Seçim sonuçlarına şaşırmadımsa da, hayal kırıklığına uğradığımı belirtmeliyim. Şaşırmadığım bir sonuç karşısında, hayal kırıklığı duymamın başlıca sebebi; her şeye rağmen halkın çoğunluğunun bu zorbalık-dayatmaca oyununu bozacağına dair umudumu korumamdı.
Açıkçası, inanıyordum ki terör ve istikrarsızlık korkutmacası ile dayatılan AKP seçeneği karşısında, kitleler, bilhassa Ankara katliamından sonra, teslim oldukça ve korktukça, esarete daha bağımlı hale geleceklerini anlayacaklardır…
Seçim sonuçlarından elbette, tek başına, kitlelerin tercih sebeplerini sorumlu tutamayız ve bu nedenle de kimseyi yargılayamayız. Bu sonuçlara sebep olan etmenlerin birden fazla olduğunu söylemeye ise gerek yok.
Ancak sonuçlar, sadece yüzde ellilik bir kesimi mutlu etse bile, AKP iktidarının yönetimi yüzde yüzlük kesimi etkileyecektir. Bu nedenle, sonuçlardan memnun olmayan yüzde elli, şimdi oturup, nerede hata yaptık diye düşünmelidir.
Ben, bu konuda bilhassa CHP yönetimine ve sol kesime şu eleştiride bulunmak istiyorum; maalesef Anadolu coğrafyasında yaşayan nüfusun, sosyolojik-ekonomik karakterlerini iyi tahlil edemiyorsunuz…
Oysa Anadolu nüfusu ile ilgili bazı basit istatistiksel bilimsel verilere başvurmak dahi önemli ipuçları sağlayabilir. Örneğin Utku Kaynar'ın 14 Kasım 2014 de yayımladığı istatiksel bir araştırmaya göre Türkiye'nin yüzde 63' lük bir kesimi muhafazakar kesimi temsil ediyor; Türkiye'nin yüzde 67' si ailesiyle birlikte yaşıyor; üniversite mezunlarının nüfus içindeki payı yüzde 12; eğitime harcanan hane bütçesi yüzde 2; kültüre harcanan hane bütçesi yüzde 3 ancak buna karşın alkol ve sigaraya harcanan hane bütçesi yüzde 4; internet abone sayısı 32 milyon fakat internet ve diğer teknolojileri daha çok eğlence amaçlı kullanıyoruz… vs. (bkz. http://listelist.com/turkiye-hakkinda-carpici-istatistikler/)
Şimdi, sadece yukarıdaki şu birkaç istatiksel bilgi size ne ifade ediyor?
Bana ne ifade ettiğini söyleyeyim; muhafazakar dünya görüşüne sahip, çok az okuyan ve gelenekçi bir toplum. Böyle bir toplumsal gerçek karşısında, ürettiği söylem ve siyaset yöntemleri ile sol ve CHP nasıl başarılı olabilir ya da başarılı olmak için hangi yöntem ve söylemlere başvurmalıdır, bunu tartışmak lazım.
Mesela, bugüne kadar sol, sanki karşısında, demokrasinin ilkelerini benimsemiş ve bu konuda ciddi sıkıntısı olan geniş yığınlara hitap ediyormuş gibi, söylemlerde bulunarak, bu yönde tavır ve tutum almıştır. Halbuki toplumsal gerçek, bunun tam tersidir. Dolayısıyla solun ürettiği siyaset teknikleri, çoğu zaman işe yaramamaktadır. Anlaşılması gereken, solun seçkinlere ve marjinal kesimlere sıkışıp kalan, daraltılmış alanların dışına çıkmakta aciz kaldığıdır. Sol, Türkiye gerçekliğini neden iyi okuyamadığı hakkında ciddi bir öz-eleştiri yapmak zorundadır.
Bugün, Türkiye'nin solunu adeta AKP temsil etmektedir. İster kızın, ister gülün ama Türkiye'nin yarısı, beni en iyi AKP temsil eder diyorsa ve bu Türkiye'nin yarısından fazlasını, istatiksel verilere göre, ekonomik geliri dar olan yoksul kesimler oluşturuyorsa, gerisini siz düşünün…