İKÇÜ Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi’nde görevli Endokrin Uzmanı Dr. Aliye Pelin Tütüncüoğlu, diyabetin enfeksiyonlara yatkınlığına dikkat çekti
Bugün 14 Kasım 2021… Dünya Diyabet Günü… Halk dilinde 'şeker hastalığı' olarak bilinen diyabet, sadece ülkemizde değil, tüm dünyada hızla artıyor. Diyabetle yaşam, aslında hiç de zor değil. Disiplinli bir yaşama sahip diyabetli hastalar, sağlıklı insanlar gibi her türlü etkinliğe katılabiliyor, eğitim ve iş hayatını rahatlıkla sürdürebiliyor. Yeter ki, bilinçli olun!
Tip 1 diyabetliler insülin kullanmak zorunda kalırken, Tip II olarak bilinen diyabet grubundakiler de diyabet ilaçları ve gerektiğinde insülin kullanır. Dünya Diyabet Günü vesilesiyle, çağımızın en yaygın hastalığı olan diyabeti, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi'nde görevli Endoktrin Uzmanı Dr. Aliye Pelin Tütüncüoğlu ile konuştuk. Dr. Tütüncüoğlu, çok önemli uyarılarda bulunurken, yaklaşık 2 yıldır mücadele verdiğimiz korona-diyabet bağlantısına da değindi. Dedi ki, 'Korona, diyabetliler için büyük tehlikedir. Mutlaka covid 19 aşısı yaptırın.'
Uzman Dr. Aliye Pelin Tütüncüoğlu'na diyabetle ilgili merak edilen her şeyi, yayın koordinatörümüz Muhittin Akbel'e anlattı. İşte o sorular ve cevaplar:
DİYABET, TÜRKİYE İÇİN CİDİ BİR SAÐLIK SORUNUDUR
- Diyabet hastaları, her geçen gün çoğalıyor. Türkiye'de ve dünyada diyabetle ilgili rakamların seyri ne durumda? Rakamlardan hangi mesajları çıkaralım Pelin hanım?
2019 verilerine göre dünyadaki diyabet prevelansı yaklaşık 463 milyondur ve 2045 yılına kadar 700 milyona yükseleceği tahmin ediliyor. Türk diyabet, hipertansiyon, obezite ve endokrin hastalığı prevalans çalışmasında(TURDEP II) bildirildiği üzere Türkiye'de tip 2 diyabet prevalansı ortalama % 13,7 oranda, yani 6,5 milyondan fazladır. Diyabet, Türkiye için ciddi bir sağlık sorunu olmaya devam etmektedir. Diyabet aynı zamanda kalp ve damar hastalıkları, böbrek hastalıkları gibi yaşam kalitesini ve süresini kısaltan hastalıklar ile de yakından ilişkilidir. Türkiye, dünyada diyabet sıklığı açısından ne yazık ki ilk sıralarda yer alıyor. Eğer diyabetin bu hızlı gidişini yavaşlatamazsak, hem maddi hem de sağlık açısından ülkemizi büyük sorunlar bekliyor.
HAZIR GIDA TÜKETİMİ ARTTIKÇA, DİYABET DE ARTIYOR
- Çocuklarda diyabet ile ilgili neler söylemek istersiniz? Çocuklar arasında diyabet olma ihtimalini artıran unsur nedir hocam?
Malesef günümüzde gençlerde ve çocuklarda tip 2 diyabet ile daha fazla karşılaşmaya başladık. Bunun öncelikli nedeni beslenme alışkanlıklarındaki değişiklikler. Hazır gıdalar daha fazla tüketiliyor. Bunların içindeki mısır şurubu dediğimiz früktoz hem kilo alımına neden oluyor, hem de diyabete gidişe neden oluyor. Ayrıca hareket de azaldı. Bilgisayar ve cep telefonu önünde geçirilen süre arttı. Aslında bunlar sadece çocuklar için değil, herkes için geçerli
DİYABETLİLER, COVİD 19 AŞISINI MUTLAKA YAPTIRMALI
- Yaklaşık iki yıldır koronayla mücadele ediyoruz. Covid 19 ile diyabet arasında bir bağlantı söz konusu mu? Korona, diyabeti tetikler mi? Diyabetli birinin korona olması, korona ve diyabet tedavisini ne ölçüde zorlaştırır?
Covid 19 ile tip 2 diyabet gelişme riskini tam olarak bilmiyoruz. Ancak covid 19, sonuçta bir enfeksiyondur. Enfeksiyonlar diyabeti kötüleştirir. Diyabet de enfeksiyonlara yatkınlığı artırır. Bu nedenlerle diyabet, covid 19 için olumsuz bir risk faktörü durumunda. Bir diğer zorluk, covid 19 tedavisinde kullanılan ilaçlar da diyabet tedavisini kötü etkiliyor, kan şekeri daha fazla bozuluyor. Bu durumda da hem diyabet tedavisi hem de korona tedavisi zorlaşıyor. En iyisi, tabii ki covid olmamak. Covid olmamak için elimizde sadece aşı var. Özellikle diyabet hastalarının aşı konusunda daha hassas olmaları lazım. Diyabetliler, covid 19 aşısını mutlaka yaptırmalı.
AİLEDE DİYABETLİ VARSA, SİZİN DE DİYABET OLMA RİSKİNİZ YÜKSEKTİR
- Tip II dediğimiz diyabet grubunda olan bir hastanın, insülin kullanmadan yaşamını sürdürmesi hangi şartlarda mümkündür? Bu konuda dikkat etmesi gereken şeyler nelerdir?
Tip 2 diyabet, genetik yatkınlık ve çevre şartları ile beraber ortaya çıkar. Ailenizde diyabet varsa, sizde de diyabet olma riski daha fazladır. Ama bunun ortaya çıkması, en çok kişinin sağlıklı beslenmesi ve yaşam tarzı ile ilişkilidir. Eğer sağlıklı yaşamıyorsak, sağlıklı beslenmiyorsak, daha erken ortaya çıkar. Ailede diyabet olmadan da kişinin diyabet olması tabii ki mümkündür. Diyabet tanısı konulduğunda ilk olarak tedaviye, yaşam tarzı değişiklikleri önerileri ile başlarız. Sağlıklı beslenme, sağlıklı yaşama, hareketin artırılması, uygun kiloya gelmek, hasta için en önemli şeylerdir. Ardından hastaya ilaç tedavisi uygulamaya başlarız. Bu arada diyabetin komplikasyonları dediğimiz göz, böbrek, kalp ve damar hastalıkları, sinir tutulumlarını da kontrol ederiz. Hasta ile beraber diyabet takipler ile devam eder. Bu kurallara uyulduğunda hasta diyabet ile uzun ve sağlıklı yaşar. Bu arada tabii ki diyabet ilerleyebilir. İnsülin her zaman son tedavi değildir. Bazen erken dönemde hastanın kendini daha hızlı toparlaması için başlayıp bir süre sonra kesmek mümkündür. Gene komplikasyonları önlemek ve komplikasyonlar geliştiğinde ilerlemesini önlemek için de insülin kullanırız.
TEKNOLOJİK ÜRÜNLER, DİYABETLİLERE KONFORLU YAŞAM SUNUYOR
- Diyabet ve teknoloji… Hastalar, son teknoloji cihazlarla takibi artık daha kolay yapabiliyor. Ancak hem insülin pompası, hem dijital ortamda şekerin kaç olduğunu gösteren cihazlar, çok pahalı. Devletin ödediği rakamlar, çok düşük. Sözünü ettiğimiz cihazların devletin daha büyük desteğiyle kullanımı, devletin üzerindeki mali yükü hafifletmez mi? Bu konudaki düşünceleriniz nedir efendim?
Her alanda olduğu gibi diyabette de teknolojik gelişmeler sürüyor. Ama bu teknolojilere ulaşmanın maddi bir bedeli var. SGK insülin pompalarını şu anda ödüyor. Ancak zaman zaman bu ödeme kurallarında değişiklikler olabiliyor. Bu teknolojiler ne yazık ki yurt dışına bağımlı. Her hastaya uygun tedavi farklıdır. Bazen ihtiyaç durumunda hastalar kendilerine yarayacak tedavi imkanlarına ulaşamıyorlar. Bu imkanlarla hasta tedavi edilirse, günümüzde diyabet tedavisindeki en büyük yük olan komplikasyonlara gidiş daha da azalır. Tabii ki maddi yük de bu şekilde azalır. Ama en önemlisi hasta ve yakınları daha mutlu, sağlıklı yaşam sürerler.
BİZ HEKİMLER, DİYABETLİLERİN SPOR YAPMALARINI DESTEKLİYORUZ
- Diyabetli olmak, spor yapmaya engel midir? Çünkü diyabetlilerin, şekerinin düşeceği kaygısıyla yürüyüş yapmaktan bile kaçındığını gözlemliyorum.
Düzgün giden bir diyabet, spor yapmaya engel değil, hatta biz hekimler, diyabetlilerin spor yapmalarını destekliyoruz. Bugün diyabet tanılı, hatta tip1 diyabet tanısı konmuş pek çok sporcu, çeşitli spor dallarındaki yarışmalarda dereceler elde ediyor. Ama sporu normal yaşamı içinde yapacak diyabetliler için değerlendirirsek, tabii ki spor yapabilirler ve kendilerine en uygun sporu yapmalılar. Diyabetlilerin spor konusunda dikkat etmeleri gereken noktalar var. Örneğin, aç olarak spor yapılmamalı. Aç yapıldığı zaman hipoglisemi gelişme riski artıyor. Bu nedenle gıda alımından 45-60 dakika sonra spor yapılmalı. Spor yapmaya başlamadan önce, kan şekeri ölçülmeli, egzersiz süresi uzun olacaksa, ek gıda alımı yapmalı veya insülin kullanıyorsa dozda azaltma planlanmalı. Komplikasyon gelişmiş diyabetlilerin seçeceği sporlar da kendilerine uygun olmalı. İleri yaştaki, ek hastalıkları olan kişiler de spor aktivitelerini kendilerine uygun seçmeliler.
DOKTOR KONTROLLERİNİ VE TEDAVİYİ AKSATMAYIN
- Diyabet hastalarına, konforlu bir yaşam sürmeleri için nelere dikkat etmeli? Sizin bir hekim olarak tavsiyeleriniz nelerdir?
Diyabet hastaları uzun ve sağlıklı bir yaşam sürebilirler. Bunun için onlara düşen, aslında hepimizin yapması gereken şey, doğru beslenme, sporun için de olduğu bir yaşamdır. Tabii ki doktor kontrollerini aksatmamak ve onlara önerilen tedavileri uygulamak şartıyla.