanıtladı.
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu önderliğinde kurulan İzmir Ekonomik Kalkınma Koordinasyon Kurulu'nun öne çıkardığı beş maddeden biri olan 'İstanbul-İzmir otoyolunun İzmir'den de başlaması fikrine sıcak baktığını anlatan Vali Kıraç, aynı kurulun önündeki 'Mega Müze ve Gediz Nehri'ndeki kirliliğin giderilmesi' gibi maddelerle ilgili de görüşlerini aktardı.
'Aziz Kocaoğlu'nu insan olarak seviyorum' diyen Kıraç, Valiliğin Büyükşehir Belediyesi üzerindeki denetim yetkisini hatırlatarak, Büyükşehir Meclis kararlarına karşı açılan davaların kurumsal bir görev olduğunun altını çizdi.
İşte Halit Tunç'un kaleminden İzmir Valisi Mustafa Cahit Kıraç'la Pazar Sohbeti:
İzmir Valisi Cahit Kıraç, az konuşan, çok çalışan gerçek bir devlet adamı. Onun ağzından ''Ben yaptım, ben önerdim. Ben bitirdim ''gibi bir sözcük duyamazsınız. Söyleşi boyunca da ''ben''sözcüğünü kullanmadı.
Hep ''biz'' dedi. İzmirli dedi.
Gösterişten, reklamdan uzak biçimde İzmir'i yöneten Vali Cahit Kıraç, bu haftaki konuğum oldu.
H.T: İlk sorum güncel bir gelişmeyle ilgili, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi'nin aldığı bazı kararları yargıya götürerek, bir hizmet tıkanması yaşatıldığı iddiaları var. Çok mu dava açtınız?
VALİ: Vali olarak görevlerimden birisi de bu kentteki hizmet üretiminin yasalara uygunluğunu denetlemektir. Yasal sorumluluğum bütün kamu kuruluşlarını kapsar. Karayolları, Sağlık müdürlüğü neyse, belediyemizde odur. Valiliğin görevi gelen şikayetleri, teknik raporları dikkate almaktır. Konuya ilişkin eleştirilerin gündeme gelmesi üzerine itiraz dosyalarını içerikleriyle birlikte incelettim. 2006'da 100 dolayında karar için dava açılmış, diğer dönemlerde bunların sayısı 10'u geçmiyor. Kimse alınganlık göstermesin. Bu kentin valisi, bu kentte yapılan her hizmetin yanında ve yardımcısıdır. İzmir'imizin yürümesi değil, geleceğe koşması için Büyükşehir Belediyesine yardımcı oluyoruz.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanını insan olarak ta ayrıca seviyorum. Kurumsal olarak da çok önemsiyorum. Her denetleme, inceleme, mahkeme olayı, o kararın yanlış olduğu anlamına gelmez. Hepimiz yargıya saygılı olmalıyız.
Valilik olarak da bizim aldığımız kararları yargıya götürenler oluyor. Hakkımda davalar açıldı. Lütfen kimse alınmasın, bundan bir mana çıkarmasın. Hukuk devletiyiz. Kimseye karşı ön yargımız yoktur, olamaz da.
Ben kimsenin azmini, çalışma şevkini kırmak için burada değilim.
H.T: Mahkemeye intikal edilen kararlar neyle ilgili?
VALİ: Genelde imarla ilgili, biz bu kararı uzmanlara soruyoruz. Hazırlanan teknik ve hukuki raporlar doğrultusunda yargıya gidiyoruz.
H.T: İzmir, körfezin kirliliğini konuşuyor ama Gediz'deki kirlenme daha vahim.
VALİ: Gediz nehri bu coğrafyanın yaşam kaynağı, onu ilk aktığı günkü gibi temiz olması da boynumuzun borcudur. İzmir olarak üzerimize düşeni yaptık. Menemen ve Kemalpaşa Hamza Baba civarında bir-iki çalışmamız kaldı. Onlarında plan ve projemiz başladı. İşin İzmir tarafı çözülmüş sayılır. Gediz nehri, doğup aktığı diğer havzalarda kirlenme saldırısına uğruyor. Koordineli biçimde diğer illerle çalışıyoruz.
Gediz öylesine kirlendi ki, denize akacak gücü kendinde göremiyor. Bu ağır yükü kaldıramıyor. Gediz bu coğrafyaya bereket getirmiş,
Çevre Bakanlığı bu mesele için oldukça duyarlı, başarılı çalışmalar yapıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi de çok çalışıyor, kendilerine teşekkür ediyorum. Havza bazında daha koordineli olmamız da önemli.
Gediz can çekişiyor, ölümüne seyirci kalamayız. 2010 yılı itibariyle bu mesele kökten çözülmüş olacak.
H.T: İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş, kruvaziyer limanı için geç kaldığımızı, liman fırsatın kaçmak üzere olduğunu öne sürüyor?
VALİ: Ekrem bey liman konusunda çok duyarlı, heyecanlı bir arkadaşımız, Yatırımcılar, uzun süre yerel bürokrasiyle boğuşmak istemezler, bu zaman ve enerji kaybıdır. Liman için ilk adımın imar değişikliğiyle atılması lazım. Önce Büyükşehir Belediyesinin liman yapılacak alanı belirlemesi ve karar vermesi gerekir.
Sonra maliye bakanlığı ile diğer kamu ve özel mekanizmalar devreye girecek. Tabii sürecin hızlı işlemesi lazım... İzmir son yıllarda bu turizm enstrümanla tanıştı. Öneminin farkına vardı. Gemiler gelmeye, kent turist görmeye başladı. Şimdi rakam 400 binlere dayandı. Büyük gezinti gemilerinin İzmir'e uğraması, buranın bir merkez olması turizm alanında yeni alçılımlar sağlayacaktır
Örnekleri var… Ekrem beyle birlikte İtalya'ya Cenova'ya gittik. Costa firmasının çalışmalarını izledik. 300–400 bin nüfuslu kent 3 milyonun üzerinden turist alıyor, bu sayede. Kentte müthiş bir zenginlik var.
H.T: Büyükşehir Belediyesi bu projeye neden engel çıkarıyor yada mesafeli davranıyor?
VALİ: Böyle bir tavrının olduğunu sanmıyorum, Önce planın yapılması gerekiyor, süreç böyle başlayacak. Kentin hedefinin, önceliğinin turizm olması önemli... Sayın Kocaoğlu da turizme önem veren bir strateji izliyor. Neden limana karşı olsun.Hiç sanmam. İşler gecikiyor, Ekrem beyde haklı.
H.T: İzmir'de mega müze kurulması konusundaki çalışmalarınızı biliyorum. Bazı şeyler temenniden, istemekten, dilemekten öteye gitmiyor mu?
VALİ: Mega Müze bu kentin geçmişine sahip çıkmakla sınırlı değil, geleceğini de zenginleştirir. Binlerce tarihi eseri sergileyemiyoruz. İzmir'de arkeolojik kazılar sonrasında çıkarılan 143 bin 617 eserden sadece 10 bin 125'i sergiliyoruz, 133 bin 492 eseri depolarda…
Depolarda bekleyen aslında bizim geleceğimizdir. Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Ertuğrul Günay da çok duyarlı, yer sorununu çözmeye çalışıyoruz. Bu proje kentin öncelikli dört hedefinden biri oldu. Kesin olarak kararlıyız.
Deniz, kum, güneş her yerde olabilir. Ama İzmir'in sahip olduğu o eşsiz tarihi eserleri başka yerlerde bulamazsınız.
Müzenin kolay ulaşılır olması da çok önemli, Havadan, karadan, denizden rahatça turist ulaşabilmelidir. Müzeler bir şehrin gelişmişliğinin simgesidir.
H.T: İstanbul-İzmir otoyoluna ilişkin tartışmalara ne diyorsunuz?
VALİ: Yol yapımına İzmir ve İstanbul'dan eş zamanlı başlatılması istekleri var. Bu para, planlama ve hesap meselesidir. Proje heyecan verici... İstanbul-İzmir arasını 6-7 saatten 3-3,5 saate indirecek, otoyol projesi tamamlandığında, güzergahta bulunan İzmit, Yalova, Bursa, Balıkesir, Manisa ve çevre illerin ekonomisi için de büyük önem taşıyacak. Ve 7 yılda bitirilecek.
Projeye İzmir'den başlamanın kuşkusuz kentte ekonomik getirisi olacaktır. Görüşüyoruz bakalım…
H.T: İzmirlilerin hep bir şeyleri '' İstanbul'a kaptırma korkusu var'' buna şimdi de Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası'nın İzmir'de kalması için bir kampanya yürütülüyor?
VALİ: Güçlünün zayıfı yuttuğu bir dünyada yaşıyoruz. İzmir'in hızla kalkınması, güçlenmesi gerekiyor. VOB için böyle bir risk şuanda yok diyebilirim.
H.T: İzmir Metrosunun yapımını üstlenen firma size Büyükşehir Belediyesini size şikayet etti mi ?
VALİ: Evet, ''hak edişlerimizi alamıyoruz. O yüzden metro inşaatı yürümüyor'' şeklinde bir başvuruları oldu, konu incelemede. Firma da ben mağdur oldum diyor. Mesele yargıda.
H.T: MOBESE konusunda yavaş mı gidiyoruz?
VALİ: Mobil Elektronik Sistem Entegrasyonu (MOBESE) çalışmamız devam ediyor. Oldukça gelişmiş bir yazılım programlarımız olacak, şuanda bir sıkıntımız yok… Altyapıda karşılaşılan sorunlar oluyor, bu işe özel önem veriyoruz. MOBESE İzmir'i daha güvenli, daha rahat yaşamamızı sağlamada etkili olacak.
H.T: Princess Otel ihaleye çıkarıldı alıcı çıktı mı?
VALİ: İhale sanırım 3 Eylül'de yapılacak. Biliyorsunuz Princess otelin mülkiyeti Balçova Termal Turizm ve Otelcilik Ticaret AŞ'ye aittir. 300 odası, 600 yatağıyla sağlık turizminde çok büyük bir marka olma potansiyeli vardır.
Bu kentin valisi olarak buradan çağrıda bulunuyorum, İzmirliler oteli alıp işletsinler. Gerekirse yerli ve yabancı ortaklıklar kursunlar.
H.T: İzmir'de sağlık turizmi de konuşuluyor: Evet her şey gibi sadece konuşuluyor.
VALİ: İzmir 4 milyonluk bir merkez şehir, sağlıkta hinterlandına geniş bir coğrafya düşüyor, Türkiye'nin dört bir yanından hastalar tedavi olmak umuduyla şehrimize geliyor. Ayrıca sağılık turizmiyle ilgili olarak uluslar arası bağlantılar devam ediyor.
Aile hekimliği uygulaması çok başarılı oldu. Halkın memnuniyeti yüzde 95 dolayında. Kentin 10 bin yatak kapasitesi var. 600 bin dolayında ameliyat yapılıyor. Özellikle organ naklinde Türkiye'de öncü bilimsel altyapımız oluşmuş. Bu kesimin bütün çalışanlarına şükran duygularımı iletiyorum. Özel sektörde başarılı çalışmalar yürütüyor.
Bayraklı'da 500 dönümlük hazine arazisini Sağlık Bakanlığına tahsis ettik. Orada Sağlık kampüsü inşa edilecek. Bu İzmir'i daha da büyük bir merkez haline getiriyor. İki ilçemiz dışında bütün ilçelerde yataklı tedavi yapılabiliyor.
Allah İzmir'e dünyanın bütün güzelliklerini vermiş. Sahip olduğumuz potansiyeli değerlendirelim yeter.
H.T: Siz Sakarya depreminde orada Valiydiniz, büyük acılara tanıklık ettiniz. İzmir'de deprem riski nedir, neler yapmalıyız?
VALİ: 'Sakarya depreminden hemen sonra kentte vali olarak atandım. Kentte gittiğimde 100 bin insan sokakta yaşıyordu. Binlerce ton moloz ve inşaat artığı vardı. 0 dehşetin tanığı olarak, imar, şehirleşme, yapılaşma hassasiyetim çok arttı. İzmir'de kentsel dönüşüm projelerini düşünmeliyiz, yapılaşmaya dair bütün ezberlerimiz bozmalıyız.
İzmir'in öncelikleri arasında kentsel dönüşüm projeleri mutlaka yer almalı. Her caddeye, her sokağa, en zor koşullarda ulaşabilme stratejisi üzerine kent değişime tabi tutulmalı,bu çok zor çokta kolay,planlama,projelendirme,bütün kesimlerin onaylayacağı ortak çıkış yolları bulunabilir, Türkiye'de bunu başarmış şehirler var.
Deprem riskine gelince, ben bilim adamı değilim ama var olan raporlar, araştırmalar, veriler böyle bir riskin hep olduğu ve hep olacağıdır. Deprem bizim gerçeğimiz, önemli olan depremden korkmak değil, ona hazırlıklı olmaktır.
H.T: İzmir'i ne zaman Süper Lig'de göreceğiz?
VALİ: İzmir'in spordaki bu bölünmüşlüğü Süper Lig için enerjimizi de, kaynaklarımızı da tüketiyor. Kentlerin gelişmesinde, tanınmasında spor çok önemli olmaya başladı. Çözümde birleşmek zorundayız. Tek takımda birleşmek mümkün, İzmir adıyla bir takımı öne sürelim. Herkes onda birleşsin. Birinci ligde sürekli kalacak şekilde altyapısını oluşturalım. Sıra diğer takımlara gelir, onlarında önü açılır. İzmir'in birinci ligde olmayışı en büyük eksiklerimizden biridir.
H.T: Okul onarımlarında bir gecikme var mı?
VALİ: Deprem riskinden dolayı, haklarında teknik raporlar hazırlanan okullarımızın onarımı bitti. Bazı okulların onarımı devam ediyor, bazıları yeni onarıma alınıyor. O işi yakından takip ediyorum.