Almanya’nın Stuttgart kentinde, ortağı Reinhardt Ritter ile ticari araçları elektrikle çalışır duruma getiren bir teknoloji geliştiren Can Baki, 2 yıla yakın süren AR-GE çalışmalarıyla otomotiv sektöründeki çevreci teknolojiyi yeni bir boyuta taşıdı.

Erkan İYİGÜNGÖR - Almanya'daki parlak başarılarının ardından sistemi Türkiye'ye getirme kararı alan ve yatırım için memleketi İzmir'i seçen Can Baki, kendilerine ait olan üretim teknolojisiyle her marka ve modeldeki ticari aracı elektrikli araca dönüştürebildiklerini söylüyor. Mercedes'in önemli birimlerinde görev alan bir babanın oğlu olan Baki, Almanya'da yıllarca eğitim alıp, çalışıp emekli olduktan sonra tüm deneyimlerini memleketi için harcamaya başladı.
Son yıllarda Türkiye ve dünyanın gündeminde geniş yer tutan elektrikli araç sektörüne girme öykünüz nasıl oldu?
Uzun yıllar uluslararası bir lojistik firmasının Avrupa'daki farklı ülkelerinde görev yaptıktan ve tepe yönetici olarak çalıştıktan sonra, tam emekli olup İzmir'e yerleşmeyi düşündüğüm bir dönemde, şu anki Alman ortağım ve eski bir arkadaşım Reinhardt Ritter ile sohbetimiz sırasında bu fikir doğdu. Ortağım 20 yıl önce bir otomobili elektrikliye çevirdiğinden bahsetti. Düşük maliyetli ve çevreci elektrikli araçların dünyanın ve Türkiye'nin geleceğinde çok önemli rol oynayacağına inandığımdan ben de 'neden biz de kendi elektrikli araçlarımızı üretmiyoruz ki' dedim. Ortağımın teknik bilgisi benim de ticari deneyimlerim sonucu 4 yıl önce EFA-S Elektrikli Araçlar şirketini kurduk. Ticari araçların elektrikliye dönüştürülmesi için TUV ve ECE-R-100 Avrupa standartlarında üretim yaparak ve ar-geye büyüm önem vererek çalışmalara başladık. Kısa sürede büyük bir ilerleme sağladık.
Siz işe Almanya'da başladınız. Ama sistemi kısa sürede Türkiye'ye getirme kararı aldınız...
Ben İzmirliyim ve günün birinde yatırım yapmayı planlıyordum. Almanya'daki çalışmalarımızın ardından sistemin Türkiye'de hızlı bir büyüme göstereceğini bildiğimden İzmir'de yatırıma karar verdim. Bornova'da 3'üncü sanayi sitesinde kurduğumuz atölye ve dönüşüm tesisiyle kendi geliştirdiğimiz teknolojiyi her marka ve modeldeki ticari araca uygulayarak, ticari araçları elektrikle çalışır duruma getirebiliyoruz. Tüm dünyanın gündeminde olan yüksek yakıt maliyetleri ve kirliliğe karşı, çevreci teknolojiyle alternatif sunuyoruz.
Biraz da ticari araçları elektrikliye dönüştürme süreci hakkında bilgi verir misiniz?
Araçların motor, yakıt tankı ve diğer tüm yardımcı gereçlerini sökerek, yeni motor ve aksamla yüzde yüz elektrik gücüyle çalışır hale getiriyoruz. Tüm dünyanın gündeminde olan yüksek yakıt maliyetlerine ve çevre kirliliği yaratan araçlara artık bir alternatif sunuyoruz. Elektrikli araçları büyük bir firma tarafından imal edilmiş herhangi bir elektrikli ticari araca göre yüzde 50 daha ucuza mal edebiliyoruz. Sipariş miktarına göre araçları 10 - 12 hafta civarında tamamlıyoruz ve 2 yıl garanti sunuyoruz.


Elektrikli araçların yakıt tasarrufunun çok yüksek olduğu biliniyor..
Evet gerçekten şehir içinde çalışan ticari bir aracın yıllık yakıt masrafı 14 bin TL. civarında. Oysa elektrikli bir araç yılda sadece bin TL.'lik yakıt harcıyor. Elektrikli araçların motor bakımı, yağ değişimi gibi herhangi bir masrafı da olmadığı için, bu tasarruf miktarı, normal bir araca göre kat ve kat daha fazla oluyor. Elektrikli araçlar, özellikle şehir içi dağıtım yapan her sektörden işletme için adeta bir can simidi olacak; bulunmaz bir fırsat yaratacak.
Türkiye'de Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bu yeni teknolojinin kullanımı konusunda bir yönetmelik hazırlayarak, sektördeki gelişmelerin hız kazanmasını sağladı.
Biz en baştan beri Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile temaslarımızı sürdürerek ve sunduğumuz kapsamlı bir dosyayla bu sistemin önemini her fırsatta anlatmaya çalıştık. Sektör temsilcilerinin bu konudaki çalışmaları da sürecin hızlanmasında önemli rol oynadı. Bakanlık da çabuk hareket ederek yönetmeliği hazırladı. Yönetmeliğin uygulanmasıyla birlikte içten yanmalı motora sahip ticari araçlar, elektrikle çalışabilecek duruma gelecek ve plaka alarak trafiğe çıkabilecek.
Geçtiğimiz günlerde Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün'ün araçların elektriğe dönüşümünü sağlayacak sistemin 3-4 bin TL'ye olacağın söyledi. Bu rakamlar gerçeği yansıtıyor mu?
Öncelikle şunu söylemek istiyorum. Biz ticari araçların dönüşümünü gerçekleştiriyoruz. Normelde araçların dönüşüm ücreti 20-40 bin Euro civarında değişiyor. Bakanımızın sözlerini tam duymadım, fakat bu rakamlarda bir yanlış anlaşılma olduğunu düşünüyorum. Belki de hibrit araçların dönüşümünü kastetmiş olabilir.
Elektrikli araçların performansı ve çevreci özellikleri hakkında neler söylersiniz?
İçten yanmalı motorların yüksek bir devire ulaşması için belli bir sürenin geçmesi gerekiyor. Elektrikli motorların çalışmaya başladığı andan itibaren bu gücü yakalıyor dolayısıyla daha yüksek bir performans elde ediyor. Mazotlu araçlar yakıttan yüzde 55 - 60 güç elde ediyor ve bu oran elektrikli motorda yüzde 99 olarak gerçekleşiyor. Herhangi bir ses üretmeyen motor, gürültü kirliliği de yaratmıyor. Egzoz gazı olmadığı için tamamen çevreci bir araç olan elektrikli araçlar Avrupa'da hükümetler tarafından teşvik ediliyor. Üstelik elektrikli araç satın alanlara para yardımı bile yapılıyor. Elektrikli araçların içten yanmalı motorlu araçlara göre daha yüksek performansla çalışıyor. Yeni gelişen teknoloji, elektrikli motorların performansını da arttırıyor. Daha kullanışlı ve uzun ömürlü lityum aküler sayesinde 90 kilowatt ile 325'lik tork (motor gücü) elde ediyoruz. Araçlar tam şarj olduğu zaman 250 km. mesafeye kadar kat edebiliyor. Üstelik hız ya da çekiş gücü olarak hiçbir eksiği yok.


Peki elektrikli araçlar nasıl şarj edilecek? Yolda aküler boşalırsa ne yapılacak?
Elektrikli araçlar, şarj kablosuyla evlerde bile rahatlıkla 10 - 12 saat sürede şarj edilebiliyor. Daha yüksek voltajlarda bu süre 3 - 4 saate kadar iniyor. Özellikle şehir merkezlerinin gürültü ve çevre kirliliğinden uzak tutulması için elektrikli araçlara yönelmesi gerekiyor. Geleceğin araçları elektrikle çalışacak. Ticari araçların elektrikle çalışabilir duruma getirilmesi ve diğer elektrikli araç üretiminin hızlanacak olmasıyla birlikte yakın bir gelecekte özel sektör kuruluşları kanalıyla yollarda şarj istasyonları göreceğiz. Böylece yolda kalma riski sözkonusu olmayacak.
Siz hangi tonajdaki araçları elektrikliye dönüştürüyorsunuz?
Bin 700 kilodan, 7 bin 500 kilo taşıma kapasiteli araçları elektrikliye çevirebiliyoruz.
Elektrikli araçlarla ilgili vergi düzenlemeleri de son dönemde tartışılan konulardan biri oldu...
Elektrikli araç sistemine baktığımızda ÖTV'nin Türkiye'de elektrikli araçlar için uygulanması son derece yanlış olur. Türkiye'de şehir içinde elektrikli araç görmek istiyorsanız ve elektrikli araç üretmek istiyorsanız ÖTV almayacaksınız. Alıcıya da teşvik uygulaması yapılmalı. Çünkü yurtdışında böyle yapılıyor. Sektörün gelişim için bunlar gerekli. Bizim yaptığımız uygulama biraz daha farklı. Mevcut içten yanmalı motoru çıkartarak aracı tamamen elektrikle çalışır hale getiriyoruz. Aracı alan kişi zaten ilk şekliyle devlete ÖTV ödüyor. Araç tadilatından sonra aynı araca ikinci defa vergi alınması da söz konusu olmaz. Biz elektrikli araçlarda motorlu taşıt vergisinin 5 yıllığına kaldırılmasının ve alıcılara vergi indirimi ya da nakit ödeme yapılarak bir teşvik sağlanmasının gerekli olduğuna inanıyoruz.
Elektrikli araçların önümüzdeki yıllarda Türkiye ve dünyada trafik içindeki oranlarının giderek artmasına kesin gözüyle bakılıyor...
Elektrikli araç sektörü önümüzdeki yıllarda kaçınılmaz bir şekilde çok büyüyecek. Çünkü fosil yakıtların giderek azalması ve kullanıcılara getirdiği yüksek maliyeti insanları farklı arayışlara yöneltiyor. Hem çevreci hem de ekonomik olan elektrikli araçlar otomotiv sektörüne de fayda sağlayacak. Türkiye'de satılacak elektrikli araç sayısı şu anda satışı yapılan araçlara kıyasla bir küvetteki su damlası kadar yer tutuyor. Dolayısıyla bu oran hükümetin vergi kazancını hiçbir şekilde etkilemeyecek kadar düşük seviyede. Bu yüzden rahatlıkla gerekli teşvikler yaşama geçirilebilir. Günboyu şehir içi trafiğinde dolaşan şirketler özellikle bu konuda bizi arıyorlar ve bilgi istiyorlar. Türkiye otomotiv sektöründe yan sanayi anlamında da önemli rol oynuyor. Hem araç üretimi açısından hem de yan sanayi açısından yedek parça Türkiye'den gidiyor yurt dışına. Türkiye'de bu altyapı var. Dolayısıyla elektrikli araçlar için gerekli altyapı da mevcut. Sektörün gelişmesini sağlamak istiyorsak bugünden bazı adımların atılması lazım. Yeni bir sektöre girmek iyi bir planlama ve organizasyon gerektiriyor.


EFA-S, Almanya'daki üretim tesisi kanalıyla UPS Almanya'ya da elektrikli bir araç üretti ve teslim etti...
Uluslararası kargo firması UPS için Almanya'da P 80 model 7,5 tonluk aracı dünyada ilk defaelektrikle çalışır hale getirerek Almanya'da UPS yetkililerine teslim ettik. Sadece Almanya'dan değil Avrupa'nın farklı ülkelerinden de yoğun sipariş alıyoruz. Fosil yakıtlara en büyük ve çevreci alternatif olarak görülen elektrikli araçlar, yakın bir gelecekte özellikle şehiriçi ulaşımda giderek yaygınlaşacak. UPS P80 modeli, sürücünün ihtiyacına göre tasarlandı. Elektrikle çalışır hale getirdiğimiz araç 15 yılda toplam 500 bin km. yol yapmıştı. Gerçekleştirdiğimiz dönüşümle araç bir 15 yıl daha çalışabilecek. UPS, çevreci yaklaşımıyla araca adeta ikinci bir hayat verdi. Çünkü araç ticari değerini kaybetmişti ve elektrikli motor dönüşümü sayesinde hurdaya çıkmaktan kurtuldu.
Siz yıllarca Almanya'da yaşadınız ve yatırım için yine İzmir'i seçtiniz...
Ailem 1960 yılında ben bir yaşındayken Almanya'nın Stuttgart kentine taşınmış. Babamın İzmirde tamirhaneleri varmış. Onları satarak Mercedes'te üretim ve arge departmanında çalışmaya başlamış. Otomotiv merakının bana biraz da babamdan geçtiğini düşünüyorum. Almanya'da İşletme eğitimi aldım ve daha sonra uluslararası bir lojistik firmasında işe başladım. İş sebebiyle birçok yer dolaştım. 2 yıl İstanbul'da, 4 yıl Milano'da, 2 yıl Belçika'da ve Almanya'nın çeşitli kentlerinde görev yaptım. 21 yılın sonunda emekli olmaya karar verdim. Aklımda hep İzmir'de yaşamak ve İzmir'e bir yatırım yapma fikri vardı. 2000 yılında İzmir'de bir temizlik şirketi kurdum daha sonra bunu güvenlik ve insan kaynakları şirketleri izledi. CIB Group çatısı altında genellikle özel şirketlerle çalışıyoruz. Türkiye genelinde 700 personel istihdam ediyoruz.

Her şeyden önce Türkiye ve İzmir için bir yatırım yapmak benin için çok önemli. Yurtdışında edindiğim bilgi ve deneyimleri kendi ülkem için kullanmanın benim için ayrı bir anlamı var.
İlk etapta İzmirde fabrika kurmayı düşünüyorum. Türkiye'de hükümetin bakış açısı önemli. Türkiye elektrikli araçlar konusunda ne kadar başarılı giderse biz de o kadar yatırımlarımızı arttıracağız. Türkiye'de üretim yapıp yurtdışına satış yapmak istiyoruz. Bu anlamda İzmir'i EFA-S için üretim üssü yapmayı hedefliyoruz. Türkiye'de bayilik sistemi getirmeyi istiyoruz. Çünkü bu çok ciddi bir iş ve bilmeyen kimse yapamaz. Bunun için eğitim altyapısı gerekiyor. Bu eğitimi de kendi içimizde biz sağlayacağız. Herkes en iyi bildiği işi yapmalı. Her işi yaparım mantığı ticarette faydadan çok zarar getirir. Bizde bu mantıktan hareketle eğitimli personelimizle otomotiv sektörü için geleceğin aracı olan elektrikli araçları Türkiye'de yaygınlaştırmak için çalışıyoruz.
Can Baki kimdir?
1959 İzmir doğumlu Can Baki, Avrupa'da işletme eğitimi aldı. 21 yıl boyunca lojistik sektöründe faaliyet gösteren bir Amerikan şirketinde görev yaptı. Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde uzun yıllar yönetici olarak çalıştı. 20 yıl önce Almanya'da binek bir aracı elektrikli yapan mühendis arkadaşı sayesinde sektöre yatırım yaptı. Almanya'da kurduğu şirketle ticari araçları elektrikli araca dönüştüren bir teknoloji geliştirdi. 2009 yılında teknolojiyi İzmir'e taşıyarak 3'üncü Sanayi Sitesi'nde atölyesini kurdu. Alanında uzman bir ekiple ar-ge çalışmalarını sürdüren Can Baki, İzmir'de fabrika yatırımı hedefliyor. Bugüne dek toplam bir milyon liralık yatırım gerçekleştiren Can Baki evli ve iki çocuk babası...