Memleketin gündemi referandum… Evetle hayırla yatıp kalkıyoruz ama öte yandan da hayat devam ediyor… Şu tatil gününde size İzmir'de yeni açılan bir yayınevinden ve ilk kitaplarından söz etmek istiyorum…

Eylül Sanat Yayınevinin sahibi Ayşin Özben ile konuştum önce, ardından bu memlekette en güvendiğim aydınlardan biri olduğunu daha önce de yazdığım Oğuz Adanır ile.. Ayşin Özben, Kitaba ve sanata olan ilgi ve merakı nedeniyle öğrenciyken başladığı kitapçılık mesleğini büyük bir sevgi ve istekle yıllarca yapmış. Eğitimi 'Arkeoloji ve Sanat Tarihi' olduğu için alandaki eksiklikleri keşfetmesi zor olmamış. Narlıdere'de Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nin karşısına geçen Eylül ayında kitabevini açmış… Ağırlıklı olarak sanat kitaplarıyla başladığı iş giderek büyümeye ve gelen taleplerle daha geniş kitlelere ulaşmaya başlamış. 2017'de de yayıncılık sektörüne adım atarak bir diğer hayalini gerçekleştirmiş.

Alanında birçok yayını olan değerli hocamız Oğuz Adanır'ın 'İşitsel ve Görsel Anlam Üretimi' ve 'Simülasyon Kuramı Üzerine Notlar ve Söyleşiler' adlı kitaplarının yeniden basımını gerçekleştirmişler. Ne de iyi etmişler..

'İşitsel ve Görsel Anlam Üretimi' başlıklı metinde sinema toplumbilimi, estetiği, sinematografik anlatının çözümlenmesi, sinema ve felsefe, sinemada gerçeklik ve düşsellik gibi konuların yanı sıra uzun yıllar önce gerçekleştirilmekle birlikte güncelliğinden hiçbir şey yitirmeyen söyleşiler yer alıyor… Jean Mitry gibi sinema estetiği ve tarihinin en önemli yapıtlarından kimilerini yazan, sinema göstergebiliminin belki de en önemli ismi Christian Metz, göstergebilimin en tanınmış isimlerinden biri olan Julia Kristeva, ABD iletişim dünyasının en itibarlı isimlerinden biri olan Herbert Schiller gibi dünyaca ünlü kişiliklerle yapılan bu söyleşileri keyifle okuyabilirsiniz.

Oğuz Hoca'ya sordum, 'İşitsel ve Görsel Anlam Üretimi' başlıklı çalışmanız dördüncü baskısını yaptı, üçüncüden farklı bir şeyler var mı?' diye bakın uzun cevabı nasıl oldu:

'Var. Daha önceki baskılarda örneğin toplumsal gelişme ve sinema arasındaki ilişkileri inceliyor ve kolektif gelişme sürecinin özellikle sinema sanatına olan etkilerini anlamaya çalışıyorum.

Daha sonra sinemanın en önemli teknik ve estetik özelliklerinden biri olan şimdiki zaman kavramını Jean Mitry'nin Sinema Estetiği ve Psikolojisi ile ünlü İtalyan yönetmen Pier Paolo Pasolini'nin L'Expérience Hérétique başlıklı çalışmalarından yola çıkarak oldukça uzun sayılabilecek bir makale çerçevesinde tartışıyorum.

Ardından 1980'lerde çok popüler olan Arabesk sinemanın en ünlü filmlerinden Ben Topraktan Bir Canım ve Olmaz Olsun adlı filmleri yapısal anlamda ele alıp çözümlüyorum.

Bu makaleler ve yazılara bu baskıda üç yenisini ekledim. İlk iki metinde sinematografik imge ve gerçeklik ilişkilerini ele aldım ve bunu ikinci bir makalede yer alan sinemada gerçeklik ve düşsellik, hakikat ve yalan konularıyla tamamlamaya çalıştım. Buradaki ana fikir sanılanın aksine gerçeğin kimi zaman kurmaca bir anlatı aracılığıyla çok daha etkileyici olabileceğini göstermek. Zira yerleşik kanıya göre gerçeğe en çok yaklaşan filmler gerçeği gerçeğe en yakın şekliyle anlatanlardır. Ben bunun her zaman geçerli bir yaklaşım biçimi olamayacağını tartışıyorum.

Eklediğim üçüncü yazı ise hocam Eric Rohmer'in sineması üzerine felsefi içerikli uzun bir metin. Kendisi Yeni Dalga'nın en önemli isimlerinden biri. Bana göre filmleri gelecekte en çok izlenecekler arasında yer alarak birer klasiğe dönüşecek. Oysa konularını o kadar sıradan ve gündelik olaylar arasından seçiyor ki, derinlemesine düşünce alışkanlığı olmayan biriyle felsefi düşünceye aşina olanlar farklı biçimlerde de olsa filmlerden hoşlanıp, etkilenebiliyor.'

Yazışarak röportaj yapıyorum Adanır Hoca ile ve yine soruyorum: Birinci bölüm burada bitiyor ancak bu kitap çalışması iki bölümden oluşuyor. İkinci bölümde herhangi bir değişiklik var mı?

Cevabı: Yok. Bunlar bir zamanlar dünyaca ünlü isimlerle yaptığım söyleşilerden oluşuyor. İlk söyleşi yine bir başka hocam olan Jean Mitry ile. Fransız Sinematek'inin kuruluşunda çok önemli bir rol oynayan iki, üç isimden biri. 1960'lı 70'li yıllarda Dünya Sinema Tarihi üzerine altı cilt yazan en önemli isimlerden biri. Az önce sözünü ettiğim Sinema Estetiği ve Psikolojisi yaklaşık bin sayfalık bir metin ve sinema estetiği ve psikolojisi konusunda yapılmış belki de en önemli çalışma. Henüz bu çalışmayı aşan birileri olmadı. Ama deneyenler oldu. Bunlardan biri de Christian Metz ki, o da söyleşi yaptığım ikinci önemli isim. Mitry'ye özellikle sinema öğrencilerini düşünerek, ancak aynı zamanda benim ilgilendiğim yada önemsediğim konularla ilgili sorular sordum.

Metz. Dünya Sinema Göstergebilimi literatürüne geçen belki de en önemli isim. Dilbilime özgü önce semantik (yapısal) çözümleme yöntemi sonra da (yine yapısalcı) psikanalitik yöntemle sinema incelemelerini bilimsel bir düzeye taşımaya çalışan bir araştırmacı. Kendisiyle bu süreci konuştuk.

Julia Kristeva göstergebilimle (sémiologie) başlayıp sonra göstergebilgisi (sémiotique) aşamasına geçen çok sayıda kitap yazmış bu konudaki dünyaca ünlü isimlerden biri. Onunla daha çok göstergebilim üstüne konuştuk.

Son olarak ABD solunun akademik dünyadaki en önemli isimlerinden biri. Kendisiyle Paris'te doktora çalışması yaparken sayın Hıfzı Topuz'un evinde karşılaştım. O sıralar en ünlü muhalif iletişim kuramcılarından biriydi. Bugün de iletişim literatüründe hala saygın isimlerden biri. Kendisiyle gelişmiş, zengin ülkeler ile az gelişmiş yada yoksul ülkeler arasında haber, iletişim trafiği konusunda söyleştik.

***

Hoca'nın 'Simülasyon Kuramı Üzerine Notlar ve Söyleşiler' kitabını yeniden okuyorum. Ortalıktaki bir ton 'sahte'yi anlayabilmek için lazım da.. Bu kitapla ilgili sorularım var Hoca'ya… Onları da yazarım bir ara… Gündemin dışına çıkmak da çok rahatlatıcı…