Lütfiye Köyü… Nuriye beldesi…
Kadınların köküne kıran getirmeye niyetli erkek ırkınca işlenen cinayetlerin sonunun nereye varacağı endişesi… 'Kadın cinayetlerine dikkat çekiyoruz' ayağıyla yaratılan sürvahşetin tartışmaları arasında… Adlarını kadınlardan alan bir köy ve bir beldeye gidiyoruz.
Türkiye'de kaç köy, ilçe/belde var ki kadın ismi taşıyan diye merak ede ede…
'Niye Lütfiye, niye Nuriye' diye sora sora…
Lakin, ne kadın ismi taşıyan başkaca yerleşim birimlerinin var olup olmadığını öğrenebildim, ne de Ege'nin köyüne ve beldesine isimleri verilmiş Lütfiye ile Nuriye'nin öykülerini…
Nuriye'nin belediye başkanı dahi, 'başkanı seçildiği beldenin isminin niye Nuriye olduğunu' pek merak etmemiş. Beldesinin tanınırlığının bu farklı isimle belki de mümkün olabileceğini, belli ki aklına bile getirmemiş.
Ben, onun bunu nasıl düşünememiş oluşuna şaşırdım;
O da benim şaşırmama/ısrarlı merakıma ve sorularıma…
Beldeye adını veren Nuriye'nin (ve Lütfiye'nin) öykülerini bilmeyişini, beldedeki kadınların 'pek akıllı' olduklarını söyleyerek, kendince telafi etmeye çalıştı Nuriye Belediye Başkanı Hasan Karapehlivan.
'Buranın kadınları, Başbakan'ı falan dinlemiyor. Köyde 3 çocuk doğuran kadın sayısı 4. Tek tük 2 çocuklular var. Ama çokluk, bir çocuktan başka doğurmayan kadınlarda. Kadınlar ikiden fazla çocuk istemeyince, bir de işsizlik yüzünden göç edilince, beldenin nüfusu da 1200'lere düştü.'
Hafta sonu, Büyükşehir'in Manisa'daki 'Sarıkız İçme Suyu Arıtma Tesisi'nin açılış törenini 'yerinde izlemek' üzere, Nuriye Beldesi'ndeydim genç meslektaşlarımla. (Bu arada Sarıkız'ın öyküsünü de anlatacak bir Allahın kuluna rastlayamadım!)
Bir AKP'nin, bir CHP'nin açılış hamlesi yaptığı bugünlerde, 'neler oluyor, dur bi canlı canlı gözlemleyeyim' hassasiyetiydi benimkisi.
Bir gün önce, hükümetle Büyükşehir'in ortak projesi İZBAN'ın Torbalı'ya uzatılacak hattının sanki 'sadece AKP projesiymiş' havasında törenleştirilmesinden, ekranlara/gazetelere yansıyan o debdebelerden sonra, Sarıkız Tesisleri'nin de 'CHP projesi gibi sunulacağı' tahminini yapanlar, fena halde yanıldılar o törende. Ayrı konu.
Tesislerin kenarına iliştirilmiş kırmızı-beyaz balonları da görmezden gelirsek, törenden ziyade yerel yöneticilerin vatandaşla 'otlu gözleme ve sütlü Nuriye tatlısı eşliğinde' buluşması, bir piknik havası vardı orada. Bir tek CHP bayrağı ya da CHP'yi hatıra getirecek bir pankart bile yoktu o mütevazı açılışta.
16.5 milyon liralık yatırımın yapıldığı, tamamı devreye girdiğinde 800 bin kişinin su ihtiyacını karşılayacak; hali hazırda Çiğli, Karşıyaka, Bornova ile Hatay'ın bir bölümüne verilen suyu arıtan o tesis için düzenlenen o törenin amacının, 'farkındalık yaratmak' olduğunu öğrendik Aziz Kocaoğlu'nun açış konuşmasından.
Yapılan hizmetlerin yeterince anlatılamadığı, yapılamayanların ise her gün bir şekilde göze sokulup başa kakıldığı kentte, Aziz Başkan'ın 'boş durmuyoruz, göz boyamıyoruz, göze görünmeyen ama hayati önem taşıyan işleri gerçekleştiriyoruz' deyişiydi bir anlamda o mütevazı tören.
Bir kazma vurulup kentin en işlek yerlerinin 'Konak Tünelleri hayırlı olsun' diye finali görmüş tarzı pankartlarla donatılmasına nasıl karşılık olabilir bu sessiz sedasız/gösterişsiz açılışlar… O da ayrı konu…
Üstelik Ak Parti, 'Binali Yıldırım' etrafında 7'den 70'e kenetlenmişken, yerel iktidar da sanki sadece Yıldırım'dan sorulurmuş havası yaratılmışken… Aziz Kocaoğlu'nun çevresindeki yalnızlıkla, CHP'de örgütün her kademesindeki bitip tükenmeyen itiş kakışla, boş işlerle uğraşan kimi ilçe belediyelerin akıllarını başlarına toplaması hayal bile edilemezken… 'Nasıl olacak bu işler? Maç penaltılara mı kalacak' diye geçiriyor insan haliyle gönlünden!
Fuar açılışı için İzmir'e gelen CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun PM'de yaptığı konuşmada Kocaoğlu'nu överken 'Ak Parti ile aramızda ciddi fark var. Ak Parti pireyi deve yapar. Biz ise yaptıklarımızı yeteri kadar anlatamıyoruz. Bu da bizim kusurumuz' sözlerini ciddiye aldığını hissettiren Aziz Kocaoğlu'nun huy değiştirip değiştiremeyeceğini, 'tevazu da bir yere kadar' deyip diyemeyeceğini, meydanı Ak Partiye bırakmamak için hız verdiği projelerin ne kadarını hayata geçirip, halka nasıl anlatacağını önümüzdeki günlerde daha iyi göreceğiz sanırım.
Yerel seçimlere kadar önümüzdeki 18 ayın hayli şenlikli geçeceğinden, bu manada zerrece şüphemiz yok da…
Bu süreçte hem hükümet eliyle, hem yerel yönetimlerce gökten yağdırılmaya niyetlenen kasnakların başımızı/gözümüzü yarmadan kaçı hedefine ulaşacak, bir tek onu bilemiyoruz. Seyrederken öğreneceğiz artık…
* * *
HATIRLATMA: Bir seyirlik malzeme de bizden. Bu akşam itibariyle EGE TV'de 'Söz Meclisten İçeri' programının sezon açılışını yapıyoruz. Meslektaşlarım Nedim Atilla, Ümit Yaldız ve bendeniz. Kentin gündemi, siyaseti, hizmetleriyle dolu dolu… Bekleriz efendim!