Fatih Yapar sordu, Levent Piriştina yanıtladı...
'Her şey bir kenti sevmekle başladı' başlığının altında Buca'da geçen 2 yılını proje kitapçığıyla anlatan Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina ile birlikteyiz.
İsmiyle, varlığıyla İzmirlilere kentin efsane başkanı Ahmet Piriştina'yı hatırlatan Levent Başkan, 'Her şey bir kenti sevmekle başladı' cümlesiyle de babasının bir röportajda 'belediye başkanı olmaktan mutlu musunuz?' sorusuna verdiği, 'Ben bu İzmir için ölürüm' yanıtını çağrıştırıyor sanki.
Bu nedenle, tam da bu başlıktan yola çıkarak, Buca'nın ulaşım sorunundan metroya, 2 yılda gerçekleştirilen 54 projeden Bucaspor'un durumuna kadar pek çok önemli konu başlığıyla değil, hazırlanan 2 yıl kitapçığının önsüzünde söyledikleriyle başlıyoruz söyleşiye.
Ve Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina'ya, sevginin altını özellikle çizmesinin nedenini soruyoruz.
FATİH YAPAR: Neden her şey bir kenti sevmekle başlıyor? Hizmetlerinizi anlattığınız bir kitabın başında sevgiyi ön plana çıkarmanızın nedeni ne?
LEVENT PİRİŞTİNA: İnsanın sevmediği bir şeyi başarması mümkün değil çünkü. Siyaset, ticaret, kamu ya da özel ne iş yapıyorsanız yapın o talip olduğunuz göreve severek başlandığı zaman, sonucun başarısız olması çok düşük. Ben belediye başkanlığı için aday adayı olduğum zamandan bu yana 'yapacağınız işi sevmeniz lazım' diyorum. Hatta o zaman karşımdaki aday (AK Parti adayı Cemil Şeboy'u kest ederek) seçim çalışmalarında 'ne yapalım, beni zorladılar, istemedim' diyerek süreci yürüttü. Zaten yanlış orada başlamıştı. Sevmiyor ve istemiyorsanız, bir görevi baskı üzerine üstlenirseniz bu görevinize de yansırdı. O yüzden severek başladık, yapıyoruz. Genelde bize de sorarlar. Derler ki 'kaç dönem, ne kadar daha görevi istersiniz'… Bir siyasetçinin görevini sürdürmesi ve yeniden talip olması için önce sağlığının elverişli, vatandaşın memnun olması gerekir ama en önemlisi sevgisini ve heyecanını yetirmemesi gerekir. Bu sevgi ve heyecan içimizdeyken 2 yılda 54 projeyi hayata geçirerek attığımız her adımı, yapacaklarımızı kalıcı hale getirdik. İyi de yapıyoruz. Vatandaşlarımız da memnun kalıyor. Biz severek başladık, severek de büyütüyor, sevmeye de devam ediyoruz.
YAPAR: İlk günkü aşk devam ediyor mu?
PİRİŞTİNA: Devam ediyor tabi ki... Hatta ilk günden sonra arttı. Çünkü siyasetçinin beslendiği nokta gülen gözler ve alkışlardır. Oradaki miktar arttıkça artıyor. Çünkü ilk gün bize olan güven ve teveccüh bu boyutta değildi. Bizim ekibimiz, kadro, altı okun verdiği cesaret, kendi yapımız ve kararlılığımız Bucalıya bir cesaret veriyordu ama şimdi daha farklı boyuta geçti. O yüzden gülen gözleri, alkışlayan elleri gördükçe onlara karşı aşkım artıyor. Umuyorum hiç de azalmayacak.
YAPAR: İki yılda yaptıklarınızı ifade ederken Buca için 'tarih-turizm ve spor kenti' vurgusu yapmışsınız. Bunu neye dayanarak yaptınız? Önceki dönemlerde olan 'eğitim' kavramı neden yok?
PİRİŞTİNA: Eğitim bizim attığımız her adımda zaten var. Hatta hiçbir belediyenin yapamadığı kadar var. Pırlanta merkezleri, başkan amca kitaplar, web tabanlı eğitim, eğitim merkezleri sadece bunlardan birkaç tanesi. Eğitim bizim ülkeye bakışımızın merkezindedir. Belediye olarak 7'den 70'e eğitimi amaçlıyoruz. Üş yaşındaki için pırlanta merkezi açarken 50 yaş üstü kadınlarımıza okuma yazma eğitimi veriyoruz. Herkesin kendisini geliştirmesini istiyoruz. Biz eğitimin sonucunu siyasi olarak oy getirisi ile beklemiyoruz ama bu şehrin, ilçenin eğitilmiş insanlara ihtiyacı var. Eğer sokakta hizmet veren ya da alan, kaldırımda yürüyen, otobüse binen insanlarımız eğitimden mahrum olursa aradığımız kentleşmeyi ve istediğimiz durumu yakalayamayız.
Buca, yıllarca şehir kentleşirken arka planda kalmış, metropol ilçeler arasında Karşıyaka, Bornova ya da başka bir yer sahili, denizi, başka bir olgusu ile öne çıkartılırken Buca unutulmuştu. Şimdi bizde olan değerleri zenginleştirirken yenilerini ekledik. Buca'nın mesela eski belediye binasını restore edip kültür ve sanatın merkezi haline getirmezseniz 'ölmüş tarih' olur. Doğal güzelliklerden faydalanmaz, tarihi dokusuna sahip çıkmaz, havasını soluyacak projeler geliştirmezseniz bir ilçenin nimetlerinden de faydalanamazsınız. Biz bunları yaparak tarımda üzüm dikiyor, doğasında gençlik kampı projesi hayata geçiriyoruz.
Buca'nın gençleri olumsuzluktan dolayı yıllarca spor alanlarından ve tesislerinden faydalanamamış. Tenis kulübü kapalı kalmış. Bizim bunları yeniden aktif hale getirmek için yaptığımız 12 bin öğrenciye yüzme öğretme projesi de bu yüzdendi. O çocukları hayata kazandırırken kente küsmesini engelledik. Arka mahallelere sporu götürdük. Mahalle bazlı, birbirinden kopartılmış yapılar hepimize zarar verir. Çıkar, 'onda var, sende yok' dersek toplumu 'Türk-Kürt ya da Alevi-Sünni' diye ayırırsak birlikte yaşayamayız. O yüzden şehitlerimiz geliyor, her gün insanlar ölüyor. Belediye başkanının da en önemli görevi hizmetleri adaletli bir şekilde dağıtmaktır.
YAPAR: Buca'da ulaşım ve altyapı sorunlar arasından en önde geliyor. İki yılda bu sorunları çözmek için ne yaptınız?
PİRİŞTİNA: Buca bu dönem iki konuda sorunların çözüldüğünü ciddi anlamda hissedecek. Biz iddiamızı da şöyle ortaya koyuyoruz. Buca'da yaptığımız araştırmalarda birinci sorun trafik, mahallede ise farklı konular çıkıyor. Biz de ilk bu konudan başladık. Büyükşehir önderliğinde ana arterlerden çalışmalara başladı. Buca'nın iki girişi var. Birincisi Kızılçullu, ikinci giriş ise Çevreyolu'ndan gelişteki Doğuş Caddesi'dir. Şu anda Doğuş Caddesi'ndeki genişletme çalışmaları iki ay içinde bitecek. Yolu 17 metreden 35 metreye çıkartıyoruz. İlk etapta trafik sorununa vurulmuş en büyük neşterdir. Bu arada yine Büyükşehir ile hazırlıkları biten Bucakoop'tan otoyola bir giriş çalışması daha var. Mevcut tıkanan yol iki katına çıkarken alternatif yol yapıyoruz. Otopark konusunda da ciddi sıkıntı var. Buca merkezde Kasaplar Meydanı'nda yer altında otopark yapıyoruz. Şirinyer Meydanı'nda düzenleme ile 850 araçlık otopark yapılacak. Yeni çalışmalarla Buca'daki ulaşım sorunu birinci sorundan 6 ya da 8. sıralara gerileyecek.
YAPAR: Metro'nun Buca'da ilçe merkezine ve oradan üniversiteye gelmesi konusunda çalışmalar ne aşamada?
PİRİŞTİNA: Metroda yapılacak çalışma ile ulaşımda biz sorunları büyük oranda bitirmiş olacağız. Aziz başkan ile yaptığımız görüşmede ulaşım projelerinin üç yılda yüzde 60 kadarını tamamlayacağız. Metro bitmeyebilir ama başlamış ve yarısından fazlası tamamlanmış olacak. Büyükşehir'in metro konusundaki güzergahlar netleştiğinde ihalesi kısa sürede yapılarak inşaat başlanacak. Biz 20-30 yılın sorunu ile uğraşıyoruz. Nüfus 3-5 yılda 400 binden 600 bine kadar çıktı. Bunun yarattığı yükü 24 ayda çözmek mümkün değil. Ne paranız, ne de enerjiniz buna kısa sürede yetmez ama çok önemli yol aldık.
Buca'da trafik ve kentleşme sorununun bir parçası olarak görünen cezaevi var. Bakanlık kaldırılmayacağını açıkladı. Seçim dönemi mi bekleniyor?
Biz geçmiş dönemde söz verdiğimiz projelerin hepsini tek tek hayata geçiriyoruz. Bizim önemli sorunlarımızdan birisi de cezaevidir. Burasının artık şehir merkezinden taşınması gerekiyor. Bir vatandaş BİMER'e yazı yazmış ve durumu sormuş. Oradaki bir tetkik hakim de yılın bütçeye bakarak 'yatırım programında yok' demiş. O zaman da konu gündeme geldiğinde 'bana bunu bakan, müsteşar ya da AKP'li milletvekili söylesin' dedim. Kalkmayacağını Bucalılar onların ağzından duysun. Bence bürokrat evrak üzerinden yanıt vermiş. Cezaevinin kalmayacağını kimseden duymadım. Binali Bey de kalkacağı yönünde açıklamalar yapmıştı. Onların artık yanıt verme zorunluluğu var. Herkes fedakarlık yapacağını söylemişti. Buradaki samimiyetlerini önümüzdeki günlerde görmemiz gerekiyor. Herkesin mutabık kaldığı konuların en başında bu sorun geliyor. Partisi ne olursa olsun değişmez. Siyasilerin bürokratlarla aynı şekilde düşünmediğine inanıyor ama ne düşündüklerini de merak ediyorum. Buradan ayrıca çağrıda bulunuyorum.
YAPAR: Belediye, ilçe bünyesinde bulunan üniversiteden yeterince faydalanıyor mu? Ortak projeler var fakat daha iyi olamaz mı?
PİRİŞTİNA: Buca Belediyesi ile 9 Eylül Üniversitesi'nin işbirliğinin zayıf olduğu yönündeki fikirlere kesinlikle katılmıyorum. Çünkü bunu kanıtlayabilirim. Yaptığımız işler, iki yıllık işbirliği ortadadır. Biz ilk olarak planlama yaparken ve analiz ederken 'üniversite-belediye işbirliği' konusunu ön sıraya koyduk. İdari ve kentin planlanması konusunda ilk olarak ortaklık yaptık. Üniversite ile arama-tarama konferansı yaptık. Önce beyin fırtınası ile sürece girdik. Üniversitelileri yönetim sürecine katmak istedik. Üniversitenin fiziki taleplerini karşıladık. Şimdiye kadar gelen hiçbir isteği geri göndermedik. Etkinlikleri birbirimize anlattık. Binalarımızı etkinliklere açtık. Gençlik merkezi talebini hemen hayata geçirerek çalışmaların startını verdik.
YAPAR: Gençlik merkezi projesi kadın sığınma evinin olduğu yere yapılıyor. Belediyenin bu faaliyeti muhalefet tarafından eleştirildi. Sığınma evi yapılmayacak mı?
PİRİŞTİNA: Zamanında bölgenin yapısına göre belediyeler yatırım yapılıyor. Üniversitenin olmayışı, yurtların yokluğu ve yaşam alanlarının bu kadar hareketli olmadığı dönemde belediye oraya kadın sığınma evi yapmış. Şimdi 20 yıl sonra baktığınızda tam bir üniversite kenti oldu. Bu bölge de amaçlara hizmet eden yeni projeler lazım. Ayrıca kadın sığınma evi deşifre oldu. En sıkıntılı kısmı da bu. Bunu sizin bile bilmiyor olmanız gerekiyor. Artık herkes biliyor. Eşinden şiddet gören kadınlarımız için yapılan yer amacını yitirdi. Biz de oranın fonksiyonunu değiştirerek çamaşırhane, sinema salonu, workshop ve başka etkinliklerin olacağı gençlik merkezi yapma kararı aldık. Türkiye'de olmayacak bir örnek olacak. Bu kadın sığınma evinden vazgeçtiğimiz, kadına değer vermediğimiz anlamına gelmiyor. Zaten projelerimizin merkezinde hep kadın var. Kadın ve çocuk bizim için çok önemli. Yine Yenigün Mahallesi'ne yeni bir semt merkezi yapıyoruz. Kadının uğradığı haksızlığa karşı çalışma yapmak için Özgecan Arslan Kadın Danışma Merkezi'ni kurduk. Tabi bu arada siyaset başka şeyler emrettiği için oradan birisi çıkıyor 'işte bunlar kadın düşmanı' diyor. Böyle bir şey yok. Biz 20 yıl sonra belki orada başka bir projeyi konuşacağız. Buca'da kadın sığınma evlerimiz olacak. Toplam 14 kadınımız mağdur olmadan yeni yerlerine taşınacak. Şu anda kimse açıkta, sokakta değil. Kentin her alanında siyasetinde, ticaretinde, bürokrasisinde kadınlarımız olmalıdır. Ne yazık ki kadın dört duvar arasına sıkıştırılmaya çalışılıyor. Evine kapansın, yarım gün çalışsın, dört çocuk yapsın istiyorlar. Biz bundan üzüntü duyuyoruz. Şimdi bunu yapanlar yaptıklarının üzerini örtmek için bu konuyu malzeme yapıyor. Yaptığımız hizmetlerin gölgelenmesine izin vermeyeceğiz. Bizim yaptıklarımızın karşısında bir tavır göstererek 'kadın sığınma evi kaldırılıyor' demek samimiyetsizliktir.
YAPAR: Buca Belediyesi genelde projeyi hayata geçirmeden önce halka soruyor, görüş alıyor. Bu dönem böyle bir sistem ön plana çıktı. İki yılda 54 iddialı proje yapan var mı?
PİRİŞTİNA: Bilmiyorum… İki yılda belki 54 projeden daha fazlasını da yapan olabilir. Nicelik ve nitelikler değişir. Ben şuna inanıyorum. Rakam görecelidir. Çıkıp '154 tane yaptım' diyen de olabilir. Biz burada projelerin insana dokunduğunu, kentte uzun süredir bu tür projelerin ihmal edildiğini, koyduğumuz hedefler içinde olmazsa olmaz olduğunu görüyoruz. Bu projelerin içinde insan var, canlı var. Üreten, sosyal merkezine insanı koymuş bir sistem var. Sayısı ile onur duyuyoruz fakat içeriği ile de birebir arkasında durduğumuz işlerdir. Kesinlikle çalakalem hazırlanmış değildir. Zaten öyle olsa rakam bırakın 54'ü, 254'e çıkar. Ya da çıkar birileri gibi '1454 proje' yaparız. Hemşerilerimiz göz attıklarında projelerimizde kesinlikle bir yere dokunuyoruz. Temelinde eğitimin olduğu, kadın ve çocuğun ön plana çıktığı, sporun, sanatın, tarihin altyapı yatırımlarının bulunduğu, insan odaklı projelerdir. Başkası 'ben olsam şunları yaparım' diyebilirdik. Paraları başka işler için değerlendirebilirdi. Biz bunları yaptık. Şimdi doğru mu yaptık? Ona da bilimsel bakıyoruz. Halkımıza proje yaparken soruyoruz. Yaptığımızı değerlendirmesini istiyoruz. Halkta memnuniyet uyandırmış durumda. Oran her projeye göre değişiyor. Proje bazlı baktığınızda pırlanta merkezinde yüzde 84 oranında bir memnuniyet çıktı. Hizmet binalarının engelliye uygun hale getirilmesi yüzde 25 çıkıyor. Neden? Çünkü engelli olmadığı için ya da anketlere katılanlar için bu bir anlam ifade etmediği için oran düşüyor. Asansöre bindiğinde asansörün ona sesli konuşması bir şey ifade etmiyor. Genel olarak baktığımızda yaptığımız tüm projelerin ortalamasında memnuniyet yüzde 60'ın üzerinde yer alıyor.
YAPAR: Projeler içinde sizi en çok etkileyen üç proje hangisi? Baktığınızda 'gurur duyuyorum, iyi ki de yaptık' diyebileceğiniz proje var mı?
PİRİŞTİNA: Bunların en başında Gençlik Merkezi, Doğuş Caddesi ve Pırlanta Merkezleri'ni sayabilirim. Projelerimizde herkesin katkısı, emeği oluyor. Özellikle hayata geçirilmesi aşamasında içinde olan herkes bir şeyler katıyor. Mesela sosyal proje olarak hayata geçirdiğimiz evde tüpü biten dar gelirli vatandaşımıza tüp alıp götürdüğümüz 'tencereler kaynasın ocaklar sönmesin' projesi otururken Hukuk İşleri Müdürü'müzün kendisinden çıkan bir projedir. Bu projelerin işleyişinde belediye personelimizin 1650'sinin emeği, yüzlerce kişinin oluşmasına katkısı var. İlk fikir babası olduğum, bizzat tarafımdan uygulanan proje pırlanta merkezlerimizdir. Herkes Doğuş Caddesi'nin genişlemesini istiyor ama ilk anlatan biz olduk. Projelerimizin hepsi birbirinden değerli. Birbirinden ayırmak gerçekten zor. Bir anneye, babaya 'hangi çocuğunu daha çok seviyorsun' demek gibi bir şey. Aslında karar vermek de çok zor. Bizim ilçe olarak geri kaldığımız konular var. Mesela çöplerin yerin altına alınması uygulamasını yeni başlattık. Bunu yaparak hijyenik ortamı sağladık. Günde sekiz kere Menderes Caddesi'nden çöp arabası geçerken şimdi bir kez gidiyor. Karşılaştırma yaparken ihtiyaçları ve bölgenin durumunu da göz önüne almanız gerekiyor. Şimdi gidip Paris'e orada 'çöpleri yerin altına aldık' derseniz size gülerler. Tam 100 yıl önce EXPO'yu yapmış. Çünkü belediyecilik hizmetlerinde Avrupa başka boyutlara geçmiş. Bizden çok daha uygunsuz koşullarda hizmet veren yerler de var. Yine, bizim arka mahalleler dediğimiz, gelişmemiş yerlerimizde parke taşı kaldırım yapıyoruz. Abla sokakta dolaşırken 'sana nasıl dua edeceğimi bilemiyorum' diyor. Aslında yaptığınız ne kadar sıradan bir belediyecilik hizmeti. Fakat 25 yıldır hizmet görmemiş…
YAPAR: Belediyenin gelen talepleri aldığı, uygulamaya yönlendirdiği Buca TİM vardı. Tıpkı hemşeri iletişim gibi… Nasıl gidiyor çalışmalar?
PİRİŞTİNA: Buca TİM projemiz çok iyi gidiyor. Vatandaşın bu konudaki memnuniyeti yüzde 85'i aşmış durumda. Biz rakamlarla kanıtlayabiliyoruz. Bana 'sen nasıl gidiyorsun, memnuniyet oranı ne' deseniz bunu rakamsal olarak belki kanıtlayamam ama bu birimin ve ekibin yaptıkları çalışmalar kanıtlanabilir, izlenebilir ve değerlendirilebilir durumdadır. Kayıt altına alınmış şikayetlerin yüzde 85'i çözülmüş durumdadır. Vatandaş İZSU ve Gediz Elektrik işleri için de bizi arıyor. Biz burada koordinasyon görevi de yürütüyoruz.
YAPAR: Belediye başkanlarının en önemli sorunu işsizlik gibi görünüyor. Vatandaşın neredeyse tamamı iş istiyor. Nasıl içinden çıkıyorsunuz?
PİRİŞTİNA: Buca'da şimdiye kadar göreve geldikten sonra yazılı özgeçmiş ve belge bırakan kişi sayısı 5 bini aşmış durumda. Bu rakam içinde beni telefonla arayan, sohbet arasında söyleyen ve konuşurken iş talebinde bulunanlar yok. Onları saymıyorum. En büyük sorunumuz da bu. İki yılda istihdam meselesi nedeniyle çok sıkıntı çektim. Bir insana 'hayır' demek kadar kötü bir şey yok. Günde yüzlerce insana bunu söylemek zorunda kalıyorsunuz. Biz belediye olarak çok insana iş bulduk. Özel sektör ile koordineli görüşmeler yapıyoruz. Talep o kadar yüksek ki işe giren insanın mutluluğunu yaşayamadan yeni talepler geliyor. Günde 100 kişi talep ediyor ve bunun üç tanesini işe sokabiliyorsunuz. Geriye kalan 97 kişinin durumu iyi olan şeyi gölgeliyor. Bana 'hayır' demek çok zor geliyor. Bir kişi kendisinin yaşı, mesleği gibi nedenlerden dolayı işe ihtiyacı olmasa bile torunu, akrabası ya da tanıdığı için talepte bulunuyor. Bazen iş buluyoruz ama beğenmeyenler de çok. Kamu kurumunda olmak insanlara daha çok güven veriyor. Gelen talep için 'Vestel'e git, orası ile görüşme ayarlıyoruz' diyorum bana 'Buca Belediyesi daha sağlam' diyor. Aslında Vestel dünya markası, biz ise ilçe belediyesiyiz.
YAPAR: Göreve geldiğinizden bu yana işten çıkardığınız kişi oldu mu? Daha önce eski başkanların yakınları ile ilgili kararlar alınmıştı sanırım…
PİRİŞTİNA: Eski başkanların yakınlarından halen çalışanlar var. Aramızda bir gerginlik kesinlikle yok. Sürme, yer değiştirme, işten atma konusunda spekülasyonlar yapıldı. Şimdiye kadar iki yılda belediye başkanı olarak işten çıkarttığım kişi sayısı 11'dir. Bu iki yıldaki oran sıfır rakamı demektir. Mevsimlik, sezonluk çalışmalar için alınanları demiyorum. Belediyede 3-5 yıl üzerinde çalışmış, biz gelmişiz görevlerine son vermişiz gibi bir durum söz konusu değil. Eski başkanlar derken kamuoyu da Ertan Erdek ve Cemil Şeboy dönemi için diyor. Önceki başkan Ercan Tatı CHP'nin belediye başkanıdır. O dönem için öyle bir şey söz konusu olamaz. Aynı yönetim ve kadro ile devam ediyoruz. Biriler işe giriyor çıkıyor. Burası siyasi kurumlar olduğu için 'şöyle oldu' diyorlar.
YAPAR: Sizden önceki başkanla görüşüyor musunuz?
PİRİŞTİNA: Kendisi ile görüşüyoruz.
YAPAR: Ne diyor? Size önerilerde bulunuyor mu mesela?
PİRİŞTİNA: Beş yıllık süreçte yaptığı, yapıp da pişman olduğu ya da 'fırsatım olsaydı yapardım' dediği şeyleri ara ara paylaşıyor.
YAPAR: Pişmanlıkları fazla mı?
PİRİŞTİNA: Yok öyle değil. Uygulama tercihleri anlamında diyorum. Şahsi kararları ile ilgili değil. Ercan bey geliyor. Cemil beye de onlarca çağrı yaptım. Gördüğümde 'abi gel, çayımızı iç' diyorum. Ondan öneriler bekliyorum. Bunun çok doğru yöntem olduğuna inanıyorum. Gelmeden eleştirmenin yanlış olduğunu düşünüyorum. Kente yönelik fikirleri olabilir. O zaman önce belediyemizin kapısını, gönül kapımızı çalacak. Hep çağrıda bulundum. Ercan bey geldi ama Cemil bey gelmedi. Hatta Ertan bey 'ne gerekiyorsa yaparım, bir telefonun yeter' dedi. Biz bir şey istemiyoruz. Emeği, dönemi kızgınlıkla kapatmaya gerek yok. Çıkarlar bir fikir sunarlar, bir şey söylerler yapar ve Buca olarak 2-3 sene kazanırız. Ya da yapacağımızı daha ucuza yaparız. Katkı koyanlara teşekkür eder, sırada bekleyenleri de acilen katkı koymaya davet ediyoruz.
YAPAR: İlçede spor konusu da önemli yer tutuyor. Bucaspor'un mevcut yönetimi ile aranız soğuk. Stat meselesi de var. Ne olacak Bucaspor'un hali?
PİRİŞTİNA: Yapılmış bir stat var.. Altı yani arsası Hazine'ye, üstü ise belediyeye ait. Ruhsatlandırılarak bitirilen bir yapı oluşmuş. Sonrasında meclis kararı ile stadın ruhsatı iptal oluyor. İptal olduktan sonra kulüp süper lige çıkıyor. Çıktığında federasyon 'artık bu stat içinde maç olmaz' diyor. Tamir ve tadilatları yapmalarını istiyor. Fakat ruhsatı iptal olmuş, dolayısıyla müracaat edecek kurum yok. Belediye yine de o istenilenleri yapıyor. Sonra müfettiş geliyor ve 'stadın projesi ile mevcut hali uymuyor' diye rapor yazıyor. Bu stada eklemeler yapılmış olabilir ama nerede tadilat ruhsatı? Yok. Bucaspor'un maçlarını oynadığı statla ilgili belediyeye gidip başvuru yapacak kimse yok. Zamanında yapılmış. Çok da doğru yapılmış. Yoksa nasıl maç oynayacaksınız?
YAPAR: Peki siz ne yapardınız?
PİRİŞTİNA: Ben de aynısını yapardım.
YAPAR: Peki sonra?
PİRİŞTİNA: Süreç olarak belediye encümeni buraya ceza kesmiş. Mahkeme kararı değiştirebilir fakat üst mahkemenin onayı ile 'yıkın' diyorlar. Yıkım onaylanıyor. Bütün hikaye bu kadar basit.
YAPAR: Belediye olarak stadı yıkacak mısınız?
PİRİŞTİNA: Bizim zaten kesinlikle yıkmak gibi bir derdimiz yok. Yıkım işlerimizde yoğunluk olduğu için 2017 yılında ancak süreci başlatabileceğimizi bildirdik. Buca genelinde ciddi bir yoğunluk var. Özellikle kamusal binalarda zaten onlarca kaçak bölüm var. Birileri hedef göstererek Bucaspor Stadı'nı yıkmaya çalışmak ve bizim de buna izin vereceğimizi ifade ediyorlar. Yine bir algı yönetimi yapmaya çalışıyorlar.
YAPAR: Sizi stadı yıkan belediye başkanı mı ilan etmek istiyorlar?
PİRİŞTİNA: Hayır. Çok şükür yıkmayız da yıktırmayız da… Yasaların bize emrettiği prosedüre uymak zorundayız. Burada kadın sığınma evindeki stratejinin aynısı uygulanıyor. Belli konularda kentlinin aleyhine olan işlerde 'mış gibi' yapmak doğru değil. Sen çıkıp kadına baskıyı kuracak onu körelteceksin sonra 'CHP kadın sığınma evini kapatıyor' diyeceksin. Bu mantıksızlıktır.
YAPAR: Sorun nasıl çözülecek?
PİRİŞTİNA: Ben daha önce teklifimi yaptım. Bana göre sorun beş dakikada çözülür. Gelsin gençlik ve spor bakanımız halledelim. Nasıl? Ben '20 milyon TL harcanmış stadı size vereyim, alın bakanlığın olsun. Siz de bana Çevik Bir Meydanı'ndaki eski stadı verin' diyorum. Ben buranın mülkünü de istemiyorum. Belediye olarak kent meydanı yapacağım. Bucalı burada çiğdem yiyecek, gazoz içecek ve yürüyüşünü yapacak. Sonra bize 'burası daha değerli' dediler. İyi de ben harcadığım parayı istemiyorum. Benim derdim oraya konut yapmak değil. Konuyu Aziz başkana götürdüm. Bana 'tahsisi aldığın gün yeri ben yapacağım' dedi. Bunun sözünü de aldım. Rakamsal olarak ilçe belediyesinin altından kalkamayacağı altı otopark, üstü rekreasyon alanı olacak dev bir proje düşünüyoruz. Ben bakanlığa stadı verdiğimde o da gelecek belediyeye tadilat planı için başvuracak. Belediyede onaylayacak. İlk olarak yıkım işlemi duracak. Mahkemeye 'bir sorun yok' diyeceğiz. Çıkıp 'Buca stadı yıkılacak mı' diyorlar. Niye yıkalım? Cezaevinde 'bütçe yok, yeni cezaevi yapamıyoruz' diyebilirler ama biz burada para da istemiyoruz. Atacakları bir imzadan başka bir şey değildir. Bakanlığın Buca'da bir stadı olmuş olacak. İzmir'de bu arada hiç stadı yok. Kesinlikle kullanım hakkı da Bucaspor'un önceliğinde olmak şartımız var.
YAPAR: CHP'li belediye başkanları için 'Ankara'ya gelsinler, ayrımsız hizmeti görsünler. Onlara da yardımcı olalım' deniliyor. Siz bu konular için gitmeyi düşünmüyor musunuz?
PİRİŞTİNA: Ben bu konuda meclis üyelerine, hükümetin yetkililerine, milletvekillerine seslendim. Ankara'ya gitmeyi de düşünüyorum. Biz seçim sonrasında hemen genel seçim sürecine girdik. Haziran ve Kasım'dan sonra terör olayları hızlandı. Biz zaten gitmeyi planlıyoruz. Onları ilgilendiren konuları da konuşabilmeli, bir araya gelmeliyiz. Kimse siyaseten, 'Piriştina sorunları çözüyor' diye düşünmesin. Ben ne kadar 'biz çözdük' dersek sen de çıkar 'ben çözdüm' dersin. Biz meselenin o ya da bu tarafında değiliz. Beraber çözmüş olduğumuz tüm meziyetlerimi kullanarak saklasam bile bunu sen basın gücünü kullanarak hükümet üyesi olarak zaten anlatırsın. Medya da, güç de senin elindi. Yapsınlar boy boy yazdırsınlar, anlatsınlar. Bu şekilde düşünürsek zaten siyaset yapamayız.
YAPAR: Bu arada kulüp genel kurula gidiyor değil mi?
PİRİŞTİNA: Evet… Hayırlısı olsun. Bucaspor bizim en büyük markamızdan birisi. Moral kaynağımız, motivasyonumuz. Sevinciyle seviniyor, üzüntüsüyle ağlıyoruz. Buca Belediyesi'nin de, başkanı kim olursa olsun, yönetiminde kim yer alırsa alsın kulübü desteklemek, arkasında durmak ve gördüğü yanlışı da söylemek görevidir. Bunun ayrımı yapılması lazım. Belediye başkanı olarak gördüğüm eksiği söylüyor olmak kulübün kurumsal kimliğine ve oyuncusuna karşı olduğumu göstermez. Bu, kulübe olan sevgim ve bağlılığımı gösterir. Biz bir eksik, giden yanlış görürsek onu söyleriz. Bizim çalışmaları beğenmeyen vatandaşa kızma hakkımız var mı? Onun Buca Belediyesi'ni sevmeği anlamına mı geliyor? Eksikleri kamuoyu aracılığıyla, dost meclislerinde diye getiriyoruz. Biz, Bucaspor'un arkasındayız. Yeter ki kulübe zarar vermesin, zor duruma düşürmesinler. Hangi belediye başkanı olursa olsun böyle yapmak zorundadır.
YAPAR: Mevcut yönetimin şahsınıza olan tavrı sizi üzdü mü?
PİRİŞTİNA: Üzdü…Benim şahıslarla ilgili mevzumun olması mümkün değildir. Bu arkadaşlar yöneticilerdir. Kulüp yöneticilerine söylemlerde bulundum. Ben belediye başkanıyım. Kulüpte yanlış varsa söylemek zorundayım. Beni üzen meselenin şahsileştirilmesidir. Bucaspor'un başkanının kim olduğu, yönetiminde kimlerin olduğu önemli değil. Benim için kulübün nereye geldiği, durumunun nasıl olduğudur. Bu arkadaşlar isterlerse devam etsinler.
YAPAR: Siz o zaman kulübün gidişinden memnun değilsiniz.
PİRİŞTİNA: Biz lig olarak 1'den 2'ye sonra da 3'e denk gelen 2.lig kırmızı gruba düştük. Burada ben 'memnunum' dersem bana kriteri sormanız lazım. Neden memnunsun başkan? Memnunum çünkü bir lig daha düşüyoruz. Böyle olmaz tabi ki…Kulübün borcu var, federasyonla sorun var, yabancı futbolcular alacaklı. Bunlar varken memnun olmam mümkün değil. Bu arkadaşlar olduğu için değil kulüp bu halde olduğu için memnun değilim. Kim başarıyı getirecek ve kulübün yönetimini devralacaksa biz her zaman desteğe hazırız. Benim kulüp ile aramı açmaya çalıştılar ama izin vermedim.
YAPAR: Buca'da imar ve kentsel planlama açısından değişiklikler geliyor. Mesela Kaynaklar'ın imara açılacağı konuşuluyor. Bu doğru mu?
PİRİŞTİNA: Biz planlama yaptık zaten. Kaynaklar'da yapılan düzenleme merkezde olan, daha önce evlerin yapılmış olduğu yerleri ilgilendiriyor. Onlara hukuken ruhsatlandırılmasını, planlanmasını ve altyapının gelmesini sağlayacak. Halen Kaynaklar'da kanalizasyon fosseptik ile idare ediliyor. Vidanjörlerle iş yapıyorsunuz. Plan olmadığı için İZSU ihaleye çıkamıyordu. Sadece bir itiraz söz konusuydu o da düzeltildi. Buranın imara açılması söz konusu değil. Belediye başkanı olarak ben çıldırsam ve böyle bir hata yapsam bölge Tahtalı Barajı'nın Koruma Havzası'nda yer alıyor.
YAPAR: İlçe belediyeler su faturaları üzerinden katı atık bedeli topluyor. Aziz Kocaoğlu 'tahsilatçılık yapıyoruz ama bir tane ilçe belediye başkanı çıkıp teşekkür etmedi' dedi. Su faturalarında bu bedeller yüksek görünüyor. Eleştiri alıyor musunuz?
PİRİŞTİNA: Başkanın sözleri aldığımızı ve aldıklarımızla hizmet yaptığımızı doğrular. Belki uygulamada veya söylemde teşekkürü atlamış olabiliriz. Biz bedelleri belirlerken meclisten geçirdik. Zaten reklam, temizlik, çevre gibi az bir gelir kalemimiz var. Kısıtlı bir gelir dağılımında böyle bir geliri topluyor olmamız, bize veriliyor olması gerçekten ilçe belediyeler olarak bizi çok mutlu ediyor. Toplayıp bize verene teşekkür ediyorum. Her fırsatta Buca adına Büyükşehir Belediyesi'ne teşekkür ediyorum ama bir iki tane ara sıra kaçıyor. Bu kaçış unuttuğumuzdandır.
YAPAR: Son olarak Aziz başkanın 2019 süreci için 'yokum, gençlere bırakacağım' açıklaması oldu. Sizin açınızdan bu ne ifade ediyor?
PİRİŞTİNA: Şahsım da dahil olmak üzere başından bu yana hep bir şey söylüyorum. Kesinlikle bu süreç ve Büyükşehir konusunda kendim açısından bir yorum yapmıyorum. Bunu yapmıyorken başkasının yaptığı bir değerlendirmeye yorum yapmayı düşünmedim. Siyasette kendi rekabetimle ilgili yani 'yeniden aday olurum, üç dönem yaparım, şuraya giderim' bile demedim. Göreceksiniz bunu Buca'da da yapmayacağım. Çünkü doğru bulmuyorum. Görevdeyken plan yapmak doğru değil. Başkanımızın fikrini söylediği, kamuoyu ile paylaştığı bir konuyla ilgili doğru-yanlış bulma, fikir yürütme ya da yorumlamak haddim, tarzım değil.
YAPAR: Siz genç bir belediye başkanı olarak 2019 için uygun olmadığınızı mı düşünüyorsunuz?
PİRİŞTİNA: Onun ne söylediğini anlamak ve yorumlamak için mesaimi harcamak istemem. Kimsenin ne yorum yaptığını bile bilmiyorum. Sadece Karşıyaka belediye başkanı 'erken açıklama oldu' dedi. Bu tip siyasi akıbete ilişkin açıklamalar parti içinde yorumlara neden olur. Ben sadece Büyükşehir değil kimsenin yaptığı bir açıklama üzerine kendi kişisel bir yorumumu katmıyorum. Ne düşünerek söylediğini, neyi hedeflediğini bilemem. Bir sonraki etapta kafasında ne olacağını bilemediğim için 'erken oldu, geç oldu, bence söyle/böyle deseydi' diyemem. Benim söylediğimden mesele başka noktaya gider. İki yıldır bu tip konulara girmemeye çalışıyorum. Yeter ki bana verilen görevi yapayım. Vatandaşımızın karşısına verdiğimiz sözleri başarmış bir şekilde alnımızın akıyla çıkmak istiyorum. Yaşanabilir kent hedefine ulaşmak için var gücümüzle çalışıyorum.