Çukurova Gıda ve Yöresel Lezzetler Fuarı için Adana'dayız. TÜYAP Adana Fuar ve Kongre Merkezinde açılan Fuarın katılımcıları arasında çok enteresan üreticilerle karşılaşmak en ilginç gözlem oldu.
Bu türden fuarların yararı çok... Beni davet eden sevgili Tayyar Zaimoğlu dostuma da dediğim gibi 'Bölgenin gastronomi turizmine katkı yapması için bu tanıtımlar gerekli. Mersin, Adana, K. Maraş, Osmaniye ve Hatay mutfakları verimli topraklarının yanı sıra gastronomi turizmi açısından çok önemli noktalar. TÜYAP Adana Sahne Mutfağı'nda 5 gün boyunca yöresel yemekleri pişti... Ben şanslıydım Antakya mutfağının tanığı oldum... Lezzet cümbüşünün içine düştüm...
1986'da başlayan ve 1989'da kuruluşu tamamlanan Slow Food hareketi, İtalya'da Carlo Petrini ve bir grup arkadaşının; bölgesel geleneklerin, iyi gıdanın ve yemek kültürünün peşine düşmesiyle başlamıştı. SLow Food yemek kültürünün hızlanan hayatlara paralel olarak dönüştüğü ve unutulmaya başladığı zamanımızda nu türden yerel lezzetlere dikkat çeker... Bu türden etkinliklerin Slow Food felsefesi ile düzenlenmesi şart. O zaman hem üreticiye hem de tüketciye yararı oluyor...
Uzun yıllar sonra Adana'daki Fuar'da 'Canlı sirke' buldum... Yaşayan sirke, içinde bakteriler yüzüyor.. Probiyotik hapı yerine bunu alıyor insanlar gelişmiş ülkelerde... Hem de ne lezzetli bir sirke... Eriği ayrı güzel, ısırganı ayrı... Ulukışla Darboğaz bölgesinden gelen ve bu sirkeleri hazırlayan hanımefendi, sirke analarını kendisinin isteyenlere ücretsiz verdiğini söyledi...
Keza karaduttan öz çekenler, çörek otunun yağını sıkanlar ile gerçek Çukurova lezzetlerine kavuştuk... Onbaşılar'da yediklerimiz ise başlıbaşına güzellik ve ayrı bir yazı konusu...
***
Gözümüz ve damağımız Adana'da ama kulağımız Ankara'da Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik'in verdiği bilgilerde... Çelik çok iyi bir haber verdi: İnsan sağlığını tehdit eden gıdaları üreten, taklit ve tağşiş yapan firma veya kişilere verilen cezaların ağırlaştırılmasına yönelik tasarının Başbakanlık'ta olduğunu açıkladı.
Çelik şöyle diyordu: '2016 yılında Türkiye genelinde 894 bin gıda denetimi gerçekleşmiştir. Bu denetimlerde 14 bin 75 işletmeye takriben 74 milyon TL'lik idari para cezası verilmiştir. 102 işletme için savcılığa suç duyurusu yapılmıştır. Ayrıca bugüne kadar 642 firmanın bin 323 farklı parti ürünü kamuoyuna duyurulmuştur. İnsan sağlığını tehdit eden gıdaları üreten, taklit ve tağşiş yapan firma veya kişilere verilen cezaların, kademeli olarak daha da arttırılması, cezaların ağırlaştırılmasına yönelik tasarımız da Başbakanlıkta bulunmaktadır.
2016 yılında ekmek ve ekmek çeşitleri üretim yerlerine toplam 36 bin 787 denetim yapılmıştır. Denetim sonucu 910 adet idari para cezası uygulanmış, gerekli işletmeler için savcılığa suç duyurusunda bulunulmuştur. 2017 yılı ilk üç ay itibariyle ekmek çeşitleri üretim yerlerinde toplam 11 bin 381 denetim yapılmış ve 137 üretim yerine idari para cezası uygulanmıştır.'
***
Daha önce de yazmıştım. Modern toplumda sokakta rastladığımız en tipik insan karakteri, tatminsiz, yüksek stres düzeyine sahip olanlar. Onları bu hale getiren en önemli etken yedikleri içtikleri... O zaman çare belli...