Hanzade Ünuz, Aziz Kocaoğlu ile “Aziz”i, hayatı ve siyaseti konuştu...

Yakın çalışma imkanı bulduğum 6 yıl boyunca...

Büyükşehir eski Belediye Başkan Aziz Kocaoğlu'nun üzüntüsünü, sevincini...

Hassasiyetlerini, olurlarını, olmazlarını...

İnişlerini, çıkışlarını...

Kararlarını, kararsızlıklarını...

Bonkörlüğünü, tutumluluğunu...

Neşesini, öfkesini...

İnsan sevgisini, saygısını...

Görme, anlama, yaşama şansım oldu.

Bir keresinde, gazeteciliğe döndükten sonra yazdığım bir köşe yazısında hakkında yaptığım isabetli yorumlarla ilgili telefon etmiş...

'Kendine bir kartvizit bastırıp üzerine Aziz Kocaoğlu Profesörü yazabilirsin' demişti.

Çok gülmüştük.

***

İzmir için mücadele ederken yeldeğirmenleriyle değil...

Bizzat AK Parti iktidarıyla Don Kişot gibi savaşmasına...

Canla başla, neredeyse uyumadan çalıştığına...

İzmir'in malını, haklarını, değerlerini sonuna kadar korumasına...

Vatan sevgisine, cumhuriyet değerlerine bağlılığına her seferinde şahitlik ettiğimiz Aziz Başkan'ın...

Hayatı, anıları ve 'Azizliğini'...

15 yıllık İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlık serüvenini detaylı şekilde özetleyen 'Aziz' adlı kitap yayınlandı.

Kitapta gazeteci Reşat Yörük'ün titiz kaleminden Kocaoğlu'nun İzmir için verdiği çetin mücadele ve duruşu anlatılıyor.

En ala macera kitaplarını aratmayan kitap, İzmir'in son dönemde ne badireler atlattığının çok çarpıcı bir özetini yansıtıyor.

***

Hal böyle iken ben de gittim, henüz dumanı üstünde tüten kitabın kahramanına...

Türkiye'yi, yaşananları akil insan tonuyla izleyen Aziz Kocaoğlu'na...

Hafızalara 'Dürüst Başkan' diye kazınan...

Kırmızı çizgisine bastığınızda içindeki külhanbeyiyle tanıştığınız,

Pür dikkat dinlediğim sohbette kendisini oldukça 'iyi' hissettiğini gördüğüm Aziz Başkan'a...

15 yıl önceki ve bugünkü Aziz'i sordum;

Başkan da hiç inatçı olmadığını iddia eden bir inatla ve her zamanki veciz üslubuyla...

Dünü, bugünü ve nasıl fırıncı küreğine döndüğünü anlattı.

- Hayatınızı anlatan yeni bir kitap yayınlandı. 'Aziz' adlı kitap sizi tam olarak yansıtıyor mu?

Evet tabii, öncelikle kitabı hazırlayan Reşat Yörük'e çok teşekkür ediyorum. Zaten süreci biliyordu. Aynı dönemi birlikte yaşadığımız bir arkadaş, zaman zaman röportaj yaptı sorular sordu. Bizim dönemimizde neler nasıl yapıldı, nasıl bir bakış açısıyla çalıştık onu anlatıyor. Yerel yönetimlere, belediyeciliğe farklı bir bakış açısı ve yaklaşım getiriyor bu kitap. Belediye Başkanlığının kenti tümüyle kalkındırmasını ele alışı anlatılıyor. Yerelde kalkınma dediğimiz ciddi bir çalışma, İzmir Modeli ortaya kondu. İzmir tarımının, hayvancılığının, kooperatiflerinin geldiği nokta öne çıktı.

FIRIN ATEŞİNDE PİŞTİM

15 yıl önceki Aziz ile 15 yıl sonraki Aziz'i yanyana koyarsak... Nasıl bir fark var arada?

- 15 sene belediye belediye başkanlığı yapınca fırıncı küreği gibi oluyorsun. Pişiyorsun, hem bilgin, hem görgün artıyor. Daha çok insan tanıyorsun, daha çok sorun çözüyorsun. Fırıncı küreği gibi her dakika ateşe girip çıkıyorsun, dolayısıyla pişiyorsun. Hem sen pişiyorsun, hem ekmeği pişiriyorsun. Resmen insanı eğitiyor, küçük yaştan beri kitap okuyoruz ama okumak teori ayrı şey, pratik ayrı şey. Aslolan pratik. Problem çözme, hızlı karar verme, insan tanıma yetiniz gelişiyor.

Yüksek tempolu bir hayatın ardından son 2.5 senenizde günler nasıl geçiyor?

- Günler yürüyüş, kahvaltı, gazete ve kitap ile geçiyor. Öğleden sonra arkadaşlarla buluşuyorum. Çocuklarımın iş yerine gidiyorum, bir şey sorarlarsa fikrimi söylüyorum. Siyaseti de takip ediyorum tabii, okumalarım da bu yönde genelde. Yakın tarih ve devlet adamlarının siyasilerin anılarını okuyorum ağırlıkla.

Yüksek adrenalinli, 300 km hızla ilerleyen bir hayattan sonra bu sakinlik kolay alışılacak bir durum değil...

- Adrenalin dediğin adamın posasını çıkarıyor. Bu tür görevler nasip olduğunda belirli bir süre yapılması geren işler. Belediye başkanlığı, milletvekilliği, il ilçe başkanlıkları, oda başkanlıkları meslek değil.

Ama bırakamıyor kimse koltuğu işte..

Bırakan bırakıyor, bırakamayan da devam ediyor, kaybedinceye kadar. Ben üç defa seçime girdim üçünü de kazandım, kaybetmeden de bıraktım. Gerçi kaybetmem gibi bir durum da söz konusu değildi. Bir de insanın kapasitesi, yaşı, tahammül gücü, fiziki koşulları var.

TÜRKEGÜL BANA GÜÇ KATIYOR

Sivil hayata dönüş kolay oldu mu?

- İlk birbuçuk sene geçiş dönemi oldu. Orada evin, Türkegül'ün desteği ve okuma düşkünlüğüm yardımcı oldu. Okumak öğrenmek ve Türkegül yardımcı oldu bana. Türkegül zor günlerimizde bana her zaman destek olmuştur ama iyi günlerde biraz... (kahkaha atıyor)

Ne oldu iyi günlerde...

- Normal davrandı diyelim (gülüyor). Ama 46 yıl boyunca gerçekten tüm zor günlerimde her zaman pozitif ve yanımda oldu. Akıllı, tevazu içerisinde, bilgili, okuyan, mesleği olan kendine güvenli bir kadındır Türkegül. Siyasete girmek gibi zor süreçlerde hem destek oldu, hem sağlıklı uyarılarda bulundu. Arkanızda, yanınızda böyle bir eşiniz olması size güç katıyor.

ŞEKER DEÐİL, İZZETİ NEFİS

Çok sinirlendiğiniz anlara yönelik 'Aziz'in yine şekeri tuttu' diye söylenen bir deyim vardı. Şekeriniz var mı gerçekten?

- Şekerim yok, hayır.

Ne var o zaman?

- İzzeti nefsi var. Ufak tefek şeyleri anlamamazlıktan geliyorsun, görmemezlikten duymamalıktan geliyorsun. Ama her insanın sinirlendiği, sigortasının attığı kırmızı çizgileri var. Kırmızı çizgilerim aşılırsa tepki gösteriyorum, sinirleniyorum. Kişiliğimin bir parçası, böyle yüksek üç dört çıkışım vardır. İnsanın kişiliğini belirleyen vazgeçemeyeceği özellikleri vardır. Birisi kalkıp bu özellikleri ezmeye kalkınca tepki gösteriyorsun, olay bu. Bunun şekerle hiçbir ilgisi yok, zaten benim şekerim de yok.

İNATÇI DEÐİL, SON DERECE UYUMLUYUM

15 yıl görev sürenizde epey yumruk yediniz. Atılan her yumruk inadınızı, direncinizi arttırdı diyebilir miyiz?

- Ben inatçı bir adam değilim, son derece uyumludur ama hassasiyetim olan konularda da gözümü budaktan sakınmam.

Uyumlu biri olduğunuzu mu düşünüyorsunuz, siyasette de uyumlu musunuz?

- Tabii uyumlu olduğumu düşünüyorum, siyasette de uyumluyum. Büyükşehir Belediyesi'nde imar ve planlama çalışmalarında bir konuyu saatlerce çalışıp bürokrasiyle birlikte oybirliğiyle kararlar almışızdır. O nedenle özellikle imar ve planlamadaki bütün çocukları tanırım.

Özlüyor musunuz belediyeyi?

- Tabii insan özlemez mi? İnsan olarak özlüyorsun ama belediye başkanlığını özlemiyorum (gülüyor). Niye özleyeyim belediye başkanlığını. Ben başkan oldum uzun süre yapacağım diye bir şey yok, bu bir meslek değil. İki dönem çok yeterli beş artı beş on sene ideal bir süre. Bizim sonradan üçüncü dönem farklı şartlardan oldu.

DAYANAMADI ADAY OLDU DEDİLER...

Dördüncü dönem Başkanlık çıkışınız da farklı şartlardan mı oldu?

- Dördücü talebim yok benim, oradaki çıkışım tamamen tepki çıkışı, o ayrı bir şey. Aday gösterilsem de aday değildim.

Tarihe şerh koymak gibi mi düşündünüz..

- Bir şeyleri İzmirliye anlatabilme fırsatım kalmadığı için. Zaten sayın Genel Başkana da söylediğim odur, ben mecburen adaylığımı ilan edeceğim ama aday değilim. Bir savunma bilinci... Siyaset bakma lambur lumbur yapılıyor ama siyaset çok hassas bir iş. Ben bir şeyi anlatmak için aday oldum.

Nedir o, neyi anlatmak için aday oldunuz?

- Onu söylememin bir faydası yok. Yorumlayan görür, o zaman da bazıları yanlış anladı. Dayanamadı aday oldu dedi, bazıları da çok doğru yaptın dedi. Şimdi gün geçtikçe daha doğru yaptığımız anlaşılıyor. Siyasetle uğraşanlar gün geçtikçe yaptığımız son aday olma çıkışının ne amaçlar taşıdığı daha iyi anlıyor.

Tutarsız gözükme riski yaşadınız...

- O riske rağmen... Başka türlü anlatmak zarar verecekti, o nedenle bu yöntemi seçtim.

HATA YAPMADIM DERSEN DOÐRU HASTANEYE...

Siyaset poker oyunu gibi geliyor bana, biraz poker face olmak da gerekiyor sanki ne dersiniz?

- Alakası yok... Siyaset akılla ve bilimle yapılacak bir iş. Evrensel ahlak kurallarına uyarak yapılacak bir iş, ben öyle yaptım. Dedim dedileri bırak...

Hiç nabza göre şerbet verdiğiniz olmadı mı...

Efendim öyle koşullar olur ki, susarsın. Yapılan iş su kaldırır susarsın. Yorum yapmamak gerekir, bu normal hayatta da böyle. Düzgün olman, adil olman gerekiyor. Sen herkese adil davranıyor musun...

Siz herkese adil mi davrandınız?

- Evet...

Hiç hata yapmadınız mı?

- Hata yapmak ayrı şey, kendi ölçülerine göre adil davranmayı içine sindirmenin senin refleksin olması gerektiğini söylüyorum. Yoksa hata yapılmaz mı? 15 sene belediye başkanlığı yapmışsın, hata yapmadım dersen en yakın hastaneye gitmen lazım. Senin rehberin ne? Rehberi insan olan var, rehberi para olan var, bilmem ne olan var. Benim rehberim insan, ona ulaşmadaki yol da adil ve adaletli davranmak.

BENİM HIRSIM YOK Kİ...

Başkanlık koltuğunda otururken hırsınıza yenildiğiniz olmadı mı yani...

- Yoo niye hırsıma yenileyim. Benim hırsım yok ki.

Hırs olmadan siyaset olur mu?

- Hizmet hırsı ayrı şey. Hırs dediğin şu, kişi olarak kendini bir yere taşımak için davranırsan... Onlar zaten bırakamıyor, kaybetmeden bırakamıyor. Ben hiçbir zaman şuraya geleceğim diye hırslanmadım. Hırsına yenilmek ayrı şey, yanlış yapmak ayrı şey. Yanlış yaparken hırsla değil onun doğru olduğuna inanarak yapıyorsun, zaten kişilik de orada ortaya çıkıyor. Ben öyle iş yapmadım. Kişilik zafiyeti olarak hata yapmak ayrı şey, doğru yapıyorum diye hata yapmak sonra onun hata olduğunu görmek ayrı şey.

Siz duygu ve düşüncelerinizi saklayan bir kişisiniz...

- Hayır artık saklayamıyorum, eskiden gençken saklıyordum. Yüzümden belli olmuyordu ama yaşlandıkça saklanamıyor. Üzüleceksin, sinirleneceksin belediye başkanlığı bu demek, bombardıman gibi geliyor. Her gün pata pata akşama kadar dayak yiyorsun.

FİNANS YOK, BORÇ VAR

Elinize bir neşter versek, ülke ekonomisine ne tür bir acil ameliyat yapardınız?

- Ekonomi bir makine mühendisliği değildir. Sosyal olaylarla nabzın çok iyi tutularak yönetilmesi gerekir. Herkes faiz artsın gibi enteresan şeyler anlatıyor. Bir kere Türkiye ekonomisi çok ısındı, bunu kimse söylemiyor. Fazla harcama, boyundan büyük yatırım yapıldı, iktidarın yönetim zaafiyetleriyle ekonomide finans sıkıntısı var. Türkiye'nin zaten finansı yoktu, borç politikası vardı. Parası olan adamın finans politikası olur.

Isınan ekonomi soğutulmalı mı diyorsunuz?

- Evet, Türkiye'de ekonomi çok defa soğutuldu. Frene basıp, daha fazla borca girmeden o an için boyunuzu aşan yatırımlara girmemek, borcu çevrilebilir düzeye çekmek gerekiyor. Ama bu tek çözüm değil, ben yapısal değişikliğe inanıyorum. Köklü kararlarla bir daha o duruma düşmeyecek yatırımlarla ekonomiyi büyütmek lazım. Türkiye'nin sorunu ne, ekonomi büyümüyor. dengesini ülkenin lehine çevirmek gerekiyor.

YOL HARİTASI YOK

Türkiye'de ne eksik... Siyasetçi mi, akıl mı, para mı?

- Aslında elimizde hepsi var, yol haritası yok. Ülkenin özgün koşullarına göre, ülke insanının yetilerine göre bize özgü bir reçete lazım. Başarı bu reçetenin bizim coğrafyamıza, bizim insanımıza özgü olmasında saklı. Türkiye toprağıyla, insanıyla çok zengin bir ülke. Sağlıklı ellerde doğru yönetilmeye, motive edilmeye, emeğinin karşılığını almaya ihtiyacı var. Vereceğin kararda vatanımın, ülke insanımın ne faydası var diye düşüneceksin, benim ne menfaatim var diye değil.

Aziz Kocaoğlu'nun bundan sonraki yol haritası ne olacak? Siyasete devam edecek misiniz, tekrar görev almak ister misiniz?

- Ben kendi adıma hiçbir koltuğa talip değilim, öyle bir düşüncem yok. Seçilecek bir yerde olmayı düşünmüyorum ve olmamaya karar vermiş durumdayım. Emekli belediye başkanı olarak bana bir görev düşerse seve seve fahri olarak yaparım. Aklımın erdiği bir konuda tabii ki katkıda bulunmak isterim.

SORUMLULUK DÜŞERSE MEMNUNİYETLE YAPARIM

CHP'de aktif bir görev almanız istenirse...

- Ben 15 sene namusumla, günahıyla sevabıyla belediye başkanlığı yaptım. Görevi bıraktıktan sonra bu kentte rahatça geziyorum, onun hazzını yaşıyorum. Bir görev düşerse, bana bir sorumluluk düşerse memnuniyetle yaparım. Yapmamam diye bir şey söz konusu değil ama ben işte bunu da olabilirim modunda bir adam değilim. Beni milletvekili yapsınlar diye bir derdim de, isteğim de yok. Gel bir çalışma yapıyoruz sen de gel katkı ver derlerse kim derse yaparım.

Kim derse derken...

- Canım bir meslek odası ya da sivil toplum örgütü gibi. Yoksa benim siyasi yönüm, cephem, sağım solum, önüm arkam belli.

CHP'nin mutfağındaki eksiklerinden bahseden sizsiniz...

- Parti mutfağında güzel şeyler yapılıyor, ekonomide yeteri kadar yapılıyor mu... Görebildiğim kadarıyla ekonomi konuşulmaya başlandı parti içinde. Ben bunu onbeş senedir telaffuz ediyorum sayın Genel Başkanlara. Şu anda ekonomiye dair konuşmalar var, bu iyiye gidiş ama bir yol haritası hazırlamak, şu sektörde şunu yapacağım kaynağı da bu demek lazım. Ki ben yapılacağına inanıyorum. Özgün şartlarımıza göre yol izlemeliyiz, Türkiye neoliberalizm rüzgarında savrulacak bir ülke değil, neoliberalist ekonominin Türkiye'ye uygulanması mümkün değil.

YÜZDE 60- 70 İLE YENMEK LAZIM

2023 seçimine yönelik öngörünüz nedir?

- Bana göre 2022'de seçim olur. Ekonomik krizden çıkmanın formülünü, yol haritasını bulan... Benim, köydeki Ahmet amca, Ayşe teyzenin de anlayacağı şekilde anlatan seçimi kazanır. AK Parti büyük ihtimalle kaybedecek gibi görünüyor ama işi bu görüntüye bırakmamak gerekir. İttiakın seçimi yüzde 60 – 70 gibi bir oranla yenerek alması lazım.

Nasıl olacak o fark?

- AK Parti'nin oylarında yüzde 20'lik bir erime var evet ama o oylar henüz bir yere gitmiş değil kararsızda duruyor. Onu almak önemli, seçim o oylarla kazanılacak. Alternatif olmak lazım, vatandaşı sevmen gerçekten çalışıp çırpınman lazım. Vatandaşı pışpışlamak ayrı şey, yaraya merhem olmak ayrı şey. TV yorumcusu gibi konuşan değil, en yalın bakan insan, sade vatandaş bu gerçeği en iyi anlıyor.

HALLAÇ PAMUÐU GİBİ ATARIZ

O sade vatandaş, Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı adayı olsa oy verir mi?

- (Düşünüyor) Verebilir tabii neden vermesin. Doğru şeyler söylersen, tabanı sağlam üretken ön açıcı şeyler anlatırsan neden vermesin. Ama hayatta bir felsefen olacak, çalışacaksın ve ona önce sen inanacaksın. CHP ülkenin refaha kavuşmasına, sektörler bazında ekonomik krizden nasıl çıkacağına önce kendisi inanacak.

Kararsız seçmen CHP'ye güvenir mi?

-Güven tutarlılıkla birlikte tesis olur. Dönüp dolaşıp yine mutfağa geliyoruz, bunu içine sindirerek donanımlı bir kadro olarak çıkacaksın. Hazırlığın varsa bir senede ortalığı hallaç pamuğu gibi atarsın.