Bir süredir siyasetin en aktif aktörü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu. Belli bir strateji doğrultusunda sürekli taktiksel adımlar atıyor.

Bu stratejinin ilk taktik adımlarından birini Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı seçimiyle attı. Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı olunca, zaten sürdürdüğü ülke sathındaki ziyaretleri güç ve meşruiyet kazanmış oldu.

Dikkat ederseniz Hacı Bektaş ilçesindeki toplantıda Adıyaman'daki ziyaret de siyasi mitinge dönüştü. İstanbul Belediye Başkanı olduğu gibi, ülke genelinde bir siyasetçi olarak hareket ediyor. İzmir Fuarı'nın açılış törenine katılımını da aynı çerçevede değerlendirmek gerek.

Tüm bunları yaparken hem parti lideri gibi hareket ediyor hem de CHP içindeki Cumhurbaşkanı adaylığı tartışmalarını etkisiz hale getirmeye çalışıyor. Parti ve seçmen düzeyindeki etkisi arttıkça, 'İmamoğlu mu yoksa Yavaş mı' ikilemini gereksiz kılıp, adaylığını tartışmasız hale getirmek için gün geçtikçe mesafe alıyor.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da, sıradan bir belediye başkanı değil. O Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda oldukça istekli olsa da, parti içinde onun adaylığı hem örgütler düzeyinde hem de siyasi değerler bakımından daha etkisiz hale geliyor gün geçtikçe.

Bunun ideolojik ve değerler düzeyindeki anlamını ülkedeki fay hatlarının göstergeleri olan bazı sorular ile test edilebilir. Mansur Yavaş Kürt seçmeni ikna edebilir mi, Gezi Olayları ve tutuklular hakkında ne düşünür, LGTB tartışmalarında tarafı ne olur…

Oysa İmamoğlu hem muhafazakar hem Kürt seçmeni hem de bireysel özgürlükler konusunda daha kapsayıcı bir dile sahip.

Peki, parti içinde nasıl gelişmeler oluyor bu konuda? Özgür Özel'in 'Ben aday değilim' açıklaması önemli bir hamleydi. Üç isim telaffuz edilmeye başlanmıştı ama böylece seçenek ikiye inmiş oldu. Adayı teke indirme konusunda, Özel'in açıklaması, geçilmesi gereken bir eşikti.

Tam Kılıçdaroğlu ile Özel arasında, normalleşme ve yumuşama ya da müzakere mi mücadele mi tartışması alevlendiği sırada, İmamoğlu'nun Kılıçdaroğlu ile evinde iki saate yakın görüşmesi parti içindeki ağırlığını daha da artırdı. Özel, 'Kemal Bey hiç birinci parti başkanı olmadı ki' sözleri üzerinden kısa bir süre geçmişti ki, İmamoğlu'dan, 'Kemal Bey başımızın tacıdır' açıklaması geldi.

Ayrıca hemen her gün sıcak gündem konusunda mutlaka açıklamaları ile İmamoğlu, Erdoğan ve AKP'ye karşı muhalefetin de merkezi konumuna gelmeye başladı. Hayat pahalılığından, ekonomik politikalara, eğitimden Diyanet İşleri başkanına kadar hemen her konuda belli bir muhalif dil kullanarak taraf oluyor.

İstanbul'daki tören ve tesis açılışlarında da ülkenin her köşesindeki katıldığı etkinliklerde bir belediye başkanından öte, bir lider ve Erdoğan'ın karşısındaki aday olarak karşılanıyor. Belli ki bu süreç artan tempoda böyle devam edecek..