Demokrat Parti Genel Başkanı Egedesonsöz’ün sorularını yanıtladı.
Eski gücünü yitirse de yeniden silkinen ve geleceği yürüyen bir parti…
Adnan Menderes'lerin, Süleyman Demirel'lerin geleneğini rehber edinen ve kent kent partisini ilmek ilmek ören bir genel başkan…
Kırat'ın süvarisi, Demokrat Parti'nin (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal, Egedesonsöz'den Fatih Yapar, Mehmet Karabel, Muhittin Akbel ve Ender Aldanmaz'ın sorularını yanıtladı.
Millet İttifakı'nın 6'lı masasındaki tartışmalardan adaylık konusuna, seçim güvenliğinden seçim sonrasında yapılacaklara kadar birçok konuda sözünü esirgemedi genel başkan…
Başkan Uysal'a göre 6'lı masadaki aktörler arasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu daha önde… Ve onun yorumunu göre Kılıçdaroğlu'nun adaylığı pekala uygun…
Sözü ona bırakalım…
Egedesonsöz: Altılı masa sizi mutlu ediyor mu?
Gültekin Uysal: Türkiye'nin şartları var. Sorumluluk duygusu ve rekabetin şartları, herkesi bir arada, ortak paydada mücadele etmeye mecbur ediyor. Herkesin farklı fikirleri var ancak bir ortak payda en azından bir şeyler inşa edildi kademe kademe... Referandum, 2018 seçimleri… Bugün geldiğimiz noktada çok sayıda paydaşın olduğu bir durum var. Çok da kolay değil. Herkesin kısa vadede hedefleri var, uzun vadede hedefleri var. Eğer Türkiye buradan demokratik bir dengeleme ve çıkış bulamazsa büyük kırılmalar yaşanır. Tayyip Erdoğan'la Türkiye'nin kendi tarihi mecrasında kendi şartlarına azami hedeflerine yürüyebilme iklimi yok. Tayyip Bey'in de Türkiye'yi biraz içe kapatarak hedeflere gidebilir miyim diye bir gayesi var.
O KADAR ÇOK SUÇ İŞLETİYOR Kİ KİMSENİN SİSTEM DIŞINA ÇIKACAK BİR HALİ YOK
Egedesonsöz: Altılı masada bir Cumhurbaşkanı ismi kafanıza oturdu mu?
Gültekin Uysal: Yüzde 50+1 dengesi söz konusu. Tayyip Bey de böyle bir sistemi şekillendirirken, muhalefet çok dağınık, hiçbir şekilde bir araya gelemez, diye düşünüyordu. Fakat bir araya geldik. Şimdi yüzde 50+1 kuralını koymakla hata ettiklerini konuşuyorlar kendi aralarında, keşke birinci parti deseydik, diyorlar. Öbür tarafta da Devlet Bey'in bütün sistemi kontrol ettiği yer yüzde 50+1 devleti. 50+1'i tartışmaya açmak kavga sebebi Devlet Bey için… Tayyip Bey 'bunu değiştiriyorum' dese mümkün değil. Bizim meselemiz bir iktidar değişikliği meselesi değil. 15 Temmuz sonrası TSK'da, adliyede, poliste ne olmuş bakmamız lazım. Mesela bir takım davalarda militanca kararlar vermiş hakimi bakan yardımcısı olmuştur. Cumhuriyet'in ilk dönemlerinde bir eşkıyaya sormuşlar, bu kadar eşkıyayı dağda nasıl tutabiliyorsun, diye. Onlara o kadar suç işlettim ki, ovaya inecek yüzleri yok, demişler. Tayyip Bey de o kadar çok suç işletiyor ki kimsenin sistem dışına çıkacak bir hali yok.
Egedesonsöz: 6'lı masada kimse kimsenin gönlünden geçen adayı söylemiyor değil mi?
Gültekin Uysal: Aday belirleme ile ilgili kararların bir momentumu var. Örneğin bir ay önce kamuoyunda Ekrem İmamoğlu'nun değerlendirmesi nasıldı, bugün nasıl? Şartlar çok hızlı değişiyor. Tayyip Bey bir varlık-yokluk mücadelesi içinde. Siyasal iklimi, toplumsal iklimi derinden etkileyecek ve kendi lehine ayrıştıracak bir takım müdahaleler yapmadan seçime gideceğini düşünmüyorum. Suriye operasyonu falan. Ege meselesi var. Bunlar kurtarır mı? Bence çok derinden etkileyecek şeyler değil. Bir ihtimal var mıdır, tabii ki vardır. O eşiğe gelmeden isimler üzerinden konuşmanın anlamı yok. Ama şu çok net. Siyasetin dışında bir isim, bugünkü şartları kesinlikle kaldıramaz. Bir iddiası olacak, iki düzlemde de rekabet olacak. Birinci düzlem Cumhurbaşkanlığı düzlemi. Bizim paket programı milletin önüne koymak mecburiyetindeyiz. Aday, kadro... Benim işlerimi kim yönetecek diyor vatandaş. Türkiye öyle bir noktaya gidiyor ki, öyle büyük çöküşler yaşayabiliriz ki, adayın isminin manası hiç kalmaz. Türkiye zaten seçimde bir nevi referandum yapacak. Tayyip Erdoğan ve zihniyeti devam etsin mi, etmesin mi? Tayyip Erdoğan ve zihniyetiyle devam ederek maliyetlerini Türk milleti olarak katlanmak istiyor mu istemiyor mu? Ben isim önemsiz demiyorum. Elbette önemli. Tabii ki o isim, siyasi süreci yönetecek. Sistem için değişiklik öneriyoruz değil mi? O değişimi de yapacak.
ADAY BELİRLEMEDE UZLAŞININ OLACAÐINA İNANIYORUM
Egedesonsöz: Altılı masanın atmosferi nasıl?
Gültekin Uysal: Elbette siyasi partilerin kendi programları var. Vatandaşın altılı masaya yüklediği mana, bizim kılavuzumuz. Beklentileri karşılamak, önceliğimiz. İnsani ilişkiler de derinleşiyor haliyle. Çok resmi toplantılar yapmıyoruz sonuçta.
Egedesonsöz: Altılı masada cumhurbaşkanı adayı konusunda beş parti 'tamam' dedi, birisi 'hayır' dedi. Ne olacak o zaman? Sıkıntı çıkar mı?
Gültekin Uysal: Partilerin birinci talip olduğu yer, yürütmedir. Yürütme neresi? Cumhurbaşkanlığı. Bizim oluşturduğumuz altılı masanın hedefi, yürütmeyi kazanmak. Dikkat ederseniz, şu parti, bu parti demiyorum, altılı masa diyorum. Cumhurbaşkanlığı seçimiyle iç içe geçmiş milletvekili seçimleri olacak. Sistemi değiştirmek için çoğunluğu almanız lazım. Bunu da konuşuyoruz. Bir direnç göstereceksiniz. Ortak bir kararlılık koyacaksınız. Bu noktada farklı fikir olur ancak bir isim konusunda uzlaşının olacağına yürekten inanıyorum. 'Benim dediğim olmadı, ben dışarıda kalıyorum' diye bir tavır içerisine girmezler, çünkü üstlendiğimiz sorumluluk, her şeyin önünde.
KEMAL BEY, MERAL HANIM NEDEN OLMASIN
Egedesonsöz: Masada en ağırlıklı isim kim geçiyor?
Gültekin Uysal: Bir hakkı teslim etmek lazım. Bugünlere gelmemizde Kemal Bey'in büyük emeği var. Bugün gelinen noktada Kemal Bey'in aldığı inisiyatifler, riskler, sadece kendi kitlesi değil, onun dışındakilerin kitlelerinin de rızasını gözeten bir siyaset yapması gibi çalışmaları çok kıymetli. Diğer aktörlerle mukayese ettiğinizde, tabii ki öndedir Kemal Kılıçdaroğlu adı. Zaman zaman söylüyorum, neden Kemal bey olmasın, neden Meral hanım olmasın. Riski yönetebilecek isimler aday olarak belirlenmeli. İkinci bir Ekmeleddin İhsanoğlu vakasını bu şartlar altında ülke kaldırmaz. Baştan bir kayba tekabül eder. Bu nitelikte bir aday ile toplumsal muhalefetin enerjisini sandığa taşıyamazsınız. Seçim sürecinden başlayarak seçim gününden sonraki sürece kadar toplumsal muhalefeti büyüte büyüte ilerlemeyiz. Öyle bir süreç yürütülmeli ki seçim sürecinin ortasında bile karşı tarafın kaybettik psikolojisine sokulması gerekiyor. Bizim azami hedefimizin bu olması gerekiyor.
YORULDU TAYYİP BEY
Egedesonsöz: 6'lı masanın adayını belirlenmesi ne kadar bir zaman alır?
Gültekin Uysal: Birincisi seçime nasıl girilecek, belli değil. İkincisi, bir takım siyasi kararlar var. Mesela 2024'te İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı belli mi? Başkan, aday olmaya niyeti varsa, aday olur. Onun dışında da o makamı isteyenler olacaktır. Tayyip Bey, mevcut cumhurbaşkanı olarak yeniden aday olacaktır. Normaldir. Bir dönemi eski sistemde, bir dönemi yeni sistemde… İki dönem konusunu konuşmak yersiz. Bu tartışma, Tayyip Bey'in 'görüyor musunuz benim önümü kesmek istiyorlar' demesine sebep olur. Seçim tarihi konuşuluyor, Kasım ayı konuşuluyor. İktidar seçimi neden öne çekmek, erkene almak ister? Kendisi için en olumlu şartlarda seçime gidebilir. 3600 ek gösterge, Ayasofya'nın açılışı gibi şeylere bakınca, erken seçim olacağını düşünüyor insan. Acaba Kasım'da seçim yapar mı fikri akla geliyor. Doların sıcaklığı artıyor. Ekonomik parametreleri artık kontrol altında tutabileceğini sanmıyorum. 20 yıl oldu. Yoruldu Tayyip Bey. Siyasi kariyerinin belki de tarihteki en kötü kadrosuyla çalışıyor. Çalışmak zorunda kalıyor. Geçmişimizde Adnan Kahveci'ler de var, bir de şimdiki bakan var! Bunlarla mukayese edince, Tayyip Bey zorlanıyor. Bir yanlışı, beş yanlış yaparak, 10 yanlış yaparak kapatma yoluna gidiyor.
ÖNCE BİR BELAYI DEFEDELİM SONRASINA BAKACAÐIZ
Egedesonsöz: 6'lı masada gelecekle ilgili aklınızda ne geçiriyor? Kılıçdaroğlu'nun aklından cumhurbaşkanlığı adaylığı geçiyor. Akşener ise Başbakan olacağını açıkladı. Sizin beklentiniz nedir?
Gültekin Uysal: Vaktimiz var. Ülkenin üzerinden örtünün kalkması gerekiyor. Siyasi aktörlerin kendilerini merkeze alarak bir hedef koyması bugünkü şartlarda anlamsız olur. Herkeste de bu sorumluluk duygusu var. Siyasette ister genel ister mahalli düzeyde bir hedefiniz olmazsa siyaset yapılmaz. Kendi adıma günübirlik, şahsi kariyer peşinde değilim açıkçası. Bir geleneğin kökenlerinden gelen insanlarız. Bu ülkenin tarihi yürüyüşü içerisinde Osmanlı değerlerine, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel referanslarına olumsuz düşüncesi olmadan, bu ülkeyi refah içerisinde yaşatan, bulunduğu coğrafyada da istikrarlı olan bir Türkiye için hayallerimiz var. Hedefimiz bu. Belayı defetmek güzelliklerden önce gelir. Önce bir belayı defedelim sonrasına bakacağız.
MÜLTECİ KONUSU SLOGANLA DEÐİL AKILLA ÇÖZÜLECEK BİR İŞ
Egedesonsöz: Mülteciler konusunda ne düşünüyorsunuz?
Gültekin Uysal: Adı üstünde geçici sığınmacılar… Türkiye her geçen gün riskli bir dönemin içerisine giriyor. Suriye sınırının ötesinde Erdoğan hükümetinin yanlış politikaları sebebiyle ortaya çıkan ve iktidar boşluğundan yararlanan PKK'nın kendisine bir özerk alan yaratması ve ABD eliyle PKK'nın taşeronlaştırılması sürecini izledik. Selefi, radikal bir takım örgütlerin karşısında daha seküler bir yapı olması sebebiyle PKK, ABD tarafından tercih ediliyorlar. Bu da Türkiye'yi yaralıyor. Sayın Erdoğan'ın izlediği yanlış politika sebebiyle bu sorun derinleşti. Masada oturmazsanız kendinizi yemek menüsünde bulursunuz. Türkiye kendisini korumak adına harekatlar düzenledi, şehitler verildi. Sınır boyunun terör örgütü unsurlarından temizlenmesi konusunda harekat yapması hakkıdır. Sığınmacıların boşalttığı alanlarda demografik dönüşüm var. Türkiye'nin temel tercihi Suriye'nin toprak bütünlüğü ve siyasi istikrarın sağlanması olması gerekiyor. Diğer yandan Türkiye, sanayi ve tarım sektöründe her geçen gün ucuz işgücü dolayısıyla Suriyelilere yapısal olarak daha bağımlı hale geliyor. Kendi ilçemden örnek verirsem Afyon-İscehisar'da 4 bin çalışanın olduğundan bahsediliyor. O alandan çıkartırsanız işgücü piyasasında olumsuzluklar yaşanacaktır. Ayrıca orta sınıflar dahil olmak üzere yerleşik vatandaşların ne ev kiralayabildiği ne de mülk satın alabildiği bir hal var. Konut alım karşılığı vatandaşlık verilmesi ve Suriyelilerin yoğun konut talebi dengeleri alt üst ediyor. Suriyelilerin Suriye'ye entegrasyonu için çalışılması gerekiyor. Türkiye'nin uzun zamandır Esad'ın gönderilememesinin bedelini ödüyor. Sürdürülmesi zorlaşıyor.
Macaristan sadece 800 Suriyeli almak için ülke çapında referandum yaptı. Resmi kayıtlar 1,4 milyon ancak gayri resmi kayıtlarda bu sayının çok fazla olduğu söyleniyor. Bu kadar yoğun sığınmacının belirli alanlarda kümelenmesi, bu kadar insanın toplumsal hayata katılamaması sebebiyle kamusal alanlarda sorunlar çıkıyor. Bütün bunlar toplumu derinden rahatsız ediyor. Bunun için Türkiye politika değişikliğine gitmesi gerekiyor. Sayın Erdoğan'ın bu politika değişikliğini yapma niyeti yok. Yapmasına imkan da yok. Burada siz Şam'la her halükarda diplomatik ilişki kurarak bölgenin istikrarının sağlanması konusunda ne tür katkılar sağlanabileceği meselesini karşılıklı olarak çözmelisiniz. Buraya dönecek Suriyelilerin insan haklarından mahrum kalmayacağı bir sistemin tesis edilebilmesi için de birlikte çalışmak durumdasınız. Aklın emrettiği bu. Slogan atarız ama sloganla değil akılla çözülecek bir iş bu. Süre ilerledikçe sorun büyüyor ve geri göndermede sorun yaşayacağımız bir sürece doğru gidiyoruz.
KENDİ ÖNCELİKLERİNİ ÖNE ALMIŞ BİR SİYASİ AKIL VAR
Egedesonsöz: Seçim Millet İttifakı tarafından alınırsa ne kadar süre içerisinde Türkiye fabrika ayarlarına döner? Mevcut Cumhurbaşkanı bir seçim mağlubiyeti yaşarsa ne olur?
Gültekin Uysal: İkinci sorunun karşılığını verebilmek çok kolay değil. Kamu kaynaklarının AK Parti'nin üst yönetimlerinden, il yönetimlerine ve ilçe yönetimlerine kadar yağmalayan siyasi bir organizasyon var karşımızda. Buna parti denir mi denmez mi o bile tartışılır. Türkiye'nin bu örtüyü üzerinden atması çok önemli. Türkiye'nin doğru bir akılla özellikle ekonomide düzelmeyi sağlaması gerekiyor. Kötü bir ekonomi yönetimi var. Ülkenin menfaatlerini, ülkenin önceliklerini değil kendi önceliklerini öne almış bir siyasi akıl var. Kendini kurtarmak için 84 milyon insanın bu bedeli ödemesi umurlarında değil. O açıdan ekonomiye el atılması lazım. Ülkenin doğrudan yabancı sermaye çekmeleri çok önemlidir. Yerli sermayemiz de güçlü. Ama ülkede hukuki güvenilirlik, öngörülebilirlik, mülkiyet teminatı, hukuk devleti zarar gördüğü için yabancı sermaye daha çekimser hale gelmiş. Biz de Türkiye'nin doğru bir akılla, önceliği ekonomiye vererek eşgüdüm içinde dış politikada ve iç iklimde çatışma üreten, demokratik alanları daraltan siyaset tarzından uzaklaşmamız şart. Bu sağlanırsa ülke kendisine gelmeye başlar. Önümüzde sınırlı bir zaman var. Demokrasiden hukuk sistemine, ekonomiden eğitime kadar yeni bir derinlik katarak uluslararası arenada ülkeyi cazibe merkezi olacak bir hale getirmek zorundayız. Bugünden yarının kaynaklarını, imkanlarını doğru kullanarak Türkiye'nin bir yenilenmeye ihtiyacı var. Sadece iktidarı değiştirmekle değil kurucu bir programla, devletin kurumlarından başlayarak kaynakların kötüye kullanılmasının önüne geçilmesi gerekiyor. Atatürk Havalimanı'nı majestelerinin emrine geçen havalimanının iş yapması için kapatıyorsunuz. Türkiye'nin talebini karşılamaktansa milyarlarca euroyu oraya aktarmak bir tercih… Kaynakları iyi yönetmemiz gerekiyor. Türkiye ödediği borcun yanı sıra borç faizi yükü ile karşı karşıya… Dünyada enflasyon sıralamasında 6'ncı sıradasınız. Ülkenin önemli bölümü asgari ücretli… Buna itiraz edenlerse vatan haini oluyor. Kim vatan haini, kim cahil? Ortadaki portre bu… Yapılacak çok kritik işler var. 15 Temmuz sonrasında adalet mekanizması, silahlı kuvvetler, emniyet, mülki idare devletin yapılanmalarında şahsileşmiş yapılar var. FETÖ'den kurtardınız başka başka endişeler var. Bu kurumların yapılanması çok önemli vazifelerden birisi.
Egedesonsöz: Bu yapılanma iki yılımızı alır mı?
Gültekin Uysal: Alır. Çok gerçekçi davranmak durumundayız. İdare hukukunda da vardır. Hangi usulle bir karar alınmışsa o usulle geri alınır. Bugün Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin resmiyet verdiği siyasi, hukuki imkanlardan yararlanarak sistemik değişimi yapmak gerekiyor. Hukuk içinde kalarak meşru biçimde ülkeyi yönetmek gerekiyor. Bu dönemi bir rekabet sahası olarak değil ülkenin yeniden kuruluş dönemi olarak yola devam etmek lazım.
Egedesonsöz: Peki bu geçiş süreci yumuşak mı olur, sert mi olur? Öngörüleriniz nedir?
Gültekin Uysal: İnsanımız bunca zaman içerisinde yapılan bu yanlışların hesabının sorulmasını istiyor. Siyaseti meşruiyet içerisinde yönetmek gerekir. Sonuçta geçmişte bu yanlış kararları alanlar da siyasiler. TBMM'den başlayarak siyasi ve hukuki süreci açmak gerekir.
AK PARTİ SEÇİM GÜVENLİÐİ KONUSUNDA SABIKALI
Egedesonsöz: SADAT tartışmaları ışığında seçim güvenliği ile ilgili endişeleriniz var mı?
Gültekin Uysal: Elbette var. Niye? Çünkü sabıka var ortada. İktidarın sabıkasında mühürsüz oy kullanma, trafoya kedi girme ve atı alanın Üsküdar'ı geçmesi sözleri var. Haydi bunu da geçtim. İstanbul seçimlerinde göz göre göre hukuku çiğnendi. 6 Mayıs 2019'da YSK'nın aldığı karar Türk demokrasisi için önemli bir kırılmadır. Çok partili süreçten başlayarak '46 seçimlerini bir yana bırakarak iktidar-muhalefet sandık güvenliği konusunda ortak bir kabulü vardı. Bunu yıktılar. Buradan bakınca endişe duyuyoruz. İstanbul seçimlerinden gözden kaçan bir nokta vardı. Parti, seçim pratiği olanlar hepimiz biliriz ki itiraz etmemişseniz seçim kurullarındaki sandıkları açıp sayamazsınız. O nedenle ki AK Parti tüm sandıklar için ikinci seçimde matbu dilekçe verdiler. Ama seçimde 800 bin fark çıkınca üzerine gitmedi. CHP'de muhalefet partileri olarak da bu durumu çok da gündeme getirmedik açıkçası. Tilkinin 40 hesabı vardır onda da kümes vardır. İktidar meşru yada gayri meşru, hukuki yada hukuk dışı biçimde kendi iktidarını koruyacak usullere başvurabilir. Bugün muhalefet partileri bir parti ile rekabet etmiyor. Partileşmiş bir devletle rekabet ediyor. Geçmişte İçişleri, Adalet ve Ulaştırma Bakanlığı'na bağımsız isimler atanırdı. Şimdi bunu bile unuttu Türkiye… Seçimin işleyişini siyasi bir müdahale olmaması için. Sayın Erdoğan'ın Adalet Bakanı ile ilgili tercihine de bakınca ortaya bir tablo çıkıyor ve biz bunu görüyoruz. SADAT ve benzeri paramiliter yapılarla ilgili olarak araştırma yapılması için muhalefetin ısrarlı taleplerine karşın AK Parti ve MHP hiçbir şekilde adım atmadı. Ülkede yüzde 25 oyu olan muhalefet partisinin liderinin çok ciddi bir şekilde gündeme getirdiği olay bu. 1-1,5 yıl önce SADAT'ın başındaki olan kişi Cumhurbaşkanı Başdanışmanı idi. Ortada bir illiyet de var. Bu yapıya bir meşruluk alanı açan, kamuda önü açılan, 500 milyonluk devlet ihalelerinin verildiği bir durum var. Başka ülkelerde silah alım-satımları ile ilgili de aracılıkları var. Soru işaretleri uyandırıyor. Seçim güvenliği ile ilgili 6 partinin ortak bir paydada çalışması yürüyor. Seçimde ve seçim sonrasında bir vatandaşımızın dahi oyunun zayi edilmemesi, hukuksuz bir durumun yaşanmaması için bütün çabamızı göstereceğiz.
İKTİDAR İZMİR'E BEDEL ÖDETTİ
Egedesonsöz: Son olarak İzmir'den beklentiniz, düşünceleriniz nelerdir?
Gültekin Uysal: İzmir'in siyasi, ekonomik, kültürel anlamda mukayese ettiğimizde bir trendi var. En son belediyeden genel sekreterini İstanbul'a transfer edilmesini sağladı. Siyasette çok belirleyici ve geçmişte önemli siyasi figürleri çıkarmış bir kent. Bizim siyasi geleneğimizde de anlamlı yeri olan da bir kent. Bu kentin hissiyatı Türkiye'nin ortalama hissiyatının biraz daha önünde olacak biçimde demokrasiden yana bir tavır sergilemiştir. Bu kutuplaşma iklimi maalesef İzmir'de aksi sedasını gösterdi. Ülkenin içine düştüğü ve Erdoğan'ın bilinçli biçimde yaptığı kutuplaştırma siyaseti stratejisi çok derinden yansıdı İzmir'e. Belediyenin de uzun yıllardır iktidarın elinde olmamasının da bedelini İzmir ağır ödedi. İzmir özelinde AK Parti'nin bedel ödetme stratejisi var. Anlamsız bir şey. Demokrat Parti olarak ise ortak hissiyata ortak paydada önümüzdeki süreçte İzmir'de örgütlenme ve siyasi fonksiyon alanımızı büyütmek istiyoruz.