Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da milleti esaret ve sefalete terk eder.
M. K. ATATÜRK
Yıllardır benzer törenlerle Öğretmenler Günü kutlanır. Tören tarafını, okunan şiirleri filan pek umursamam ama benim için çok anlamlı bir gündür bu gün. Çünkü benim üniversite öğrenimim elektronik mühendisliği olmasına karşın ben bilerek ve isteyerek öğretmenlik mesleğini seçtim. 43 yıldır da seve seve, tüm yüreğimle bu mesleği yapıyorum. Her yaş öğrenciye, anaokulundan üniversiteye yaptığım hocalık son birkaç yıldır Oxford’da, bir Avrupa Birliği projesi olan Erasmus programı çerçevesinde yetişkin, kariyer sahibi insanlara yaptığım eğitim ile taçlandı. Üniversite rektörlerinden, vali yardımcılarına, okul müdürlerinden öğretmenlere, İspanyol, İtalyan, Finlandiyalı, Belçikalı, Nijeryalı, Taylandlı, Çinli, Malezyalı, Myanmarlı öğrencilerim oldu. Keyifli mi keyifli…
Ancak, ülkemizde Öğretmenler Günü çeşitli sorunları ile geliyor. Sorunları da göz ardı etmemek gerek. Bunlardan önde gelen bir sorun tarikat tarzı, laiklik karşıtı girişimler, müfredatı değiştirmeler, bilimden uzaklaşma, öğretmene müdahale.Günümüzde öğretmeni şikâyet de çok yaygınlaştı, çocuklar öğretmeni anne-babaya hemen şikâyet ediyor, anne-baba da hemen Milli Eğitime şikâyet ediyor. Bu hızlı ve çoğunlukla gereksiz şikâyet zinciri çocukları aşırı şımartmaya, onlara zarar vermeye, öğretmenleri de kayıtsız kalıp eğitimcilik görevlerini şikâyet edilmemek için yapmamaya itti ki öğrencinin yanlış yönünü şikâyet edilmemek için görmezden gelen, düzeltmeyen öğretmen şımarık öğrencilerin sayısının artmasına neden olmakta.
Anne-babalar da öğretmeni şikâyet ederek çocuklarına ne büyük bir zarar verdiklerini görmemekte. Diğer yanda, bazı öğretmenler aşırı agresif, öğrencileri dövmekte, aşağılamakta ve çocuklara çok büyük zarar vermekte. Bu tür hasta ruhlu kişiler öğretmen olmamalı. Okulları teftiş eder gibi görünüp okul müdürlerine baskı yapıp pohpohlanmak isteyen bazı müfettişler ise okullarda bu tür hasta ruhlu öğretmenler var mı konusuna eğilmeli.
Maalesef müfettişler öğretmenleri yaklaşık hiç denetlemiyor, denetleme adına şöyle bir bakıp tüm öğretmenlere 85-90-95 puan veriyor, tüm günlerini yönetimsel evrakları kontrolle geçiriyor. Denetlenmeyen öğretmenler de işlerini daha özensiz yapmaya yatkınlaşıyor. İngiltere’de tam tersi bir durum var. Öğretmenler çok sıkı denetleniyor ve kendilerini müfettişlere beğendirebilmek için çok çalışıyorlar. Aldıkları puan onlar için çok önemli. Umarım bir gün ülkemizde de böyle bir sistem kurulur. Ancak İngiltere de teftiş baskısı konusunda aşırıya gitmiş durumda, geçen yıl bir okul müdürü aldığı olumsuz rapor yüzünden canına kıydı.
Çocuk yetiştirmek bir sanat, onların en büyük gereksinmesi anne-baba sevgisi ki bu onlarla zaman geçirmek, birlikte kahvaltıdan birlikte hafta sonu gezisi yapmaya bol birlikte olmak demek, düzenli bir yaşam, iyi örnek olan, olumlu, şefkatli ebeveynler demek. Öğretmenlik de bir sanat, çocukların ikinci anne-babası olmak demek. Sabır demek. Sevgi demek. Örnek olmak demek. Bunlar olmadan iyi bir öğretmen olunmaz. Çocuk sevmeyen birisinin öğretmenlik mesleğini seçmesi hem onu çok yorar, hem de çocuklara iyi gelmez.
Tüm sorunlar içinde bir Öğretmenler Günü daha gelirken tüm öğretmenlerimizi kutlar, başarılar dilerim.