Tam bir zeytinyağı aşığı Ayhan Baran… Micaleff ve Arkas’ın ortaklığındaki Kristal Yağları’ndan, İzmir Ticaret Borsası’ndan tanıdığımız Baran, şimdilerin en çok konuşulan derneklerinden İzmir Sanayici ve İş Adamları Derneği’nin Başkanı oldu.

Erkan İyigüngör/Egedesonsöz - Son iki dönemdir kadın egemenliğine giren ve önceki başkan İlknur Denizli'den bayrağı devralan duayen işadamı ve Kristal Yağları Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ayhan Baran ile, İZSİAD'ı, siyaseti ve kutsal olarak gördüğü zeytini, aracının bagajında her daim taşıdığı zeytinyağını konuştuk. Bu röportajın diğer önemli noktası ise Baran'ın, başkan olduktan sonra ilk kez Egedesonsöz'ün editörlerinden Erkan İyigüngör'e röportaj vermesiydi…
Erkan İyigüngör: İZSİAD sizinle beraber yeni bir döneme girdi. Önceki iki bayan başkandan sonra başkanlığı siz devraldınız. Bu yeni dönemi nasıl değerlendiriyorsunuz? Derneğin duruşu nasıl olacak?

Ayhan Baran:
İZSİAD önemli bir sivil toplum örgütü. Sosyal kulüpten ziyade ciddi bir iş kulübü olarak İzmir'de önemli hizmetler veriyor. Tabii son 5 yıllık dönemde başkanlık yapan İlknur Denizli'nin ve yönetim kurulunun da büyük katkısı var. Güzel projeler yapıldı. İZSİAD projelerin içinde olan Avro – Akdeniz projesini yarattı. Üyelerimizin daha çok iş yapması için neler yapılabilir, ihracatları nasıl gelişir diye çalışmalar yapıldı. Ar-Ge çalışmalarının içinde bulunuldu. EXPO'dan, İzmir-İstanbul Otoyolu'ndan tutun, İzmir Limanı projelerinin içinde oldu. Bugün itibariyle seçimlere 9 ay var. Ocak ve Mayıs arasında genel kurul yapılacak. Ben de başkan olarak mevcut projelerde yer alıp hatta o projelerin de üstüne bir şeyler koyarak görevimi bitireceğim. İzmir Koordinasyon Kurulu'nda da gerekli çalışmaları yapıyoruz. İZKA'da bulunuyoruz. BASİFED ve TÜRKONFED'deki çalışmalar da tüm hızıyla devam edecek.


Erkan İyigüngör: 9 ay sonra İZSİAD'ta seçim olacağını söylediniz. Bu genel kurulda başkanlık için aday olacak mısınız?

Ayhan Baran:
Hayır. Benim İzmir Ticaret Borsası Meclis Başkanlığı'm da vardı. Benim düşüncem şu… Gençlerin önünü açmak, devamlı seçilmemek, seçilmesini bildiğim gibi çekilmesini de bilmektir. Önemli olan bizden daha başarılı genç insanların önünü açmak. Ben bunu tüm sivil toplum örgütlerine öneriyorum. 15 yıldır bu tür örgütlerin içindeyim. Borsada, odalar birliğinde de bulundum. Ben istiyorum ki başkan olanlar en fazla iki dönem başkan olmalı. İş hayatında da öyleyim. Bugün Kristal Yağları 70 yıllık bir kurumsa ve 4'üncü nesile kadar gelmişse sebebi profesyonelliktir ve iş yapacak insanların görev almasından dolayıdır. Ben tüm örgütlere bunu öneriyorum. Dediğim gibi ocak ve mayıs aylarındaki genel kurulda kesinlikle başkan olmayacağım ve arkadaşlarıma destek olacağım. Tabii bu 9 ay yatıp, emanetçi başkan olacağım anlamına gelmesin. Bu arada da bir çok örnek ve kalıcı düzenlemeler yapacağım. Bu düzenlemeler bilgisayar çalışmalarında, yayınlarda, diğer elemanların çalışma ortamında olacak. Yani İZSİAD'ın daha verimli bir sisteme kavuşmasını, yeni yönetim kurulunun da işine yarayacak altyapı çalışmalarına imza atacağız. Aynı zamanda 29-30 Nisan'da İZSİAD İş Günleri'nin ikincisi gerçekleştirilecek. Beyrut'a da gezi düzenlenecek.
Erkan İyigüngör: İZSİAD siyasi açıdan ortada duran bir dernek olarak göze çarpıyor. Eski Başkan İlknur Denizli ve Bilal Doğan AKP'den, Danışma Kurulu Başkanı Alaattin Yüksel, Mustafa Moroğlu, Mehmet Ali Susam, Erdal Aksünger CHP'den seçilebilecek yerlerden aday oldu. Sizin bu duruma ve siyasete bakış açınız nasıl?

Ayhan Baran:
İzmir'deki diğer odalarda, sivil toplum örgütlerinde böyle bir hareketlilik olmadı. Sadece İZSİAD'da böyle bir siyasi yelpaze görüldü. Bu durum İZSİAD üyelerinin ne kadar çalışkan ne kadar candan bir şekilde İzmir'in sorunlarına sahip çıktığını gösteriyor. Bu bizi çok mutlu etti. Hepsinin seçilebilir yerlerde olması, onların bugüne kadar İzmir için büyük emek verdiklerini, yaptıkları çalışmaların da partilerden takdirle karşıladığını gösterir. Biz dernek olarak bu çizginin tam ortasındayız. Son Çarşamba Toplantısı'nda hem İlknur Hanım'ın hem de Alaattin Bey'i aynı masada gördük, İzmir'in demokrat bir şehir olduğunu o tablo gösterdi bize. Ben altı arkadaşımızın milletvekili adayı olması İzmir'in yararına olacaktır. Onların seçilmesi bizler için çok önemli. Çünkü, İzmir'in bugüne kadar siyasi olarak Ankara ile çok iyi ilişkisi yoktu. İzmir ekonomisinin sıkıntılarını dile getirecek bir yapı yoktu. Şimdi ise bizlerden birisinin mecliste olması, orada rahatça çalacağımız kapının olması gerçekten sevindirici bir durum. Bugüne kadar oluşan bu boşluk İzmirli işadamlarımızın meclise girmesiyle kapanacak. İzmir'e katkı sağlayacak projeleri, sorunların çözümünü Ankara'da daha fazla dile getirebileceğiz. Biz katılımlarına bu gözle bakıyoruz.


Erkan İyigüngör: İZSİAD'ı siyaset çizgisinin ortasında gördük. Peki siz Ayhan Baran olarak siyasete nasıl bakıyorsunuz, önümüzdeki günlerde sizi de siyasette görme imkanımız olur mu?

Ayhan Baran:
Benim hiçbir dönem siyasete atılma gibi bir düşüncem olmadı. Ama ben ülkem için, birlik-beraberlik için, çağdaş, modern, güzel bir ülke için canla başla sade bir vatandaş olarak çalışacağım. Dediğim gibi benim tek amacım gençlere katkı sağlamaktır.
Erkan İyigüngör: Kristal Yağları ile tanışmanız nasıl oldu?

Ayhan Baran:
Ben ticaret lisesi mezunuyum. Daha sonra İzmir İktisat Ticari Bilimleri'ni okudum. Şirketle de ailemin vasıtasıyla tanıştım. 20 yaşımda Kristal ailesine girdim. Kristal 70 yıllık bir kurum. İlk markalı ve ambalajlı olarak zeytinyağını ülkemize tanıtan bir şirket. Hem okula gidip hem de çalışıyordum. Her kademesinde çalıştım ve şimdi de yönetim kurulu başkan vekilliğine kadar geldim. Başka da bir işim olmadı. Benim hayalim hep ticaretti. Hakikaten Kristal kalitesinden, prensiplerinden ödün vermeyen, Anadolu'da, Türkiye'de ve dünyada tanınan bir marka.
Erkan İyigüngör: Şirkete girdiğiniz günden bu yana hayatınızdaki kırılma noktaları neler oldu? Bu dönem boyunca neler öğrendiniz?

Ayhan Baran:
Kristal Yağları Levanten bir ailenin şirketi. Prensip olarak hile yapmayan, hakkıyla kazanan bir kurum. İngilizlerin bir prensibi vardır. Hile yapma, dürüst ol, sözünde dur. Ben bunu öğrendim. Ben doğma büyüme İzmirliyim. İzmir dışına hiç çıkmadım. Hayatımda beni en çok heyecanlandıran askerlik dönemimdi. Benim zamanımda askerlik 24 aydı. 1968'de Kars, Sarıkamış'a düştüm. Hayatında İzmir dışına çıkmamış biri olarak doğuya gittim. Alışık olmadığım bir soğuktu. Ben bundan çok mutlu oldum. Hayata bakışım değişti. Anadolu'yu tanıdım. Bu ayrı bir heyecandı. O günden sonra çok sık Anadolu'ya gittim. Oradaki insanları tanıma fırsatı buldum.
Erkan İyigüngör: Kristal Yağları İzmir dışına ne zaman çıktı?

Ayhan Baran:
Kristal 1956 yıllarında Anadolu'ya açıldı. O dönemlerde Anadolu insanı zeytinyağını bilmezdi. En önemli nokta ise şu: Türk zeytinyağı dış ülkelere dökme yani ham yağ olarak giderdi. Biz buna karşıydık. Zeytinyağı dünyanın en sağlıklı ürünü. Fakat yabancılar 1950'li yıllardan itibaren ülkemize margarini, ayçiçeği yağını tanıtıp, insanlarımızı alıştırdılar. Bizim zeytinyağımız ise dökme olarak dışarıya gitti. Avrupalılar sağlıklı zeytinyağını tüketirken bize sağlıksız yağları alıştırdılar. Biz bununla mücadele ettik. Önemli çalışmalara imza attık. Rafine kurduk ve yemeklik zeytinyağını ürettik. Zeytinyağını ilk kez markalı ve ambalajlı olarak üretip, Türk insanına Anadolu'da yemeklik, hafif zeytinyağımızı sunduk. İnsanlar zeytinyağını yemeğe başladı. Askeriye de kantinlerinde, yemeklerinde zeytinyağı kullanarak destek oldu. Askerlerle beraber oranın insanları da zeytinyağı tüketmeye başladı.


Erkan İyigüngör: Zeytinyağı sektörünü değerlendirebilir misiniz?

Ayhan Baran
: Zeytinyağının iç tüketimi fazlalaştı. Şu an yüzde 10 civarında bir ihracat söz konusu. 3-4 yıl içince ham zeytinyağı üretimi artacak. 2-3 yıl içinde iç tüketim ve ihracat artacak. Ülkemiz İspanya, İtalya ve Yunanistan'dan sonra geliyor. İtalyanlar tüm ürettiğini kendi iç pazarında tüketiyor. Türkiye de bunu yapabilmeli. Önümüzdeki yıllarda Türkiye de böyle olacak diye düşünüyorum. Türk insanı şu anda özellikle Avrupa'da zeytinyağını talep ediyor. AB'den kota alamadığımız için AB ülkelerinin zeytinyağı daha ucuz oluyor. O yüzden onların tüketimi daha fazla.
Erkan İyigüngör: UZZK ve Zeytin İhracatçıları Birliği'nin dahilde işleme rejimi ile ilgili sıkıntıları yıllardır var. Siz bu tartışmanın neresindesiniz?

Ayhan Baran
: Çok önemli bir soru sordunuz. Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) gerçekten bu hükümetin yaptığı en önemli işlerden bir tanesi. Tarım kanunu çıkarması ve bu kanunun 13. maddesine göre konseylerin kurulması önü açıldı. UZZK zeytin ve zeytinyağı sektörünün çatısı olma özelliğini taşıyor. Maalesef ihracatçılar birliği ile arasında dahilde işleme rejimi kapsamındaki sıkıntı devam ediyor. Sanayici gözüyle bakıldığında dışarıdan ülkemize gelen ham yağ bir zarar vermez. Sanayici olarak bu yağı işler satarım. Ama diğer yandan bakarsak ülkemiz üreticimiz açısından dışarıdan gelen yağ faydalı olmaz. Önümüzde bir pamuk örneği var. İthalata müsaade edildi ve pamuk bitti. Aynı şey zeytinyağında da olur ve üreticimiz bu rekabete dayanamaz. Üretim zarar görür. Üretim varsa bu ülkede, kendi ürünümüz daha değerlidir. Üretim ve üretici yoksa sanayici de olmaz. Zeytinyağının piyasaya çıkışında sıkıntılar var. İhracatçı istediği ürünü zamanında alamıyor.
Erkan İyigüngör: Peki bu sorun nasıl çözülmeli?

Ayhan Baran:
Bana göre bir stok kurumu açılmalı. Bağımsız bir kurum olmalı. Üretim zamanlarında dünya fiyatlarını, üreticinin fiyatlarını göz önüne alır ve ürün alımı yapar. Zeytinyağının üretimi kasımda başlar, marta kadar devam eder. O süreçte Toprak Mahsulleri Ofisi gibi bir kurum, fırıncılara sıkıntı çektirmiyorsa, dengeyi kuruyorsa, stok kurumu da malın piyasaya arzını sağlayan mekanizmayı çalıştırabilir. İhracatçılar istikrarlı ürünü ancak böyle sağlayabilir. Bunun da çözümü kalıcı tedbirlerle olur. Böylece iç tüketim de artar. Herkes zeytinyağını yemeye başlar. Zeytin ve zeytinyağı kutsal bir ürün.
Erkan İyigüngör: Kaliteli zeytinyağı nasıl olmalı?

Ayhan Baran
: Asıl zeytinyağı naturel zeytinyağıdır. Tüm ham yağlar rafinede geçer. Ama Tanrı'nın bir lütfu olsa gerek, zeytini sıkın ve yağını rafine etmeden yiyin. Zeytin meyve suyu gibidir. Bu naturel sıkma ve azami 0.8 asit oranına sahip bir yağdır. Yüksek asitli zeytinyağları da rafine edilen sıfır aside yakın olan zeytinyağını, sıkma naturel zeytinyağına eklenir ve riviera tarzı zeytinyağı üretilir. Riviera yemeklik yağdır. Sızma naturel yağ ise çiğ yenir salatalara koyulur.
Erkan İyigüngör: Ülkemizde kişi başı zeytinyağı tüketimi ne kadar?

Ayhan Baran:
Ülkemizde kişi başı zeytinyağı tüketimi 1 kilonun altında. Diğer yağlar ise 13-14 kilo. Bunu kırmalıyız. Akdeniz ülkelerinde ise durum tam tersi. Oralarda kişi başına zeytinyağı tüketimi 13-14 kilo. Üretim artarsa bu tanıtım daha iyi yapılabilir. Sahte zeytinyağlarını, sağlıklı bir denetimle ortadan kaldırmalıyız. Zeytinyağını çok iyi tanıtmalıyız. Zeytinyağını insanların ayağına götürüp tattırmalıyız.
Erkan İyigüngör: Özel hayatınızda neler yaparsınız?

Ayhan Baran:
Benim tüm hayatım zeytincilik. Zeytinle, tarımla uğraşmak tüm zamanımı alıyor.Gaziemir'de bir zeytin çiftliğim var. En büyük hobim bu. Futbolu çok severim. İzmir takımlarını tutuyorum. Tüm İzmir takımlarını destekliyorum. İki kızım var. Onlar ekonomi alanında yollarını çizdiler.
Erkan İyigüngör: Eşiniz hangi marka yağ kullanıyor?

Ayhan Baran
: (Gülüşmeler) Soframıza Kristal'den başka yağ girmiyor. Kristal bir kültür, bir alışkanlık… Belli bir kalitesi ve çizgisi var. Bu yağı değiştirdiğiniz zaman fark edersiniz. Biz fazla reklam yapmadan hala ayakta duruyorsak, kalitemize borçluyuz. Tabii artık öyle bir rekabet dönemi var ki… Artık daha da fazla tanıtım yapmamız gerekiyor.
FOTOÐRAFLAR - Ahmet D. Tamer